Heidegger & Eugen Fink - Heraclitus Üzerine Dersler
1966/1967 öğretim yılının kış döneminde,
Freiburg/Breisgau Üniversitesinde bir (dizi) Heraklitus semineri
gerçekleştirilmiştir. Bu seminer Martin Heidegger ve Eugen Fink’in ortak
çalışmasıyla organize edilmiştir.
(Kitap bu seminerlerin notlarından
oluşmuştur)
Bölüm
1
64. Fragman: Yıldırım/şimşek, her şeyi
yönetir.
…Heraklitus’un ruhani varlığı karşısında
durması gereken meseleye ağırlık vereceğiz… (bu alıntıyı yaptım ki, kitabın
çevirisi hakkında fikrimiz olsun).
(Heidegger diyor) …bu fragmanı gerçek
anlamda anlayabilmemiz için 41 fragmanın da ona eklenmesini teklif ediyorum:
“Hikmet/bilgelik, yalnızca tek bir şeydir; her şeyi her şey aracılığıyla
yöneten düşünceleri bilmektir.”
(H) Görevimizi bir kez daha gözden
geçirelim. Sorumuz şudur: 64. Fragmanda “her şey;” 41. Fragmanda her şeyi her
şeyler ve 1. Fragmanda her şeyin oluşu ne anlama gelmektedir?
1. fragmanda Logos’a göre
41. fragmandaki hikmet/bilgelik yalnızca tek
bir şeydir ve 64. Fragmandaki yıldırım/şimşek/ışık’a karşılık gelmektedir. (s.
25)
Yaratılış, oluşa gelme, mevcutta kendisini
açığa çıkarma anlamındadır.
50. Fragman: bana değil de Logos’a kulak
vermek gerekir ki hikmet/bilgelik, her şeyin bir olduğunu söylemektir.
47. fragman: en yüce şeylerle ilgili olarak,
kelimelerimizi maviden dışarı, yani dikkatsizce toplamayalım.
Bölüm
2
(Eugen Fink) Bütünlük, hiçbir şeyi dışarıda
bırakmayan bir tamlığı ifade eder.
(Heidegger, Wittgenstein’dan aktarıyor)
düşüncenin karşılaştığı zorluk, bir odadan çıkmaya çalışan adama benzer.
…arkasına dönse, kapının tüm bu işler
boyunca açık olduğunu görecekti…
(F) İnsanlar, hareket ettiren logosun
hareket ettirilen her şey ile bağlantısını anlayamazlar…
Tek/biri her şey ile, her şeyi tek/bir ile,
ikisini de logos ile, 1 ve 80. Fragmanlardaki mücadeleyi de her şeyle ilişkili
olarak düşünmek gerekir.
41. fragman: Hikmet/bilgelik yalnızca tek
bir şeydir, her şeyi her şey aracılığı ile yöneten düşünceleri bilmektir.
Bölüm
3
Her şey / bütün – her şey / varlık
Kavram hakkında konuşmak Yunan’a ait bir şey
değildir.
(Fink, Hölderlin’den aktarıyor: “Tıpkı
kartalın yavrusunu iterek topraklarda av araması için yuvadan aşağıya atması
gibi, insanoğlu da bizzat Tanrı’nın merhametinden dışarı süzülüp
uzaklaştırılmıştır.”
Bölüm
4
Güneş, gün ışığı-gece, ölçü
Bölüm
5
(H) Tür, form eidos kelimesinin Latince
çevirisidir.
Hegel, sonsuzluğa ulaşmak için sonludan
hareket etmez, aksine o sonsuzluktan başlar. (s. 90)
(F) Ateş, ortaya çıkarmanın üretici gücünü
temsil eder.
(H) Pindaros ve Sophokles’teki eski zaman
fikrini araştırmamda ortaya çıkan şey, hiçbir yerde zamandan bir seri olarak
bahsedilmemesi idi. Aksine orada zaman, seriyi de sağlayan ilk şey olarak ele alınmaktadır.
Zaman nerede?
Bölüm
6
Ateş ve her şey
(H) …zaman kaybediyoruz dediğimizde neyi
kastederiz?
Bir şeyi kaybedebilmek için öncelikle ona
sahip olmamız gerekir.
Zamanım yok dersem, bu takdirde zaman nasıl
vasıflanmış olur? (s. 106)
Bölüm
7
(H) Heraklitus söz konusu olunca zaman hiç
ortaya çıkmamaktadır.
Logos / bir araya getirme süreci…
Gerçeği sadece bir öz olarak değil aynı
zamanda özne olarak düşünmeli…
İvedi olanı düşünme…
İvedi olan, arasına hiçbir engelin girmediği
şeydir.
Hegel, tüm Yunan düşüncesini ivediliğin bir safhası
olarak vasıflamaktadır. Ona göre felsefe, sert bir zemine Descartes’te ben ile
başlayarak ulaşmıştır. (s. 129)
Bölüm
8
Bölüm
9
Göksel olanlar güç yetiremez her şeyi
yapmaya (mesela cehenneme giremezler)
Bölüm
10
Hyperion
(H) Kendisini kendisine ayıran kişi.
Hölderlin bunu güzelliğin temeli olarak ele almaktadır.
Heraklitus, Hegel tarafından (…) reddedilmektedir.
Spekülatif, mantıksal bir anı ifade eder.
An / moment, hareket koymak, hareket
kelimesinden türer.
(H) Hegel, spekülatifin bir an olduğunu
söylediğinde safhayı değil anı kastetmektedir. (s. 179)
(F) Tek/bir ve her şeyin ilişkisi kendisini
tanrılarla insanlar arasındaki ilişkide göstermektedir. Tek/bir gerçeğe değil,
logosa dayanan bir birlik olduğuna göre; tanrılar ve insanlar, logosun ışığı
ile çarpılmış olan kişilerdir. Onlar birlikte logos-olayına aittirler.
(H) Tanrılar ve insanlar iç içe geçmiş olan
ilişkilerinde tek/bir ve her şeye atıfla bir yansıtma fonksiyonuna sahiptirler.
(s. 184)
Bölüm
11
(H) Varlık ve Zaman’da Dasein şöyle
tanımlanmaktadır: Da-sein. Da, aöık ve seçik olan şeydir. Buna göre insan göze
çarpmaktadır.
Dil, bizim olduğumuzdan daha anlamlı ve
açıktır. Ama belki de bu, gelecek asırlarda unutulmuş olacaktır.
26. fragman: “bir kişi uyku hakkında
söylenen şeyin aynısını ölüm hakkında duymalıdır.”
…bir mum yakarım. Bunun sebebi mumun bana
bir şey göstermesidir.
(Uykuyu –uykuda- uyku olarak tecrübe etmek…
Bunun bir yolu var mı?)
Bölüm
12
(F) Görmek ve duymak her ikisi de uzaklık
duyularıdır.
Bölüm
13
Bana göre tüm Heraklitus yorumundaki
sıkıntı, bizim fragmanları fragman olarak değil de kendilerinin ait olmadıkları
bir metinden alıntılar olarak görmemizden kaynaklanmaktadır.
27. fragman: “Onlar ölü olunca, insanları
bekleyen şey onların ne umdukları ne de hayal ettikleridir.”
(H) Ümitte hep bir şeye dayanma olgusu var.
Beklemede ise –kelimenin doğru anlamıyla- gelecek olan şeye katılma tavrı
bulunmaktadır.
28. fragman: “…en güvenilir şahidin bildiği,
tuttuğu şey ancak inanılabilen şeydir. Ama Dike, şahitleri ve yalan uyduranları
kesinlikle bilecek ve kavrayacaktır.”
48. fragman: “Yayın adı hayattır ama onun
işi ölümdür.”
Yunan felsefesinde aletheianın, gizli
olmamak olarak alındığına dair hiçbir bilgi yoktur. (s. 246)
Gizli olmamak olarak düşünülen aletheia
kavramının “hakikat” ile hiçbir alakası yoktur. Aksine o gizlenmemeyi ifade
eder.
Gizlenmemek olarak aletheia, açıklık denilen
şeye doğru yön tutmaktadır.
Açıklık, açık olmak, demir almak, boşaltmak
anlamına gelir. Bu kavram açıklığın olduğu yerde aydınlığın olacağı anlamını taşımaz.
Açık hale getirilmiş olan serbest ve açıktır. Aynı zamanda açık olan şey
kendisini gizleyen şeydir.
İlgi ile bütünü, bütün olarak al…
İşaret etmek, doğayı görünür hale
getirmektir.
---
Türkçeleştiren: İbrahim Görener
Kesit Yayınları
Ekim, 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder