29 Ekim 2025 Çarşamba

Terk Edilmiş Mekanın Kalıcı Burukluğu - Özet / Notlar

Songül Dalgakıran - Terk Edilmiş Mekanın Kalıcı Burukluğu - Notlar

Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, 2022

 

Çalışma endüstriyelleşmenin getirdiği tek tipleşme sorununu sinema ve mimari üzerinden ele alırken, konutun bir barınaktan öte bellek ve kimlik taşıyıcısı olma niteliğine odaklanmaktadır. Gordon Matta-Clark ve Rachel Whiteread gibi sanatçıların eserleri aracılığıyla, yıkımın ve boşluğun estetik bir dille nasıl yeniden kurgulandığı tartışılmaktadır.

 

Giriş

Tez çalışmam ana eksenini, sanat-mimarlık ilişkisi bağlamında ele aldığım atıl mekanlar oluşturmaktadır. Bu çalışmada, mekanların sanat alanındaki kullanım biçimlerini incelerken; anı, düş, bellek kavramları ile desteklemeyi hedefliyorum.

 

Bu çalışma referansını Anarşist Mimari Grubu’ndan (The Anarchitecture Group) almaktadır.

 

Tezin ilk bölümünde mekan kavramını ele alırken Bachelard’ın kabuk metaforuna başvuruyorum. Ammonitler üzerine gerçekleştirdiği çalışmada Bachelard, içerisinde yaşayan canlının doğal döngüsünün belirleyişini şiirsel bir dille aktarır. Ona göre güzellik, bir ammonitin kabuğunun işlevi doğrultusunda geliştirdiği estetikte saklıdır. Bu çalışmada kabuk metaforunu mekan kavramı ile ilişkilendirerek mekanın, tıpkı canlı bir form gibi zaman içerisindeki yok oluşunu ele alıyorum.

 

Yaşanılacak Bir Kabuk

Le Corbusier Villa Savoye'dan söz ettiği bir yazısında "ziyaretçilerin dönüp dolaşıp [...] orada 'ev' denen şeye ait bir iz bulamayacaklarını yazar. İkametçilerden değil, ziyaretçilerden söz eder.

 

Modern insanın anılar, duyular, duygular konusundaki kaybı o kadar büyüktür ki, hayata dair katmanlar ortadan kalkmış, her şey neredeyse tekdüze bir yüzeye hapsolmuştur. Dokudan arındırılmış, hiçbir yaşanmışlığın göstergesini algılayamadığımız tertemiz yüzeyler ve mekanlar…

 

Atıl Bir Kabuğu Okumak

…bu bölümde, atıl kabuklarla ilgilenen “Anarşist Mimari Grubu’nun (The Anarchitecture Group)” kurucusu Gordon Matta Clark’ın çalışmaları üzerine yoğunlaşacağım.

 

Matta-Clark için mimarlık tahmin edilenin ötesinde, “yıkmak, kesmek, parçalamak ve ezber bozmak” üzerine kuruludur.

 

Matta-Clark’ın yaratıcı yıkımını görebildiğimiz en belirgin işlerinden biri / “Splitting / Yarılma” adlı çalışmasıdır. Matta-Clark bu çalışmasında, bazı kaynaklara göre bir sanat tüccarına ait olduğu söylenen terk edilmiş bir evi, elektrikli el testeresi ile keserek istiridye kabuğu gibi ortadan ikiye ayırır. İçerisindeki eşyalarıyla birlikte, tavanından bodrumuna kadar kesilen ev bağlamından koparak bir sanat nesnesine dönüşür.

 

Eğer ki; birey “biçimsel farkındalığa” sahipse, geçmiş ve şimdi üzerinden bir gelecek okuması yapabilir.

 

Burukluk kelimesi, buluntu mekanlarla ilişkilendirildiğinde bana şunu anımsatır; mekanlar geçici olsa da terk edilmenin etkisiyle yıkıma uğrayan mekanın burukluğu her zaman kalıcıdır. Çünkü birey işlevini gözetmeksizin, aidiyet içgüdüsüyle yeniden inşa ettiği evinin biçimini dönüştürürken yapıyı kişileştirir. Bu nedenle yapı terk edildiğinde, tıpkı bireylerde olduğu gibi yıkıma uğrar. Geriye sadece, görünürlüğünü yitirmiş buruk bir strüktür kalır.

 

Kabuğun Negatifini Almak

1963 yılında İngiltere’de dünyaya gelen Rachel Whiteread, üretimlerini daha çok Londra temelli gerçekleştirmektedir. Mimarlık eğitimi almış sanatçı, atıl kabukların iç yüzeylerine sürdüğü özel harç ile yapının negatifini alarak, içeridekini dışarıya taşır.

 

Sahipsiz Nesneler

Yazarın kağıt üzerine çimentoyla ürettiği "Sahipsiz Nesneler" çalışması, malzemenin ağırlığı ile yüzeyin hafifliği arasındaki ironiyi ve nesnelerin kimliksizleşmesini ele alır.

 

Kabuğa Nakşolan Hatıralar

…bu bölüm ile mekanların birey üzerindeki anımsatıcı gücünü ele alıyorum.

 

Bellek kelimesinin farklı dillerde karşımıza çıkan anlamlarına etimolojik açıdan baktığımızda, hatıralarımız ile yakından ilişkisi olduğunu gözlemleyebiliriz.

“Latince memoria sözcüğünün iki anlamı vardı: “Bellek” ve “hatıra”. İngilizcedeki “memorial”  sözcüğü de eskiden iki anlamda kullanılmaktaydı: “Hatıra” ve “kayıt”. Bu ikilik, insanın hatıraları ile bu hatıralardan bağımsız olarak bilgiyi kaydetmek için keşfedilmiş araçlar arasındaki bağlantıyı vurgular.”

 

Beden, nesne ve bellek kavramlarına odaklanırken Francesca Woodman’ın çalışmalarını ele almanın etkili olacağını düşünüyorum. Atıl kabuklarda genç bedenleri kadrajladığı fotoğraflarla tanınan Woodman, / Geçicilik kavramını beden üzerinden ele alarak; atıl mekanlardaki aynaları, duvar kağıtlarını, kaşıkları ve aklımıza gelebilecek her türlü nesneyi kompozisyonuna dahil etmiştir.

 

Cornelia Parker

Heykelleri ve büyük ölçekli yerleştirmeleriyle tanınan Parker için nesneler; kırılacak, kesilecek, beton dökülecek hatta patlatılacak maddelerdir. Soğuk Karanlık Madde: Patlatılmış Bir Görüntü çalışmasını, çeşitli yerlerden topladığı eşyaları bir barınağa doldurduktan sonra patlatarak oluşturmuştur. Patlamanın etkisiyle kömürleşen ve küçük parçalara ayrılan nesnelere nakşolmuş anımsatıcı hiçbir iz kalmamıştır. Parker daha sonra bu nesneleri dondurulmuş bir patlama görüntüsü olarak izleyiciye sunar. Artık yıkılan bellek, farklı bir forma bürünerek yeniden inşa edilmiştir.

 

Sonuç

Bu çalışmada ele aldığım atıl mekanlar bireyi, geçmiş ve gelecek hakkında düşünmeye teşvik eder. Bu nedenle buluntu mekanlar sahip oldukları bellek ile alıcısı için bir hafıza tetikleyicisi rolü üstlenirler.

 

…Varlığın belleğine aktardığı her şey, rasyonel örgütlenmenin bir ürünü dahi olsa tinselliğe yenik düşer. Bunun en etkili örneği de kuşkusuz atıl mekanlardır. Geçicilik söylemini kabuklarının her santiminde barındırırlar.

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder