Lazlar-Çanarlar
VII. Türk Tarih Kongresi, 25-29 Eylül 1970, Kongreye Sunulan
Bildiriler (I. Cilt, s. 420-445), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 1972
Ruslar, öteden beri, Türkiye üzerindeki istilâ ülkülerini
gerçekleştirmek için, her türlü vasıtaya başvururken, esaretleri altına aldıkları
İslâm ve Hıristiyan kavimlerden de çok faydalanmışlardır. Bu arada, elleri
altındaki her kavmin kendi tarihlerini anlayışına da yön vermeyi bilhassa
gözetmişler (…) yayın ve propagandalar ile onları, Eski Tarih ve Etnik
Hakların vârisi ve iddiacıları haline getirmeye çalışmışlardır.
…Çarlığın, bir ân önce İskenderun ve Adana üzerinden “Akdeniz'e
çıkma” projesini gerçekleştirme uğrunda, eski Petersburg’daki İmparatorluk
İlimler Akademisi ile, Tiflis’teki Kafkas Ordusu Kurmaylığında tezgâhlanan, Eski-Gürcistan
ile, Kilikya’yı da içine alan Büyük-Armenyayı kurtarma hayalleri ağına
aldıkları Gürcü ve Ermeni unsurlarından faydalanma uğrunda, şimdiki Sovyet Rusya’sı,
daha sistemli ve yaygın olarak çalışmaktadır.
Kırzıoğlu bu makalesinde sözünü ettiği Rus propagandalarının
bir parçası olan Lazlar, Müslüman-Gürcüdür iddiasını tetkik etmiştir.
Birinci Dünya Savaşında patlak veren devrim sonucunda Rusya’da
çarlık rejimi yıkıldı. Devrim hükumeti savaştan çekilmek üzere antlaşma
masasına oturdu. 3 Mart 1918’de imzalanan Brest-Litovsk
Antlaşmasına göre Ruslar savaştan çekildi. Antlaşmanın maddeleri arasında
Kars-Ardahan ve Batum’un Osmanlı İmparatorluğuna bırakılması da yer alıyordu.
Mondros Mütarekesi sonrasında Bolşevik hükumeti Brest-Litovsk
Antlaşmasındaki hükümleri tanımadığını ilan etti. 5 Kasım 1918’de Kars’ta
müdafaayı hukuk cemiyeti mahiyetinde Millî İslâm Şurası adıyla bir hükumet
kuruldu.
Bu hükumet 131 kişilik Büyük Kongrenin 17/18 Ocak 1919 gecesi
Kars’ta verdiği kararla, Cenubi-garbî Kafkas Hükümeti adını almış olup, Hilâfet-i
Mu’azzama ile Osmanlı-Türklüğüne bağlılığını da ilân etmiştir.
Kars’ı hile ile işgal edip, Hükümet erkânını Malta’ya süren İngilizler,
bu Sancağı Ermenilere bağışlarmış, 20 Nisan 1919’da Gürcü ordusuna Ardahan’ı
işgal ettirmiş ve ordumuz Üç-Sancak’tan çekilmiş, İngilizler de Batum’a
yerleşmiştir.
Sovyet Hariciye Komiseri Çiçerin, Ankara’da yeni kurulan
Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ni resmen tanıdıklarım bildiren 3 Haziran 1920
tarihli mektubunda Batum’u Türklere vermeyeceğini ifade etmiştir.
Ruslar, 16 Mart 1921 Moskova Muahedesi ile Batum’un merkez
olduğu Acaristan Muhtar Cumhuriyeti’ni de, Anayurttan koparıp, Tiflis’e tâbi kıldılar
ve bugünkü Türk-Sovyet sınırları kesildi.
İslâmlığın çıkışından beri yazılı kaynaklar, “Laz” adlı
boyun, şimdiki Çoruh ırmağı ağzının batısında ve Karadeniz kıyısındaki ormanlık
ve balkanlık dar bir bölgede yaşadığım gösterir, İslâmlık çıkmadan 150 yıl
Önceleri bunlar, Çoruh ağzı ile, Abaza-Megrel sınırını ayıran Engür-Suyu
arasındaki kıyılarda ve içeride Faş-Riyon ırmağı boylarında, Roma
İmparatorluğu’na bağlı bir “Lazik Kırallığı" kurmuş olarak yaşıyorlardı.
Doğu’da, 1921 Martından beri yansı Muhtar Acaristan Sovyet
Cumhuriyetinde kalan Türk-Sovyet sınırının ikiye böldüğü Sarp köyünden, batıda
Rize doğusundaki Çayeli (Eski: Mapavri) ile Pazar ilçelerinin kıyıda ayrıldığı
Kemer Burnu'na değin uzayan kıyı köyleriyle kasabalarında otururlar.
…Hemşenliler ile komşu olarak otururlar. Anadilleri Türkçe
olan ‘Hemşenliler' ile Rizeliler (çoğu: Akkoyunlu oymaklarındandır), yaşama ve
âdetler (folklor) bakımından, Lazlardan ayrılırlar.
Lazlar'ın Kartelli (Katvel-Gürcü) olmadığını gösteren kaynaklar:
Kartlis-Çkhovreba’da, ilk bölüm olarak, Karadeniz-Hazar
denizi ve Azak denizi ile Van gölü arasındaki ülkelerde yaşıyan sekiz ayrı
kavmin her birinin, Nuh-Nebi oğlu Yafes oğlu Targam'os adlı uluatadan
türedikleri anlatılıyor.
İşte bu “ Targam’os’tan türeme 8 ayrı kavimden biri olarak
anılan Egr’os’a, V. yüzyıldan beri Ermenice kaynaklarda Eker'k=Ekerler, Eker-açi
=Ekerli denilmiş ve yerleri Kolkhis/Kolkid’de gösterilmiştir.
Yine bu destanî ilk Kartel tarihinde belirtiliyor ki, Atası Targam’os’un
Karadeniz’e doğru gönderdiği oğlu Eger'os, doğuda (Kür ve Faş/Riyon suları
boyunu ayıran) Likh adlı küçük dağdan, batıda Deniz (Karadeniz) ile, (kuzeyde)
Küçük-Khazarya (Koban) ırmağına değin uzayan bölgeye yerleşti. Bunun kurduğu
şehre Egr'is deniyor ki, şimdi onun yerinde (Sokhum’un doğusunda ve dağ eteğindeki)
Bedia bulunuyor.
Romalı müellif Plinius (MS. 23 - 79), Tabiî Tarih’inde (IV,
4), ilk defa Laz-oi / Lazlardan bahsederek, bunların Karadeniz kıyısında ve Phasis
(Faş/Riyon) ırmağı boyunda yaşadıklarını bildirir.
Trabzon ile Doğu Karadeniz ve Kırım kıyılarını MS. 131
yıllarında dolaşan Arrianos, “ Karadeniz Çevresinde Seyahat” adlı kitabında,
Kür boyundaki İber (Kartel/Gürcü)lerden ayrı ve Romalılara tâbi Lazlar Kralı
Malassustan bahseder.
Ptolemeus (V, 9,5), Karadeniz kıyısındaki Lazların,
(Phasis/Riyon boyundaki) Kolkhianların
güneybatı komşuları olduğunu (Doğu-Abkaz ve Yukarı-Megrel’den güneye
çekildiklerini) bildiriyor.
552 - 558 yılları vak’alarını yazan Bizanslı Agathias (I,3),
554’te (…) İran Şahı I. Khosrov Anuşirvan(ın Karadeniz kıyılarına ulaşmak için)
Bizans’a tâbi Lazika Krallığı topraklarını işgal ediyordu.
558 - 582 vak’alarını yazan Bizanslı Menandros (…) (doğudan
Göktürkler’in ilerlemesi karşısında barışa yanaşan İranlılar ile) 562’de Elli-Yıllık
Barış imzalayan Bizanslıların, büyük meblâğ ve yıllık haraç verdikleri İranlılardan
Lazikayı boşaltarak, Karadeniz kıyılarından büsbütün çekilmelerini sağladığını,
belirtir.
Gerek 527 - 532, gerekse 549 - 562 yıllarındaki İran-Bizans savaşları,
Lazlar ülkesi Kolkid'ı yakıp yıkarak ıssızlaştırmış olduğundan, kalan Laz
ahalisi, Bizans elindeki bozulup yıkılmayan Çoruk ırmağı soluna göçmeye
başlamıştı.
Bizansh Theophanes, Choronographia’sının ilk cildinde, 689
yılında Lazların Bizans’a tâbi olup, son kralları Barnuk oğlu Sergi’den
bahseder.
Yazılı belgelerin hiçbirinde, Milâdın ilk asrından İslâm
fetihlerine değin geçen 650 yıl içinde, Kür boyundaki İber/Karteli kavminin
batı komşusu ve Faş Riyon boyundaki Lazika / Eker-Egris ülkesi ve kavmi ile
hiçbir yakınlık ve bağlılığı görülmüyor. Bugün bile, Kür ırmağı boyundaki eski İber
/ Kartel soyundan Gürcüler - Kartvelliler ile, Faş/Riyon boyları ve Karadeniz kıyısındaki
Megrel / Mingrel, Suvanetli / Suvan ve Laz dilleri, birbirinden ayrıdır.
Lazlar, kendilerine hep Laz derler ve başkaca ad
kullanmazlar.
Kartelli/Gürcüler ise bunlara Çan, Çan-ni (=Çan-lar) ve
yurtlarına Çan-et/Can-et (Çan/Can-Yurdu) derler.
…eski Ermenice kaynaklarda da Laz karşılığında Eker-açi
(Eker-li) veya doğruca Eker denilmektedir.
Laz adı, Kafkaslar bölgesindeki birçok coğrafya ve kavim
hatta kişi adları başındaki seslinin yutulmuş biçimiyle söylenen “Alaz” (Alas)
idi.
Bunu, Kartel doğusunda ve Albanlar’ın ikiz boyu Çanar ile
birlikte yaşayıp, iki ırmağa da adını veren Alazlar anlamındaki Alazan’dan
öğreniyoruz.
Çanar ve Alazan boylarının her ikisi de, eskiden Kaspi ve MÖ.
V. yüzyıldan sonra Alban (Alplar) diye tanınan Saka-İskit uruğunun, Kür ırmağı
solunda ve İber sınırında yaşayan ikiz boyu idi (Herodotos, Arrianos ve
Strabon’dan deliller veriliyor).
Destanı Kartel tarihinin de gösterdiği gibi,
Yor-Alazan/İki-Alazan arası, Makedonyalı İskender'den çok öncesinden
(Sakalar’ın gelişinden) beri, Türklük bölgesi idi.
Bütün yukarıda arzedilen kaynak haberleri,
Lazlar/Lazik/Alazan/Alazon ve Çan/Çanik/Caniv/Zanar/Çanar/Çanar'k, Arapçadan da
Sanariyye denilen ikiz boyun, hem batıda Karadeniz kıyısı ile Faş / Riyon boylarında,
hem de doğuda Yor-Alazan çayları ve Kür boylarında dahi birlikte yaşadıklarını
gösteriyor.
…arzedilen tarih belgeleri ve dil delilleri, Laz/Alazon/Alazan
ve Çan/Çanik/Çanar boylarının, Kartel/Gürcüler den apayrı ve Saka/Khazar
urukları kolundan Türk soyuna mensup olduklarını ortaya koymuştur.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder