Rize El
Sanatları
Dokumacılık
Evliya Çelebi ve Kâtip Çelebi’nin
bahsettikleri forotiko, önemini 1950-1960 yıllarına kadar korumuş, Rize’den top
top ihraç edilen kendir dokuma artık tarihe kavuşmuştur.
…bu dokumacılık (…) makinesel gelişmeye
yenilmiştir.
…kendir Rize’nin en verimsiz arazisinde
yetişebildiği halde forotiko dokumacılığının yeniden yaygınlaştırılması için
ilgi gösteren olmamıştır.
Kendir
Bezi Dokumanın Evreleri
1- Genellikle Nisan mayıs aylarında
ekilen tohumlar 5 ay sonra (Ağustos, Eylül aylarında) olgunluğa erer. Kendir
bitkisinin boyu 1,5-3 m arasında değişir. Olgunlaşan kendir bitkileri
koparılır. Tohumluk olarak bırakılan (kuvel) olgunlaşması için bir müddet daha
koparılmadan saklanırdı.
2- Kendir bitkisinin kökleri
kesilir. Dal, yaprak ve başları temizlenerek açık havada serilir. Güneş ve
yağmura maruz kalan bitkinin liflerinin odunsu kısmından ayrılması sağlanır.
3- Kendirler elle kırılarak lifleri
ayrılır. Kol kalınlığındaki life bağ, 40 adet bağa da yumak denir.
4- Kendir yumakları tokmakla alt
üst çevrilerek dövme usulü ile liflerin ayrılarak ince tanecikler haline
gelmesi sağlanır.
5- Dövülmüş yumaklar kofta ile
kesilerek (uskuli) küçük yumaklar haline getirilir.
6- Küçük yumaklar önce vuçi ile
sonra ince odun tarakla taranarak iyisi (ros), kötüsü (ifale) ayrılır.
7- Ros ve ifale lifler roçeye
sarılır. Üstüne rokaat bağlanır. Roçe bir değneğin başına konur, değnek beldeki
kuşağa sokulur. Yığ ve elle işlenerek iplik haline getirilir.
8- İplikler kelepçeye çözülerek
iplik yumağı (şina) haline getirilir.
9- Şinalar kazana atılarak odun
külü ve kaynar sudan yapılan kül suyu ile ağartılır.
10- Ağartılan şinalar kendir lif
vermesin diye 12 saat kadar mısır unundan yapılan hamurda bekletilir.
11- Hamurdan çıkarılan iplikler
yıkanır. Yıkanan iplikler anemiraya sarılarak sağra yardımı ile kalam ve
masuralara sarılır.
12- Kalama sarılan iplikler forotiko
tezgâhına ros olarak sergilenir.
13- Masuraya sarılan iplikle makoç
haline konur. Tezgâha konan tek, çift ros ipliklerin arasında makoç bir sağa
bir sola atılır. Her atıştan sonra atılan iplik tarakla sıkıştırılır. Bu işleme
devam edilerek dokuma işi yapılır.
14- Dokunan forotiko bezi çeşitli
yöntemlerle ağartılarak kullanılacak hale getirilir (s. 7-8).
Forotiko bezi en, 45 cm olacak şekilde
dokunur. Şile bezine göre çok daha kaliteli ve dayanıklıdır.
Bir forotiko gömleği 20-30 yıl giyilebilir.
Bu kadar dayanıklı bezin bir benzeri yoktur. Bütün bezler yıkandıkça solarken
forotiko yıkandıkça beyazlar.
Sağlık yönünden; gözenekli yapısıyla vücudun
hava almasını sağlar.
Usta bir forotiko dokumacısı günde iki
donluk yani 40 bitemi (pitemi) dokuyabilir. Bunun yaklaşık uzunluğu 40x45 =
1800 cm’dir.
Forotiko iç giysi, gömlek, sargı, boyama ile
şalvar, dolaylık, peşkir ve çarşaf olarak kullanılabilir (s. 9).
Forotiko Terimleri
Ağrışak (Alamadi): Yığın al kısmına konan
madeni ağırlık
Anemira: Kalam yapmada kullanılan araç
Bitemi: Uzunluk ölçüsü birimi. Uzunluğu 45 cm
olup sadece en ölçüsü olarak kullanılır
Çul kurunu: Forotiko ağartmada kullanılan
sepet benzeri araç
Çifalora: Forotiko tezgâhında ipliklerin
takıldığı yer
Halayiça: İplik eğirme yığının üst kısmındaki
madeni halka
Hasır: Kendir ipliklerinin daldırılıp
bekletildiği, arpa veya mısır unundan yapılan bulamaç
İfale: Sergilenen kendir ipliklerine verilen
ad
İstarina: Tezgâh işçisinin oturduğu yer
Kalam: Bobin görevi gören, üzerine kendir
ipliği sarılan araç
Kasar: Kendir bitkisini güneş altında
bekletmek
Kasarlama: Forotiko bezini ağartma
Kaskarina: Kendir dokuma tezgâhında son
düzenek
Kelepçe: İplik sarmaya yarayan haç şeklinde
bir araç
Kofte: Kendir liflerini kesmek için
kullanılan ağzı kör eğri bıçak
Kulinçap: Mitar taraklarının takıldığı
düzenek
Kunzu (Kunçi): Kendirin lifleri alındıktan
sonra geriye kalan odunsu kısmı
Kuvel: Hasat zamanı tohumluk bırakılan kendir
Mitar (Mitari): Dokuma tezgâhında tarağı
aşağı yukarı çeken araç
Makoç: Kayık şeklinde, içine masur konulan
araç
Masur (Masura): Kunzilardan bobin boyu
kesilerek üzerine iplik sarılan araç
Rokaat: Roçe üzerine sarılan deri örtü
Sırma: Taranmış kendir
Sami: Sırma kendir yumağı
Sağra: Masuraya iplik sarmaya yarayan araç
Saylama bezi: Ağartılacak bezlerin üstüne
konulan ve küllerle ağaracak bezleri ayıran bez
Şinokopi: Kendir ipliklerini silkme, ayırma
işi
Şina: Kendir ipliğini yumak haline getirme
Şina ağartması: Şina halindeki ipliklerin kül
suyunda beyazlatılması
Tomar: Diz üzerine konan, üzerinde kendir
taramaya yarayan deri
Tuş kazanı: İplik ve forotiko bezinin
ağartılması işi için kullanılan kazan
Ustupi: Tarandıktan sonra geriye kalan kendir
lifleri
Uskuli: Kofta ile kesilmiş, taranmaya hazır
kendir lifleri
Vurçi: Fırça şeklindeki kendir tarama aracı
Yığ: Dokunan ipliğin sarıldığı araç (s. 9-12)
“Bir dumanli dağum var
Her cun ağlamağum var
Sabah cel başukari
Çendir taramağum var” (s. 15)
…
Rize’de ipekböcekçiliği 196i 1960’lı yıllara
kadar sürdürülmüş… (s. 20)
Örücülük
İkizdere ile Kabahor (Gölyayla) çorabı
meşhurdur.
Hemşin çorabı önceleri tamamen
koyun yününden işlenerek ve dört şişle yapılmakta idi. İlk zamanlarda tek
iplikle yapılan bu çoraplar sadece tek ve düz desen üzerinde idi.
Yörede keşfettikleri bir bitkiden kök boya
elde ederek yünleri boyadı ve desenlere renk kattılar.
Tek iplikten iki ayrı ipliğe geçildi.
İlk zamanlarda çam dalı denen örnek dokundu
(s. 22).
Sepetçilik
Tiyeter / Ardeşen’de bu sepete gudeli denir.
Sarmaşık örücülüğü
Toplanan sarmaşıkların yaprak ve dalları
temizlenir. Büyük kazanlarda suda pişirilir. Pişirildikçe üst zarı soyulmaya
başlar. Zarı soyulan sarmaşıklar kazandan çıkarılır. Zarları temizlenir. Sonra
ortadan ikiye bölünür. Gövde çok kalınsa üçe de bölünebilir.
Güve tutmayan sarmaşık bu özelliğinden dolayı
örücülükte tercih edilmiştir (s. 30).
Mısır Kapçığı Örücülüğü
Suda kaynatılarak yumuşatılan mısır
kapçıkları dar şeritler halinde bölünürler. Saç örgüsü de denen üçlü örgüyle
örülüp ip haline getirilirler. İp haline getirilen kapçıklardan iskemle,
koltuk, kazan ve tencere altlığı, şapka, çanta, zembil, el sepeti ve çamaşır
sepeti örülürdü (s. 32).
Kıl örücülüğü
Keçi kılları düz ve kıvrımsızdır.
Keçi kılından çorap, kazak, başlık, eldiven,
süt süzgeci gibi eşyalar örülür.
Sert keçi kılları, örüldükleri zaman kar ve
su tutmaz. Böylece içeriye kar, ıslaklık ve nem sirayet etmez.
Kırkılan kıllar güneşe serilir. İçlerinden
yumuşak olanlar seçilir. Genç hayvanların kılları yumuşak, yaşlıların ki sert
olur. Seçilen kıllar taranarak uzunlamasına yan yana getirilmiş olurlar.
Taranan kıllar iplik haline getirilir. Keçi kılından yapılan ip ne kadar ince
ise o kadar değerlidir.
Taranmış olan kıllar 20-25 gram ağırlığında
parçalara ayrılır. Bu parçalara tapul denir.
Boyu 30-35 cm olan, ora kısmı şişman, uçları
ince, odundan yapılmış yığ, tapulları iplik haline getirmek için kullanılır.
Tapullar yığa takılır ve yığ döndürülür. Yığ döndürüldükçe tapullar ipe dönüşür
(s. 33).
Dantel
Çember, çarşaf, yastık geymesi (Yastık
kılıfı) ve peşkirlerin kenarlarını ve pencere perdelerinin alt kısımlarını
süsler (s. 34).
İğne oyası daha çok sahil kesimde görülür. İç
kesimlere gidildikçe iğne oyası bilen kişi sayısı azalır.
Ağaç işleri
Kadı / Gerdel: Genellikle kestane, kökar ve
ıhlamur ağacından yapılır. Kullanıldığı işe göre adlandırılır: Turşu kadısı,
yağ kadısı… (s. 37)
Kayık: Sağlam olması için kestane ağacından
yapılır.
Konsol: Ceviz ağacından yapılır. Üstte bulunan küçük çekmecelerde takı ve süs eşyaları
saklanırdı.
Tepuri: Ceviz, ıhlamur, çam tahtalarının
birleştirilip daire şekline getirilmesiyle oluşturulan sofradır.
Külek: Yüksek rakımlı köylerde yoğurt ve yağ
koymak/saklamak için kullanılan tepsi şeklindeki ahşap kaptır.
Kot ve Ölçek: Bir ölçek bir teneke hacminde
ve ebat olarak 20 cm3 büyüklüğündedir. Kot bunun yarısıdır. Her
ikisi de hem ölçek hem de ölçü birimi olarak kullanılır (s. 45).
Demircilik
Önceleri her yerleşim biriminde mutlaka bir
demirci bulunurdu. Geçimini topraktan elde eden insanlar kazmaya, baltaya,
çapaya vs. aletlere ihtiyaç duyarlardı.
Körük ve örs demirci atölyesinin bel
kemiğidir. Çeşitli boylarda çekiçler, kızgın demiri tutmaya yarayan kıskaç ve
maşa, pürüz gideren törpü, keski, makas gibi aletler demircinin eli ayağıdır.
Demire su verme, yapılacak alete göre değişik
usullerde yapılır. Kızdırılan demire çekiç darbeleriyle istenilen şekil
verildikten sonra tam korlaşmadan suya veya yağa daldırılıp söndürülerek su
verilir. Bu işlem üç defa tekrar edilir. İlk denemede çok kızdırılırsa alet
ters olur ve atar. Son su vermede tuz veya potas da kullanılır. Sebebi ise
demir tavında iken hava ile temasını kesmektir (s. 53).
---
Rize
El Sanatları, Rize Halk Eğitim
Merkezi Müdürlüğü Yayınları, 2. Baskı, Trabzon, 2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder