31 Mayıs 2018 Perşembe

Rize El Sanatları


Rize El Sanatları

Dokumacılık
Evliya Çelebi ve Kâtip Çelebi’nin bahsettikleri forotiko, önemini 1950-1960 yıllarına kadar korumuş, Rize’den top top ihraç edilen kendir dokuma artık tarihe kavuşmuştur.
…bu dokumacılık (…) makinesel gelişmeye yenilmiştir.
…kendir Rize’nin en verimsiz arazisinde yetişebildiği halde forotiko dokumacılığının yeniden yaygınlaştırılması için ilgi gösteren olmamıştır.

Kendir Bezi Dokumanın Evreleri
1-    Genellikle Nisan mayıs aylarında ekilen tohumlar 5 ay sonra (Ağustos, Eylül aylarında) olgunluğa erer. Kendir bitkisinin boyu 1,5-3 m arasında değişir. Olgunlaşan kendir bitkileri koparılır. Tohumluk olarak bırakılan (kuvel) olgunlaşması için bir müddet daha koparılmadan saklanırdı.
2-    Kendir bitkisinin kökleri kesilir. Dal, yaprak ve başları temizlenerek açık havada serilir. Güneş ve yağmura maruz kalan bitkinin liflerinin odunsu kısmından ayrılması sağlanır.
3-    Kendirler elle kırılarak lifleri ayrılır. Kol kalınlığındaki life bağ, 40 adet bağa da yumak denir.
4-    Kendir yumakları tokmakla alt üst çevrilerek dövme usulü ile liflerin ayrılarak ince tanecikler haline gelmesi sağlanır.
5-    Dövülmüş yumaklar kofta ile kesilerek (uskuli) küçük yumaklar haline getirilir.
6-    Küçük yumaklar önce vuçi ile sonra ince odun tarakla taranarak iyisi (ros), kötüsü (ifale) ayrılır.
7-    Ros ve ifale lifler roçeye sarılır. Üstüne rokaat bağlanır. Roçe bir değneğin başına konur, değnek beldeki kuşağa sokulur. Yığ ve elle işlenerek iplik haline getirilir.
8-    İplikler kelepçeye çözülerek iplik yumağı (şina) haline getirilir.
9-    Şinalar kazana atılarak odun külü ve kaynar sudan yapılan kül suyu ile ağartılır.
10- Ağartılan şinalar kendir lif vermesin diye 12 saat kadar mısır unundan yapılan hamurda bekletilir.
11- Hamurdan çıkarılan iplikler yıkanır. Yıkanan iplikler anemiraya sarılarak sağra yardımı ile kalam ve masuralara sarılır.
12- Kalama sarılan iplikler forotiko tezgâhına ros olarak sergilenir.
13- Masuraya sarılan iplikle makoç haline konur. Tezgâha konan tek, çift ros ipliklerin arasında makoç bir sağa bir sola atılır. Her atıştan sonra atılan iplik tarakla sıkıştırılır. Bu işleme devam edilerek dokuma işi yapılır.
14- Dokunan forotiko bezi çeşitli yöntemlerle ağartılarak kullanılacak hale getirilir (s. 7-8).

Forotiko bezi en, 45 cm olacak şekilde dokunur. Şile bezine göre çok daha kaliteli ve dayanıklıdır.
Bir forotiko gömleği 20-30 yıl giyilebilir. Bu kadar dayanıklı bezin bir benzeri yoktur. Bütün bezler yıkandıkça solarken forotiko yıkandıkça beyazlar.
Sağlık yönünden; gözenekli yapısıyla vücudun hava almasını sağlar.
Usta bir forotiko dokumacısı günde iki donluk yani 40 bitemi (pitemi) dokuyabilir. Bunun yaklaşık uzunluğu 40x45 = 1800 cm’dir.
Forotiko iç giysi, gömlek, sargı, boyama ile şalvar, dolaylık, peşkir ve çarşaf olarak kullanılabilir (s. 9).

Forotiko Terimleri
Ağrışak (Alamadi): Yığın al kısmına konan madeni ağırlık
Anemira: Kalam yapmada kullanılan araç
Bitemi: Uzunluk ölçüsü birimi. Uzunluğu 45 cm olup sadece en ölçüsü olarak kullanılır
Çul kurunu: Forotiko ağartmada kullanılan sepet benzeri araç
Çifalora: Forotiko tezgâhında ipliklerin takıldığı yer
Halayiça: İplik eğirme yığının üst kısmındaki madeni halka
Hasır: Kendir ipliklerinin daldırılıp bekletildiği, arpa veya mısır unundan yapılan bulamaç
İfale: Sergilenen kendir ipliklerine verilen ad
İstarina: Tezgâh işçisinin oturduğu yer
Kalam: Bobin görevi gören, üzerine kendir ipliği sarılan araç
Kasar: Kendir bitkisini güneş altında bekletmek
Kasarlama: Forotiko bezini ağartma
Kaskarina: Kendir dokuma tezgâhında son düzenek
Kelepçe: İplik sarmaya yarayan haç şeklinde bir araç
Kofte: Kendir liflerini kesmek için kullanılan ağzı kör eğri bıçak
Kulinçap: Mitar taraklarının takıldığı düzenek
Kunzu (Kunçi): Kendirin lifleri alındıktan sonra geriye kalan odunsu kısmı
Kuvel: Hasat zamanı tohumluk bırakılan kendir
Mitar (Mitari): Dokuma tezgâhında tarağı aşağı yukarı çeken araç
Makoç: Kayık şeklinde, içine masur konulan araç
Masur (Masura): Kunzilardan bobin boyu kesilerek üzerine iplik sarılan araç
Rokaat: Roçe üzerine sarılan deri örtü
Sırma: Taranmış kendir
Sami: Sırma kendir yumağı
Sağra: Masuraya iplik sarmaya yarayan araç
Saylama bezi: Ağartılacak bezlerin üstüne konulan ve küllerle ağaracak bezleri ayıran bez
Şinokopi: Kendir ipliklerini silkme, ayırma işi
Şina: Kendir ipliğini yumak haline getirme
Şina ağartması: Şina halindeki ipliklerin kül suyunda beyazlatılması
Tomar: Diz üzerine konan, üzerinde kendir taramaya yarayan deri
Tuş kazanı: İplik ve forotiko bezinin ağartılması işi için kullanılan kazan
Ustupi: Tarandıktan sonra geriye kalan kendir lifleri
Uskuli: Kofta ile kesilmiş, taranmaya hazır kendir lifleri
Vurçi: Fırça şeklindeki kendir tarama aracı
Yığ: Dokunan ipliğin sarıldığı araç (s. 9-12)

“Bir dumanli dağum var
Her cun ağlamağum var
Sabah cel başukari
Çendir taramağum var” (s. 15)


Rize’de ipekböcekçiliği 196i 1960’lı yıllara kadar sürdürülmüş… (s. 20)

Örücülük
İkizdere ile Kabahor (Gölyayla) çorabı meşhurdur.

Hemşin çorabı önceleri tamamen koyun yününden işlenerek ve dört şişle yapılmakta idi. İlk zamanlarda tek iplikle yapılan bu çoraplar sadece tek ve düz desen üzerinde idi.

Yörede keşfettikleri bir bitkiden kök boya elde ederek yünleri boyadı ve desenlere renk kattılar.
Tek iplikten iki ayrı ipliğe geçildi.
İlk zamanlarda çam dalı denen örnek dokundu (s. 22).

Sepetçilik
Tiyeter / Ardeşen’de bu sepete gudeli denir.

Sarmaşık örücülüğü
Toplanan sarmaşıkların yaprak ve dalları temizlenir. Büyük kazanlarda suda pişirilir. Pişirildikçe üst zarı soyulmaya başlar. Zarı soyulan sarmaşıklar kazandan çıkarılır. Zarları temizlenir. Sonra ortadan ikiye bölünür. Gövde çok kalınsa üçe de bölünebilir.
Güve tutmayan sarmaşık bu özelliğinden dolayı örücülükte tercih edilmiştir (s. 30).

Mısır Kapçığı Örücülüğü
Suda kaynatılarak yumuşatılan mısır kapçıkları dar şeritler halinde bölünürler. Saç örgüsü de denen üçlü örgüyle örülüp ip haline getirilirler. İp haline getirilen kapçıklardan iskemle, koltuk, kazan ve tencere altlığı, şapka, çanta, zembil, el sepeti ve çamaşır sepeti örülürdü (s. 32).

Kıl örücülüğü
Keçi kılları düz ve kıvrımsızdır.
Keçi kılından çorap, kazak, başlık, eldiven, süt süzgeci gibi eşyalar örülür.
Sert keçi kılları, örüldükleri zaman kar ve su tutmaz. Böylece içeriye kar, ıslaklık ve nem sirayet etmez.

Kırkılan kıllar güneşe serilir. İçlerinden yumuşak olanlar seçilir. Genç hayvanların kılları yumuşak, yaşlıların ki sert olur. Seçilen kıllar taranarak uzunlamasına yan yana getirilmiş olurlar. Taranan kıllar iplik haline getirilir. Keçi kılından yapılan ip ne kadar ince ise o kadar değerlidir.

Taranmış olan kıllar 20-25 gram ağırlığında parçalara ayrılır. Bu parçalara tapul denir.
Boyu 30-35 cm olan, ora kısmı şişman, uçları ince, odundan yapılmış yığ, tapulları iplik haline getirmek için kullanılır. Tapullar yığa takılır ve yığ döndürülür. Yığ döndürüldükçe tapullar ipe dönüşür (s. 33).

Dantel
Çember, çarşaf, yastık geymesi (Yastık kılıfı) ve peşkirlerin kenarlarını ve pencere perdelerinin alt kısımlarını süsler (s. 34).
İğne oyası daha çok sahil kesimde görülür. İç kesimlere gidildikçe iğne oyası bilen kişi sayısı azalır.

Ağaç işleri
Kadı / Gerdel: Genellikle kestane, kökar ve ıhlamur ağacından yapılır. Kullanıldığı işe göre adlandırılır: Turşu kadısı, yağ kadısı… (s. 37)

Kayık: Sağlam olması için kestane ağacından yapılır.

Konsol: Ceviz ağacından yapılır. Üstte bulunan küçük çekmecelerde takı ve süs eşyaları saklanırdı.

Tepuri: Ceviz, ıhlamur, çam tahtalarının birleştirilip daire şekline getirilmesiyle oluşturulan sofradır.

Külek: Yüksek rakımlı köylerde yoğurt ve yağ koymak/saklamak için kullanılan tepsi şeklindeki ahşap kaptır.
Kot ve Ölçek: Bir ölçek bir teneke hacminde ve ebat olarak 20 cm3 büyüklüğündedir. Kot bunun yarısıdır. Her ikisi de hem ölçek hem de ölçü birimi olarak kullanılır (s. 45).

Demircilik
Önceleri her yerleşim biriminde mutlaka bir demirci bulunurdu. Geçimini topraktan elde eden insanlar kazmaya, baltaya, çapaya vs. aletlere ihtiyaç duyarlardı.
Körük ve örs demirci atölyesinin bel kemiğidir. Çeşitli boylarda çekiçler, kızgın demiri tutmaya yarayan kıskaç ve maşa, pürüz gideren törpü, keski, makas gibi aletler demircinin eli ayağıdır.

Demire su verme, yapılacak alete göre değişik usullerde yapılır. Kızdırılan demire çekiç darbeleriyle istenilen şekil verildikten sonra tam korlaşmadan suya veya yağa daldırılıp söndürülerek su verilir. Bu işlem üç defa tekrar edilir. İlk denemede çok kızdırılırsa alet ters olur ve atar. Son su vermede tuz veya potas da kullanılır. Sebebi ise demir tavında iken hava ile temasını kesmektir (s. 53).

---
Rize El Sanatları, Rize Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Yayınları, 2. Baskı, Trabzon, 2004


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder