5 Temmuz 2019 Cuma

Lozan Görüşmeleri sırasında Mecliste ortaya çıkan II. Grup Muhalefeti ve basına yansıması


Yrd. Doç.Dr. Bengül Salman Bolat - Tekin Demiraslan - Lozan Görüşmeleri sırasında Mecliste ortaya çıkan II. Grup Muhalefeti ve basına yansıması 
Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 53, (Lozan Antlaşması Özel Sayısı), 2013, s. 29-60

Mustafa Kemal Paşa 10 Mayıs 1921’de I. Grup da denilen, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubunu kurmuştur. Buna karşın, muhalefette kalanlar, Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey liderliğinde bir araya gelmişlerdir. Bu oluşum ise II. Grup olarak adlandırılmıştır.

…tartışmalar yoğunlukla Musul Meselesi ile iktisadi ve mali meseleler üzerinde olmuştur.

Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey, Misak-ı Milli’nin tesisinde tüm milletin emeği olduğunu ancak şimdi, I. Grubun bunu tek başına sahiplenmeye çalıştığı yönünde bir yorum yaparak, I. Gruba karşı ilk tepkiyi göstermiştir.

Grupta, kurucu olarak Hüseyin Avni Bey’in dışında,
Canik Milletvekili Emin Bey,
Erzurum Milletvekili Süleyman Necati Bey,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Besim Bey,
Kayseri Milletvekili Rıfat Bey,
Sivas Milletvekili Vasıf Bey ve
Mersin Milletvekili Selahattin Bey yer almışlardır.

II. Grup’un kurulmasından sonra, Mecliste görüşülen hemen her konu iki grubun çekişmesine neden olmuştur.

2 Kasım 1922 tarihinde yapılan Meclis görüşmelerinde, Rauf Orbay’ın konferansa gidecek heyetin Hükümet tarafından seçileceğini açıklaması üzerine, II. Grup’un kurucularından Mersin Mebusu Selahattin Bey, “Bu kadar azim mesuliyeti olan bir vazifeye, Meclisi Alinin itimadına mazhar olmaksızın Hükümet nasıl murahhas tayin eder ve nasıl mesuliyeti üzerine alır?” Diyerek itiraz etmiştir.

Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey, “Büyük Millet Meclisi istenildiği zaman ifayı vazifeden menedilemez... Heyet-i Vekile bu konuda söz sahibi değildir.” Diyerek Rauf Bey’in fikrine karşı çıkmış ve tartışmalar devam etmiştir.

İsmet Paşa, 21 Şubat 1923 tarihindeki gizli celsede Lozan Görüşmeleri konusunda Meclise izahat vermiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt 3, s.1290–1301.).

27 Şubat 1923 tarihindeki gizli oturumda ise barış görüşmelerinin tekrar başlaması halinde hükümetin takip edeceği politika ve hükümet tarafından hazırlanan mukabil projenin esasları Mecliste görüşülmeye başlanmıştır.
Hüseyin Avni Bey: “Efendiler, bir teklifim vardır. Gerek Heyeti Vekile ve gerek Büyük Millet Meclisi, Misakı Milli’den zerre kadar feda ederse, icabı namus ve milli için çekilip gitmeli... Yalnız İsmet Paşa Hazretlerinden ricam şudur: Askeri sahada fikirlerini hürmetle dinlerim, iktisadi müdafaalarını dinlemem. Mali fikirlerini dinlemem. Adli mesailde Adliye Vekili çıkmalı, mesaili maliyede Maliye Vekili çıkmalı, hem müşavirleriyle bizi ikna edecek ve bir karar alabilecek şekilde çıkmalıdır. Bu gün bu kadar kafi. Gitsinler, hazırlansınlar gelsinler. Eğer bundan fazla hazırlanamıyorlarsa, mevkilerini hazırlanacak adamlara terk etmelidirler.” Diyerek eleştirilerini ve önerilerini dile getirmiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt 3, s. 1307–1308.).

Erzurum Mebusu Durak Bey ise mukabil projeden haberdar olmadıklarını, bildikleri tek şeyin Musul’dan vazgeçilmesi olduğunu belirtmiş ve “Musul'un bir sene sonraya taliki demek arkadaşlar, Türkçede bir darbı mesel vardır, sona kalan dona kalır. Musul'u gaip etmek demektir. Musul'u kayıp ettikten sonra, senin Şarkta bir yerin kalmamıştır.” Diyerek Musul Meselesi’nin ertelenmesini eleştirmiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt 3, s. 1309.).

Mustafa Kemal Paşa: Musul Meselesi’ni bir sene sonraya ertelemenin Musul’dan vazgeçmek anlamına gelmediğini söylemiştir. Diğer taraftan bazı mebusların Misak-ı Milli’yi tam olarak anlayamadığını ifade eden Mustafa Kemal Paşa, Musul’un konferans gündeminden çıkartılarak İngilizlerle karşı karşıya halletmenin milli menfaatler açısından daha faydalı olacağını söylemiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt 3, s. 1317-1378.).

(3 Mart 1923) Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey ise “Beyefendiler; esas bozuk olunca onun üzerine konulacak bina çürük olur. Binaenaleyh müzakeratın esası çürüktür. Çürük olduğu için bu müzakerat bir şey intaç etmez. Sebebi: Efendiler; bütün illet bir noktadadır. O da Meclisimiz icrai ve teşrii salahiyeti haiz bir Meclistir. Fakat Hükümetimiz adeta kalbine usulü veçhile siyaset tedvir etmek istiyor. Yani yaptığı projeyi bizden saklıyor. Bu da bir siyasettir. Fakat maalesef Meclisimizin bu günkü vaziyetiyle kabili telif değildir. Ben icrai salahiyeti haiz olduğum halde böyle gizli olarak hükümetin değil, hükümetin etrafına toplanacak büyük bir zümrenin dahi yapacak olduğu işten mesuliyet kabul edemem.” Diyerek eleştirilerini dile getirmiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt: 4, s, 36.).

(5 Mart 1923) İzmit Mebusu Sırrı Bey, İsmet Paşa’yı Misak-ı Milli’yi tam olarak anlayamamak ve Misak-ı Milli’ye aykırı hareket etmekle suçlamıştır.
Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey ise Heyet-i Murahhasa’nın, Mehmetçiğin süngüsü ile kazanılmış toprakları masa başında kaybettiğini ve göreve devam etmemesi gerektiğini söyleyerek eleştirilerini dile getirmiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt: 4, s.108; 130-132.). Aydemir, Ali Şükrü Bey’in konuşmalarının onu, Mustafa Kemal Paşa ile kavganın eşiğine kadar getirdiğini ve bu krizin I. Meclisin sonunu getiren olay olduğunu ileri sürmüştür (Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1922–1938 Remzi Kitapevi, İstanbul 1999, s. 79–81; 5 Mart 1923 tarihli Meclis görüşmeleri için; TBMM GCZ
Birinci Devre, Cilt: 3, s. 106–147.).

TBMM, 1 Nisan 1923’te Meclisin yenilenmesine karar vermiştir.
Tevhid-i Efkâr Gazetesi, 1 Mart 1923 tarihinde yayımladığı bir haberde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Lozan Barış Konferansı’nda katiyyen taviz vermeyeceği hususları aktarmıştır. Bunlar;
1.Karaağaç’ın Yunanlara terki
2.Musul’dan feragat edilmesi
3.Adli kapitülasyonlar
4.Mali ve iktisadı mevad
5.Yunanların tazminat ve tamirat bedeli vermeleri

Tan Gazetesi, Büyük Millet Meclisi’nde muhalefet yoktur İkinci Grubun yegâne gayesi Misak-ı Milli’de mündemiçtir ve Misak-ı Milli’den ibarettir diyor (“Vatan Yolunda Birlik” Tan, 28 Şubat 1923.).

Velid Ebuzziya: “Bugün yapılacak yarım bir sulhün yarın pek müthiş yeni bir harb tevlid etmeyeceğini kim temin edebilir (Velid Ebuzziya,“Sulh Misakımıza Doğru” Tevhid-i Efkâr, 7 Mart 1923.).”
Velid Ebuzziya’nın Misak-ı Milli’den taviz verilmemesi yönündeki bu sözleri II. Grup üyelerinin Mecliste söyledikleri ile aynı paralellikte olmakla beraber, Hüseyin Avni Bey’in 4 Mart 1923 tarihli Meclis toplantısında söylediği sözlerin bir bölümünün Velid Ebuzziya’nın bu makalesinde yer alması, gizli oturumda görüşülenlerin basına sızdırıldığı hissini uyandırmıştır. Nitekim 24 Mart 1923 tarihindeki Meclis oturumunda Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey, gizli oturumlarda konuşulanların ifşa edildiğine dair bir beyanat vermiş ve bunu “Namussuzluk ve alçaklık” olarak nitelendirmiştir (TBMM ZC. Birinci Devre, Cilt 4, s. 194–195.).

Velid Ebuzziya, 2 Nisan 1923 Tarihli Tevhid-i Efkâr Gazetesi’nde yayımlanan “İyi mi Fena mı” başlıklı makalesinde, seçim kararının Türkiye’yi iyice zayıflatacağını ileri sürmüştür. 3 Nisan 1923 tarihli “Yeni İntihabat” başlıklı makalesinde de Lozan görüşmelerinin devam ettiği bu dönemde alınan seçim kararının Avrupalıların TBMM’deki ayrılıklardan istifade etmesine yol açacağını söylemiş ve seçim kararını “muzır bir iş.” Olarak değerlendirmiştir (Velid Ebuzziya, “İyi mi Fena mı” Tevhid-i Efkâr).

Lozan müzakereleri ile ilgili olarak
Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi hükümetin Lozan’da izlediği politikaya ve hükümete ve Heyet-i Murahhasa’ya güvenilmesi gerektiği yönünde yayınlar yapmıştır. Tanin Gazetesi ise genel olarak Lozan’da elde edilenlerin başarılı olduğunu söylemiş ve görüşmelerin kesilmesi yönündeki kararı eleştirmiştir. Diğer taraftan, II. Grup’un yayın organı olan Tan Gazetesi ve bu gruba yakınlığı ile bilinen Tevhid-i Efkâr Gazetesi, Hükümetin Lozan politikasına şiddetle karşı çıkmışlar, Misak-ı Milli’de taviz verildiğini ileri sürmüşler ve Misak-ı Milli’nin haricinde bir barışın kabul edilemeyeceğini savunmuşlardır. Fakat Lozan Barış Antlaşması’nın ardından Tevhid-i Efkâr Gazetesi’nin yayınlarında çok büyük bir değişiklik yaşandığı görülmüştür. Musul Meselesi tehir edilmiş olduğu halde antlaşmayı büyük bir zafer olarak duyurmuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder