Yakup
İbn İshak el-Kindî (801/866?)
İlk İslâm filozofu olarak kabul edilir.
Soylu bir aileye mensup olarak Küfe’de doğdu. Geleneğe uygun bir eğitim gördü.
Bir dönem Mutezile kelamının savunuculuğunu yaptı. Bağdat’ta bulunduğu dönemde
halife Me’mun’un dikkatini çekmiş ve Beytü’l-hikme heyeti arasında katılmıştır.
Halife Mutasım’ın oğlu veliahd Ahmet’e özel hocalık yapmış, bazı kitaplarını da
ona ithaf etmiştir. İleri yaşlarından gözden düşmüş ve saraydan uzak kalmıştır.
Kindi bir taraftan özgün eserler yazarken
bir taraftan da “Beytü’l-hikme” adlı kurumda Grek ve İran felsefe ve bilim
eserlerinden Arapçaya yapılan tercüme faaliyetinde etkin rol aldı.
Eserlerinin çoğu kaybolmuştur. Çeşitli
kaynaklarda ona ithaf edilen eserlerin sayısı 277’dir.
Mahmut Kaya’nın yaptığı tasnife göre
Kındî’nin eserleri:
Felsefe
|
22
|
Mantık
|
14
|
Fizik
|
10
|
Psikoloji
|
8
|
Ahlak ve siyaset
|
12
|
Reddiye
|
14
|
Aritmetik
|
11
|
Geometri
|
20
|
Astronomi
|
14
|
Astroloji
|
13
|
Kehanet
|
6
|
Küresel varlıklar
|
9
|
Gökküreleri
|
16
|
Boyutlar ve mesafeler
|
9
|
Meteoroloji
|
16
|
Tıp
|
33
|
Kimya
|
9
|
Optik
|
6
|
Musikî
|
7
|
Çeşitli konular
|
28
|
Toplam
|
277
|
Felsefe
alanındaki kitapları: 1. Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ: Felsefe alanında yazdığı
en hacimli eserdir. Dört bölümlük kitabın elimizde sadece birinci bölümü
bulunmaktadır. Türkçeye tercümesini Prof. Dr.
Mahmut Kaya “İlk Felsefe Üzerine” ismi altında yaparak, Kindî’nin diğer bazı
eserlerinin tercümesiyle birlikte “Felsefi Risaleler” içinde yayınlanmıştır.
2. Risale fî hudûdi’l-eşyâ ve rusûmihâ: Felsefi bazı
terimlerin açıklamasını içeren bu risaleyi, Mahmut Kaya türkçe’ye “Tarifler
Üzerine” başlğı altında tercüme etmiştir.
3. Akıl Üzerine: Hacmi itibariyle küçük, İslâm
filozofları ve Latin skolastikleri üzerindeki etkisi bakımından önemli olan bu
risâleyi Kindî, bir öğrencisinin eski Yunan filozoflarının akıl hakkında ne
düşündükleri yönündeki sorusuna cevap olarak kaleme almıştır.
Fizik
alanında: 1. “Kitabu’l-ibane”,
kitabı Mahmut Kaya “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi” adıyla neşretmiştir.
Psikoloji
Alanında: 1. El-Kavl
fi’n-nefs: Başka dillere de tercüme edilen bu risale Mahmut Kaya
tarafından “Nefis Üzerine” adı altında Türkçe’ye çevrilerek yayınlanmıştır.
2. Kelam fi’n-nefs muhtasar veciz: Bu kısa risaleyi
Mahmut Kaya “Nefis Üzerine Kısa Birkaç Söz” adıyla Türkçeye tercüme edilerek
Felsefi Risaleler içerisinde yayımlanmıştır.
Ahlak ve Siyaset: Risale fi’l-hile li def’il-ahzân: Mahmut Kaya tarafından Üzüntüden Kurtulmanın Çareleri adıyla
yayımlanmıştır.
Reddiye:
Makale fi’r-red
ale’n-nasâra: Hristiyanlıktaki teslis akidesini eleştiren bir
risaledir.
Bilimler
Tasnifi
Kindî ilimleri öncelikle dini ve insani
olmak üzere ikiye ayırır. Dini (ilahî) ilimlerin kaynağı vahiydir. Vahiy, Allah’ın
peygamberlerin temiz ruhlarını aydınlatmasıyla oluşan bir bilgidir. İnsanî ilimler
felsefenin çatısı altında toplanmış olup biri doğrudan ilim, diğeri başka
ilimler için bir alet ve bir başlangıç sayılmak üzere başlıca İkiye ayrılır.
Doğrudan ilim olanlar da teorik ve pratik diye iki grupta ele alınır. Teorik
sayılanlarda altta fizik, ortada psikoloji, üstte metafizik bulunmaktadır.
Psikoloji bir yönüyle fizyolojiye bağlı, bir yönüyle de metafiziğe açık
olduğundan fizikten metafiziğe geçişe bir aracı ve bir eşik durumundadır.
Filozofa göre Allah nefsi, latif olmayan madde ile latif olan metafizik
arasında bir mertebeye koymuştur. Böylece fizikten metafizik bilgiye geçmek
mümkün olmaktadır.
Pratik ilimler ise ahlak ve siyasetten
oluşur. Başka ilimlere giriş için kullanılan alet ilimleri de mantık ve
matematik olmak üzere iki kısma ayrılır. Matematik
aritmetik, geometri, astronomi ve müzik olmak üzere dört disiplini içerir. Kindî’ye
göre matematik bilimleri bilmeyen kimse bir ömür boyu felsefe okursa da
anlayamaz, sadece yazılanları tekrarlamış olur.
Kındî felsefi düşünceyi bütün bir sistem olarak
benimseme eğilimindeydi, ama aynı zamanda İslâm akidesine bağlı kalmaya da
gayret ediyordu. Ona göre felsefe; “İnsanın gücü ölçüsünde varlığın hakikatini
bilmesidir.” Filozofun bilgiden amacı gerçeğin bilgisini yakalamak,
davranışının amacı ise sadece eylemde değil, gerçeğe uygun olarak davranmaktır.
İnsan sanatlarının en üstünü ve en değerlisi felsefedir” der.
Metafizik
Metafizik bilimi değişmeyen varlıkların bilgisini
içerir. Dolayısıyla en değerli felsefi meşgaledir. Varlık hakkında bize küllî
bilgi sunan ve oradan da “ilk sebeb”in bilgisine yani Tanrı bilgisine götüren
metafiziktir.
Kâinatın Allah’ın hür ve mutlak iradesinin
bir sonucu olarak yoktan (‘an leys) yaratıldığını, birçok eserinde matematik ve
mantıksal delillerle ispatlamaya çalışmıştır.
Var olan her şeyin varlığı için bir neden
olmalıdır. Nedenler dizisi sonludur ve bunun sonucu olarak da bir ilk neden ya
da gerçek neden vardır, o da Allah’tır.
Bilgi Teorisi
Meşşâî okulun İslâm Dünyasındaki kurucusu
kabul edilen Kindî bilgi teorisinin klasik konuları olan bilginin kaynağı,
bilginin değeri gibi meselelerle uğraşmış, duyu algıları, akıl, sezgi ve vahiy
gibi meseleleri bilgi teorisi ile ilişkisi bağlamında ele almaya çalışmıştır.
I.
Duyu Algıları: Kindi kabaca duyu algılarının
bize tikel nesneler hakkında bilgi verdiğini, buna karşılık aklın bizi tümel
kavramlara ulaştırdığını söyler. Duyu bilgisinin kaynağı, âlemi sürekli bir
değişim içinde olan maddi varlık alanı olduğu için duyu bilgileri, duyu
organlarına bağımlı ferdi ve tikel bilgilerdir. Bundan dolayı duyu algıları
bize varlığın mahiyeti ve hakikati hakkında tam bir bilgi veremezler.
Bilgilerimizin tam olabilmesi için akıl tarafından da onaylanmaları gerekir.
II.
Akıl: Kindî’ye göre akıl tümel
kavramları oluşturmamızı sağlar. Ayrıca akılla maddi olmayan varlıklar alanına
ait bilgileri aracısız ve zorunlu olarak elde edebiliriz.
Kındî aklı dört kategoride ele alır:
1.
Sürekli Fiil Halindeki Akıl (el-aklü’llezî bi’l-fi‘l ebeden)
Aristoteles buna aktif akıl der. Burada
insana dışarıdan bir müdahale yoktur. Bu bilgi maddeden bağımsız bir yapıya
sahip olan nefsin varlığın tümel kavramlarına ait bilgiyi algılaması ve
özdeşleşmesi yoluyla edinilir. İnsan aklı, nefiste kuvve halindeki bu bilgiyi
fiil alanına çıkarırlar (aktif akıl, kuvve halinde olanın fiile
dönüştürülmesidir).
2.
Güç Halindeki Akıl (el-akl bi’l-kuvve)
İnsanda doğuştan varolan, fiil halindeki
akıl ona etki etmediği sürece pasif kalan akıldır.
3.
Fiil Alanına Çıkan Müstefâd Akıl (el-aklü’llezî harece mine’lkuvve ile’l-fi‘l)
Fiil halindeki akıl, pasif haldeki akla
etki ederek onu özne-nesne ilişkisine sokar. Pasif akıl bu yolla soyutlamalar
yaparak bilgi üretmeye başlar. Bu aşamada akıl ile kavram (akıl ve ma’kûl)
özdeşleşir. Bu aklın belirgin özelliği tümelleri yani varlığa ait tür ve
cinsleri algılamasıdır.
4.
Beyânî veya Zâhir Akıl (el-aklü’l-beyânî evi’z-zâhir)
Müstefad aklın aktif durumudur. Bilgiyle
özdeşleşen akıl bu bilgiyi ortaya koyar. Yazmayı bilenin yazması buna örnektir.
III.
Sezgi: Kindî’ye göre duyular ve akla
ek olarak diğer bir bilgi kaynağı da sezgidir. İnsan
nefsi arınma ve ruhi temizlenme ile öyle bir hale ulaşır ki, O’nda varlığa ait
tüm bilgi formları kendiliğinden belirmeye başlar. Kındî’nin kastettiği arınma
mistik değil rasyoneldir (Mistik olan arınmayı İşrakîler savunmuştur).
IV.
Vahiy: Vahiy bilgisi mahiyeti gereği
akli bilgiden farklı elde edilen, fakat kaynağı Tanrı olduğu için mutlak
anlamda gerçekliği ifade eden, yanılması olmayan saf bilgidir ve sadece peygamberlere
hastır.
Psikoloji
İslâm düşünce tarihinde nefsin mâhiyetini
inceleyen ilk düşünür Kındî’dir. Nefis Üzerine, Nefis Üzerine Kısa Birkaç Söz
ile Uyku ve Rüyanın Mâhiyeti Üzerine adlı eserler bu konudadır.
Nefis madde gibi eni, boyu ve derinliği
olan bir şey değildir; o basit, şerefli, değeri büyük ve yetkindir. Cevheri
Allah’tan gelmektedir. Kindî’ye göre nefis, bedenden önce vardır; bedenden sonra
da varlığını sürdürecektir. Bu anlayışıyla diğer Meşşâîlerden ayrılır.
Ölümle birlikte düşünen aklî nefisler
feleğin ötesine, yani Yaratan’ın nurunun bulunduğu tanrılık âlemine
yükselirler. Ancak, arınmamış ve bilgiyle aydınlanmamış olanlar oraya kadar
yükselemeyip bir müddet ay feleğinde kalırlar. Daha sonra merkür feleğine
yükselerek temizleninceye kadar orada kalırlar. Böylece her felekte durup
arınarak nihayet en yüksek feleğe çıkar ve tamamen temizlenirler.
“Felsefe ölümü önemsemektir.” Biri tabiî,
öteki iradî olmak üzere iki çeşit ölümden söz eden filozofa göre önemli olan
ikincisidir yani nefsin istek ve arzularını öldürmektir. Demek ki, felsefenin pratikteki yararı insana ahlâkî
erdemleri kazandırmasıdır.
Kindî'nin Batı Düşünce Geleneğine Etkileri
Batı’da Latinler arasında Al-Kindus olarak
meşhurdur.
Kindî’den etkilenen ilk Batılı filozoflar
arasında Guillaume d’Auvergne ve Albertus Magnus vardır. Her iki düşünür,
genelde Kindî’nin ilimler tasnifini aynen benimsemişlerdir.
St. Thomas d’Aquine, Summa contra Gentiles adlı
eserinde Kindî’nin akıl teorisini kabul etmiştir.
Kindî birçok Yahudi filozofuna da çeşitli
konularda tesir etmiştir.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİ
Editör: Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2070
Eylül 2010, Eskişehir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder