Yrd. Doç.Dr. Bengül Salman Bolat - Tekin Demiraslan - Lozan Görüşmeleri sırasında Mecliste ortaya çıkan II. Grup Muhalefeti ve basına yansıması
Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 53, (Lozan Antlaşması Özel Sayısı), 2013, s. 29-60
Mustafa Kemal Paşa 10 Mayıs 1921’de I. Grup da denilen,
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubunu kurmuştur. Buna karşın, muhalefette
kalanlar, Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey liderliğinde bir araya gelmişlerdir.
Bu oluşum ise II. Grup olarak adlandırılmıştır.
…tartışmalar yoğunlukla Musul Meselesi ile iktisadi ve mali
meseleler üzerinde olmuştur.
Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey, Misak-ı Milli’nin tesisinde
tüm milletin emeği olduğunu ancak şimdi, I. Grubun bunu tek başına sahiplenmeye
çalıştığı yönünde bir yorum yaparak, I. Gruba karşı ilk tepkiyi göstermiştir.
Grupta, kurucu olarak Hüseyin Avni Bey’in dışında,
Canik Milletvekili Emin Bey,
Erzurum Milletvekili Süleyman Necati Bey,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Besim Bey,
Kayseri Milletvekili Rıfat Bey,
Sivas Milletvekili Vasıf Bey ve
Mersin Milletvekili Selahattin Bey yer almışlardır.
II. Grup’un kurulmasından sonra, Mecliste görüşülen hemen
her konu iki grubun çekişmesine neden olmuştur.
2 Kasım 1922 tarihinde yapılan Meclis görüşmelerinde, Rauf
Orbay’ın konferansa gidecek heyetin Hükümet tarafından seçileceğini açıklaması
üzerine, II. Grup’un kurucularından Mersin Mebusu Selahattin Bey, “Bu kadar
azim mesuliyeti olan bir vazifeye, Meclisi Alinin itimadına mazhar olmaksızın
Hükümet nasıl murahhas tayin eder ve nasıl mesuliyeti üzerine alır?” Diyerek
itiraz etmiştir.
Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey, “Büyük Millet Meclisi
istenildiği zaman ifayı vazifeden menedilemez... Heyet-i Vekile bu konuda söz
sahibi değildir.” Diyerek Rauf Bey’in fikrine karşı çıkmış ve tartışmalar devam
etmiştir.
İsmet Paşa, 21 Şubat 1923 tarihindeki gizli celsede Lozan Görüşmeleri
konusunda Meclise izahat vermiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt 3,
s.1290–1301.).
27 Şubat 1923 tarihindeki gizli oturumda ise barış
görüşmelerinin tekrar başlaması halinde hükümetin takip edeceği politika ve
hükümet tarafından hazırlanan mukabil projenin esasları Mecliste görüşülmeye
başlanmıştır.
Hüseyin Avni Bey: “Efendiler, bir teklifim vardır. Gerek
Heyeti Vekile ve gerek Büyük Millet Meclisi, Misakı Milli’den zerre kadar feda
ederse, icabı namus ve milli için çekilip gitmeli... Yalnız İsmet Paşa
Hazretlerinden ricam şudur: Askeri sahada fikirlerini hürmetle dinlerim,
iktisadi müdafaalarını dinlemem. Mali fikirlerini dinlemem. Adli mesailde
Adliye Vekili çıkmalı, mesaili maliyede Maliye Vekili çıkmalı, hem
müşavirleriyle bizi ikna edecek ve bir karar alabilecek şekilde çıkmalıdır. Bu
gün bu kadar kafi. Gitsinler, hazırlansınlar gelsinler. Eğer bundan fazla
hazırlanamıyorlarsa, mevkilerini hazırlanacak adamlara terk etmelidirler.” Diyerek
eleştirilerini ve önerilerini dile getirmiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt
3, s. 1307–1308.).
Erzurum Mebusu Durak Bey ise mukabil projeden haberdar
olmadıklarını, bildikleri tek şeyin Musul’dan vazgeçilmesi olduğunu belirtmiş
ve “Musul'un bir sene sonraya taliki demek arkadaşlar, Türkçede bir darbı mesel
vardır, sona kalan dona kalır. Musul'u gaip etmek demektir. Musul'u kayıp
ettikten sonra, senin Şarkta bir yerin kalmamıştır.” Diyerek Musul Meselesi’nin
ertelenmesini eleştirmiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt 3, s. 1309.).
Mustafa Kemal Paşa: Musul Meselesi’ni bir sene sonraya
ertelemenin Musul’dan vazgeçmek anlamına gelmediğini söylemiştir. Diğer
taraftan bazı mebusların Misak-ı Milli’yi tam olarak anlayamadığını ifade eden
Mustafa Kemal Paşa, Musul’un konferans gündeminden çıkartılarak İngilizlerle
karşı karşıya halletmenin milli menfaatler açısından daha faydalı olacağını
söylemiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt 3, s. 1317-1378.).
(3 Mart 1923) Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey ise
“Beyefendiler; esas bozuk olunca onun üzerine konulacak bina çürük olur.
Binaenaleyh müzakeratın esası çürüktür. Çürük olduğu için bu müzakerat bir şey
intaç etmez. Sebebi: Efendiler; bütün illet bir noktadadır. O da Meclisimiz
icrai ve teşrii salahiyeti haiz bir Meclistir. Fakat Hükümetimiz adeta kalbine
usulü veçhile siyaset tedvir etmek istiyor. Yani yaptığı projeyi bizden
saklıyor. Bu da bir siyasettir. Fakat maalesef Meclisimizin bu günkü
vaziyetiyle kabili telif değildir. Ben icrai salahiyeti haiz olduğum halde
böyle gizli olarak hükümetin değil, hükümetin etrafına toplanacak büyük bir
zümrenin dahi yapacak olduğu işten mesuliyet kabul edemem.” Diyerek
eleştirilerini dile getirmiştir (TBMM GCZ, Birinci Devre, Cilt: 4, s, 36.).
(5 Mart 1923) İzmit Mebusu Sırrı Bey, İsmet Paşa’yı Misak-ı
Milli’yi tam olarak anlayamamak ve Misak-ı Milli’ye aykırı hareket etmekle
suçlamıştır.
Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey ise Heyet-i Murahhasa’nın,
Mehmetçiğin süngüsü ile kazanılmış toprakları masa başında kaybettiğini ve
göreve devam etmemesi gerektiğini söyleyerek eleştirilerini dile getirmiştir (TBMM
GCZ, Birinci Devre, Cilt: 4, s.108; 130-132.). Aydemir, Ali Şükrü Bey’in
konuşmalarının onu, Mustafa Kemal Paşa ile kavganın eşiğine kadar getirdiğini
ve bu krizin I. Meclisin sonunu getiren olay olduğunu ileri sürmüştür (Şevket
Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1922–1938 Remzi Kitapevi, İstanbul
1999, s. 79–81; 5 Mart 1923 tarihli Meclis görüşmeleri için; TBMM GCZ
Birinci Devre, Cilt: 3, s. 106–147.).
TBMM, 1 Nisan 1923’te Meclisin yenilenmesine karar
vermiştir.
Tevhid-i Efkâr Gazetesi, 1 Mart 1923 tarihinde yayımladığı
bir haberde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Lozan Barış Konferansı’nda
katiyyen taviz vermeyeceği hususları aktarmıştır. Bunlar;
1.Karaağaç’ın Yunanlara terki
2.Musul’dan feragat edilmesi
3.Adli kapitülasyonlar
4.Mali ve iktisadı mevad
5.Yunanların tazminat ve tamirat bedeli vermeleri
Tan Gazetesi, Büyük
Millet Meclisi’nde muhalefet yoktur İkinci Grubun yegâne gayesi Misak-ı
Milli’de mündemiçtir ve Misak-ı Milli’den ibarettir diyor (“Vatan Yolunda
Birlik” Tan, 28 Şubat 1923.).
Velid Ebuzziya: “Bugün yapılacak yarım bir sulhün yarın pek
müthiş yeni bir harb tevlid etmeyeceğini kim temin edebilir (Velid
Ebuzziya,“Sulh Misakımıza Doğru” Tevhid-i Efkâr, 7 Mart 1923.).”
Velid Ebuzziya’nın Misak-ı Milli’den taviz verilmemesi
yönündeki bu sözleri II. Grup üyelerinin Mecliste söyledikleri ile aynı
paralellikte olmakla beraber, Hüseyin Avni Bey’in 4 Mart 1923 tarihli Meclis
toplantısında söylediği sözlerin bir bölümünün Velid Ebuzziya’nın bu
makalesinde yer alması, gizli oturumda görüşülenlerin basına sızdırıldığı
hissini uyandırmıştır. Nitekim 24 Mart 1923 tarihindeki Meclis oturumunda
Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey, gizli oturumlarda konuşulanların ifşa
edildiğine dair bir beyanat vermiş ve bunu “Namussuzluk ve alçaklık” olarak
nitelendirmiştir (TBMM ZC. Birinci Devre, Cilt 4, s. 194–195.).
Velid Ebuzziya, 2 Nisan 1923 Tarihli Tevhid-i Efkâr
Gazetesi’nde yayımlanan “İyi mi Fena mı” başlıklı makalesinde, seçim kararının
Türkiye’yi iyice zayıflatacağını ileri sürmüştür. 3 Nisan 1923 tarihli “Yeni
İntihabat” başlıklı makalesinde de Lozan görüşmelerinin devam ettiği bu dönemde
alınan seçim kararının Avrupalıların TBMM’deki ayrılıklardan istifade etmesine
yol açacağını söylemiş ve seçim kararını “muzır bir iş.” Olarak değerlendirmiştir
(Velid Ebuzziya, “İyi mi Fena mı” Tevhid-i Efkâr).
Lozan müzakereleri ile ilgili olarak
Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi hükümetin Lozan’da izlediği
politikaya ve hükümete ve Heyet-i Murahhasa’ya güvenilmesi gerektiği yönünde
yayınlar yapmıştır. Tanin Gazetesi ise genel olarak Lozan’da elde edilenlerin
başarılı olduğunu söylemiş ve görüşmelerin kesilmesi yönündeki kararı
eleştirmiştir. Diğer taraftan, II. Grup’un yayın organı olan Tan Gazetesi ve bu
gruba yakınlığı ile bilinen Tevhid-i Efkâr Gazetesi, Hükümetin Lozan
politikasına şiddetle karşı çıkmışlar, Misak-ı Milli’de taviz verildiğini ileri
sürmüşler ve Misak-ı Milli’nin haricinde bir barışın kabul edilemeyeceğini
savunmuşlardır. Fakat Lozan Barış Antlaşması’nın ardından Tevhid-i Efkâr
Gazetesi’nin yayınlarında çok büyük bir değişiklik yaşandığı görülmüştür. Musul
Meselesi tehir edilmiş olduğu halde antlaşmayı büyük bir zafer olarak
duyurmuştur.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder