Songül Dalgakıran - Terk Edilmiş Mekanın Kalıcı Burukluğu - Notlar
Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar
Enstitüsü, 2022
Çalışma endüstriyelleşmenin getirdiği tek tipleşme sorununu
sinema ve mimari üzerinden ele alırken, konutun bir barınaktan öte bellek ve
kimlik taşıyıcısı olma niteliğine odaklanmaktadır. Gordon Matta-Clark ve Rachel
Whiteread gibi sanatçıların eserleri aracılığıyla, yıkımın ve boşluğun estetik
bir dille nasıl yeniden kurgulandığı tartışılmaktadır.
…
Giriş
Tez çalışmam ana eksenini, sanat-mimarlık ilişkisi
bağlamında ele aldığım atıl mekanlar oluşturmaktadır. Bu çalışmada, mekanların
sanat alanındaki kullanım biçimlerini incelerken; anı, düş, bellek kavramları
ile desteklemeyi hedefliyorum.
Bu çalışma referansını Anarşist Mimari Grubu’ndan (The
Anarchitecture Group) almaktadır.
Tezin ilk bölümünde mekan kavramını ele alırken Bachelard’ın
kabuk metaforuna başvuruyorum. Ammonitler üzerine gerçekleştirdiği çalışmada
Bachelard, içerisinde yaşayan canlının doğal döngüsünün belirleyişini şiirsel
bir dille aktarır. Ona göre güzellik, bir ammonitin kabuğunun işlevi
doğrultusunda geliştirdiği estetikte saklıdır. Bu çalışmada kabuk metaforunu
mekan kavramı ile ilişkilendirerek mekanın, tıpkı canlı bir form gibi zaman içerisindeki
yok oluşunu ele alıyorum.
Yaşanılacak Bir Kabuk
Le Corbusier Villa Savoye'dan söz ettiği bir yazısında
"ziyaretçilerin dönüp dolaşıp [...] orada 'ev' denen şeye ait bir iz
bulamayacaklarını yazar. İkametçilerden değil, ziyaretçilerden söz eder.
Modern insanın anılar, duyular, duygular konusundaki kaybı o
kadar büyüktür ki, hayata dair katmanlar ortadan kalkmış, her şey neredeyse
tekdüze bir yüzeye hapsolmuştur. Dokudan arındırılmış, hiçbir yaşanmışlığın
göstergesini algılayamadığımız tertemiz yüzeyler ve mekanlar…
Atıl Bir Kabuğu Okumak
…bu bölümde, atıl kabuklarla ilgilenen “Anarşist Mimari Grubu’nun
(The Anarchitecture Group)” kurucusu Gordon Matta Clark’ın çalışmaları üzerine yoğunlaşacağım.
Matta-Clark için mimarlık tahmin edilenin ötesinde, “yıkmak,
kesmek, parçalamak ve ezber bozmak” üzerine kuruludur.
Matta-Clark’ın yaratıcı yıkımını görebildiğimiz en belirgin
işlerinden biri / “Splitting / Yarılma” adlı çalışmasıdır. Matta-Clark bu
çalışmasında, bazı kaynaklara göre bir sanat tüccarına ait olduğu söylenen terk
edilmiş bir evi, elektrikli el testeresi ile keserek istiridye kabuğu gibi
ortadan ikiye ayırır. İçerisindeki eşyalarıyla birlikte, tavanından bodrumuna
kadar kesilen ev bağlamından koparak bir sanat nesnesine dönüşür.
Eğer ki; birey “biçimsel farkındalığa” sahipse, geçmiş ve
şimdi üzerinden bir gelecek okuması yapabilir.
Burukluk kelimesi, buluntu mekanlarla ilişkilendirildiğinde
bana şunu anımsatır; mekanlar geçici olsa da terk edilmenin etkisiyle yıkıma
uğrayan mekanın burukluğu her zaman kalıcıdır. Çünkü birey işlevini
gözetmeksizin, aidiyet içgüdüsüyle yeniden inşa ettiği evinin biçimini
dönüştürürken yapıyı kişileştirir. Bu nedenle yapı terk edildiğinde, tıpkı bireylerde
olduğu gibi yıkıma uğrar. Geriye sadece, görünürlüğünü yitirmiş buruk bir
strüktür kalır.
Kabuğun Negatifini Almak
1963 yılında İngiltere’de dünyaya gelen Rachel Whiteread,
üretimlerini daha çok Londra temelli gerçekleştirmektedir. Mimarlık eğitimi
almış sanatçı, atıl kabukların iç yüzeylerine sürdüğü özel harç ile yapının
negatifini alarak, içeridekini dışarıya taşır.
Sahipsiz Nesneler
Yazarın kağıt üzerine çimentoyla ürettiği "Sahipsiz
Nesneler" çalışması, malzemenin ağırlığı ile yüzeyin hafifliği arasındaki
ironiyi ve nesnelerin kimliksizleşmesini ele alır.
Kabuğa Nakşolan Hatıralar
…bu bölüm ile mekanların birey üzerindeki anımsatıcı gücünü ele
alıyorum.
Bellek kelimesinin farklı dillerde karşımıza çıkan
anlamlarına etimolojik açıdan baktığımızda, hatıralarımız ile yakından ilişkisi
olduğunu gözlemleyebiliriz.
“Latince memoria sözcüğünün iki anlamı vardı: “Bellek” ve
“hatıra”. İngilizcedeki “memorial” sözcüğü
de eskiden iki anlamda kullanılmaktaydı: “Hatıra” ve “kayıt”. Bu ikilik,
insanın hatıraları ile bu hatıralardan bağımsız olarak bilgiyi kaydetmek için
keşfedilmiş araçlar arasındaki bağlantıyı vurgular.”
Beden, nesne ve bellek kavramlarına odaklanırken Francesca
Woodman’ın çalışmalarını ele almanın etkili olacağını düşünüyorum. Atıl
kabuklarda genç bedenleri kadrajladığı fotoğraflarla tanınan Woodman, /
Geçicilik kavramını beden üzerinden ele alarak; atıl mekanlardaki aynaları,
duvar kağıtlarını, kaşıkları ve aklımıza gelebilecek her türlü nesneyi
kompozisyonuna dahil etmiştir.
Cornelia Parker
Heykelleri ve büyük ölçekli yerleştirmeleriyle tanınan
Parker için nesneler; kırılacak, kesilecek, beton dökülecek hatta patlatılacak
maddelerdir. Soğuk Karanlık Madde: Patlatılmış Bir Görüntü çalışmasını, çeşitli
yerlerden topladığı eşyaları bir barınağa doldurduktan sonra patlatarak
oluşturmuştur. Patlamanın etkisiyle kömürleşen ve küçük parçalara ayrılan
nesnelere nakşolmuş anımsatıcı hiçbir iz kalmamıştır. Parker daha sonra bu
nesneleri dondurulmuş bir patlama görüntüsü olarak izleyiciye sunar. Artık
yıkılan bellek, farklı bir forma bürünerek yeniden inşa edilmiştir.
Sonuç
Bu çalışmada ele aldığım atıl mekanlar bireyi, geçmiş ve
gelecek hakkında düşünmeye teşvik eder. Bu nedenle buluntu mekanlar sahip
oldukları bellek ile alıcısı için bir hafıza tetikleyicisi rolü üstlenirler.
…Varlığın belleğine aktardığı her şey, rasyonel
örgütlenmenin bir ürünü dahi olsa tinselliğe yenik düşer. Bunun en etkili
örneği de kuşkusuz atıl mekanlardır. Geçicilik söylemini kabuklarının her santiminde
barındırırlar.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder