İshak
Güven Güvelioğlu - İpsiz Recep
Kuvâ-yi
Milliye’nin Rizeli Emicesi
Recep Reis müfrezesi Sarıyer, Şile,
Beykoz’dan sonra geçtiği Kocaeli yarımadasında Kefken, Karasu, Kandıra, Ereğli
ve Zonguldak havalisinde vatanı işgal eden İngiliz, Fransız ve Yunanlılara
karşı savaşmış ve kahramanlık destanları yazmıştır. (s. 10)
Recep Reis’in aile adı 1926 tarihli nüfus
cüzdanında Abdullah Emiralioğlu olarak yazılıdır. Abdullah, Recep’in dedesinin
adıdır.
Rize Nüfus Defteri Haldoz Mahallesi
bölümünün 79. Sırasında Recep’in babası “Sarı sakallı Hüseyin bin Abdullah
olarak kayıtlıdır.
Recep’in babası 1795 doğumludur.
Hüseyin sarı sakallı olduğu için kendisine
Sarı Hüseyin denmiş (s. 15)
1872 tarihli Rize Tapu Müdürlüğü Yoklama
Sicili’ndeki arazi kaydında Sarı Hüseyin’in 1275 (1859) yılında öldüğü yazar.
Recep’in anası Çayeli’nin Demirhisar (Perkam) köyünden, Keçeli ailesinden
Cemile Hanım’dır.
Recep’in doğum tarihi nüfus kayıtlarında 1
Temmuz 1278 (1862) olarak görülmektedir.
Yaşıtlarının beyanına göre Recep’in doğum
tarihi 1855 yılıdır. (s. 16)
Sarı Hüseyin’in çocukları (…) zamanın en
geçerli mesleği olan denizciliğe yöneldi.
Recep takasıyla Rusya’nın muhtelif
limanlarına limon ve portakal götürüp gaz yağı, tuz, mısır, şeker ve un gibi
gıda maddeleri getirirdi. Bu arada yolcu da taşırdı.
Recep ata binmekte, nişancılıkta çok
maharetliydi.
Eli çok açıktı.
Bütün malını hibe etti.
Malsız mülksüz kaldığı için halk kendisine
“İpsiz” lakabını taktı.
Karadeniz’de korsanlık yapar (…) zenginden
alıp fakire verirdi. (s. 18-19)
Kadın ve namus konusunda çok hassastı.
Birisini vuracağı zaman burnunu çekerdi. Bu
durum onun için bir tik halini almıştı.
Beş vakit namazını kılardı.
Müfrezesindeki gönüllüler ona “Emice”
derdi.
Adil ve disiplinliydi. Düzene ve talimatlara
aykırı davrananları affetmez, şiddetle cezalandırırdı.
21 Temmuz 1905
Yıldız Camii’nde Ermeni teröristler bombalı
bir saldırıda bulundu.
26 insan öldü, 58 insan da yaralandı.
Saldırıda 20 de at parçalandı.
Meydana gelen bu hadiseler üzerine Recep
Reis Ermeni teröristlere bir ders vermeyi kararlaştırdı.
Motoruna aldığı Rus vatandaşı 17 Ermeni
komitacıyı öldürüp denize attı.
Ruslar, Recep’i tutuklayıp Sibirya’ya
hapishaneye gönderdiler.
1917 yılına kadar burada hapis yatan Recep
bir yolunu bulup firar etti. Aynı yılın sonbahar aylarında Rize’ye dönebildi.
Kurtuluş Komitesi
Mühendis Osman Nuri (Özgen) Bey’in
başkanlığında kurulan komite Recep Reis’i de kendilerine katılmaya davet eder.
Davete icabet eder.
Kurtuluş Komitesi üyeleri Gümrük binası
önünde toplanıp Türk bayrağını göndere çekerek kurtuluşu ilan ederler. (s. 21)
Rusların
çekilmesinden sonra bölgede büyük bir otorite boşluğu oluşmuştu.
Eşkıyalık (…) almış başını gidiyordu.
Recep Reis bu sırada (…) 5-6 kişilik
gurupla (Kansız Ali, Hüseyin Yardımcı, Kara Emin ve İzzet Çavuş) eşkıyalarla
mücadele ediyordu. (s. 23)
Recep Reis, işgal döneminde Rize
sahillerinde karaya oturmuş olan 250 tonluk bir Rus yelkenlisini yüzdürerek
kendisine mal etti. Bununla Zonguldak’tan İstanbul’a kömür nakliye işleri
yapmaya başladı. Bu çalışmaları yelkenlisinin 1920 yılı başlarında Kefken
açıklarında batmasına kadar devam etti.
Recep Reis, adamlarıyla yüzerek karaya
çıktıktan sonra “Ben burada battım, burada çıkacağım” diye yemin etti.
Recep Reis burada Kefken açıklarından geçen
gemileri soymaya ve korsanlık yapmaya başladı, bunun üzerine idama mahkûm
edildi.
O dönemde İstanbul’da İngiliz işgalcilerin
desteğiyle şımaran birçok Rum çetesi türemişti.
Recep Reis Rum çetelerine karşı bir müfreze
kurmaya karar verdi. (s. 24)
Temeli Sarıyer’de atılan bu teşekkül Milli
Mücadele boyunca mühim hizmetler ifa etti.
Yunanlıların Sakarya dolaylarına kadar
gelmesi üzerine Recep Reis, Şile’ye, oradan da Kefken Adası’na geçti.
Bunu haber alan birçok genç, Rize ve
İstanbul’dan gelip müfrezeye katıldı.
Sayıları 100 kişiye çıktı.
Trabzonlu Dr. Yüzbaşı Raik Bey, Recep
Reis’i Kuvâ-yı Milliye adına hareket etmeye ikna etti.
Müfrezeyi daha da güçlendirmeye karar veren
Recep Reis, Rize’de bulunan Mataracı Mehmet Efendi’ye haber gönderip gönüllü
toplamasını istedi. (s. 27)
Gönüllü gurupların başında âmir olarak
Tuzcuoğlu Halit Ağa, kardeşi Hüseyin Ağa ve Perkamlı Hafız Muharrem Keçeli
bulunuyordu.
Müfreze içerisinde Hasan – Bayram Ali
Çekmiş kardeşler ile Zekeriya Tiryaki, Recep Reis’in en çok güvendiği kişiler
olarak hep ön plana çıktılar.
Çetenin eğitimi ve Ankara ile irtibatını
sağlamak için Yüzbaşı Muhittin (Salor) Bey ile birlikte üç subay
görevlendirilir.
Recep Reis’e Sakarya Sevâhili Kumandanı
unvanı ile milis yüzbaşı rütbesi verilir. (s. 29)
Recep Reis’e Büyük Millet Meclisi adına
teskere verme yetkisi verilmişti. 1923 yılına kadar Karasu’da kalan Recep Reis,
savaştan sonra herkesin teskeresini vererek müfrezeyi dağıttı. (s. 33)
Rum çetelerinden biri Sarıyer’in Rum köylerinden
Domuzdere’de (Gümüşdere) teşekkül etmişti.
Recep Reis, 14 Mart 1920 sabahında (…) Rum
çetesinin önünü kesti ve bunları Zekeriyaköy’ün güneybatısında Kokmuşpınar
deresi mevkiinde öldürüp yol üzerine bıraktı. (s. 35)
Halkın başına bela kesilen diğer bir Rum
çetesi de Andoon çetesi idi. Andon zaman zaman Boğaz’da bir lokantada yemek
yerdi. Bunu öğrenen Recep Reis, lokanta sahibine kendini acındırarak bulaşıkçı
olarak işe girdi.
Beklenen akşam Andon, çetesiyle birlikte
lokantaya geldi.
Yiyecek servisini yapmak üzere Recep Reis
öne atıldı.
Tepsiyi Andon’un önüne koyduktan sonra
tabancayı ateşledi ve çete başını öldürdü. Lokantayı saran adamları, çetenin
geri kalanını öldürdüler.
Rum çetelerinden biri de Kartal’da teşekkül
etmişti.
Bu çete akşam olunca Kartal meydanında
bulunan asırlık çınar ağacının altında toplanır, içki içer ve çevreden Müslüman
kızları toplayarak oynatmaya çalışırdı.
Recep Reis ve adamları balıkçı tekneleri
ile Kartal sahiline geldi ve balık tutma hazırlığı yapar gibi teknelerindeki
ağların yırtık, gedik yerlerini dikmeye başladılar.
Akşam olup da Rum çetesi meydana çıkınca,
Recep Reis ve adamları ağların altında sakladıkları mavzerleri çıkarıp çeteyi
kurşun yağmuruna tuttu.
Paşaköy’deki Rum çetesini Çolakoğlu Hüseyin
temizdi. Poyrazköy’de yuvalanmış bir Ermeni çetesini de yine Çolakoğlu Hüseyin
ortadan kaldırdı. (s. 37)
O tarihlerde Beykoz’da “İrakli” adında Türk
düşmanı bir Rum bakkallık yapıyor ve İngilizlere casusluk ediyordu.
…milli müfrezelerden intikam almak
düşüncesiyle taş ocaklarında çalışan 27 Laz’ı, Kuvâ-yı Milliyecidir diyerek
İngilizlere kurşuna dizdirtmişti.
Kalkandereli Kamburoğlu Şevki, Velioğlu
Kara Mustafa ve Çolakoğlu Hüseyin’in de aralarında bulunduğu gurup, Beykoz ile
Paşabahçe arasında Sultançayırı mevkiine yanaşmış bulunan İngiliz gemisine
hücum ederek İngiliz komutanı öldürdü ve esir aldıkları birkaç askeri de karaya
çıkarıp, o civarda bulunan bir köprünün üstünde vurarak dereye attılar. (s. 39)
Recep Reis ve adamları İngiliz tarafından
her yerde aranmaktaydı.
Sakarya dolaylarına ve Kefken Adası’na
geçmeye karar verdiler.
Bu dönemde Yunanlılar 200 kadar asker ile
Çatalca’yı işgal edip Müslüman Tük halkına eziyet etmeye başlamışlardı.
Recep Reis, yanına aldığı 30 kişilik
kuvvetle 1919 yılı Kasım ayında Çatalca’ya geldi (asayişi sağladı).
Recep Reis müfrezesi Kuvâ-yı Milliye’deki
en büyük hizmetlerinden birini de İkinci İnönü Savaşı sırasında yaptı.
Kanrıda’da bulunan Yunan Tugayı’nın İnönü
hattındaki ana kuvvetlere katılmasını önlemek gerekiyordu.
300 kişilik Recep Reis müfrezesi düşmanı
oyalayarak Yunan kuvvetlerinin birleşmesini engelledi. (s. 48-49)
Yunanlıların Sakarya doğusuna geçip
Anadolu’nun kuzeydoğusuna yönelmeye çalışması üzerine, Recep Reis müfrezesi
direnişe geçti ve Yunan kuvvetlerini yenerek onları Kocaeli bölgesinden atmayı
başardı. Nizamiye askerleri ve Recep Reis müfrezesinin birlikte mücadele ettiği
Zilfer Ovası Savaşında 7000 Yunanlı öldürüldü. Müfrezeden 40 ve Nizamiye
askerlerinden de 40 olmak üzere toplam 80 şehit verildi bu mücadelede.
Bir gün (…) Recep Reis ile birlikte bulunan
4 kişi Sakarya nehrinin isyancılar tarafında bulunurlar. Çerkezler bunları
yakalamaları halinde dilim dilim keseceklerini ilan ederler. Recep Reis,
yanındakilere, ellerini atlarının kuyruklarına bağlamalarını ve taşmış olmasına
rağmen Sakarya nehrine doğru sürmelerini söyler. Atlar onları sürükleyip Karasu
tarafına geçirir. (s. 50)
Alemdar kurtarma gemisi
27 Ocak 1921 sabahı Trabzon’a gitmek üzere
Zonguldak’a doğru hareket eder.
Fransızlar C-27 hücumbotunu görevlendirerek
Alemdar’ı Bababurnu’nda yakalar.
Alemdar’ı İstanbul’a götürmek üzere yola
çıkarlar.
Mürettebat Fransızları etkisiz hale getirip
rotayı değiştirirler.
Bunun üzerine C-27 hücumbotu ile Alemdar
arasında çatışma çıkar. Alemdar, çatışma atılda Ereğli limanına yaklaşır.
Bölgede bulunan İpsiz Recep’in adamları Alemdar’ın yardımına yetişir.
Fransızlar kaçarak kurtulurlar. (s. 55-57)
5’li mavzeri işaret ve serçe parmaklarını
kullanarak otomatik silah gibi kullanma becerisi kazanmış Kansız Ali, Recep
Reis’in en önemli adamlarından biriydi.
Kansız Ali, gönüllüler arasında ayrı bir
gurubu komuta ediyordu.
Bu gurup cepheye vardıktan sonra zaman
zaman rahat durmadı ve Recep Reis ile Kansız Ali’nin arası bozuldu.
Kara Hüseyin, Recep Reis’e gelerek Kansız
Ali’nin suikast hazırlığında olduğunu bildirdi.
Kansız Ali öldürüldü ve bu olaydan sonra
ona bağlı adamları çeteden firar ettiler.
Sayıları 30 civarında olan Kansız Ali
gurubu, bir taka ile Ereğli’ye gelmişse de silahlarını bırakmaları karşılığında
serbest bırakıldılar. (s. 62-63)
Mustafa Kemal Paşa savaştan sonra İpsiz
Recep Reis’i Ankara’ya çağırdı. Recep Reis, 25 arkadaşıyla birlikte At sırtında
yola çıkıp 6 günde Ankara’ya ulaştı. Bandoyla karşılandılar. Mustafa Kemal
Paşa, Recep Reis’e “Benden ne istersin” diye sordu. “Paşam senden tek isteğim
var. Sakarya nehrinin Karadeniz’e döküldüğü yerde bir köy kurmak istiyorum”
dedi.
Bugünkü Yenşmahalle’yi oluşturan alanın
büyük kısmı mera olarak Recep Reis’e tahsis edildi. Recep Reis bu alanın çoğunu
buraya göç etmiş halka dağıttı.
Kurulan yere “İnadiye” adı verildi. 1954
yılında İnadiye adı Yenimahalle olarak değiştirildi. (s. 65)
Recep Reis Karasu’da Kızılcık köyüne
yerleşti.
5 yıl Yenimahalle’deki evinde yaşadıktan
sonra 11 Haziran 1928 yılında vefat etti.
Recep Reis’e rütbe ve madalya verildiği
zaman (…) madalyayı almamıştı.15675 sayı ve 23.9.1929 tarihli İstiklal
Madalyası, ölümünden sonra eşi Nadire Hanım’a verildi.
Ereğli Liman reisi olan Deniz Kıdemli
Yüzbaşı Nazmi Bey, 1927 yılında (…) Recep Reis’e dair hatıraları Haftalık
Mecmua’da yayınlamıştır. 117. sayıda itibaren 10 hafta boyunca bu yazılar devam
etmiştir.
---
Kaknüs Yayınları
2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder