20 Ocak 2020 Pazartesi

Aleksander Puşkin - Menzil Bekçisi


Menzil Bekçisi

Menzil bekçilerine sövüp saymayan, onlarla dövüşmeyen var mıdır içinizde?

Fakat âdil olup kendimizi onların yerine koymaya çalışırsak, yargılarımızı çok daha hoşgörüyle verebiliriz.

1816 yılı / İki katlı bir posta arabasıyla seyahat ediyordum. Bu yüzden menzil bekçileri beni üstün körü karşılıyorlar, ben de hakkım olduğuna inandığım şeyi bilek gücüyle elde ediyordum çoğu kere.

…tepeden tırnağa ıslandım. Menzile vardığımda ilk işim üstümü başımı değiştirmek, İkincisi de çay istemek oldu. Menzil bekçisi:
— Hey, Dünya! diye seslendi, semaveri hazırla, biraz da kaymak getir.
— Kızın mı? diye sordum.
Menzil bekçisi, onuru okşanmış bir tavırla:
— Evet, dedi.

Sanki kırk yıllık ahbaplarmışız gibi sohbete daldık.
Atlar koşulalı çok olmuştu.
Kız arabaya kadar benimle geldi. Sofada durup bir öpücük istedim. Razı oldu...
Birkaç yıl sonra olaylar yine aynı posta yoluna, aynı yerlere sürükledi beni.

Bir köhneliğin, bir bırakılmışlığın izleri okunuyordu her yanda.
— Dünya nasıl? diye sordum.
İhtiyar büsbütün somurtarak:
— Allah bilir diye yanıtladı.

Evin her şeyiydi o.

Üç yıl kadar önce (…) kapıya bir troyka yanaşmış (…) at istemiş.
Atlar gelinceye kadar beklemeye razı olarak, bir akşam yemeği ısmarlamış.
Birdenbire fenalaştı…
Menzil bekçisi kendi yatağını ona vermiş.
Ertesi gün hafif süvari subayı daha da kötüleşmiş.
Dünya onu yalnız bırakmıyormuş.

Aradan bir gün daha geçince hafif süvari subayının bir şeyi kalmamış.
Günlerden pazarmış. Dünya sabah duası için kiliseye gitmeye hazırlanıyormuş. Hafif süvari subayının arabasını getirmişler.
Dünya hafif süvari subayının yanına oturmuş.

Zavallı menzil bekçisi kızma nasıl olup da hafif süvari subayıyla birlikte gitmesi için izin verdiğini, hangi akla uyduğunu, nasıl olup da böyle bir sersemlik yaptığını anlayamıyormuş.

Olayları bir bir gözlerinin önüne getirince, hastalığın da yalan olduğunu anlamış.

Menzil bekçisi (…) kızını bulmak için yola düşmüş.

Hafif süvari yüzbaşısı Minski’nin Petersburg’da Demutov otelinde oturmakta olduğunu öğrenmiş

— Efendimiz!.. Olanla ölüme çare bulunmaz, fakat hiç olmazsa zavallı Dunya’mı geri verin bana.
Dunya’yı bırakmayacağımı bilmelisin.

…menzil bekçisinin yakasına yapışmış, kapı dışarı etmiş adamı.

İşte üç yıldır, en küçük bir haberini bile alamadan Dunya’sız yaşıyorum.

(Bir yıl kadar sonra)
— Niçin öldü acaba? diye sordum.
Kadın:
— Niçin olacak anacığım, ayyaşlıktan, diye karşılık verdi.


Türkçeleştiren: Ataol Behramoğlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
8. Baskı, 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder