Erzurum Yolculuğu
...Moskova’dan Kaluga’ja, Belev’e ve Orel’e gittim.
Kalmuklar, menzil kulübelerinin yakınlarına yerleşmişler.
Kalmuk kızının cilveleri gözümü korkutmuştu.
Kafkasların dorukları gökyüzüne her gün biraz daha
yükseliyormuş gibi geliyor insana.
Çerkezler nefret ediyorlar bizden. Geniş otlaklarından sürüp
çıkarmışız onları. Köylerini yakıp yıkmışız, köklerini kurutmuşuz. Onlar da
gitgide dağların derinliklerine çekiliyor, oradan baskınlar yapıyorlar.
Osetinler, Kafkas oymaklarının en yoksullarıdır. Kadınları
oldukça güzel. Yolculara karşı da iyi davrandıkları söylenir.
Terek’i gördük. Biz nehrin sol kıyısından ilerliyorduk.
Geceyi bir otelde geçirip ertesi gün ünlü Tiflis hamamlarına
gittim.
Erkeklerin girişi kadınların kılını bile kıpırdatmamıştı.
Kendi aralarında gülüşüp konuşmayı sürdürdüler.
Gürcistan 1783 yılında Rusya’nın egemenliğini kabul etmişti.
Bayrağımız altında yiğitliklerini gösterdiler. Bilim ve
kültür alanında da büyük yetenekleri var.
Gürcü türküleri çok güzel.
Tiflis’i kayalıklı dağlar kuşatmış. Yanından da Kura nehri
akıyor. Bütün rüzgârları tutan bu dağlar, güneş ışınlan altında kızışıyor;
devinimsiz havayı cehenneme çeviriyorlar.
Kentin asıl adı olan (Tbiliskalar) da «kızgın kent» demekmiş
zaten.
Yapılar büyük bölümüyle Asya mimarisinin eseri. Düz damlı,
alçak evler.
Tiflis halkının çoğunluğu Ermeni’dir.
Tiflis’in havası sağlam değil diyorlar. Sıtması bir felâket.
Öğle yemeğini Alman kolonisinde yedik.
…bir pusula geldi Rayevski’den. Hemen Kars’a hareket etmemi,
ordunun birkaç gün içinde daha da ilerleyeceğini yazıyordu. Ertesi gün yola
koyuldum.
Gürcistan’ı eski Ermenistan’dan ayıran Bezobdal dağına
tırmanmaya başladım.
(Aleksandr Sergeyeviç Griboyedov’dan söz ediyor…)
Erivan’da veba salgını var
Gümrü’ye gece yarısına doğru vardık.
«Ne dağı bu?» diye sordum.
«Ararat» dediler
Kars'a vardık.
Ekin tarlaları arasından geçiyorduk. Çevrede köyler vardı.
Fakat ahali kaçıp gitmiş, hepsi bomboş kalmıştı.
Ordumuzda, Rus uyruklu Transkafkasya bölgelerinin ve henüz
ele geçirilmiş toprakların ahalisinden kimseler de vardı. Bunların arasında
Doğuda şeytana taptıklarına inanılan Yezidiler çok ilgimi çekiyordu. 300 kadar
Yezidi ailesi Ararat eteklerinde yaşıyor. Bunlar Rus hükümdarının egemenliğini
kabul ettiler.
Onlar da Tanrı’nın birliğine inanıyorlarmış. Fakat şeytanın
ilençlenmesini de doğrulamıyor, yakışıksız buluyorlarmış.
(Erzurum önlerinde Hakkı Paşa'nın komutasındaki Türklere
karşı yapılan muharebeden söz ediyor)
Hasankale Erzurum’un anahtarı sayılıyor. Kent başı bir kale
ile taçlı kayalığın eteğinde kurulmuş. Yüz kadar Ermeni ailesi yaşıyor burada.
Top dağı ele geçirildi.
Erzurum gözlerimizin önüne seriliverdi.
Alaylarımız Erzurum üzerine yürüdü ve 27 Haziran günü
Poltava savaşının yıl dönümünde, akşam saat altıda, Rus bayrağı Erzurum
kalesinde dalgalanıyordu.
Ermeniler gürültülü bir kalabalık halinde sokaklarda
birikmişlerdi. Çocukları istavroz çıkararak ve hiç durmadan «Hıristiyan!
Hıristiyan!» diye bağırarak atlarımızın önünde koşuyorlardı.
(Yanlış olarak Arzerum, Erzrum, Erzron diye adlandırılan)
Erzurum; aşağı yukarı 415 yılı sıralarında İkinci Feodosya zamanında kurulmuş
ve Feodosiopol diye adlandırılmıştı.
Evler taştan yapılmış. Damlar çimle kaplı.
Pskov ilinin ilk taşra kentindeki küçük bir bakkal
dükkânında bulabileceğiniz herhangi bir şeyi, Erzurum’da dünyanın parasını
dükseniz satın alamazsınız.
Mescitler basık ve karanlık. Mezar taşlarının üstünde yine
taştan yapılma sarıklar yükseliyor.
Biz gezgin, Asya kentleri içinde sadece Erzurum’da bir saat
kulesi bulunduğunu, onun da saatinin işlemediğini yazar.
Sultanın ön ayak olduğu yenilik hareketleri Erzurum’a
ulaşmamış henüz. Ordu hâlâ renk renk doğu giysileri içinde.
Bütün Frenkleri hekim sanıyorlar.
Kontun aklına Osman Paşa’nın haremi geldi ve Bay Abramoviç’e
Paşa’nın evine uğrayarak karılarının ne durumda olduğunu öğrenip gelmesini
emretti.
Böylece bir harem görmüş oldum. Pek az Avrupalıya kısmet
olur bu.
…halk hamamına gittim ama hiç hoşnut kalmadım. Havluların
pisliği, kötü hizmet vs. adamakıllı canımı sıktı. Tiflis hamamları nerde,
bunlar nerde!
Erzurum’da veba görüldüğünü öğrendim. Aklıma hemen
karantinanın korkunçluğu geldi ve o günden tezi yok ordudan ayrılmaya karar
verdim.
Savaş yeniden başlamıştı.
Fakat ben bir an önce Rusya’ya dönmek istiyordum artık.
…
Türkçeleştiren: Ataol Behramoğlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
8. Baskı, 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder