20 Ocak 2020 Pazartesi

Aleksander Puşkin - Erzurum Yolculuğu


Erzurum Yolculuğu

...Moskova’dan Kaluga’ja, Belev’e ve Orel’e gittim.

Kalmuklar, menzil kulübelerinin yakınlarına yerleşmişler.
Kalmuk kızının cilveleri gözümü korkutmuştu.

Kafkasların dorukları gökyüzüne her gün biraz daha yükseliyormuş gibi geliyor insana.

Çerkezler nefret ediyorlar bizden. Geniş otlaklarından sürüp çıkarmışız onları. Köylerini yakıp yıkmışız, köklerini kurutmuşuz. Onlar da gitgide dağların derinliklerine çekiliyor, oradan baskınlar yapıyorlar.

Osetinler, Kafkas oymaklarının en yoksullarıdır. Kadınları oldukça güzel. Yolculara karşı da iyi davrandıkları söylenir.

Terek’i gördük. Biz nehrin sol kıyısından ilerliyorduk.

Geceyi bir otelde geçirip ertesi gün ünlü Tiflis hamamlarına gittim.

Erkeklerin girişi kadınların kılını bile kıpırdatmamıştı. Kendi aralarında gülüşüp konuşmayı sürdürdüler.

Gürcistan 1783 yılında Rusya’nın egemenliğini kabul etmişti.
Bayrağımız altında yiğitliklerini gösterdiler. Bilim ve kültür alanında da büyük yetenekleri var.
Gürcü türküleri çok güzel.

Tiflis’i kayalıklı dağlar kuşatmış. Yanından da Kura nehri akıyor. Bütün rüzgârları tutan bu dağlar, güneş ışınlan altında kızışıyor; devinimsiz havayı cehenneme çeviriyorlar.
Kentin asıl adı olan (Tbiliskalar) da «kızgın kent» demekmiş zaten.

Yapılar büyük bölümüyle Asya mimarisinin eseri. Düz damlı, alçak evler.
Tiflis halkının çoğunluğu Ermeni’dir.
Tiflis’in havası sağlam değil diyorlar. Sıtması bir felâket.

Öğle yemeğini Alman kolonisinde yedik.

…bir pusula geldi Rayevski’den. Hemen Kars’a hareket etmemi, ordunun birkaç gün içinde daha da ilerleyeceğini yazıyordu. Ertesi gün yola koyuldum.

Gürcistan’ı eski Ermenistan’dan ayıran Bezobdal dağına tırmanmaya başladım.

(Aleksandr Sergeyeviç Griboyedov’dan söz ediyor…)

Erivan’da veba salgını var

Gümrü’ye gece yarısına doğru vardık.

«Ne dağı bu?» diye sordum.
«Ararat» dediler

Kars'a vardık.

Ekin tarlaları arasından geçiyorduk. Çevrede köyler vardı. Fakat ahali kaçıp gitmiş, hepsi bomboş kalmıştı.

Ordumuzda, Rus uyruklu Transkafkasya bölgelerinin ve henüz ele geçirilmiş toprakların ahalisinden kimseler de vardı. Bunların arasında Doğuda şeytana taptıklarına inanılan Yezidiler çok ilgimi çekiyordu. 300 kadar Yezidi ailesi Ararat eteklerinde yaşıyor. Bunlar Rus hükümdarının egemenliğini kabul ettiler.
Onlar da Tanrı’nın birliğine inanıyorlarmış. Fakat şeytanın ilençlenmesini de doğrulamıyor, yakışıksız buluyorlarmış.

(Erzurum önlerinde Hakkı Paşa'nın komutasındaki Türklere karşı yapılan muharebeden söz ediyor)

Hasankale Erzurum’un anahtarı sayılıyor. Kent başı bir kale ile taçlı kayalığın eteğinde kurulmuş. Yüz kadar Ermeni ailesi yaşıyor burada.

Top dağı ele geçirildi.
Erzurum gözlerimizin önüne seriliverdi.

Alaylarımız Erzurum üzerine yürüdü ve 27 Haziran günü Poltava savaşının yıl dönümünde, akşam saat altıda, Rus bayrağı Erzurum kalesinde dalgalanıyordu.
Ermeniler gürültülü bir kalabalık halinde sokaklarda birikmişlerdi. Çocukları istavroz çıkararak ve hiç durmadan «Hıristiyan! Hıristiyan!» diye bağırarak atlarımızın önünde koşuyorlardı.

(Yanlış olarak Arzerum, Erzrum, Erzron diye adlandırılan) Erzurum; aşağı yukarı 415 yılı sıralarında İkinci Feodosya zamanında kurulmuş ve Feodosiopol diye adlandırılmıştı.
Evler taştan yapılmış. Damlar çimle kaplı.

Pskov ilinin ilk taşra kentindeki küçük bir bakkal dükkânında bulabileceğiniz herhangi bir şeyi, Erzurum’da dünyanın parasını dükseniz satın alamazsınız.

Mescitler basık ve karanlık. Mezar taşlarının üstünde yine taştan yapılma sarıklar yükseliyor.

Biz gezgin, Asya kentleri içinde sadece Erzurum’da bir saat kulesi bulunduğunu, onun da saatinin işlemediğini yazar.

Sultanın ön ayak olduğu yenilik hareketleri Erzurum’a ulaşmamış henüz. Ordu hâlâ renk renk doğu giysileri içinde.

Bütün Frenkleri hekim sanıyorlar.

Kontun aklına Osman Paşa’nın haremi geldi ve Bay Abramoviç’e Paşa’nın evine uğrayarak karılarının ne durumda olduğunu öğrenip gelmesini emretti.

Böylece bir harem görmüş oldum. Pek az Avrupalıya kısmet olur bu.
…halk hamamına gittim ama hiç hoşnut kalmadım. Havluların pisliği, kötü hizmet vs. adamakıllı canımı sıktı. Tiflis hamamları nerde, bunlar nerde!

Erzurum’da veba görüldüğünü öğrendim. Aklıma hemen karantinanın korkunçluğu geldi ve o günden tezi yok ordudan ayrılmaya karar verdim.

Savaş yeniden başlamıştı.
Fakat ben bir an önce Rusya’ya dönmek istiyordum artık.

Türkçeleştiren: Ataol Behramoğlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
8. Baskı, 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder