Depreme Dayanıklılık Geleneksel Yapılardan Alınacak Dersler
(Stephen Tobriner’den aktarıyor) “Deprem sonrası yeniden
yapılanma çalışmalarını anlatan iki sayfalık bir belgede... 1766 İstanbul
Depremi yayınlanmıştı. Bu depremde Topkapı Sarayı hafif derecede hasar
görmüştü. Bilinmeyen yazar, Sultan ve ailesinin güvenliği için Topkapı
Sarayı'nın bahçesinde veya belki de Edirne'de ahşap yapılar inşa edildiğini
söylüyor.
Ayrıca, hükümetin büyük miktarlarda ahşap ve çivi ithal
ettiğini yazıyor. Ambraseys ve Finkel tarafından yayınlanan bir başka belgede
Peder Tarillon, 10 Temmuz 1688 İzmir Depreminden sonra taş duvar yapımının
sadece temel ve duvarların alt kısımlarında kullanıldığım belirtiyor. Yapıların
üst katları içleri tuğla dolgulu ahşap çerçevelerle inşa ediliyordu; ki bunun
dayanıklı bir teknik olduğu daha sonraki depremlerde kanıtlandı.”
(Randolph Langenbach’dan aktarıyor) “Gerçek geleneksel Türk
mimarisi geleneksel inşaat tarzıyla iç içedir. Dışarıya uzanan çıkmalar aslında
binaları güçlendirmeye yarar, çünkü altındaki duvarlardan iyice ileriye uzanan
kirişler yükledikleri ağırlıklarıyla duvarları sağlam şekilde bir arada tutar.
Bu sıkıştırma kuvveti, alttaki duvarlarda yatay kuvvetlere karşı ek güç
sağlar.”
Genelde, bir yapının biçimlenmesi ne kadar düzgünse o kadar
iyidir. Örneğin, simetrik kare bir bina düzgün olmayan L-biçimli bir binaya
kıyasla kuvvetleri daha eşit olarak dağıtır. Düzensizliklerin olması, burulma
ve gerilme birikimleri yaratabilir.
(Safranbolu evleri için) …bir yanında hayat ya da açık bir
veranda / Türk evinin bu karakteristik mekanı, dolgu duvarları bulunmaması ve
diğer dış duvarlardan daha az sayıdaki çapraz destekleri olması nedeniyle daha
esnek olduğu için, deprem bölgesinde bir tehlike yaratır.
…
Komut, Emine M. (2001) Depreme Dayanıklılık Geleneksel
Yapılardan Alınacak Dersler, Mimarlık Dergisi, Sayı: 299, s. 33-40
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder