20 Ocak 2020 Pazartesi

Aleksander Puşkin - Büyük Petronun Arabı


Büyük Petronun Arabı

Yenileştirilen devlet için gerekli bilgileri edinsinler diye, Büyük Petro’nun yabancı ülkelere gönderdiği gençler arasında Çar’ın vaftiz oğlu Arap İbrahim de vardı.
İspanya savaşında başarılar kazandı ve ağır bir yara alarak Paris’e döndü.

XIV. Louis (…) geçip gitmişti.
Para hırsıyla zevk ve sefahat düşkünlüğü birleşti. Yurtluklar yok oluyor, ahlâk yıkılıyor,

Edebiyat, bilim ve felsefe, sessiz yazı odalarını bırakmış, düşünceleriyle modayı yönetmek ve ona yaranmak için yüksek sosyetede boy göstermeye başlamışlardı.

Derin saygı, yerini yüzeysel bir inceliğe bırakmıştı.

İbrahim (…) bir ilgi uyandırdı Paris’te.

Kontes D. artık gençlik yıllarının defterini kapatmıştı ama, hâlâ ünlüydü güzelliğiyle.
Evi sosyetenin uğrağıydı. Paris’in kaymak tabakası onun salonunda bir araya gelirdi.

Kadınların tatlı ilgisi, ki çabalarımızın biricik amacıdır aşağı yukarı, onun yüreğine mutluluk vermemekle kalmıyor, acıyla, öfkeyle dolduruyordu hattâ.

Başından yaralı olan İbrahim peruka yerine bir sargı taşımaktaydı. Yirmiyedi yaşında, boylu boslu, düzgün vücutlu bir delikanlıydı.

İlk olarak Merville farkına vardı bu karşılıklı eğilimin ve İbrahim’i kutladı. Hiçbir şey bir başkasının yüreklendirici uyanlarından daha fazla alevlendiremez aşkı. Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona. Merville’in sözleri İbrahim’i uyardı. Sevilen kadına sahip olma düşüncesi o zamana kadar hayalinden bile geçmemişti delikanlının. İçi birdenbire umutla aydınlandı ve çılgınca kapıp koyuverdi kendini.

Kontesin yeni ilişkisini herkes öğrendi kısa bir süre sonra.

Yeni bir olay Kontesin durumunu iyice karıştırdı. Bu pervasız aşkın izi dışa vurmuştu.
Uğursuz an yaklaşmaktaydı.
Sonunda ilk sancılar gelip çattı.

Kara bir bebek yatıyordu annenin ayaklarının ucunda.

İbrahim, alınyazısının değişmek zorunda olduğunu, ilişkilerinin er geç Kont D.’nin kulağına kadar gideceğini sezinliyordu.
İbrahim baştan çıkardığı kadım bırakıp gitmeye karar veremiyordu bir türlü. Kontes de gittikçe daha fazla bağlanıyordu ona. Oğulları taşrada bir yerde yetiştiriliyordu.

Rusya’ya hareket etti.

Petro / topçu bölüğü üsteğmeni olarak kutladı onu.
Rusya / muazzam bir işyeri gibi görünüyordu İbrahim’e.

Kontes D. ne yapıyor?
…zaman geçtikçe yavaş yavaş avunup, yeni bir sevgili buldu kendine. Hem de kim, biliyor musun? Şu uzun boylu Marki R!

(Paris’ten gelen Korsakov) Konuklardan genç bir bayan, özellikle hoşuna gitmişti.
…kendisiyle dans etmek şerefini vermesini diledi genç kızdan.
Korsakov genç kızın kararım beklerken buketli bay ona yaklaştı, salonun ortasına götürdü delikanlıyı ve kurumlu bir tavırla:
— Sayın bayım, kabahat işlediniz! dedi.
…bir kupa Büyük Kartal’ı bir dikişte içmek zorundasınız.

…genç kız, babası Gavrila Afanasyeviç’in buyruğu üzerine İbrahim’e yaklaştı, mavi gözlerini yere indirerek elini ürkekçe ona uzattı. İbrahim onunla bir menuet yaptıktan sonra yerine götürdü. Sonra Korsakov’u arayıp buldu, salondan çıkardı, arabaya oturttu ve eve taşıdı.

Adam karısını evinin kulesine kapatsa çok memnun olacak ama, kadını davul çalarak baloya çağırıyorlar. Koca kamçı korkusuyla, kadın ise cici bicilerini göstermek için gidiyor oraya. Oh, bu balolar yetti artık! Tanrı günahlarımıza ceza olarak gönderdi onları bize.

Şimdiki kadınlar evlerini yönetmek için değil, yenilikler için çırpmıyorlar. Kocalarını nasıl memnun edeceklerini değil de, zibidi subayların nasıl hoşuna gideceklerini düşünüyorlar.

Çar Nataşa’yı kime istiyor öyleyse?
— Arap İbrahim’e!

(Çar)— Geçen baloda menuet yaptığın kız hoşuna gitti mi? diye sormuştu.
— Çok şirin bir kız hükümdarım. Hem de sanırım alçak gönüllü ve iyi yürekli.
— Öyleyse seni bir an önce tanıştıracağım onunla. Bu kızla evlenmek ister misin?

Korsakov, İbrahim’e: Evlenme. Evlenmek için hiçbir zorunluluk yok gibi geliyor bana.

(Nataşa) Güçlükle başını kaldırdı ve Çarın Arabını gördü ansızın.

Tek bir umut kalıyordu ona: Lanet olası nikâhtan önce ölmek!
1828


Türkçeleştiren: Ataol Behramoğlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
8. Baskı, 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder