Bellek ve Mimarlık İlişkisi Kalıcı Bellekte Mekânsal Öğeler
…çalışmada bireyin hatırladıklarının ne kadarının mekânsal
olduğu, mekânın akılda kalan yönlerinin neler olduğu üzerine kurulan bir model
çerçevesinde değerlendirilmektedir.
GİRİŞ
Son yıllarda / konutların birçok açıdan birbirine benzerliği
konut tasarımlarının mimari tasarım ürünü olmaktan çok ekonomik bir gösterge
olduğunu ortaya koymaktadır.
…kent imgelerinin kullanılmadığı, üç artı bir, iki artı bir
gibi sayısal ifadelerle konutun yaşamsal değerinden çok (sayısal) boyutlarının
ön plana çıkarıldığı konut tasarımları sonucunda, uygulamada ortaya nitelikleri
kimliksiz ve anonimleşmiş mimari ürünler çıkmaktadır.
…araştırmacılar, geleneksel yaşam biçimini yansıtan konut
imgelerinin insanların geçmişle bağ kurmaları açısından önemli olduğu görüşünde
birleşmektedir (s. 1).
KAVRAMLAR VE TANIMLAR
Literatürde bireyin belleği, yaşama biçiminin ve
algılamalarının bir ürünü olarak kabul edilmektedir.
Bellek kavramı yoğun olarak nörolojinin, psikolojinin,
felsefenin ve sosyolojinin çalışma alanları içerisinde yer almaktadır.
Webster Sözlüğü’nde bellek: (1a) kişinin hatırlama
kapasitesi, (1b) tanıma ve hatırlamanın tanıklığında organizmanın
aktiviteleriyle veya deneyimleriyle öğrendiği ve elde ettiği şeylerin
depolanması; (2a) anımsatıcı şey veya kimse, (2b) hatırlamanın koşulu veya
gerçeği, (3a) geri çağırma ve hatırlama davranışı, (3b) hatırlanan kişi veya
şeyin imgesi veya izlenimi şeklinde tanımlanmaktadır.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde; Bellek: yaşananları, öğrenilen
konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü,
akıl, hafıza, dağarcık. / s. 9
Psikolojide bellek karmaşık bir ruh olgusu olarak
açıklanmakta…
Bellek denilen bu yetenek insanın toplum içerisinde
gelişimini ve etkinliğini sağlayan en önemli özelliklerinden biridir.
Lang, algıyı çevreden bilgi alma veya edinmeyi içeren
aktif bir süreç olarak özetlemektedir
Algılamanın üç önemli teorisi Gestalt, Transaksiyonal
yaklaşım ve Ekolojik yaklaşımdır.
Biçim algısının gerçekleşebilmesi için yedi etkenin
varlığından söz edilmekte ve bu etkenler, yakınlık, benzerlik, çevreleme,
devamlılık, kapalılık, bölge ve simetri şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Algı, insanın duyuları aracılığı ile çevreden aldığı
bilgileri işleme süreci olarak tanımlandığına göre, çevrenin yaydığı
uyaranların duyu organlarına ulaşarak, duyum mekanizmalarını harekete geçirmesi
algısal sürecin başlangıcı, algılanan nesnenin bellekte kodlanması, depolanması
ise kalıcı belleğin oluşum süreci olarak kabul edilebilir (s. 17).
…görme duyusu daha sonra işitme duyusu mekânsal bellek
açısından önem kazanmaktadır.
İmge, fiziksel bir algılamanın ürettiği bir duyumun zihinde
yeniden üretilmesidir. Bu yüzden, bir insanın gözü belli bir rengi
algıladığında, zihnine o rengin bir imgesini kaydedecektir.
Her imgede bir görme biçimi yatar. Bir imge yeniden
yaratılmış ya da yeniden üretilmiş görünümdür (Berger). / s. 19
Ev yaşamak için bir mekân, Kişinin sevdikleriyle
kurdukları ilişkilerin bütünü, Bağlılık ve sahiplenme duygusudur.
Konutta yaşayan kişi ile konutu arasında özel bir ilişki ve
bağımlılık oluşmaktadır (s. 22).
Ev, kişinin geçmişiyle bağlantısının aracılığıyla kimliğin
sürekli oluştuğu bir yerdir (s. 23).
Bellek, algı ve ev kavramları üzerinde temellenen mekân
belleği yapılan incelemeler ve araştırmalar sonucunda “Yaşam boyunca mekânla
ilgili duyumların, algılamaların, öğrenmenin, deneyimlerin ve anıların yalnızca
kendi bileşenleri ile değil; içinde geçen fenomenlerle, ortam özellikleriyle ve
yaşamla birlikte, bir başka deyişle "bağlamı" ile birlikte belleğe
kaydedilmesi, ilişkilendirilmesi” olarak tanımlanmaktadır (s. 24).
BELLEK VE MİMARLIK İLİŞKİSİ
1960 ve 1970’li yıllarda yapılan biyolojik temelli bellek
araştırmalarının birçoğu kısa süreli ve uzun süreli bellek temellidir
Uzun süreli belleğin tartışmaları ise 1970’li yıllarda
araştırmacıları etkilemiştir
…üç farklı bellek türü: duyusal bellek, kısa süreli bellek
ve uzun süreli bellek / s. 25
Görüntü ya da seslerin çok kısa zaman aralığında akılda tutulması
sırasında ortaya çıkan bellek türü duyusal bellek olarak adlandırılmaktadır.
Sinir hücreleri arasındaki elektriksel akım işler olduğu
sürece, akılda tutulan bilgi anımsanır.
Bir bilginin uzun süreli belleğe girmesi protein sentezi ile
gerçekleşmektedir. Bu yüzden anestezi de olduğu gibi sinir etkinliği geçici
olarak durdurulduğunda kişinin geçmişe ilişkin belleği silinmektedir.
Her belleğin kendine özgü kodlama, depolama ve ara-bul
geriye getir aşamaları vardır.
Uzun süreli bellek bilginin temsil ediliş biçimlerine göre
“deklaratif” veya “prosedürel” olmak üzere ikiye ayrılır.
Deklaratif bellek, prosedürel bellek türüne göre hızlıdır.
Olaylar ile benzerlik kurmaya çalışır.
Tulving (1972),
deklaratif belleği, episodik ve semantik bellek olmak üzere ikiye ayırmaktadır.
Episodik bellek, kişinin hayatındaki geçmiş olaylara referans veren bellek
türüdür.
Semantik bellek ise dünyanın bilgisine referans verir.
Gerçekler, kavramlar ve dilbilgisi gibi organize bilgileri temsil eder (s. 29).
Özellikle ilginç olan orta yaşların en az hatırlanan yıllar
olma eğiliminde olmasıdır.
Hatırlanan dönem ve şimdiki yaş farkı arttıkça anı sayısı da
artmaktadır.
Olayların birbirine benzerliği arttıkça, bir anı bir
diğeriyle benzeşmekte ve bu yüzden hatırlanabilirliği azalmaktadır (s. 31).
Bellek şimdiki yaşantıya yönlendirici rolü ile rehberlik
eder.
İnsan belleği ile ilgili teoriler dört önemli tarihsel
gelenek etrafından şekillenmiştir. Bunlar, Aristotelesçi (Klasik), Rasyonalist
(Akılcı), Deneyci ve Yapısalcı modellerdir.
Platon’un Theatetus’unda bellek önceki deneyimlerin ruhta
kalan izlenimidir.
…belleğin bütünüyle ruhun bedenle girdiği ilişkiden doğan
bir etkinlik olduğunu belirtir.
Aristotle, bütün düşünme etkinliklerinin imgeleri
kullandığını, düşünce tarafından kullanılan bütün imgelerinse duyum eliyle
sağlandığını öne sürer.
(Locke) Çocuk görür, duyar, tadar ve kavramlar duyumsal
izlenimlerle oluşur. Zihin duyumsal izlenimleri alır ve onları daha karmaşık
birimler içine sokar. Kavramsal temsiller, karmaşık düşüncelerdir.
Halbwachs ise belleğin sosyal koşullara bağlılığını ortaya
koymuştur.
…mutlak bir yalnızlık içinde büyüyen bir bireyin belleğinin
oluşmayacağıdır (s. 38).
Bir gerçeğin bir grubun belleğinde yer etmesi için, belli
bir kişi, yer ya da olay biçiminde yaşanması gereklidir (Halbwachs, 1941).
Hatıralar yaşanan mekâna bağlıdırlar. Aile için ev, kırsal
kesimde yaşayanlar için köy ve vadi, bir coğrafyada yaşayanlar için o coğrafi
bölge mekânsal hatırlama çerçevesini oluşturur (s. 39-40).
Bellek, sadece geçmişi kurgulamakla kalmaz, aynı zamanda
şimdinin ve geleceğin deneyimlerini de organize eder (Assmann, 2001). / s. 40
Rutin taklitler “gelenek” statüsünü kazandığı, yani amaca
yönelik anlamının ötesinde bir anlama sahip olduğu zaman taklitçi belleğin
sınırları aşılır. Gelenekler, kültürel anlamın devredilme ve canlandırılma
biçimi olarak kültürel belleğin alanına girer.
Kentin adı sürekli olarak aynı kalsa da, fiziksel strüktürü
sürekli olarak değişim gösterir,
Sosyal gerçekliğin istekleri ve baskıları, kentin düzenini
sürekli etkiler, kent belleğin tiyatrosu gibidir. (Boyer,1996)
Kentteki mimarlık, sadece planlamacıların ve mimarların
belli bir düzen içerisinde temsil ettiği bir biçimlenme değildir, aynı zamanda
toplumu içinde barındırırlar (Boyer,1996). / s. 42
Geçmişle olan süreklilik koparıldığında, tarih ortaya çıkar.
Tarih geçmişi düzene sokar,
ÇOCUKLUK DÖNEMİ VE BELLEK
Çocukluk dönemi üç ayrı gelişmeye ayrılmaktadır: Duygusal
gelişme, algısal gelişme ve bilişsel gelişme.
Çocukluk dönemi hatırlarında sürekli bir “yer” olgusu
vardır.
Araştırmacı, kişinin çocukluk dönemine ait bu mekânları
yıllar sonra hatırlayabilmesinin nedeninin yerlerle kurulan duygusal ilişkinin
varlığından kaynaklandığını ileri sürmektedir (s. 54).
TÜRKİYE’DE MEKÂNSAL VE SOSYAL BELLEK
Geleneksel ev / belirli bir kültürün geliştirdiği kavramsal
yaşama modeli…
1. Kuzey Anadolu Bölgesi-Ahşap
2. Orta Anadolu Bölgesi-Kerpiç ve Taş
3. Güney Anadolu Bölgesi-Ahşap ve Taş
4. Batı Anadolu Bölgesi-Taş / s. 60-61
(Eldem) Karadeniz evinin başlıca özelliği, plandan çok yapı
tekniğinden gelmektedir.
Binalar çoğunlukla masif ve yüksek bir zemin katı üzerine
oturtulmaktadır. Üst katın duvarları dolma şeklinde inşa edilmektedir.
İç Anadolu evleri / Duvarlar yığma kerpiç tuğla, damlar
kavak atkılar üzerinde kerpiç toprak şeklinde inşa edilmektedir.
Ege evleri / ahşap cumbaya rastlanmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi / avlu (hayat) burada kapalı / Sofanın
görevini de avluya bağlı bulunan tandırevi karşılamaktadır.
Kuban / oda ve hayat-eyvanın Türk Evi’nin iç mekânlarının
yaratıcısı olduğunu belirtmektedir.
Türk evi plan tiplerini Eldem(1987) dört gruba ayırmıştır:
1. Sofasız plan tipi
2. Dış sofalı plan tipi
3. İç sofalı plan tipi
4. Orta sofalı plan tipi.
Sofa bir geçiş mekânıdır, aynı zamanda bütün ev halkının
toplandığı, düğün ve eğlencelerin düzenlendiği yerdir.
Türk evi’nde / evin alt katlarında odaların pencerelerin
küçük, üst kattaki pencerelerin ise odalara gelen ışığı ve görüşü arttırmak
amacıyla büyük boyutta tutulduğu görülmektedir. Alt kat pencerelerinde güvenlik
ve mahremiyet açısından ahşap kepenkler veya kafesler gibi bileşenler
kullanılmaktadır (s. 65).
Cumhuriyet Dönemi ülke genelinde kent ve konut sorunları;
Savaş ve / yangınların tahrip ettiği alanlar / Ankara’nın
modernleşme hedeflerine uygun şekilde imar edilmesi, / işçiler için konut / örnek
köyler oluşturma çabaları, / doğal afetler sonucu ortaya çıkan konut sorunu, / iç göçün etkileri…
(Alman Harbi / kıtlık ve bunun sonucunda başlayan göç –
Harpten sonra Marshall yardımları ve bunun etkisiyle hızı armaya devam eden
göçler; bunlar kent kültürüne etki eden ve göz ardı edilen unsurlar)
Ankara Belediyesi’nin 1925 yılında Yenişehir’de yaptırdığı 198 konut
Cumhuriyet’in ilk toplu konut girişimi olarak kabul edilmektedir.
BELLEK MEKÂN İLİŞKİSİ MODELİ
Mekân birey için ne kadar çok bağlam içeriyorsa mekân o
kadar kalıcıdır.
Evde kullanılan yapı malzemelerinin dokunulduğunda verdiği
his, vs.
ALAN ARAŞTIRMASI
Cengiz Solakoğlu / s. 85 vd.
damda piknik
sobanın üzerinde kaynayan bir kazan
kiliseden alınan bir org
kapının önündeki demir tokmağı kış aylarında buz tuttu
Nihat Gökyiğit / s. 90
Batum / meyva ve sebze üretim yeri / Ermeniler’le beraber
yaşıyorlar.
Tavanda üzümler asılır, yerde sepetler içerisinde meyveler
bulunur
salon tabiri için “Zal” kelimesini kullanıyor
fasulye sırığından atçılık oynadı
Latife Gürer / s. 97
Çayhan Dervişoğlu / s. 99
Eski Rize evlerinin olduğu bir çevrede yetişiyor. Ahşap
evlerinin olduğunu, tavanlarının yüksek oluşunu, tavanlardaki süslemeleri ve
her odada hamamlığın olması hafızasında derin izler bırakmış.
Bize gelen herkes mutfakta otururdu.
Mutfaktaki bakır sinileri, ateşi, ocaklığı, güğümleri
hatırlıyor.
Kapıların kocaman kilitleri
Sunay Akın / s. 101
Koridorda soba yanıyor ve bütün ev ısınsın diye
evde girilmesi yasak olan tek yer evin salonu
Evlerinin çatısı yok, düz bir çatıları var ve bu çatı
aslında bir toplanma mekanı. Liman ve deniz manzaralı olan bu evin terasında
komşularla beraber iftarı andıran yemekleri ve eğlenceleri anımsıyor.
İbrahim Bodur / s. 104
Annesinin babasının kaldığı odanın zemininde ahşabın
döşenmediğini burasının toprak olarak kaldığını anımsıyor.
Ali Atmaca / s. 108
Turgut Alton / s. 110
Mutfakta panjurların olduğunu fakat camların olmadığını
söylüyor.
…oyuncakçının dükkânını bir şey almadan saatlerce izlediğini
hatırlıyor.
Metin Hadi Yıldızoğlu / s. 115
Özay Turnaoğlu / s. 120
…babası aslen Rizeli, Alaçam köylerinde tütün, mısır, buğday
ürettiriyor.
Altan Öymen / s. 123
Türkan Sabancı / s. 129
Suna Ezer / s. 132
Nihal Yeğinobalı / s. 136
Manisa / Yunan Ordusu yüze yakın yerleşim birimini ateşe
veriyor. Nihal Hanım’ın ailesi de bu yangından nasibini alıyor.
İki katlı resim gibi bir evdi
Yer yatakları misafir gelmeden kalkardı, neresi müsaitse
orası misafir odası olurdu
Pencerenin altında dört köşe bir amblem olduğunu ve bu
işareti yıllar sonra İtalyanca olarak evin sigorta şirketinin adının yazdığını
fark ettiğini anlatıyor.
Nazire Dedeman / s. 139
Murat Belge / s. 142
Alsancak semtinde hatırladığı çocukluk evinin sokağı Gazi
Kadınlar Sokağı olarak biliniyor. O dönemlerde sokaklara isimler verildiğini,
daha sonra sokakların numaralarla anıldığını anlatıyor.
Nevin Sürmen / s. 144
ARAŞTIRMANIN ANALİZİ VE YORUMLANMASI
(neleri hatırlıyorlar) uyuma, yıkanma-hijyen, yeme içme,
sohbet etme, oturma, yemek pişirme, oyun oynama gibi eylemlerin ön plana
çıktığı görülmekte
Bazı bireyler kokuları, bazıları sesleri anımsayarak
mekânları ayrıntılamış
Sosyal ilişkilerin geçtiği mekânlar, ve oyun oynanılan
yerler mutlulukla hatırlanmaktadır.
Korkulan mekân sekiz bireyde tuvalet, bir kişide mezar, bir
kişide de depo ve odunluktur.
SONUÇ VE ÖNERİLER
…
Öymen Özak, Nilüfer (2008), Bellek ve Mimarlık İlişkisi
Kalıcı Bellekte Mekansal Öğeler, Doktora Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi,
Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder