Menzil Bekçisi
Menzil bekçilerine sövüp saymayan, onlarla dövüşmeyen var
mıdır içinizde?
Fakat âdil olup kendimizi onların yerine koymaya çalışırsak,
yargılarımızı çok daha hoşgörüyle verebiliriz.
1816 yılı / İki katlı bir posta arabasıyla seyahat
ediyordum. Bu yüzden menzil bekçileri beni üstün körü karşılıyorlar, ben de
hakkım olduğuna inandığım şeyi bilek gücüyle elde ediyordum çoğu kere.
…tepeden tırnağa ıslandım. Menzile vardığımda ilk işim
üstümü başımı değiştirmek, İkincisi de çay istemek oldu. Menzil bekçisi:
— Hey, Dünya! diye seslendi, semaveri hazırla, biraz da
kaymak getir.
— Kızın mı? diye sordum.
Menzil bekçisi, onuru okşanmış bir tavırla:
— Evet, dedi.
Sanki kırk yıllık ahbaplarmışız gibi sohbete daldık.
Atlar koşulalı çok olmuştu.
Kız arabaya kadar benimle geldi. Sofada durup bir öpücük
istedim. Razı oldu...
Birkaç yıl sonra olaylar yine aynı posta yoluna, aynı
yerlere sürükledi beni.
Bir köhneliğin, bir bırakılmışlığın izleri okunuyordu her
yanda.
— Dünya nasıl? diye sordum.
İhtiyar büsbütün somurtarak:
— Allah bilir diye yanıtladı.
Evin her şeyiydi o.
Üç yıl kadar önce (…) kapıya bir troyka yanaşmış (…) at
istemiş.
Atlar gelinceye kadar beklemeye razı olarak, bir akşam
yemeği ısmarlamış.
Birdenbire fenalaştı…
Menzil bekçisi kendi yatağını ona vermiş.
Ertesi gün hafif süvari subayı daha da kötüleşmiş.
Dünya onu yalnız bırakmıyormuş.
Aradan bir gün daha geçince hafif süvari subayının bir şeyi
kalmamış.
Günlerden pazarmış. Dünya sabah duası için kiliseye gitmeye
hazırlanıyormuş. Hafif süvari subayının arabasını getirmişler.
Dünya hafif süvari subayının yanına oturmuş.
Zavallı menzil bekçisi kızma nasıl olup da hafif süvari
subayıyla birlikte gitmesi için izin verdiğini, hangi akla uyduğunu, nasıl olup
da böyle bir sersemlik yaptığını anlayamıyormuş.
Olayları bir bir gözlerinin önüne getirince, hastalığın da
yalan olduğunu anlamış.
Menzil bekçisi (…) kızını bulmak için yola düşmüş.
Hafif süvari yüzbaşısı Minski’nin Petersburg’da Demutov
otelinde oturmakta olduğunu öğrenmiş
— Efendimiz!.. Olanla ölüme çare bulunmaz, fakat hiç olmazsa
zavallı Dunya’mı geri verin bana.
Dunya’yı bırakmayacağımı bilmelisin.
…menzil bekçisinin yakasına yapışmış, kapı dışarı etmiş
adamı.
İşte üç yıldır, en küçük bir haberini bile alamadan
Dunya’sız yaşıyorum.
(Bir yıl kadar sonra)
— Niçin öldü acaba? diye sordum.
Kadın:
— Niçin olacak anacığım, ayyaşlıktan, diye karşılık verdi.
…
…
Türkçeleştiren: Ataol Behramoğlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
8. Baskı, 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder