12 Şubat 2023 Pazar

Depreme Dayanıklılık Geleneksel Yapılardan Alınacak Dersler

Depreme Dayanıklılık Geleneksel Yapılardan Alınacak Dersler

(Stephen Tobriner’den aktarıyor) “Deprem sonrası yeniden yapılanma çalışmalarını anlatan iki sayfalık bir belgede... 1766 İstanbul Depremi yayınlanmıştı. Bu depremde Topkapı Sarayı hafif derecede hasar görmüştü. Bilinmeyen yazar, Sultan ve ailesinin güvenliği için Topkapı Sarayı'nın bahçesinde veya belki de Edirne'de ahşap yapılar inşa edildiğini söylüyor.

Ayrıca, hükümetin büyük miktarlarda ahşap ve çivi ithal ettiğini yazıyor. Ambraseys ve Finkel tarafından yayınlanan bir başka belgede Peder Tarillon, 10 Temmuz 1688 İzmir Depreminden sonra taş duvar yapımının sadece temel ve duvarların alt kısımlarında kullanıldığım belirtiyor. Yapıların üst katları içleri tuğla dolgulu ahşap çerçevelerle inşa ediliyordu; ki bunun dayanıklı bir teknik olduğu daha sonraki depremlerde kanıtlandı.”

(Randolph Langenbach’dan aktarıyor) “Gerçek geleneksel Türk mimarisi geleneksel inşaat tarzıyla iç içedir. Dışarıya uzanan çıkmalar aslında binaları güçlendirmeye yarar, çünkü altındaki duvarlardan iyice ileriye uzanan kirişler yükledikleri ağırlıklarıyla duvarları sağlam şekilde bir arada tutar. Bu sıkıştırma kuvveti, alttaki duvarlarda yatay kuvvetlere karşı ek güç sağlar.”

 

Genelde, bir yapının biçimlenmesi ne kadar düzgünse o kadar iyidir. Örneğin, simetrik kare bir bina düzgün olmayan L-biçimli bir binaya kıyasla kuvvetleri daha eşit olarak dağıtır. Düzensizliklerin olması, burulma ve gerilme birikimleri yaratabilir.

 

(Safranbolu evleri için) …bir yanında hayat ya da açık bir veranda / Türk evinin bu karakteristik mekanı, dolgu duvarları bulunmaması ve diğer dış duvarlardan daha az sayıdaki çapraz destekleri olması nedeniyle daha esnek olduğu için, deprem bölgesinde bir tehlike yaratır.

Komut, Emine M. (2001) Depreme Dayanıklılık Geleneksel Yapılardan Alınacak Dersler, Mimarlık Dergisi, Sayı: 299, s. 33-40

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder