Nurettin
Topçu - Sosyoloji
Sosyologlara göre toplum ve cemiyet,
fertlerin bütününden ibaret değildir; ferdi yaşayışın üstünde ve ondan ayrı bir
realite teşkil eder.
Maddi realiteye sahip bir çevre
bulunmaksızın toplum var olamaz.
Sosyal realite, fertlerin ruhi
yaşayışlarından ayrı, başlı başına bir realite halinde gözükmektedir. Bu
realitede olaylar, sosyal olaylardır.
Durkheim; “Ferde nazaran dışta bulunan ve
ferdi dışından zorlayan bütün tasavvur ve hareketlerimiz sosyal olaylardır.
Sosyal
olayın üç karakteri
1) Dışta
oluş
Sosyal olaylar (…) fert onları kendinden
önce hazırlanmış bulur ve kabul eder, onlar ferdin hayatını her taraftan
kuşatırlar fertlerden sonra da devam ederler.
2) Zorlayıcılık
3) Toplumsal
Tasavvurlara Bağlılık
Bayrağın kutsallığı ve ailenin yüksek
değeri gibi…
İnsan / âlet yapıcı hayvan
Âletlerimize müşterek şekil veren (…)
cemiyettir.
Zihnimizin yani düşünüş tarzımızın,
cemiyetin etkilerine tabi olduğu (aşikârdır).
Duygularımız da toplumun etkilerinden
kurtulamazlar.
…sanatın unsurlarından hemen herbiri
üzerinde, sanatkârın yaşamakta olduğu cemiyetin türlü etkileri kendini
göstermektedir.
Cemiyet (…) aralarında kurumlar halinde
organlaşmış bağıntılarla karşılıklı yardımlaşma münasebetleri bulunan fertlerin
bütünüdür.
Hobbes, Rousseau, cemiyetin sözleşme ile
kurulduğunu ileri sürdüler.
Cemiyet ferdi çürüttü, hürriyetini öldürdü,
onu zincirledi.
Dar çevreli cemiyetler: …belli
fonksiyonlarını yapmak için kurulmuşlardır.
Komünote veya cemaatler,
Aile ve köy cemaati, dinî cemaatler gibi…
Bu topluluklar dar çevreli ve
gelenekçidirler.
Sosyeteler: Kendiliğinden olmayıp aklî ve
hukukî münasebetlerin eseri olarak meydana gelmişlerdir.
Sociologie
(Sözcüğü) İlk defa Comte kullandı.
Kelimenin ilk eki Latincede cemiyet
mânasına gelen societas sözcüğünden gelir.
Son eki ise Yunancada kelâm ve ilim
mânasına gelen logos sözcüğünden gelir.
Sosyoloji / cemiyet ilmi demektir.
Sosyoloji / daha başarılı şekilde
yaşamamızı sağlayıcıdır.
Sosyoloji / insanlığın geçirdiği evrim
hakkında fikirler verir ve böylelikle insanı geniş görüşlü yapar.
Sosyoloji / tarihteki olayların meydana
geliş suretiyle, onları açıklayıcıdır.
İnsan, içinde yaşadığı cemiyet realitesini
iyi tanıdığı nisbette ona hizmetlerde bulunabilir, onu sevebilir ve şuurla
bağlanabilir.
Sosyal olayların bir obje olarak
tanımlanmaları lâzımdır.
Totem kelimesi Amerika’nın Endeken boyunun dilinden alınmıştır.
Oturulan yer demektir.
Cemiyetler başlıca, tabiat ve geçinme
şekillerine göre bir de bünyelerinin evrimlenmesi göz önünde tutularak
sınıflanmıştır.
…boy birlikleri, birkaç boyun, otoriteye
sahip bir şefin etrafında toplanmasından meydana gelen birliklerdir.
Ferdî hâkimiyet, ilk defa boy birlikleri
içinde kendini göstermiştir.
Tabiatta bulunan (…) dokunulmayan varlıklar
(ay, güneş, gökyüzü vs.) işte din burada başlıyor.
Totemcilik esası ortadan kalkarak
cemiyetlerin toprağa yerleşmesi, boyları meydana getirdi.
Totem dini yerini, ruhçuluk ve tabiatçılık
dinlerine bıraktı.
Kabileler / siteler / şehirler /
imparatorluklar
Millet, maddî ve ruhî birçok unsurların
birliğine dayanmaktadır.
Liberalizm (…) tabiatın kanunları olduğu
gibi, ekonomi hayatında da değişmez kanunlar vardır.
Sosyal düzenin temeli ferdî mülktür.
Bu sistemin parolası “bırakınız yapsınlar,
bırakınız geçsinler” formülüdür.
Liberalizm, bir nevi içtimaî kadercilik
mezhebidir. (s. 85)
Sosyalizm / …gaye, çalışan zümreyi cemiyete
hakim kılmaktır.
Faşizm / her şeyden önce aşırı bir ruhçuluk
temeline dayanır.
Ferdi mülkiyet, insanlar arasındaki türlü
eşitsizliğin sebebi ve kaynağıdır.
Demokrasinin dayandığı iki prensip;
hürriyet ve eşitlik.
Eşitlik / ferlerin hürriyetlerini
sınırlandırıcıdır.
Din, ilk sosyal kurumdur.
Durkheim / dinin realitesini araştırmada
sosyolojik metodlar kullandı.
Sosyolojinin ahlaki tarifi şöyledir /
muayyen bir devirde muayyen bir insan topluluğu tarafından benimsenmiş olan
hareket kaidelerinin bütününe ahlak denir.
Ahlaki olayların karakteristiği;
Mecburilik / ödev
Arzu edilir oluş / iyilik
Kendisinde bu karakterlerin ikisinin
birlikte gözükmediği ahlaki olay yoktur.
Durkheim / birbiriyle çatışan iki prensibi
(mecburilik ve arzu edilirlik) birleştirmek istemiştir.
Hürriyet olmayınca ahlaktan bahsedilemez.
Üretim tabiat, emek ve sermaye unsurlarıyla
yapılır.
İş bölümü üretimi artırır.
Medeniyet müşterek / kültür cemiyete
özeldir.
İlimler, din ile sihirden çıkarılmıştır.
Din / sihir / ilim
Güzel sanatların dinî, siyasî ve ekonomik
şartları vardır.
Güzel sanatlar, başlangıçta dinî ve içtimai
iken gitgide dinden ayrılmış ve ferdileşmiştir. (s. 188)
Hakikat, düşüncemizin konusuna uygunluğu
demektir.
Hakikat, düşüncemle eşya arasındaki bu
uygunluk orantısıdır.
Dergâh Yayınları
3. Baskı, Aralık 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder