12 Şubat 2023 Pazar

Geleneksel Diyarbakır Evlerinde Taş Figürler

Geleneksel Diyarbakır Evlerinde Taş Figürler

18-19. yüzyıllara ait evler mimari açıdan Anadolu’nun farklı yöreleri ile benzerlik göstermesinin yanı sıra süsleme anlayışıyla dikkat çekmektedir. Taş, ahşap, alçı ve maden gibi farklı malzemeden yapılan süslemelerde bitkisel, figüratif ve geometrik öğeler kullanılmıştır.

 

…şehir, Bitlis ve Van Gölü Havzası üzerinden Azerbaycan ve İran’a ulaşan önemli yolların birleşme noktası üzerinde yer alır.

etrafı dağlarla çevrili çukur bir alandadır

Kaynaklarda en eski toplu yerleşim, M.Ö.8000 sonlarına inmektedir.

Şehirde ilk uygar topluluk Hurriler’dir. Daha sonra sırasıyla Mitanni, Asur, Urartu, İskit, Med, Pers, Büyük İskender, Selevkos, Part Roma İmparatorluğu, Sasani, Emevi, Abbasi, Şeyhoğulları, Hamdaniler, Büveyhoğulları, Mervani, Büyük Selçuklular, İnanoğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyubiler, Akkoyunlular ve son olarak da Osmanlı hâkimiyet sürdürmüştür.

 

yazlar çok sıcak ve kurak, kışlar çok soğuk ve yağışlı geçmektedir.

Evler yazlık, kışlık ve mevsimlik bölümlerden meydana gelmektedir

 

Anıtsal taş yapıları ile dikkat çeken Diyarbakır’da, bazalt ve kalker taşı görülmektedir

Figüratif süsleme bazalt taşının oyulmasıyla yapılmıştır. Bir tılsım, büyü etkisine inanılan figürlerin, ev ve evde yaşayan ev halkını kötü gözlerden koruduğuna inanılır

 

Taş figürler evlerde genellikle konsollarda uygulanmıştır.

Konsollardaki figürler mask şeklinde yapılmıştır.

…figürlerin bir diğer işleniş yeri duvar yüzeyindeki panolardır.

Panolardaki figürlerde işlenen hayvan aslandır.

 

Genel olarak Anadolu’daki hayvan figürleri, üç kaynağa bağlanmaktadır. Bu kaynaklar; İran-Sasani çevresi, Anadolu’nun yerleşik kültürleri ve Orta Asya hayvan üslubudur. Figürler genellikle koruyucu, tılsımlı ve süsleyici semboller olarak karşımıza çıkar.

 

İncelenen 443 adet ev içerisinden / 14 evde figür tespit edilmiştir.

Yariş, Sahure (2020), Geleneksel Diyarbakır Evlerinde Taş Figürler, Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9(2), s. 170-186

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder