29 Ekim 2025 Çarşamba

Mimarlıkta Yerel ve Evrensel Değerler Arasında Ev Mekânının İncelenmesi - Özet / Notlar

Dilem Dağ - Mimarlıkta Yerel ve Evrensel Değerler Arasında Ev Mekânının İncelenmesi - Notlar

Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023

 

Metin, modernizm, post-modernite ve fenomenoloji gibi felsefi akımların mimari mekana yansımalarını tartışır.

 

Giriş

Sanayi devrimi sonrası 19.yy’da hız kazanan endüstriyelleşme süreciyle mimarlık nesnesinin tekil, özel varoluşu sarsıntıya uğramış / seri üretim ile mimarlık geniş kitlelerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde üretilmeye başlamış, / bir taraftan mimarlık adına yenilikçi, demoktratik bir zemin üretirken, diğer taraftan yapıların tüketilecek bir metaya dönüşme sorununun ortaya çıkmasında rol oynamıştır. Metalaşma süreci sonucunda mimari uzamda gerçekleşen tektipleşme ile birlikte bireylerin yaşam deneyimleri de benzerlikler göstermeye başlamıştır.

 

Modernite bir taraftan bireyi geleneğin dogmatik sınırlarından kurtarırken, bir taraftan yersiz yurtsuz kılarak, anlamın net bir şekilde tariflendiği geleneksel yaşamdan uzaklaştırmıştır. Bu bağlamda her şeyin hızla ölçüldüğü modern çağda, bireyler kendi varoluşlarının biricikliğini, özgünlüğünü kaybetmişlerdir.

 

Bu araştırmada, fenomenolojik çerçevede Frampton’ın eleştirel bölgeselcilik düşüncesi üzerine odaklanılmış olup, ev mekânın çevresel ve kültürel ortamla kurduğu ilişkinin irdelenmesi hedeflenmektedir.

 

Mimarlıkta Eleştirel Zemin Arayışı

Modernite, gelenekten kopuşu temsil eden, geçmişe ait her şeyi reddeden bir kırılma sürecidir.

 

Heidegger’e göre "insan ikamet ettiği müddetçe varolacaktır" ve inşa etmek, bir yere varlık kazandırma eylemidir.

Frampton türdeş, homojen nitelikte binaları yok-yerler olarak nitelendirerek, Heidegger felsefesinin peşinden gider ve yerin anlamı üzerine mimari söylemini ortaya koyar.

 

Tektonik, bir inşa şiirselliğine vardığı ölçüde sanattır ve "binanın kaçınılmaz olarak toprağa bağlı doğasını" yansıtır.

Tektonik terimi, marangoz veya inşaatçı anlamına gelen tekton kelimesinden türemiştir. M.Ö. beşinci yüzyılda bu anlam marangozluk gibi belirli ve fiziksel bir şeyden poesis fikrini içeren daha genel bir yapma kavramına evrilir. Böylece mimari ürünün yer ile kurduğu somut, fiziksel ilişkinin estetik niteliği vurgulanır.

 

Karl Bötticher, “Helenlerin Tektoniği” kitabında tektonik terimini, yunan tapınağının sahip olduğu tüm parçaları, tek bir bütün halinde birleştiren eksiksiz bir sistem anlamına gelecek şekilde yorumlamıştır

 

Arkitektonik yapısal gerçekliğe, skenografi ise temsili niteliğe ve imgesel algıya odaklanır.

 

Mimari, görsel duygunun ötesinde hava hareketi, akustik ve sıcaklık gibi tüm duyuları etkinleştirme kapasitesine sahiptir.

 

Nitelikli bir yapı, evrensel teknolojinin sunduğu yapay iklimlendirme yerine, doğal çevre verilerini etkili kullanan ve mevsimsel aşırılıkları optimize edebilen yapıdır.

 

Tipoloji kültürel özü aktarırken, topoğrafya kök salmanın somut görünüşüdür.

 

Yerel ve Evrensel Kültür Arasında Ev Mekânı

"Konut (house) piyasa ekonomisine göre değeri belirlenen bir meta" iken, "ev (home) yeryüzüne yerleşme, yer edinme ve tutunma şeklidir".

 

Le Corbusier 1926 yılında L’Esprit Nouveau dergisinde yayınlandığı “Modern Mimarlık için Beş İlke” makalesinde modern mimarlığa dair temel ilkeleri ortaya koymuştur. Beş ilke, modern mimarlık söylemlerinde teorik bir temel ve kodlama oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu ilkelerden birincisi binanın pilotiler üzerinde yükselerek yerden koparılarak, zeminden bağımsızlaşması hedeflenmiştir. İkincisi serbest plan şeması çözümleri olmaktadır, bu sayede esnek mekânsal çözümlemeler mümkün kılınmıştır. Üçüncü ilke, kolonların yapıda geri çekilerek cephe tasarımının özgürleştirilmesidir. Bir diğer ilke, serbest cephe ile ilişkili olarak gelişerek, maksimum seviyede ışık almak mümkün kılan yatay bant pencere kullanımıdır. Son ilke ise, geleneksel çatı yerine teras çatı kullanımını önermektedir.

 

1930'larda Cumhuriyet'in çağdaş medeniyet idealine paralel olarak modernist tutum yükselişe geçmiştir.

Bölgeselcilik, "yerel kültüre, iklime ve bazen teknolojiye saygıyı" içeren geniş bir yelpazedir.

 

Anadolu evinin gelişiminde iklim, arazi yapısı ve yerel malzeme gibi çevresel etmenler ile aile yapısı gibi kültürel etmenler belirleyicidir.

 

Ev Mekânının Eleştirel Bölgeselcilik Kriterleri Çerçevesinde Değerlendirilmesi

Türkiye'den seçilen çeşitli modern konut projeleri; topoğrafya, malzeme ve yerleşim kriterleri üzerinden karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir.

1964'ten 2022'ye uzanan süreçte 12 konut incelenmiştir:

 

Sonuç

Araştırılan yapılar genelinde "araziye saygılı olma" kriteri %86 gibi yüksek bir oranda sağlanmıştır.

 

…anlamlı bir mimarlığın izi, yerel ve evrensel kültür arasında eleştirel bir pozisyonda, hem ‘yer’e özgü değerler üzerinden tariflenmiş hem de çağdaşlığın getirdiği olasılıklar çerçevesinde eve dair farklı ‘yer’leşme biçimleri ortaya konmuştur.

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder