25 Mayıs 2015 Pazartesi

İbn Rüşd

İbn Rüşd (1126-1198)
Meşşâî okulunun son temsilcisi, filozof, fakih ve hekimdir. Aristo'nun felsefî doktrinine sadık kalarak eserlerini şerh ettiğinden İslâm âleminde “şârih”, Latin dünyasında “commentator” unvanıyla tanınmıştır.

Bidâyetü'l-müctehid ve Nihayetü'l-muktesıd, İbn Rüşd'ün fıkha dair mukayeseli bir hukuk kitabıdır.

Faslul-makâl fî-ma beyne'ş-şer’ia ve'l-hikme mine'l-ittişâl, İbn Rüşd'ün vahiy ile aklın, dinle felsefenin uzlaştırılması ve tevil konularında kaleme aldığı eserdir.

el-Keşf an menâhici'l-edille kelam geleneğini incelediği bir eserdir.

Tehâfütü Tehâfüti'l-felâsife, Gazzâlî'nin Tehâfütü’l-Felâsife’sine reddiye olarak kaleme aldığı eseridir.

İbn Rüşd, Îsâğücî ile birlikte Organon içinde yer alan sekiz kitaba hem kısa hem orta ölçüde, el-Burhân’a ise büyük hacimde şerh yazmıştır. Aristoteles’in fizik, tabiat ve Metafizik’ine de şerhler yazmıştır.

İbn Rüşd tarz ve boyut olarak üç tür şerh yazar.

Küçük Şerhleri
Küçük Şerhler Aristoteles metnine doğrudan bağımlı değildir. Kullanılan dil ve üslup İbn Rüşd’ün bizzat kendisinindir. Küçük Şerhler ele aldıkları kitabı içerik ve konu bakımından takip ederler. Kitâbü'n-Nefs bunun örneğidir.

Orta Şerhler
Aristoteles’i lafzen ve plan olarak adım adım takip ederler. Dolayısıyla Aristoteles’in dağınıklığını da takip ederler. Orta Şerhler, Aristoteles metininin Arapçanın kültür dili olduğu çevrelerde daha derinden anlaşılmasını amaçlamaktadır.

Büyük Şerhler
Bu metinlerde Aristoteles’ten doğrudan alıntılar yapar ve daha sonra Aristoteles metnini şerh eder. Mesela Kitâbü'n-Nefs’in Büyük şerhinde akıl konusu gibi problematik ve kapalı bir konu da Aristoteles’in bir iki cümlelik metinleri, İbn Rüşd tarafından iki-üç sayfa analiz edilip şerh edilir. Kaynak kullanımı ve referansları oldukça zengindir. Akıl yürütmesi oldukça incelikli olup takip edilebilmesi aşırı bir dikkat gerektirmektedir.

İbn Rüşd’ün Yorum Teknikleri
Hem metnin anlaşılması bakımından, hem de muayyen sorunların çözümünde kavramsal analiz uygulanmıştır.
Aristoteles sonrası tarihsel birikimin analizi ve otoritelere başvuruştur. İbn Rüşd için otorite Aristoteles’tir.
Eleştiriyi de sistematik olarak kullanır.

Din-Felsefe İlişkisi
Gazzâlî Tehafütü’nde filozofları üç meselede küfürle, on yedi meselede bidatle itham etmişti. Bundan dolayı Eş’ariler’in nüfuzları artarken diğer hiçbir düşünce ekolüne yaşam hakkı kalmamıştı. İbn Rüşd bu iklimde felsefenin gerekliliğini savunmak amacıyla Fasl’ul-Makâl’ı yazdı. Eserde din-felsefe ilişkilerinde alan ve sınırları belirlemeye ve böylece de din ve felsefenin uzlaşmasını sağlamaya çalıştı.
Gazzâlî’nin filozoflara yapmış olduğu ithamları ve ayrıca düşünce metotlarındaki ve ithamlarındaki tutarsızlıkları Tehafut-üt Tehafüt adlı eserinde ortaya koyar.
el-Keşf an-Menâhic-il Edille adlı kitabında ayetlerin iç bütünselliğine dikkat çeker. Eserde tevil kuralları çerçevesinde zımni bir uzlaşmayı göstermek üzere ayetleri yorumlar ve yeri geldiğince de ayetlerin yorumlanışında tevilin kurallarına uymadıkları için doğru yönü bulamayan düşünce ekollerinin nasıl ortaya çıktığına işaret eder.

Ona göre i’tibar; varlık âlemindeki sebep-sonuç ilişkilerini ve hikmetlerini kavrayıp bunların ilk sebep olan yaratıcıyla ilişkilerini kurmak, böylece de bilinenden bilinmeyeni çıkarmaktır. İşte bu kıyas yahut da kıyasla yapılan bir şeydir. Durum böyle olduğuna göre doğru bilgilere ulaşabilmemiz için bu metot hakkında yeterince bilgiye sahip olmamız; kıyası, kıyas türlerini, mutlak kıyası, mutlak olmayan kıyasları ve kıyası meydana getiren bölümleri, öncülleri ve bunların çeşitlerini bilmemiz gerekir. Bunlar
1.Burhana dayalı kıyas,
2.Cedele dayalı kıyas,
3.Hitabete dayalı kıyas ve
4. Mugalâtaya dayalı kıyastır.

Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid gibi dört ciltlik karşılaştırmalı fıkıh kitabında felsefeyle fıkıh arasındaki benzerlik ve ilişkileri tespit etmiştir.

İbn Rüşd’e göre felsefe, bilim ve mantık çalışmaları tüm insanlığın bilgi ve tecrübe birikimleriyle geliştirilmiş evrensel bir kazanımdır. Gazzâlî'nin filozofları küfürle ithamını bu süreklilik zincirini koparmaya yönelik bir tehdittir.

Ahlak
İbn Rüşd’e göre ahlâk, siyasetten ayrılamaz.
İnsan için dört tür mükemmellik, yetkinlik veya erdem kategorisi vardır: Nazarî, fikrî, ahlâkî ve amelî. Bunların zirvesini ise teorik yetkinlik olup diğerleri onun hizmetinde ve hazırlayıcıdır. İbn Rüşd insanların yardımı olmadan bir insanın bu mükemmelliklerin tümüne ulaşması mümkün görmez. Bundan dolayı da siyasî organizasyon zorunludur.
İbn Rüşd, hikmet, cesaret ve iffet erdemlerini temel erdemler kabul eder. Âdil insan erdemi hem kendinde, hem de diğer insanlarla olan ilişkisinde gösterir. Bu nedenle adalet sadece kişiyle sınırlı olmayıp onun komşularıyla olan ilişkisini de kapsar.
İbn Rüşd, genel olarak ahlâk ve siyasetin, erdemleri vatandaşlara kazandırma olan pratik gayesine ulaşmanın iki yolu olduğuna inanır: ilki delillendirme olup ikincisi ise zorlamadır. Bu değişik tür delil sınıflandırmalarına yani hitâbî ve burhânî sınıf arasına cedel ehli diye bir orta sınıf ilave eder. Bu orta sınıfla İbn Rüşd, öncüllerinin en fazla muhtemel veya genel kabul görmüş (meşhûr) olmaları nedeniyle, delillerinin belirsiz karakterinden dolayı burhânî seviyeye çıkamayan kelâmcıları, özellikle de Eş’arî kelâmcılarını kasteder.

İbn Rüşd'ün Batı Düşüncesine Etkileri
Batılılarca ismi, Averroes, Averroys, Aben-Rassad, Avenryz, Adveroys, Aben-Rois, Aben-Rust gibi isimlerle anılır.

Batı’da İbn Rüşd’ü en çok takdir eden Guillaume d’Auvergne olmuştur. De Universo adlı eseri, İbn Rüşd’ten alıntılarla doludur.
13. yüzyılda İbn Rüşd’ten etkilenenlerin başında Roger Bacon ve Saint Thomas gelir.
Duns Scot, İbn Rüşdcülüğü tenkit etmesine rağmen, İbn Rüşd’ün “şekilsiz madde” doktrinini benimsemiştir.
13. yüzyılda, yani 1209, 1215 ve 1277 yıllarında Paris’te üç ayrı kez yapılan konsillerde kilise ve din adamları üç ayrı kez İbn Rüşdcülüğü yasaklamışlardır.
Montaigne, Descartes ve David Hume de, İbn Rüşd’ten etkilenen Batılı filozoflardır.

---
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİ
Editör: Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2070
Eylül 2010, Eskişehir


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder