Cenker Oktav - Mimarlıkta Tasarım Mekan ve Zamanın Felsefi Açıdan
İncelenmesi - Notlar
Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2022
Bu çalışma, mimarlığın özünü ve değerini felsefi bir
perspektifle ele alarak; tasarım, mekan ve zaman kavramlarının birbiriyle olan
bağını inceler. Yapının sadece bir barınak değil, insan eylemlerini
şekillendiren kültürel bir olgu olduğunu vurgular.
Giriş
Çalışmanın amacı bir meslek alanı olarak mimarlığın yapısını
anlamak, mimarlığa ve mimara varoluşun sürekliliği içerisinde duyulan ihtiyacın
içeriklerini tespit etmek.
Mimarlığın toplumdaki yerini ve doğasını anlamak için zanaat
ve sanat disiplinleriyle olan ilişkisi incelenir.
Zamanın psikolojik ve tarihsel boyutları ön plana
çıkmaktadır... Mimarın üretimini yaparken içinde bulunduğu psikolojiden
kullanıcının mekanda yaşarken hissettiği duygu durumlarına kadar birçok nokta
ele alınmaktadır.
Mimarlığın Kavramsal Çözümlemesi
Bu bölümde mimarlığın kökenleri, tarihsel gelişimi ve
kimliğinin nasıl oluştuğu üzerinde durulmaktadır.
İlk olarak zanaatın, insanın toplum içindeki ihtiyaçlarına
yönelik sorun çözme becerisinden doğduğunu söylemek gerekir.
Maddi kültür, insanın karşılaştığı sorunlara karşı ürettiği
çözümlere yönelik pratik becerileri araştırır.
Becerilerin uzmanlık adı altında sistemleştirilmesi, önce
zanaatı, ardından zanaattan doğan meslek alanlarını ortaya çıkarmıştır.
Sanata yönelik ise şöyle bir tanım yapmak mümkündür: İnsanın
sorun çözme becerisine kişinin kendi yeteneğinin eklenmesi, içinde bulunduğu
geleneğe kendi özgünlüğünün katılması ve o geleneğe bağlı uzmanlıklara da kendi
yaratıcılığının verilmesi ile kurulan disiplin.
Mimarlığın inşa eylemi doğrudan zanaatla ilişkilidir.
Sanatın yetenek özelliği mimariye tasarım yoluyla yansır.
Mimarlık, insanın barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla
doğan, yerçekimi ile sağlamlık arasındaki mücadele ile varlığını sürdüren, bu
mücadeleden galip çıkan nesnenin belirli bir renk, şekil ve malzemelerle bir
biçime dönüşmesini ve en sonunda insanın yaşam alanlarına yönelik mekan
üretimlerinin gerçekleşmesini sağlayan disiplindir. Başka bir söylemle
mimarlık, insanın mekan üretmek içi maddeyi kullanma sürecidir
Mimari Tasarım
Tasarlanmayan herhangi bir mimari öğeden söz edilemez
…insanın doğada hazır olarak bulduğu varlığa kendi tinsel
varlığını katmasına tasarım adını vermek mümkündür.
Tasarım doğanın yap(a)madığıdır ve bu yönüyle kültür
varlıklarını oluşturur.
…tasarımın yapısını anlamak için, bir tasarım varlığı olarak
tekniğin mutlaka incelenmesi gerekir.
…teknik nesnelerin her türlü değer ve anlamı, içinde yer
aldığı kültürle ölçülür.
…teknik evrendeki nesnelerin varoluş amacı, insana yönelik
‘fayda’dır. İnsan yaşantısını kolaylaştırmayı başaran teknik nesneler, kültür
dünyasının kalıcı birer öğeleri olarak varlığını korurlar.
Ne olduğu bilinmeyen bir objenin estetik olduğu kanısına
varılamaz. Bu bağlamda estetik ve sanat, bilginin dışında değildir. Estetik ve
sanat için gerekli bilgi ise teknik bilgidir.
Bu nedenle her estetik deneyimlemenin temelinde teknik
bilginin var olduğunu söylemek mümkündür.
Sanatın tasarımsal varlığı, tinsel varlık ile madde dünyası
arasındaki bütünlüğün kurulumu ile gerçekleşir.
Mimarlığı insanın mekan üretmek için maddeyi kullanma
süreci, tasarımı ise doğadaki oluş - yok oluş döngüsüne insanın yaratma erkiyle
meydana getirdiği sürekliliğin eklenmesi şeklinde tanımladıktan sonra, bir
tasarım varlığı olarak mimari üzerine düşünmek gerekmektedir. Bir tasarım
varlığı olarak mimari, nesneye belirli bir mekansal kurgu ile biçim verme
işlemidir. Başka bir ifadeyle maddeden malzeme, malzemeden işlev, işlevden
biçim, biçimden mekan üretmeye yönelik zihindeki mimariye mimari tasarım
diyebiliriz.
…her mimari tasarımın ilk adımı pratik bir amaca hizmet
etmektir. Buna ‘İşlevsel Tasarım’ adı verilebilir. Mimaride tekniğin özünü,
işlevsel tasarım oluşturur.
…sanat, sadece bilgiye dayalı düşünceden ibaret değildir.
Düşüncenin yanına duygu durumları ve hayal gücü de eklenir.
Mimarın maddeye biçim vermesi, duygu, düşünce ve hayal
gücünü katarak tinsel varlığı ile madde dünyası arasındaki bütünlüğü kurması
ile gerçekleşir.
Mimaride Mekan
…sınır çizemediğimiz bir alanı mekan olarak
nitelendiremediğimiz tespit edilir. Bu bağlamda bir mekanın var olabilmesi için
gerekli olan en temel husus, yatayda ve düşeyde sınırlandırılması, herhangi bir
boşluğa, algılanamaz sınırsızlıklara yer vermemesidir. Mekanı var edenin sınır,
yok edenin ise boşluk olduğu tespiti, mekan kavramına yönelik yapılacak bütün
değerlendirmeleri etkiler.
Mekanı sınırlandıran yatay ve düşey elemanların neler olduğu
kadar, bu elemanların nasıl bir biçime sahip oldukları da mekanı doğrudan
etkiler. Sınır kavramından sonra mekanı oluşturan ikinci kavram biçimdir.
Sınır ve biçim kavramlarının ardından, bir mekanın var
olabilmesi için üçüncü gereklilik ışıktır.
Mekan bedenden yola çıkarak algılanır, yaşanılır ve
üretilir. Mekanın üretimine de ayrı bir parantez açan Lefebvre, toplumsal
üretim ve zihinsel üretim şeklinde mekana yönelik iki üretimden söz eder.
Böylece fiziksel mekan, zihinsel mekan ve toplumsal mekan şeklinde bir mekan
üçlüsü sunar.
Mimarlık; yer, iç mekan ve dış mekan olmak üzere üç temel
boyutta mekanla ilişki kurar.
Mimari mekanın bulunduğu yer ile ilişkisi, mimarinin hemen
hemen tüm coğrafi öğelerle ilişkisini içermektedir. Burada en önemli
faktörlerden biri güneştir.
Mimaride işlev, içeridedir. Mekanın içi, var olma amacıdır.
Cephedeki yatay çizgileri yürüyerek alımlayabilen insan,
düşey çizgilere odaklandığında ise durması gerektiği düşüncesine kapılır. Başka
bir söylemle düşey çizgiler, durarak gözlemlenebilir çizgilerdir. Düşey
çizgileri izlemek için dururuz, gözlerimizi yukarı kaldırırız, yer ile
ilişkimizi anlık olarak kesip gökyüzü ile ilişki kurmaya çalışırız.
Bahçe ve peyzajla beraber dış görünüş, sadece bir biçim
oluşturmaktan çıkmaya ve dış mekan haline gelmeye başlar.
Mimaride Zaman
İnsanın kendi ihtiyaçları doğrultusunda ürettiği yaşam
alanları ile biçimlendirdiği gelecek bütünleşerek, mekan zaman birlikteliği
içerisinde varoluşun sürekliliği sağlanır.
Mimarlığı işlevleri ve biçimleri düzene koymak şeklinde
nitelendirmek mümkündür. Zaman kavramının düzenle ilişkisi ise psikolojik
zamanda yatar. İnsan bilincinde zaman, bir düzen hissi oluşmaya başladığında
kendini gösterir.
Mimari tasarımda düzen, alışkanlık, güvenlik, mutluluk ve
beğeni duyguları zamanla ilişkilidir.
Yapının doğumu ve yaşamının ardından değişimin üçüncü
evresini yapının eskimesi olarak adlandırmak mümkündür. Yapının eskimesi,
malzemesinin işlevini yitirmesi, renginin solması, hasar görmesi, yıkılma
tehlikesiyle karşı karşıya kalması gibi pek çok faktörü içerir.
Restorasyon, yapıdaki değişimin dördüncü evresi olarak ele
alınmalıdır.
Üslup kavramı, sanatın geçmiş zaman ile ilişkisinden doğar.
Malzeme olarak taş, zanaatın az gelişmiş olduğu çağlarda,
özel bağlantı sistemine gerek olmadan, sağlamca ayakta duran yapılar
üretebilmek adına ön plana çıkmıştır.
Taşın yanında ahşabın kullanımı, saçak, örtü, direk gibi taş
ile yapılamayan bazı biçimlerin mimarlığa kazandırılmasını sağlamıştır.
Taş ve ağacın zor elde edildiği bölgelerde, mimari üslubun
bir başka çeşidi olarak kerpiç malzeme kullanılmıştır.
Kerpiç ile beraber tuğla da, Mezopotamya’dan günümüze
ulaşmış bir mimari üsluptur. Toprağın çeşitli taş ve bitki örtüsüyle karışımı
sonucu üretilen tuğla, insanın ürettiği ilk dayanıklı malzeme olarak
görülebilir.
Sonuç
…mimari eserin değerinin nelerden oluştuğu sorusuna
işlevsel, estetik, tasarım, mekânsal ve zamansal değer şeklinde beş kavram ile
karşılık vermek mümkündür.
…işlev, bir nesnenin gördüğü iş, iş görme yetisi olması
bakımından insan ihtiyaçlarına yönelik tüm üretimlerde amaç olarak ilk sırada
yer alır.
İşlevsel değerin ardından ele alınması gereken estetik
değer, güzel bir biçime ulaşma amacını taşıyan tüm üretimlerde geçerlidir.
Mimarinin işlev ve estetik özelliklerini bütünlüklü olarak
kavrayabilmek için değinilmesi gereken değer tasarımdır.
Mimari eserin zamansal değeri, bir mekanın kişisel veya
toplumsal olarak hafızalara kazınması, insan hayatında iz bırakması, tarihte
yer edinmesi ve bir kültür varlığı haline gelmesiyle oluşur.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder