20 Ocak 2020 Pazartesi

Jean Jacques Rousseau - Yalnız Gezerin Düşleri

Jean Jacques Rousseau - Yalnız Gezerin Düşlemleri
Yalnız Gezenin Düşleri / Yalnız Gezerin Düşleri

1
İşte, yeryüzünde yalnızım; kendimle baş başayım; artık ne kardeşim var, ne benzerim, ne de dostum.
Kendileri istemeseler de, onları sevebilecektim; sevgimden ancak insan olmaktan çıkmak yoluyla kurtuldular.
Bu garip duruma düşeli on beş yıldan çok geçtiği halde, yine de düş gibi geliyor.

Hiç değişmeyen, hala ne idiyse o olan benim

Sonunda, çabamın yararsızlığını, boşuna üzüldüğümü görüp, geri kalan tek karara vardım ki, o da yazgıya başkaldırmadan boyun eğmekti. Acı ve boşuna bir karşı koymanın yorgunluğuyla uzlaşamayan o her şeye katlanmanın verdiği dinginlikle derdimi unutabildim.

Kaygı ve korku, işte sayelerinde kurtulduğum iki bela; bu da bir kazançtır.
…uğradığım dertlere katlanırım, ama korktuklarıma asla.

…hala umudum vardı.
Hüzünlü ve aynı zamanda beklenmeyen bir olay, sonunda yüreğimdeki bu zayıf umut ışığını da söndürerek yeryüzündeki yazgımı kesin bir biçimde belirledi.

Boş yere üzüntü veren acı konulardan ayrılalım. Avuntuyu, umudu ve sessizliği ancak kendimde bulduğum için, ölene dek yalnızım
Son günlerimi, kendimi incelemek ve yakında kendi hakkımda vereceğim hesabı şimdiden hazırlamakla geçiriyorum.

Bu sayfalar, düşlemlerimin ancak düzensiz bir anı defteri olacak. Onlarda kendimden çok söz edilecek, çünkü yalnızlık içinde düşünen bir adam, doğal olarak kendisiyle uğraşır.

Yüreğim mutsuzluğun ateşinde temizlendi
Kendimi ne öveceğim var, ne de yereceğim; artık insanlar arasında bir hiçim; onlarla gerçek ilişkim kalmadığından, hiçten başka bir şey olamam. Hiçbir iyilikte bulunamaz oldum ki, kötülüğe çevrilmesin: kendime ve başkasına zarar vermeksizin davranamıyorum; her şeyden kaçınma, elimden geldiğince yerine getirdiğim bir görev biçimine girdi.

İlk "İtiraflar"ımla "Konuşmalar"ımı düşmanlarımın aç ellerinden kurtarıp, gücüm yeterse gelecek kuşaklara ulaştırmak kaygısıyla yazıyordum.
…artık umursamıyorum.

2
Bir ruh durumudur ki anısı yine ona döndürür, ve artık duyumsanmayınca, anlaşılmaz olur.

"Bu dünyada ne suç işledim?" diyordum. Yaşamak için doğmuştum, yaşamadan ölüyorum.

(düştü, başını çarptığı için bir an kendinden geçti)

Tanrı adaletlidir. O, çekmemi istiyor, ama suçsuz olduğumu biliyor. İşte güvenim buradan gelmekte; yüreğim ve aklım, aldanmadığımı ilan ediyorlar. Bırakalım talih ve insanlar istediklerini yapsınlar; ses çıkarmaksızın çekmeyi öğrenelim; her şey sonunda dünyanın düzeni içinde eriyip gidecek: benim sıram da er geç gelecektir.

3
Gençlik, bilgeliği öğrenme; yaşlılık da uygulama dönemidir. İtiraf ederim ki, deneyim her zaman bir şeyler öğretir; ama daha yaşayacağımız süre, zamanla ölçülüdür. Ölme zamanı gelince nasıl yaşamak gerektiğini anlamanın ne değeri var?

İnsanları daha iyi tanımak, beni içine düşürdükleri acıları daha iyi duymaya yaradı…

Doğarken girdiğimiz kavga alanından ölümle çıkarız. Ömrün sonuna gelince yarış arabamızı daha iyi kullanmayı bilmenin kazancı nedir? Bize kalan, işin içinden nasıl çıkılacağını düşünmekten başka bir şey değil. Yaşlı bir kişinin daha öğreneceği varsa, o da ölmeyi öğrenmektir; ama, aksi gibi, benim yaşımda en az yapılan da bu; ölümden başka her şey düşünülür.

Yalnızlık köşesinde düşünme, doğanın incelenmesi, evreni gözlemleme, yalnız yaşayan bir insanı, her zaman, nesnelere ve yaratana doğru atılmaya, her gördüğünün amacını, her duyduğunun nedenini tatlı bir kaygıyla araştırmaya iter.
Karmaşık isteklerimin kararsızlığı içinde az umdum ve daha az kazandım; ama, umutla yaşadığım günlerde bile, aradığımı sandıklarımın hepsine kavuşsam da yüreğimin ne olduğunu bilmeksizin susadığı mutluluğu bulamayacağımı duyumsadım.

Bütün sorun, şu yaşamı uygun biçimde yönetmekten başka bir şey değilse, bilmek gerekirdi ki henüz gecikmeden (ve aldanmadan), elden geldiğince yararlanabileyim.

Ödülünü bekleyenler için, yeğinliği azalmayan hiçbir acı yoktur

İnsanın yanında götürebildiği, her gün çoğaltabildiği ve ölümün dahi değerini düşürmesinden korkulmayan servet, ancak sabır, ılımlılık, boyun eğme, doğru yöne yönelme ve yan tutmayan adalettir.

4
Hala ara sıra okuduğum birkaç kitap arasında beni en çok ilgilendiren ve yararlı olanlar, Plutarkhos'un yapıtlarıdır.
Bir felsefe kitabında okuduğuma göre yalan söylemek, dışa vurulması gereken bir gerçeği saklamaktır.
Başkalarına gerçeği borçlu bulunduğumuza göre, doğruyu ne zaman ve nasıl söylemek zorundayız?

Genel, yani soyut gerçek, nimetlerin en değerlisidir.
…onu bundan yoksun kılmak da hırsızlığın en kötüsüdür,

Gerçeğin kimseyi ilgilendirmediği yerde, onun karşıtı olan yanlış da ilgilendirmez

Ne olursa olsun, gerçekten ayrılmayalım; adalet, gerçek demektir

Yalana karşı yaratılışımdan dolayı beslediğim nefreti, hiçbir zaman, "İtiraflar"ımı yazarkenki kadar yeğinlikle duymadım

…doğruluk yolunu seçişim, doğru olma duygusundan çok gerçeği sevmeme dayanır…

5
Yaşadığım yerlerden hiçbiri (pek güzel yerlerde yaşadım!) beni Bienne Gölü'ndeki Saint-Pierre Adası gibi mutlu etmemiş, özlem çektirmemiştir.

6
…iyilik de içinde olmak üzere bütün doğal eğilimlerimiz, toplum içine sakınmasız ve önlemsizce götürüldüğü zaman nitelik değiştirirler ve daha önce ne denli yararlıysalar o oranda zararlı olurlar.
…iyilik yapmanın verdiği tattan yoksun kılınmak için de onun bir görev biçimine girmesinin yettiğini anladım.

7
Düşünce beni yorar ve üzgün kılar; düşlemse yorgunluğumu alır, eğlendirir.

Beni bitkibilime bağlayan, dolaylı düşünceler zinciridir…

8
Mutlu görünmekle birlikte, duygularımdan hiçbiri yoktu ki üzerinde biraz durunca hoşlanabileyim.
Dünyanın gürültüsü beni sersem ediyor, yalnızlık içimi sıkıyordu

Başımıza gelen herhangi bir belada, etkisinden çok niyete bakarız. Damdan düşen bir kiremit bizi çok daha ağır yaralar ama kötü bir elin attığı taş gibi üzmez; taş hedefe değmeyebilir, ama niyet yapacağını yapar.

9
İnsan yüreğini tanıma konusunda az çok ilerlediysem, çocukları görmek ve gözlemlemekten aldığım zevk sayesindedir.

Düşkünlüğün son derecesindeki insan, az bir şeyle kendisini zengin görür: en düşük değerde bir madeni para bulan dilenci, altın kesesi bulan zenginden daha çok sevinir.

…yalnızlık dışında, çevremin oyuncağıyım.

10
Yalnızlık ve kendi kendimle hesaplaşma zevki yüreğimde, onu beslemek için yaratılmış sevgi duygularıyla birlikte doğdu.
Sevmek için kendimi dinlemeye gereksinmem var.
Gönlüme göre bir dost aramıştım; bu dost, oydu. Köyde yaşamak istemiş ve muradıma ermiştim.

Les reveries du promeneur solitaire
Türkçeleştiren: Reşat Nuri Darago
Cumhuriyet Gazetesi, Dünya Klasikleri Dizisi
Temmuz 1999

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder