12 Şubat 2023 Pazar

19. Yüzyıl Sonrası Türkiye'de Toplumsal Değişimlerin Konut Mekanına Etkisi

 19. Yüzyıl Sonrası Türkiye'de Toplumsal Değişimlerin Konut Mekanına Etkisi

 

Kentler ve kentlerin fiziksel ortamını oluşturan binalar, ülkelerin toplumsal yapı ve yaşam kültürlerini yansıtan somut öğelerdir

 

19. yy sonlarından itibaren Türk toplumunda bir sosyal değişim süreci yaşanmış ve bunun neticesinde; toplumsal yapı, kurumlar ve sosyal hayat farklılaşmıştır.

…günümüzde küreselleşmenin etkisiyle neredeyse toplumun geleneksel yaşam biçimlerini tamamen terk ederek farklılaşmasıyla sonuçlanmıştır.

 

Konut, mekan ile toplumun bir ara kesitini oluşturmakta ve incelenen dönemlerin /  kültürel yapısını en iyi yansıtan olgudur (s. 1).

 

Mekan

Arapça mekan sözcüğü ‘‘kevn’’ kökünden gelir; var olma, varlık, vücut demektir.

…mekan ancak algılayıcı konumundaki insan ile anlam kazanmaktadır.

 

Konut / hane halkı için mekanı tanımlayan, sınırlayan fiziksel bir birim,

 

Coğrafyanın sunduğu doğal kaynak ve malzeme olanakları konutun doğal belirleyicileridir.

Ancak günümüzde bu durum farklılaşmıştır (s. 5).

 

19. Yüzyıl Öncesi Konuta Genel Bakış

Asya stepleri, yaşamaya, yerleşmeye elverişsizdir.

‘‘Yer kavramı’’ ve ‘‘vatan duygusu’’ bir anlamda topraktan çözülmüştür. (Küçükerman, 1996).

Göçebe yaşam tarzı aile toplumunu getirmekte, (kadının önemi artmakta)

Aileler kendi çadırlarında yaşar, çadırların bir araya gelmesiyle de güven duygusunun pekiştirildiği toplulukları oluştururlardı. / s. 8

 

…çadırlar, yapı içinde odalara dönüşmeye başlamıştır.

 

Türk evinin biçimsel özellikleri ve gelişimi S. H. Eldem tarafından rölöve ve restitüsyonlarla ortaya konulmuştur.

Türk Evinin en ilkel durumu ‘‘sofasız plan tipi’’ dir. Odaların birbirleri ile ilişkileri yoktur. Her odaya dışarıdan girilir.

 

18. yüzyılda ortaya çıkan ‘‘İç sofalı Plan Tipi’’ geleneksel Türk evinin en yaygın olanıdır.

 

18. ve 19. Yüzyıllarda öncelikle İstanbul’da ‘‘orta sofalı plan tipi’’ uygulanmaya başlamıştır.

 

Sofa, odalar arası ortak bir mekandır. Türk evinin en karakteristik öğelerinden biridir. Bütün oda kapıları sofaya açılır.

Sofa değişik yörelerde sergah, sergi, sayvan, çardak, divanhane gibi isimler alırlar (s. 21).

 

Türkiye’de konut incelenirken çoğunlukla izlenmiş olunan yol konunun zamansal olarak dört döneme ayrılmasıdır. Bu dönemler:

1. 19.yy ikinci yarısından Cumhuriyet’in ilanına kadar geçen süre

2. Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1950’lere kadar geçen süre

3. 1950’lerden 1980’lerin başına kadar geçen süre

4. 1980 sonrası olarak ayrılmıştır.

 

Osmanlı toplumunda Tanzimat sonrası yaşanan değişimler toplumun iç dinamiğinin bir sonucu değildir.

 

19.yy / Köşk konak hayatı ağırlığını daha çok duyurmaya başlamıştır.

Asıl yaşanan konutun dışında bir ‘‘sayfiye evi’’ sahibi olma düşüncesi bu dönemde ortaya çıkar.

…ailelerin yaşantısı daha da dışa dönükleşmiş,

Konutlarda harem ve selam ayırımı zayıflamış ve konuk odası, yemek odası gibi yeni mekanlar ortaya çıkmıştır.

 

Ardışık düzende sıralanan konutların, canlı bir organizmayı oluşturan hücreler gibi mahalle ölçeğinde yerlerini almaları, başta yangın ve salgın hastalıkların çok çabuk yayılmasına neden olmuştur (s. 27).

 

Fener- Balat bölgesine yerleştirilen Yahudiler, nüfus yoğunluğuyla ters orantılı dar mekanlar içinde apartman mimarisinin ilkel bir biçimi olan konut tipini yaratmışlardır.

19.yy’un sonlarına doğru birkaç katlı apartmanlar Beyoğlu’nun siluetine katılırlar.

 

Yeni tipolojik değişimin ilk örneğini / “bitişik diziler içinde yer alan’’ orta ve küçük konutlar vermektedir.

 

(Bitişik nizam sıra evler) bazı ortak özellikleri paylaşmaktadır

Tek yapı için geliştirilen özelliklerin, söz konusu yapının tekrarıyla / sokağa cephe düzeni, cumba ve balkonlarının ritmiyle, görsel açıdan büyük bir etkinlik ve süreklilik katmaktadır (s. 34).

 

Apartmana geçiş önemli bir dönüm noktası olmuştur.

 

Konut tasarımı açısından, sofa ya da tüm odaların açıldığı hol / farklı yapı jenerasyonlarını da birbirine bağlayan en önemli ortak özelliklerden biriydi. Sofa hem seçkin ve varlıklı kimselerin görkemli konutlarının, hem de mütevazi insanların sıradan konutlarının mekan organizasyonunda en yaygın öğeydi (s. 39).

 

(İlk toplu konut) 1918 yılında, İstanbul’da 7500 konutun yok olmasına yol açan yangında konutlarını yitiren ailelerin bir kısmı için bağış yoluyla ve Vakıflar’a ait bir arsa üzerinde 124 konut ve 25 dükkan yaptırılmıştır (s. 41).

…merkezdeki avluların / komşuluk ilişkilerini geliştiren ortak açık mekanlar görevi yaptıkları yadsınamaz. …odalar dış çeperlere yerleştirilerek ortak yaşantıdan uzaklaştırılmış, böylece aile mahremiyetinin korunmasına özen gösterilmiştir.

 

İstanbul’da konak hayatı Tanzimat ile birlikte önem kazanır ve II. Meşrutiyet ile birlikte çöküşe geçer.

 

19. yüzyılda toplumun içinde bulunduğu değişim sürecinin etkisiyle geleneksel konutun kuruluş prensipleri önemini yitirmeye başlamıştır.

19 yüzyılın başından beri görülmeye başlayan işin evden ayrılması / evin ‘‘özel alan’’ olarak algılanma sürecini başlatmış ve dolayısıyla evin dış dünyaya açılan kapısı olan selamlığın fonksiyonlarını yitirmesine neden olmuştur.

Evin odaları yavaş yavaş özelleşmeye başlamıştır. Artık tüm fonksiyonları karşılayan Türk evinin en önemli unsuru olan oda parçalanmaya başlamıştır (s. 43).

 

Cumhuriyet döneminde devlet eliyle yaptırılan ilk konut uygulaması Mimar Kemalettin tarafından tasarlanıp Ankara’da inşa edilen sosyal konut ‘‘Evkaf Apartmanları’’ (1927-1928) olmuştur (s. 50).

 

İlk on yılda toplum düzeni ve yaşam biçimindeki değişimle mekanlarda hissedilen, eskiden kopma ve gelenekseli reddetme eğilimleri, ikinci on yılda gelişen yeni konut tiplerine geçişi hızlandırmıştır (s. 57).

Bu dönemde eğitim görmüş mimarların yapılarında yenileşme istekleri ağır basar.

 

Odaların, genellikle bir sofa etrafında toplandığı bu mekanların Cumhuriyet sonrasında kullanım biçimleri değişmiş; önceleri her ihtiyaca cevap verecek şekilde sabit elemanlarla (sedir, yüklük, dolap gibi.) kurulan “Oda”lar daha sonra özelleşmeye başlamıştır.

…“sofa” ortak kullanım alanı olma özelliğinden uzaklaşarak; bazen toplu yemeklerin yendiği aynı zamanda da odaların dolaylı olarak ısınmasını sağlayan sobaların yerleştirildiği bir sirkülasyon alanı haline gelmiştir (s. 60).

 

1950-60 arasındaki DP iktidarı kapitalist ilişkilerin gelişmesini hızlandırdı.

…kırdan şehre zaten başlamış olan göç hızlandı.

 

Taşradan kente göç eden kesimin ikinci kuşakta da kentli bir kimlik kazanamamıştır, ancak bu kesim kentli olamadığı gibi taşralı da değildi. / arabesk kültür

 

Televizyonun yaygınlaşmaya başlaması toplumda önemli etkiler oluşturmuştur.

 

Devletin halkın konut sorununa sahip çıkmaması karşısında halk kendi sorununu çözmek için bu yola başvurmuş / gecekondu

 

Emlak Kredi Bankası / ilk girişimlerinden biri 1947’de başlanan İstanbul’daki Levent mahallesidir.

1930’larda memur sınıfı için sorun olan konut, 1960’larda işçi sınıfının da sorunu haline gelmiştir.

Sabit ve düzenli geliri olmayan işçiler, banka kredilerinden uzak durmuş daha ziyade kooperatiflere yönelmiştir.

 

…apartman, modern sanayi toplumlarının yeni belirmiş, orta tabakalarının, işçi ve memurların konutudur. Onlarla beraber doğmuştur ve toplumun orta tabaka yaratma biçimi ve hızı ile koşut gelişmiştir / s. 70

 

Konut mekanları ve mekan organizasyonları üzerinde en etkili değişimlerden biri soba ile ısınan konutlardan, kalorifer ile ısınan konutlara doğru yönelen değişimdir.

…bugün formülleşen üç oda bir salon plan tipleri kaloriferli ısınmanın yaygınlaşması ile ortaya çıkmıştır (s. 72).

 

…misafir odası yavaş yavaş ortadan çekilmeye başlamıştır. Misafirler için büyük bir mekanın ayrılması anlamsızlaşmıştır.

…buzdolabı ve çamaşır makinesi 1950 sonrası yaşama girmeye başlamış dolayısıyla da yeni yapılan apartmanlarda mutfak ve banyonun boyutlarını genişletmiştir.

 

80’lerin kültürel ikliminde her şey dışarı yansıtılırken, evdeki mahrem sayılan mekanlar da kamuya açıldı. Ev sahipleri misafirlerini evlerinin yatak odalarına kadar gezdirmeye başladı. Tüm toplumsal, sosyal ilişkiler gibi ev yaşantısı da gözler önüne serildi (Gürbilek, 2001). / s. 75

 

Eskiden sık sık birbirlerini ziyaret eden aileler daha az bir araya gelmeye başlamış ve sosyal hayat ev dışına taşıp, yeni Batılı kalıplara girmeye başlamıştır.

 

1980 sonrasında kentte yeni bir rant olgusunu ortaya çıkarmış / bir kısmı barınma amacıyla değil kentin rantından pay alma çabası çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Artık gecekonduların bir kısmı kullanım değeri için değil değişim değeri için yani bir meta gibi alınıp satılmak için yapılmaktadır (s. 77).

 

1990’lı yıllarda ekonomik açıdan üst gelir grubuna dahil olan kesimler artık iyice zenginleşmiş olmalarının bir sonucu olarak yaşadıkları mekanlarda kentin diğer kesimleri ile (daha çok yoksullarla) karşılaşmak istemedikleri için İstanbul Bahçeşehir ve Kemer Country örneğinde olduğu gibi şehrin dışında, yalnızca seçkin insanların oturduğu ve koruma altındaki yapay cennetlerde yaşamaya başlamışlardır (s. 80).

 

2000’li yıllarla kapalı konut alanları inşaatlarında hızlı bir artış olmuştur.

 

Servis mekanlarındaki değişimler / ikinci tuvaletler artık depo olarak kullanılmaya başlanmış

…yaygınlaşan başka bir unsur da ebeveyn banyosudur.

 

Sonuç

Batılılaşmanın Devlet eliyle gerçekleştiği bu dönemde aile yapısında ciddi değişimler olmadığı gibi Avrupa ile sürekli ilişki halinde olan Gayrimüslim kesim ve İstanbul hariç konut kültüründe farklılaşma görülmemektedir.

 

Devlet eliyle sıra ev şeklinde konutlar yaptırılmış, eski mahalleler dizi ev mantığında, bitişik konutlar olarak inşa olmuşlardır.

 

Geleneksel unsurlar evin gerçek kullanıcısı, batılı unsurlar ise tamamen konuklar içindir (s. 86).

 

Eskiden evin ve mutfağın çekip çevrilmesiyle birlikte çocukların ve yaşlıların bakımını da üstlenen kadın artık eve gerekli zamanı ayıramamaktadır. Bunun neticesinde yaşlılar kendi ihtiyaçlarını karşılayabildikleri süre içerisinde kendi evlerinde yaşamaya devam etmektedirler.

Zeylan, Pınar Kezban (2009), 19. Yüzyıl Sonrası Türkiye'de Toplumsal Değişimlerin Konut Mekanına Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder