29 Ekim 2025 Çarşamba

Mimarlıkta Tasarım Mekan ve Zamanın Felsefi Açıdan İncelenmesi - Özet / Notlar

Cenker Oktav - Mimarlıkta Tasarım Mekan ve Zamanın Felsefi Açıdan İncelenmesi -  Notlar

Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022

 

Bu çalışma, mimarlığın özünü ve değerini felsefi bir perspektifle ele alarak; tasarım, mekan ve zaman kavramlarının birbiriyle olan bağını inceler. Yapının sadece bir barınak değil, insan eylemlerini şekillendiren kültürel bir olgu olduğunu vurgular.

 

Giriş

Çalışmanın amacı bir meslek alanı olarak mimarlığın yapısını anlamak, mimarlığa ve mimara varoluşun sürekliliği içerisinde duyulan ihtiyacın içeriklerini tespit etmek.

 

Mimarlığın toplumdaki yerini ve doğasını anlamak için zanaat ve sanat disiplinleriyle olan ilişkisi incelenir.

Zamanın psikolojik ve tarihsel boyutları ön plana çıkmaktadır... Mimarın üretimini yaparken içinde bulunduğu psikolojiden kullanıcının mekanda yaşarken hissettiği duygu durumlarına kadar birçok nokta ele alınmaktadır.

 

Mimarlığın Kavramsal Çözümlemesi

Bu bölümde mimarlığın kökenleri, tarihsel gelişimi ve kimliğinin nasıl oluştuğu üzerinde durulmaktadır.

 

İlk olarak zanaatın, insanın toplum içindeki ihtiyaçlarına yönelik sorun çözme becerisinden doğduğunu söylemek gerekir.

Maddi kültür, insanın karşılaştığı sorunlara karşı ürettiği çözümlere yönelik pratik becerileri araştırır.

Becerilerin uzmanlık adı altında sistemleştirilmesi, önce zanaatı, ardından zanaattan doğan meslek alanlarını ortaya çıkarmıştır.

 

Sanata yönelik ise şöyle bir tanım yapmak mümkündür: İnsanın sorun çözme becerisine kişinin kendi yeteneğinin eklenmesi, içinde bulunduğu geleneğe kendi özgünlüğünün katılması ve o geleneğe bağlı uzmanlıklara da kendi yaratıcılığının verilmesi ile kurulan disiplin.

 

Mimarlığın inşa eylemi doğrudan zanaatla ilişkilidir.

Sanatın yetenek özelliği mimariye tasarım yoluyla yansır.

 

Mimarlık, insanın barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla doğan, yerçekimi ile sağlamlık arasındaki mücadele ile varlığını sürdüren, bu mücadeleden galip çıkan nesnenin belirli bir renk, şekil ve malzemelerle bir biçime dönüşmesini ve en sonunda insanın yaşam alanlarına yönelik mekan üretimlerinin gerçekleşmesini sağlayan disiplindir. Başka bir söylemle mimarlık, insanın mekan üretmek içi maddeyi kullanma sürecidir

 

Mimari Tasarım

Tasarlanmayan herhangi bir mimari öğeden söz edilemez

…insanın doğada hazır olarak bulduğu varlığa kendi tinsel varlığını katmasına tasarım adını vermek mümkündür.

 

Tasarım doğanın yap(a)madığıdır ve bu yönüyle kültür varlıklarını oluşturur.

…tasarımın yapısını anlamak için, bir tasarım varlığı olarak tekniğin mutlaka incelenmesi gerekir.

 

…teknik nesnelerin her türlü değer ve anlamı, içinde yer aldığı kültürle ölçülür.

…teknik evrendeki nesnelerin varoluş amacı, insana yönelik ‘fayda’dır. İnsan yaşantısını kolaylaştırmayı başaran teknik nesneler, kültür dünyasının kalıcı birer öğeleri olarak varlığını korurlar.

 

Ne olduğu bilinmeyen bir objenin estetik olduğu kanısına varılamaz. Bu bağlamda estetik ve sanat, bilginin dışında değildir. Estetik ve sanat için gerekli bilgi ise teknik bilgidir.

Bu nedenle her estetik deneyimlemenin temelinde teknik bilginin var olduğunu söylemek mümkündür.

Sanatın tasarımsal varlığı, tinsel varlık ile madde dünyası arasındaki bütünlüğün kurulumu ile gerçekleşir.

 

Mimarlığı insanın mekan üretmek için maddeyi kullanma süreci, tasarımı ise doğadaki oluş - yok oluş döngüsüne insanın yaratma erkiyle meydana getirdiği sürekliliğin eklenmesi şeklinde tanımladıktan sonra, bir tasarım varlığı olarak mimari üzerine düşünmek gerekmektedir. Bir tasarım varlığı olarak mimari, nesneye belirli bir mekansal kurgu ile biçim verme işlemidir. Başka bir ifadeyle maddeden malzeme, malzemeden işlev, işlevden biçim, biçimden mekan üretmeye yönelik zihindeki mimariye mimari tasarım diyebiliriz.

 

…her mimari tasarımın ilk adımı pratik bir amaca hizmet etmektir. Buna ‘İşlevsel Tasarım’ adı verilebilir. Mimaride tekniğin özünü, işlevsel tasarım oluşturur.

 

…sanat, sadece bilgiye dayalı düşünceden ibaret değildir. Düşüncenin yanına duygu durumları ve hayal gücü de eklenir.

Mimarın maddeye biçim vermesi, duygu, düşünce ve hayal gücünü katarak tinsel varlığı ile madde dünyası arasındaki bütünlüğü kurması ile gerçekleşir.

 

Mimaride Mekan

…sınır çizemediğimiz bir alanı mekan olarak nitelendiremediğimiz tespit edilir. Bu bağlamda bir mekanın var olabilmesi için gerekli olan en temel husus, yatayda ve düşeyde sınırlandırılması, herhangi bir boşluğa, algılanamaz sınırsızlıklara yer vermemesidir. Mekanı var edenin sınır, yok edenin ise boşluk olduğu tespiti, mekan kavramına yönelik yapılacak bütün değerlendirmeleri etkiler.

 

Mekanı sınırlandıran yatay ve düşey elemanların neler olduğu kadar, bu elemanların nasıl bir biçime sahip oldukları da mekanı doğrudan etkiler. Sınır kavramından sonra mekanı oluşturan ikinci kavram biçimdir.

 

Sınır ve biçim kavramlarının ardından, bir mekanın var olabilmesi için üçüncü gereklilik ışıktır.

 

Mekan bedenden yola çıkarak algılanır, yaşanılır ve üretilir. Mekanın üretimine de ayrı bir parantez açan Lefebvre, toplumsal üretim ve zihinsel üretim şeklinde mekana yönelik iki üretimden söz eder. Böylece fiziksel mekan, zihinsel mekan ve toplumsal mekan şeklinde bir mekan üçlüsü sunar.

 

Mimarlık; yer, iç mekan ve dış mekan olmak üzere üç temel boyutta mekanla ilişki kurar.

Mimari mekanın bulunduğu yer ile ilişkisi, mimarinin hemen hemen tüm coğrafi öğelerle ilişkisini içermektedir. Burada en önemli faktörlerden biri güneştir.

 

Mimaride işlev, içeridedir. Mekanın içi, var olma amacıdır.

 

Cephedeki yatay çizgileri yürüyerek alımlayabilen insan, düşey çizgilere odaklandığında ise durması gerektiği düşüncesine kapılır. Başka bir söylemle düşey çizgiler, durarak gözlemlenebilir çizgilerdir. Düşey çizgileri izlemek için dururuz, gözlerimizi yukarı kaldırırız, yer ile ilişkimizi anlık olarak kesip gökyüzü ile ilişki kurmaya çalışırız.

 

Bahçe ve peyzajla beraber dış görünüş, sadece bir biçim oluşturmaktan çıkmaya ve dış mekan haline gelmeye başlar.

 

Mimaride Zaman

İnsanın kendi ihtiyaçları doğrultusunda ürettiği yaşam alanları ile biçimlendirdiği gelecek bütünleşerek, mekan zaman birlikteliği içerisinde varoluşun sürekliliği sağlanır.

 

Mimarlığı işlevleri ve biçimleri düzene koymak şeklinde nitelendirmek mümkündür. Zaman kavramının düzenle ilişkisi ise psikolojik zamanda yatar. İnsan bilincinde zaman, bir düzen hissi oluşmaya başladığında kendini gösterir.

Mimari tasarımda düzen, alışkanlık, güvenlik, mutluluk ve beğeni duyguları zamanla ilişkilidir.

 

Yapının doğumu ve yaşamının ardından değişimin üçüncü evresini yapının eskimesi olarak adlandırmak mümkündür. Yapının eskimesi, malzemesinin işlevini yitirmesi, renginin solması, hasar görmesi, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması gibi pek çok faktörü içerir.

Restorasyon, yapıdaki değişimin dördüncü evresi olarak ele alınmalıdır.

 

Üslup kavramı, sanatın geçmiş zaman ile ilişkisinden doğar.

 

Malzeme olarak taş, zanaatın az gelişmiş olduğu çağlarda, özel bağlantı sistemine gerek olmadan, sağlamca ayakta duran yapılar üretebilmek adına ön plana çıkmıştır.

Taşın yanında ahşabın kullanımı, saçak, örtü, direk gibi taş ile yapılamayan bazı biçimlerin mimarlığa kazandırılmasını sağlamıştır.

Taş ve ağacın zor elde edildiği bölgelerde, mimari üslubun bir başka çeşidi olarak kerpiç malzeme kullanılmıştır.

Kerpiç ile beraber tuğla da, Mezopotamya’dan günümüze ulaşmış bir mimari üsluptur. Toprağın çeşitli taş ve bitki örtüsüyle karışımı sonucu üretilen tuğla, insanın ürettiği ilk dayanıklı malzeme olarak görülebilir.

 

Sonuç

…mimari eserin değerinin nelerden oluştuğu sorusuna işlevsel, estetik, tasarım, mekânsal ve zamansal değer şeklinde beş kavram ile karşılık vermek mümkündür.

 

…işlev, bir nesnenin gördüğü iş, iş görme yetisi olması bakımından insan ihtiyaçlarına yönelik tüm üretimlerde amaç olarak ilk sırada yer alır.

İşlevsel değerin ardından ele alınması gereken estetik değer, güzel bir biçime ulaşma amacını taşıyan tüm üretimlerde geçerlidir.

 

Mimarinin işlev ve estetik özelliklerini bütünlüklü olarak kavrayabilmek için değinilmesi gereken değer tasarımdır.

 

Mimari eserin zamansal değeri, bir mekanın kişisel veya toplumsal olarak hafızalara kazınması, insan hayatında iz bırakması, tarihte yer edinmesi ve bir kültür varlığı haline gelmesiyle oluşur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder