25 Mayıs 2015 Pazartesi

Kindî

Yakup İbn İshak el-Kindî (801/866?)
İlk İslâm filozofu olarak kabul edilir. Soylu bir aileye mensup olarak Küfe’de doğdu. Geleneğe uygun bir eğitim gördü. Bir dönem Mutezile kelamının savunuculuğunu yaptı. Bağdat’ta bulunduğu dönemde halife Me’mun’un dikkatini çekmiş ve Beytü’l-hikme heyeti arasında katılmıştır. Halife Mutasım’ın oğlu veliahd Ahmet’e özel hocalık yapmış, bazı kitaplarını da ona ithaf etmiştir. İleri yaşlarından gözden düşmüş ve saraydan uzak kalmıştır.

Kindi bir taraftan özgün eserler yazarken bir taraftan da “Beytü’l-hikme” adlı kurumda Grek ve İran felsefe ve bilim eserlerinden Arapçaya yapılan tercüme faaliyetinde etkin rol aldı.

Eserlerinin çoğu kaybolmuştur. Çeşitli kaynaklarda ona ithaf edilen eserlerin sayısı 277’dir.

Mahmut Kaya’nın yaptığı tasnife göre Kındî’nin eserleri:
Felsefe
22
Mantık
14
Fizik
10
Psikoloji
8
Ahlak ve siyaset
12
Reddiye
14
Aritmetik
11
Geometri
20
Astronomi
14
Astroloji
13
Kehanet
6
Küresel varlıklar
9
Gökküreleri
16
Boyutlar ve mesafeler
9
Meteoroloji
16
Tıp
33
Kimya
9
Optik
6
Musikî
7
Çeşitli konular
28
Toplam
277

Felsefe alanındaki kitapları: 1. Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ: Felsefe alanında yazdığı en hacimli eserdir. Dört bölümlük kitabın elimizde sadece birinci bölümü bulunmaktadır. Türkçeye tercümesini Prof. Dr. Mahmut Kaya “İlk Felsefe Üzerine” ismi altında yaparak, Kindî’nin diğer bazı eserlerinin tercümesiyle birlikte “Felsefi Risaleler” içinde yayınlanmıştır.
2. Risale fî hudûdi’l-eşyâ ve rusûmihâ: Felsefi bazı terimlerin açıklamasını içeren bu risaleyi, Mahmut Kaya türkçe’ye “Tarifler Üzerine” başlğı altında tercüme etmiştir.
3. Akıl Üzerine: Hacmi itibariyle küçük, İslâm filozofları ve Latin skolastikleri üzerindeki etkisi bakımından önemli olan bu risâleyi Kindî, bir öğrencisinin eski Yunan filozoflarının akıl hakkında ne düşündükleri yönündeki sorusuna cevap olarak kaleme almıştır.

Fizik alanında: 1. “Kitabu’l-ibane”, kitabı Mahmut Kaya “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi” adıyla neşretmiştir.

Psikoloji Alanında: 1. El-Kavl fi’n-nefs: Başka dillere de tercüme edilen bu risale Mahmut Kaya tarafından “Nefis Üzerine” adı altında Türkçe’ye çevrilerek yayınlanmıştır.
2. Kelam fi’n-nefs muhtasar veciz: Bu kısa risaleyi Mahmut Kaya “Nefis Üzerine Kısa Birkaç Söz” adıyla Türkçeye tercüme edilerek Felsefi Risaleler içerisinde yayımlanmıştır.

Ahlak ve Siyaset: Risale fi’l-hile li def’il-ahzân: Mahmut Kaya tarafından Üzüntüden Kurtulmanın Çareleri adıyla yayımlanmıştır.

Reddiye: Makale fi’r-red ale’n-nasâra: Hristiyanlıktaki teslis akidesini eleştiren bir risaledir.

Bilimler Tasnifi
Kindî ilimleri öncelikle dini ve insani olmak üzere ikiye ayırır. Dini (ilahî) ilimlerin kaynağı vahiydir. Vahiy, Allah’ın peygamberlerin temiz ruhlarını aydınlatmasıyla oluşan bir bilgidir. İnsanî ilimler felsefenin çatısı altında toplanmış olup biri doğrudan ilim, diğeri başka ilimler için bir alet ve bir başlangıç sayılmak üzere başlıca İkiye ayrılır. Doğrudan ilim olanlar da teorik ve pratik diye iki grupta ele alınır. Teorik sayılanlarda altta fizik, ortada psikoloji, üstte metafizik bulunmaktadır. Psikoloji bir yönüyle fizyolojiye bağlı, bir yönüyle de metafiziğe açık olduğundan fizikten metafiziğe geçişe bir aracı ve bir eşik durumundadır. Filozofa göre Allah nefsi, latif olmayan madde ile latif olan metafizik arasında bir mertebeye koymuştur. Böylece fizikten metafizik bilgiye geçmek mümkün olmaktadır.
Pratik ilimler ise ahlak ve siyasetten oluşur. Başka ilimlere giriş için kullanılan alet ilimleri de mantık ve matematik olmak üzere iki kısma ayrılır. Matematik aritmetik, geometri, astronomi ve müzik olmak üzere dört disiplini içerir. Kindî’ye göre matematik bilimleri bilmeyen kimse bir ömür boyu felsefe okursa da anlayamaz, sadece yazılanları tekrarlamış olur.

Kındî felsefi düşünceyi bütün bir sistem olarak benimseme eğilimindeydi, ama aynı zamanda İslâm akidesine bağlı kalmaya da gayret ediyordu. Ona göre felsefe; “İnsanın gücü ölçüsünde varlığın hakikatini bilmesidir.” Filozofun bilgiden amacı gerçeğin bilgisini yakalamak, davranışının amacı ise sadece eylemde değil, gerçeğe uygun olarak davranmaktır. İnsan sanatlarının en üstünü ve en değerlisi felsefedir” der.

Metafizik
Metafizik bilimi değişmeyen varlıkların bilgisini içerir. Dolayısıyla en değerli felsefi meşgaledir. Varlık hakkında bize küllî bilgi sunan ve oradan da “ilk sebeb”in bilgisine yani Tanrı bilgisine götüren metafiziktir.
Kâinatın Allah’ın hür ve mutlak iradesinin bir sonucu olarak yoktan (‘an leys) yaratıldığını, birçok eserinde matematik ve mantıksal delillerle ispatlamaya çalışmıştır.
Var olan her şeyin varlığı için bir neden olmalıdır. Nedenler dizisi sonludur ve bunun sonucu olarak da bir ilk neden ya da gerçek neden vardır, o da Allah’tır.

Bilgi Teorisi
Meşşâî okulun İslâm Dünyasındaki kurucusu kabul edilen Kindî bilgi teorisinin klasik konuları olan bilginin kaynağı, bilginin değeri gibi meselelerle uğraşmış, duyu algıları, akıl, sezgi ve vahiy gibi meseleleri bilgi teorisi ile ilişkisi bağlamında ele almaya çalışmıştır.

I. Duyu Algıları: Kindi kabaca duyu algılarının bize tikel nesneler hakkında bilgi verdiğini, buna karşılık aklın bizi tümel kavramlara ulaştırdığını söyler. Duyu bilgisinin kaynağı, âlemi sürekli bir değişim içinde olan maddi varlık alanı olduğu için duyu bilgileri, duyu organlarına bağımlı ferdi ve tikel bilgilerdir. Bundan dolayı duyu algıları bize varlığın mahiyeti ve hakikati hakkında tam bir bilgi veremezler. Bilgilerimizin tam olabilmesi için akıl tarafından da onaylanmaları gerekir.

II. Akıl: Kindî’ye göre akıl tümel kavramları oluşturmamızı sağlar. Ayrıca akılla maddi olmayan varlıklar alanına ait bilgileri aracısız ve zorunlu olarak elde edebiliriz.

Kındî aklı dört kategoride ele alır:
1. Sürekli Fiil Halindeki Akıl (el-aklü’llezî bi’l-fi‘l ebeden)
Aristoteles buna aktif akıl der. Burada insana dışarıdan bir müdahale yoktur. Bu bilgi maddeden bağımsız bir yapıya sahip olan nefsin varlığın tümel kavramlarına ait bilgiyi algılaması ve özdeşleşmesi yoluyla edinilir. İnsan aklı, nefiste kuvve halindeki bu bilgiyi fiil alanına çıkarırlar (aktif akıl, kuvve halinde olanın fiile dönüştürülmesidir).

2. Güç Halindeki Akıl (el-akl bi’l-kuvve)
İnsanda doğuştan varolan, fiil halindeki akıl ona etki etmediği sürece pasif kalan akıldır.

3. Fiil Alanına Çıkan Müstefâd Akıl (el-aklü’llezî harece mine’lkuvve ile’l-fi‘l)
Fiil halindeki akıl, pasif haldeki akla etki ederek onu özne-nesne ilişkisine sokar. Pasif akıl bu yolla soyutlamalar yaparak bilgi üretmeye başlar. Bu aşamada akıl ile kavram (akıl ve ma’kûl) özdeşleşir. Bu aklın belirgin özelliği tümelleri yani varlığa ait tür ve cinsleri algılamasıdır.

4. Beyânî veya Zâhir Akıl (el-aklü’l-beyânî evi’z-zâhir)
Müstefad aklın aktif durumudur. Bilgiyle özdeşleşen akıl bu bilgiyi ortaya koyar. Yazmayı bilenin yazması buna örnektir.

III. Sezgi: Kindî’ye göre duyular ve akla ek olarak diğer bir bilgi kaynağı da sezgidir. İnsan nefsi arınma ve ruhi temizlenme ile öyle bir hale ulaşır ki, O’nda varlığa ait tüm bilgi formları kendiliğinden belirmeye başlar. Kındî’nin kastettiği arınma mistik değil rasyoneldir (Mistik olan arınmayı İşrakîler savunmuştur).

IV. Vahiy: Vahiy bilgisi mahiyeti gereği akli bilgiden farklı elde edilen, fakat kaynağı Tanrı olduğu için mutlak anlamda gerçekliği ifade eden, yanılması olmayan saf bilgidir ve sadece peygamberlere hastır.

Psikoloji
İslâm düşünce tarihinde nefsin mâhiyetini inceleyen ilk düşünür Kındî’dir. Nefis Üzerine, Nefis Üzerine Kısa Birkaç Söz ile Uyku ve Rüyanın Mâhiyeti Üzerine adlı eserler bu konudadır.
Nefis madde gibi eni, boyu ve derinliği olan bir şey değildir; o basit, şerefli, değeri büyük ve yetkindir. Cevheri Allah’tan gelmektedir. Kindî’ye göre nefis, bedenden önce vardır; bedenden sonra da varlığını sürdürecektir. Bu anlayışıyla diğer Meşşâîlerden ayrılır.
Ölümle birlikte düşünen aklî nefisler feleğin ötesine, yani Yaratan’ın nurunun bulunduğu tanrılık âlemine yükselirler. Ancak, arınmamış ve bilgiyle aydınlanmamış olanlar oraya kadar yükselemeyip bir müddet ay feleğinde kalırlar. Daha sonra merkür feleğine yükselerek temizleninceye kadar orada kalırlar. Böylece her felekte durup arınarak nihayet en yüksek feleğe çıkar ve tamamen temizlenirler.
“Felsefe ölümü önemsemektir.” Biri tabiî, öteki iradî olmak üzere iki çeşit ölümden söz eden filozofa göre önemli olan ikincisidir yani nefsin istek ve arzularını öldürmektir. Demek ki, felsefenin pratikteki yararı insana ahlâkî erdemleri kazandırmasıdır.

Kindî'nin Batı Düşünce Geleneğine Etkileri
Batı’da Latinler arasında Al-Kindus olarak meşhurdur.
Kindî’den etkilenen ilk Batılı filozoflar arasında Guillaume d’Auvergne ve Albertus Magnus vardır. Her iki düşünür, genelde Kindî’nin ilimler tasnifini aynen benimsemişlerdir.
St. Thomas d’Aquine, Summa contra Gentiles adlı eserinde Kindî’nin akıl teorisini kabul etmiştir.

Kindî birçok Yahudi filozofuna da çeşitli konularda tesir etmiştir.

---
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİ
Editör: Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2070
Eylül 2010, Eskişehir


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder