12 Şubat 2023 Pazar

Doğan Kuban - Mimarlık Kavramları

Doğan Kuban - Mimarlık Kavramları

Fiziksel Çevre

…idealle gerçek arasındaki bu boşlukta mimarlık sanatı oluşur.


Genel Yapı Kavramı

eşyanın, kullanılacağı amaca uygun bir malzeme ile yapılması

 

Biçim malzemeyi, salt malzeme olmaktan kurtarıp ayağa kaldıran bir düzendir.

 

toplumun sahip olduğu teknik bilgi, yapım sınırlarını belirlemektedir.

 

Özel Bir Yapı Eylemi Olarak Mimarlık

Mekan hareketle belirlenir. Boşluğun mimarinin ayırıcı öğesi olması onun en gerçek yaşam değerlerinin ifadesi olmasındadır.

Sanatlar içinde sadece o mekana gerçek değerini verir.

…mimari üslup, bir kültür olgunluk çağına eriştiğinde başlayabilir.

 

…anıtsal bir cami ile bir gecekondu arasındaki farklılaşma, mimarlık olgusunun meydana gelme niteliğinden ötürü değil, amaç tanımının kapsamından ve olanakların sınırlılığından ileri gelir (s. 18).

 

Toplum örgütlenmesi ve İşlev Kavramı

Aileye ev, ölülere mezar, dinsel eylemler için tapınaklar yapılıyor. Böylece yapının işlevi en geniş anlamı ile, sosyal örgütlenmenin ifadesi olmakta, bu örgütlenme yapı tiplerini doğurmaktadır (s. 20).

 

Standardizasyon gerçek bir işlevsellikten çok, bir ekonomik zorunluluk, bir kütlesel üretim zorunluluğudur (s. 22).

…modern teknolojinin verilerini yapı alanına sokanların mimarlar değil, fakat mühendisler olduğunu görüyoruz. Betonarme ve çelik strüktürlü yapıların gelişmesinde ilk denemeleri onlar yapıyorlar.

 

Tekniğin biçim sınırlarını belirlediği bir gerçektir.

Ağaç çatı, tonoz ve kubbe hep yapı eyleminin özel koşulları içinde ortaya çıkmışlardır. Bu özel koşulları, toplumların ulaştıkları uygarlık düzeyi saptar (s. 24).

 

…insanlar yapıyı genellikle mimarın tasarımından farklı olarak kullanılırlar.

 

Geleneksel Yapım Malzemeleri ve Yapım Teknikleri

Geleneksel malzemelerin verdiği strüktür olanakları çok aşılmış ve çeşitlendirilmiştir.

 

…taş, mimarlığın en soylu malzemesi

 

Ağaç / hava etkilerine taş gibi dayanamaz,

 

…ağaç ve taşın zor elde edildiği bölgelerde, toprağa bağlı bir yapı malzemesi olarak kerpiç ve tuğla ortaya çıkıyor.

 

Kerpiçin fırınlanıp tuğla haline gelmesi, insanın eline taş gibi, dayanıklı, yeni bir yapı malzemesi veriyor.

 

Harç / Önce doğrudan doğruya çamur, yığma olarak, belki ağaç dallarıyla pekleştirilerek kullanılmış olabilir.

 

Bugün halk yapıcılığının dışında, geleneksel malzemenin, ekonomik zorunluluklardan çok, estetik nedenlerle kullanıldığı bir aşamaya vardığımız söylenebilir.

 

Geleneksel Strüktür

Doğal malzemenin olanakları geleneksel strüktür şemalarını çok sınırlandırmıştır.

 

…strüktürün yapımı, doğal olarak, önce taşıyıcı öğelerin yapılmasıyla başlar.

…aşağıdan yukarıya doğru oluşma (tektonik oluşum), mimari tasarımın da doğal eğilimidir.

 

Geleneksel strüktür öğelerini taşıyıcılar ve örtü olarak iki genel bölüme ayırabiliriz

…çelik ve betonarme strüktürlerin çok yaygın kullanılışı, duvarın taşıyıcı niteliğini ortadan kaldıran bir gelişme olmuştur.

 

Yunanlılar düzgün kesme taşlarla, yatay sıralar halinde tek tek taşlar) birbirlerine bazen metal kenetlerle bağlayarak taşıyıcı duvarı inşa ediyorlardı.

 

Her boşluk duvarı zayıflatır. Boşlukların açıldıkları düzlem boyunca duvara gelen kuvvetlerin boşluğun kenarlarına, ikinci bir geçit öğesi ile aktarılmaları gerekir. Geleneksel mimarlıkta, bu öğe hatıl veya kemerdir

 

Mısır ve Yunan'da, anıtsal yapıların ilerlemiş bir iç mekan tasarımına sahip olmamaları, onlarda mimari tasarımın zayıflığı olarak değil, fakat henüz yeteri kadar gelişmemiş bir yapı teknolojisinin sonucu olarak görülmelidir.

 

Büyük mekan tasarımlarına ulaşan yol, kemerin bulunmasıyla başlamıştır.

Kemerin biçimi, kemere gelen bütün kuvvetlerin kemerin üzengilerinde, kemerin dayanaklarına iletilmesini sağlar.

 

Tonoz, bir kemerin içinde bulunduğu düzleme dik bir aks boyunda hareket ederek meydana getirdiği örtü sistemidir.

 

…eğrisel tabanlı kubbenin düz duvarlara oturtulması sorunu, daireden kareye geçiş sorunudur.

…kubbeli yapıda yapı ile örtü arasındaki geçişi sağlayan sekizgen ya da dairesel tabanı elde etmek için üç yapı öğesi geliştirilmiştir. Tromp (tonoz bingi), pandantif (küresel bingi) ve Türk üçgeni.

 

Yapı ve Bezeme

Yapı yapmak ve çevre yaratmak kavramlarının içinde salt fiziksel nitelikleriyle açıklanamayacak istekleri başlıca üç grupta toplayabiliriz: Düzene ve ölçüye bağlı istekler; bezemeye bağlı istekler; düşsel imge yaratma istekleri (s. 51).

 

Türkler Anadolu'da Bizans çağındaki mozayik tekniğini kullanmamışlar, onun yerine İslam Ülkeleri için ortak alçı ve çini süsleme tekniklerini yeğlemişlerdir.

 

Güzellik, Sanat ve Mimarlık

İnsanoğlu kültür tarihi boyunca birbirinden o kadar farklı oluşlara güzel demekte, güzellik kavramı kişiden kişiye o denli değişmektedir ki güzelin her durumda yeniden tanımlanması gereken bir nitelikte olduğu da savunulabilir (s. 56).

 

Bütün insan eylemlerinin olumlu bir sonuca ulaşması için birlik ya da bütünlük bir zorunluluktur.

Birlik, yapı denen senteze bütünlük veren bir niteliktir. Bunun gerçekleşmesi, yapının kavranabilen öğelerinde ve bütününde aranan özelliklerin birbirleriyle çelişme halinde olmamasına bağlıdır

 

Ölçü ve Oran (Proporsiyon)

Yapıların her şeyden önce, içlerinde yaşayan insanlarla orantılı olarak meydana gelmeleri gerekir.

Dar bir koridor, basık bir tavan, uçsuz bucaksız bir salon, ölçüleriyle insanın psikolojik yapısında olumsuz etkiler uyandırırlar (s. 61).

 

Yapının fiziksel çevre içindeki etkisi, yapı tasarımının bir bölümünü oluşturur.

 

En çok önem verilen oran, yapının yüksekliği ve genişliği arasındaki orandır.

…yükseklik genişlik oranının, dinlenme ile çaba, dinginlikle hareket arasında bir ilişkiyi belirttiğini, yani fizyolojik ve psikolojik bir içeriği olduğunu kabul ediyordu

 

Bir biçimsel düzende, benzer öğelerin veya öğe gruplarının birbirini izlemesi / Ritm

 

Ritm zaman boyutu ile bağlantısı olan bir özellik olarak, mekanda hareket, mekanda yönlenme gibi oluşları da etkiler.

 

Kent ve Mimarlık

Kent bir sosyal olgudur

Her uygarlık, kentlerini, toplumsal ve kültürel örgütleşmesinin gereklerine göre meydana getirmiştir.

Kentin gittikçe daha geniş bir biçimlendirme istemine uyacak fiziksel düzeyde bir bütün oluşturması, toplumun sosyal örgütleşmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar.

…belediye yapısı Osmanlı kentinde yoktur.

 

Tarih Boyunca Toplum Yapısı ve Mimarlık Mesleği İlişkileri

mimardan iş isteyenler / Rahipler ve krallar. / büyük yapı faaliyetlerinin ekonomik kaynağı buradan gelmektedir.

Tapınak çevresinde geleneksel biçimler korunur, saray çevresinde beğeni standartları saptanır. Halk katına inerken bu merkezlerin biçim ve beğeni ölçütleri yavaş yavaş katılığını kaybeder… / s. 72

 

Toplum tarafından gereksinme duyulmayan, onun örgütleşmesinin gerektirmediği bir yapının ortaya çıkması olası değildir.

Herhangi bir eylemin toplumsal statüsü ile onun gerektirdiği yapı yoğunluğu ve önemi arasında hiç bozulmayacak bir oran ilişkisi açıkça görülüyor. / s. 73-74

 

Anadolu'nun betonarmenin girmesinden önce, yani aşağı yukarı İkinci Dünya Savaşı öncesine kadar, geleneksel yapı düzenini değiştirmediğini biliyoruz.

 

Sonsöz

 

Çağdaş Mimarlık Üzerine Gözlemler

 

Türkiye'de Çağdaş Mimarlığın Gelişiminde Kuramla Pratiğin Sınırları Üzerinde Gözlemler

Batılı bir mimarlık ve kent imgesinden esinlenerek geliştirilmiş modeller Cumhuriyet dönemi mimarlığının tarihini oluşturur.

 

Ulusal Mimarlık Üslubu Üzerine

Ulusal üslup sorunu bilim, teknik ve kültürünü ithal eden bütün ülkelerde vardır. Fakat kültür ihraç eden Batı ülkelerinde üslup tartışmalarının yoğunluğuna karşın "ulusal" üslup kavgası yoktur.

 

Modern ve Post-Modern Kuram ve Eleştiri Üzerine Gözlemler

 

Kuban, Doğan (2002), Mimarlık Kavramları, YEM Yayınları, 6. Basım, İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder