24 Kasım 2018 Cumartesi

1317 (1899-1900) Maarif Salnamesi’ne Göre Trabzon Vilayeti’nde Eğitim Kurumları


Ümit Taşkın - 1317 (1899-1900) Maarif Salnamesi’ne Göre Trabzon Vilayeti’nde Eğitim Kurumları

...ilerleyen dönemlerde, devlet kademelerinde aksamaların oluşması sosyal, ekonomik ve askerî alanlarda bozulmalara sebep olmuştur.

...sadece okulların açılmasıyla yetinilmemiş, eğitim; çeviri kitaplarla desteklenmiş, kütüphaneler oluşturulmuştur.

Sıbyan mektepleri düzenlenerek yeni usulde eğitim verir hale getirilmiş, orta eğitim diyebileceğimiz rüştiye ve idadiler kurulmaya başlanmıştır. Diğer yandan yabancı devletlerin kurdukları misyon istasyonları, gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının hamiliği kisvesi altında eğitim faaliyetlerine girişmişlerdir.

1857’de kurulan Maarif Nezareti zaman içerisinde her vilayete birer maarif müdürü atamıştır.

Modern eğitim kurumları ortaya çıkmadan evvel, halkın bu ihtiyacını her yerde medrese olmadığından, genelde cami ve kiliseler karşılamaktadır.

Abbasiler devrinde “küttab” adıyla anılan mektebe, Karahanlı, Selçuklu ve Osmanlı Türkleri sıbyan mektebi diyorlardı.

...hemen her mahallede açılmasından bunlara mahalle mektebi denmiştir. Mektepler, medreselerin bir alt kademesini teşkil eden eğitim kurumlarıydı.

Sıbyan mektepleri çocuklara Kur’an okutmak, namaz kılma usullerini, namazda okunacak ayetleri, duaları öğretmek ve yazı yazdırmak gibi üç önemli amaçla kurulmuştu.

...kız çocukları da erkeklerle birlikte mekteplere devam ederlerdi. Bununla beraber sadece erkek veya kız çocuklarına ait sıbyan mektepleri de vardı. Kızların devam ettiği okullar inas mektebi adı altında faaliyetlerine devam etmekteydiler.

Tanzimat’tan önce çocuklara, bir sanat öğrenmeden önce Kur’an ve ilmihal öğretilmesi emredildiği halde, 1846’da yayımlanan bir talimatla dört beş yaşındaki çocukların ebeveynlerinin rızası ile okula gönderileceği, altı yaşını bitiren çocuklarını sıbyan mektebine göndermeyenlerin ise cezalandırılacağı, 1868 tarihli tebliğde herkesin altı yaşındaki çocuğunu okula göndermeye mecbur edildiği (...) ifade edilmektedir

Mektebe kaydolup başlamak, çocukların hayatında önemli bir olaydı. “Bed’-i besmele cemiyeti” ya da “amin alayı” da denilen bu merasim, genellikle Kandil, Pazartesi veya Perşembe günleri düzenlenirdi. Ailenin varlıklı veya yoksul olmasına bağlı olarak bu merasim şekillenmekteydi.

Tanzimatta dokunulmayan sıbyan mektebleri, 1279/1862’de mekteplere dönüştürüldü ve mevcut 360 sıbyan mektebinden 36’sı ibtidai mektep haline getirilerek yeni usulde eğitim ve öğretime başladı.

1892-1893 istatistiklerine göre Trabzon’da eski usulle eğitim veren 2390, yeni usulle eğitim veren 229 mektep bulunmakta idi (s. 248).

Rüştiyeler, sıbyan mekteplerinin programının takviyesiyle meydana gelen orta seviyedeki okullardır.
İlk açılan rüştiyeler (Mekteb-i Maarif-i Adli ve Ulum-ı Edebiye), memur yetiştirmek ve mevcut memurların bilgilerini arttırmak üzere kurulmuşlardır.
Rüştiyeler; erkek, kız, karışık, askeri ve özel rüştiyeler şeklinde açılmış ve bütün Osmanlı ülkesine yayılmıştır.
1846 talimatnamesine göre, buralarda Kur’an-ı Kerim, Akaid, Arapça, Hesap ve yazı öğretilmekteydi. 1848’de bu programa Farsça, Coğrafya ve Hendese ilave edilmiştir.

İdadiler
1869’da orta öğretimin II. kademesi olarak açılan bu okullar, daha öncesinde 1845’te Harbiye’ye girecek gençleri yetiştirmek amacıyla oluşturulmuş hazırlık sınıflarına ad olarak verilmiştir.

Sadrazam Sait Paşa, 1300 malî yılından itibaren birtakım vergilerin eğitim için alınmasını sağlayarak, idadilerle birlikte diğer eğitim kurumları için de bir kaynak oluşturmuştur. Bu şekilde sağlanan malî kaynak sayesinde idadilerin açılmasına girişilmiştir.

Medreseler
Fatih’in kanunnamesinde Sahn-ı Seman olarak bilinen bu medreselere eski vakfiyesinde Medaris-i Semaniye denilmektedir. Fetihten sonra şehirdeki 8 kilise medreseye çevrilmişti.
Fatih’ten sonra ikinci büyük örgütlenme Kanûnî zamanında gerçekleştirildi. Bu dönemde medreseler küçükten büyük sınıflara doğru yükselen on iki kademeli bir sistemde örgütlenmiş ve bu sistem aşağı yukarı imparatorluğun sonuna kadar sürmüştür (s. 256).

Kütüphaneler bir yandan halkın okuma ihtiyacını karşılarlarken diğer yandan da buralara tayin edilen hafız-ı kütübler vasıtasıyla eğitim öğretim faaliyetlerini yürütüyorlardı. O dönemlerde camilerin, mescitlerin ve medreselerin en azından birer kitaplıklarının bulunduğu vakıadır. Bazen köy camilerinin bile kendine ait kütüphaneleri olduğuna tesadüf edilir.

Gayrimüslimler, Tanzimat Fermanı’nın kendilerine verdiği müsaade ile mekteplerini modern hale getirmişlerdir. Okullarında hayata dönük bilgiler vererek meslek edindirmişlerdir. Müslüman halkın bir kısmı da çocuklarını gayrimüslimlerin açtığı okullara vermekteydiler.

1856 Islahat Fermanı’nın ilanı ile gayrimüslimlere eğitim-öğretim konusunda birçok haklar tanınmıştır.
Bu mektepler hükümetlerin kontrolünden uzak oldukları için serbestçe  çoğalıyorlardı.
Rüştiyelere ise 1867’de ilk kez gayrimüslimler alınmaya başlanmıştır. 93 Harbi’nden sonra -ihanet ederek- kötüye kullandıkları için askeri okullar gayrimüslimlere kapatılmıştır.

Osmanlı ülkesinde XVIII. yüzyıldan önce yabancı okul olarak sadece Katolik okulları vardı. Bunlar Papa ve Fransa’nın destek ve himayesiyle açılmışlardır. İlk defa 1536 yılında Fransa’ya kapitülasyonlar adıyla verilen imtiyazların ürünü olan bu okullar, devletin zayıflamasına paralel olarak diğer batı ülkelerine de verilen imtiyazlar sayesinde sayı ve çeşit bakımından hızla artmışlardır.

---
Taşkın, Ümit. (2009), 1317 (1899-1900) Maarif Salnamesi’ne Göre Trabzon Vilayeti’nde Eğitim Kurumları, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:, Sayı: 7, (s. 244-262)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder