Yapısalcılığın
ve Rus Biçimciliğinin Eleştirel Öyküsü
Kitabın dilini, üslubunu, tartışma tarzını sevmedim/beğenmedim. Dolayısıyla notlar çok zayıf ve faydasız...
Notlar
Anlam mı dil mi?
Mantık mı dilbilim mi?
Dil, tabaka kâğıda benzetilebilir: düşünce
kâğıdın önyüzü, ses ise arkayüzüdür.
Saussure
Söz / dil
Dil, konuşma gücü olmaktan çok konuşmayı
anlama gücüdür.
Dil göstergesi bir nesneyle bir adı
birleştirmez, bir kavramla bir işitim imgesini birleştirir.
Mallarme’ye göre, şiir / dilin, nedensiz
niteliğine karşı tepki olarak doğar.
Bununla, dilbilimden insanbilime giden krallık
yolu açılmıştır.
Gerçek dünyadaki bireysel nesne ya da olayı
“temsil eden” ya da yansıtan şey (…) sözcük ya da tümce değildir (…) tüm
göstergeler dizgesi, tüm dil alanı gerçekliğin kendisine koşut olarak uzanır.
Gerçekliğin dünyasında var olan her türden
düzenli yapıyla benzeşen şey, dizgesel dilin bütünlüğüdür.
Saussure’e göre göstergeler (…) iki tür (…)
ilişki oluşturma eğilimindedir: dizimsel ve çağrışımsal (yatay boyut / dikey
boyut)
Dizim, yatay bir guruplanma (…) sözcüklerin
zaman içinde ardıllığıdır.
Rus biçimcileri / yazınsal olana inatla
bağlı…
Sanatın doğasını başkalaştırma olarak kabul
etsek bile, Şklovski’nin yazılarında, başkalaştırılan şeyin öz mü yoksa biçimin
kendisi mi olduğu hiçbir zaman kesin değildir.
Fransız yapısalcılığı Rus biçimciliğiyle
(…) kuzenler kadar yakındır birbirine.
İkisi de Saussure’ün dil ile söz arasında
yaptığı temel ayrımdan kaynaklanır.
Biçimciler (…) sanat yapıtlarının (ya da
sözün) bir bütün olarak (ya da dil olarak) yazınsal dizgenin arka planına karşı
farklı biçimde algılanma tarzıyla ilgileniyordu. Buna karşılık, yapısalcılar,
her birimi, özel bir eklemlenmesi olduğu dil içinde çözerek, bütün
gösterge-dizgesinin anlatılması görevini üstlenirler.
Yapısalcıların özgünlüğü, gösteren üzerinde
ısrarla durmasındadır.
Todorov, anlatı yüzeyinin, dilbilgisel
anlamda bir temel sözel işlev için hangi yollardan bir tür dilbilgisel ruh hali
oluşturabileceğinin anlamlı bir dökümünü yaptı. (aynı cümle içinde “bir”,
“bir”, “bir” dersek cümle bi-anlam olmaz mı…)
Lacan’a göre, simgesel düzen çocuğun, dil
yetisini yavaş yavaş edinirken biyolojik adsızlıktan çıktığı andır.
Barthes’a kalan rol temelde bir
toplumbilimci rolüdür.
Fakat Barthes öncelikle bir yazın
eleştirmeni olarak düşünülür elbette…
Levi-Strauss
---
The
Prisonhouse of Language
Türkçeleştiren: Mehmet H. Doğan
Yapı Kredi Yayınları
Kasım 2002
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder