Kartezyenler
Arnold
Geulincx (1624-1669)
Descartes’ın zihin-beden düalizmini mantıksal
temelde çözmeye çalıştı. Ona göre bilincin içerikleri ikiye ayrılır: Bilincin
kendisinden devşirdiği edimler; istemek, düşünmek, yargıda bulunmak gibi.
Bunlardan ayrı olarak bir de duyumlar vardır. Duyumlar doğrudan bilinçte yaratılmış
olmayıp dış etkenlerin sonucu olarak bilinçte oluşurlar.
Beden ruhtaki duyumların nedeni olmadığı
gibi, ruhta meydana gelen isteme de bedendeki devinimlerin nedeni değildir. Dıştan
gelen uyarım ile içten gelen istek, ruhta bir duyum, vücutta bir devinim
yaratan asıl nedenler değil, sadece ara-nedenler ya da vesiledirler.
Vesilecilik (occasionalizm) ruhtaki isteme ile bedendeki devinim arasındaki
ilişkinin Tanrı tarafından kurulduğu ve Tanrı’nın tek gerçek neden olduğu görüşüne
dayanan bir felsefi yaklaşımdır.
Geulincx insandaki ruh-beden etkileşimini
Tanrı’nın gerçekleştirdiğini öne sürer.
Geulincx’e göre ruh, hiçbir gerçek ilişki
içinde olmadığı madde dünyasından bir şey ummamalı, kendisini bütünüyle Tanrı’ya
ve akla adayarak yaşamalıdır. En yüksek erdem Tanrı ve
akıl sevgisidir.
Nicolas
Malebranche (1638-1715)
1664’te rahip olarak atanmıştır. Augustinusçuluğu Descartesçilikle özgün biçimde birleştirme
yoluna gitti. Başlıca yapıtları: Doğa ve İnayet üzerine İnceleme (1660) Doğrunun
Aranması (1675), Hıristiyanca Düşünceler (1683), Metafizik ve Din Üzerine Görüşler
(1688).
Malebranche’a göre ruh ile beden arasında
bir etkileşim değil, bir paralellik bulunur. Buna ruhsal-fiziksel paralellik
denir.
İnsan ruhu tinseldir ve maddeyle doğrudan ilişkisi
yoktur. Tanrı da tinsel olduğu için insan ruhu sadece Tanrı’yla dolaysızca ilişki
kurabilir.
Malebranche da, Descartes gibi, bizi yanıltan
şeyin duyular değil, istencimiz (irademiz) olduğunu söyler.
Ona göre bir duyumda dört öge bulunur.
Bunlar nesnenin eylemi (örneğin parçacıkların devinimi), bedendeki duyusal
düzenek (duyu organları, sinirler ve beyin), ruhtaki duyum ya da algı ve buna
ilişkin ruhun ortaya koyduğu yargıdır.
Malebranche’a göre insan Tanrı’nın özünü
yani mutlak varlığını asla bilemez. İnsan ancak Tanrı’daki ideleri bilebilir.
Bunlar öncesiz sonrasız gerçekliklerin ideleri, salt uzam idesi, öncesiz sonrasız
ahlak yasalarıdır.
Malebranche’ın felsefesi Tanrı-merkezli değilse
de Tanrı kavramını merkeze oturtan bir felsefedir. Ne nesneler birbirinin
nedenidir, ne de ruh herhangi bir şeyin nedenidir. Evrendeki her şeyin biricik
gerçek nedeni Tanrı’dır.
---
Modern
Felsefe I
Prof. Dr. Sara Çelik
Anadolu Üniversitesi Yayınları, Yayın No:
2588
Haziran 2012, Eskişehir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder