4 Haziran 2016 Cumartesi

Thomas Bernhard – Bitik Adam - özet

Thomas Bernhard – Bitik Adam
Yirmi sekiz yıl önce
Horowitz’in yanında eğitim görmüştük
…dersleri bitirdiğimizde, Glenn’in artık Horowitz’ten daha iyi bir piyanist olduğu açıktı. (s. 7)

İki yıl sonra Glenn, Salzburg Festivali’nde
Goldberg Varyasyonları’nı çaldı.
Glenn
En çok Bach’ı sevmişti, ikinci olarak da Handel’i, Beethoven’ı küçümsüyordu.
Ciğer hastalığından sanki ikinci sanatıymış gibi söz ederdi. (s. 8)

Stainway’imi bir gün, artık piyanonun bana ıstırap çektirmesini istemediğimden,
Dokuz yaşındaki bir öğretmen kızına armağan ettim. Öğretmen çocuğu kısa sürede Steinway’i çökertti, bu durum bana acı vermedi.
Bir anda piyanodan nefret etmiştim. (s. 9)

Öğretmenlerin taşralı çocuklarının hep yetenekli, özellikle de müziğe yetenekli oldukları söylenir, ama aslında hiçbir şeye yetenekleri yoktur. (s. 10)

Glenn Gould’u tanımasaydım herhalde piyano çalmaktan vazgeçmezdim.
Mönchsberg
Bu dağa intihar dağı da denir, çünkü her şeyden çok intihara elverişlidir ve her hafta en az üç ya da dört kişi kendini oradan derinliklere atar. (s. 11)

Kent aslında insanın aklına gelebilecek en büyük sanat ve düşünce düşmanı,
Zamanla orada her şey kalın kafalılığa dönüşür. (s. 12)

(Glenn) Wertheimer’i hep bitik adam diye nitelemişti.
New York, bir düşünce insanının oraya gelir gelmez tedirgin edilmeden soluk aldığı dünyanın tek kentidir. (s. 16/17)

Steinway benim için onlara karşı, onların dünyalarına, aileye ve dünya karşısındaki dar kafalılıklarına karşı silahımdı. (s. 18)

Glenn, Goldberg Varyasyonları’nın ortasında beyin kanaması geçirmiş. Wertheimer Glenn’in ölümüne dayanamadı. (s. 19)

Almanca öğrenmişti Glenn, daha önce de değindiğim gibi su gibi konuşuyordu. Şivesi ile tüm Alman ve Avusturyalı arkadaşlarımızı utandırıyordu, onlar Almancayı en savruk biçimde konuşuyorlardı.
Dillerine karşı hiçbir duyguları yoktu. Ama bir sanatçının nasıl olur da anadiline karşı duygusu olmaz! Diyordu Glenn sık sık.
Söylediği şeyleri salt düşündüklerinden oluştururdu. Sonuna kadar düşünülmemiş şeyleri söyleyen insanlardan iğrenirdi.
Dinleyicisinden iğrenen dünyaca ünlü tek piyano virtüözüydü. (s. 20)

Bir insana, hiç kimseyle olmadığını gibi bağlı olmak için, yan yana olmanız gerekmez.

Glenn ve Wertheimer öldüler ve benim bu gerçekle başa çıkmam gerekiyor. (s. 26)

Wertheimer düşünceleri geriye kalmaya, toplanmaya, kurtarılmaya, düzenlenmeye değer diye düşündüm. (s. 29)

Her yana yayılan yeni zevksizlik
En güzel otellerimizin bile tamamen proleterleşmesi, diye düşündüm, yaygınlaşıyor. Sosyalizm sözcüğü kadar hiçbir sözcük beni iğrendirmez oldu, bu kavramı ne hale getirdiklerini düşündüğümde. (s. 33)

Yattığımda ölmekten, bir daha uyanamamaktan başka bir isteğim olmuyor, ama sonra gene uyanıyorum ve bu korkunç süreç yineleniyor. (s. 36)

Bir dostumuz olduğunu sanıyoruz, ama zamanla dostumuz olmadığını görüyoruz. (s. 37)

Madrid’den ayrılmayacağımı söylemiş olmam haince bir yalandı,
O benden hayatta kalmanın son olanağını beklemiş
Wertheimer’i alçakça yalnız bıraktım.
…intihar olgunluğuna erişmişti. (s. 42)

Avusturya trenleri perişan, eğer bir tane bulunuyorsa, yemekli vagonlarda en kötü yemekler veriliyor insana.
Musil’in Genç Törless’in Şaşkınlıkları’nı yeniden okumak istedim, ama başaramadım, artık öykülere tahammülüm yok.
Pascal’ın üslubuna duyduğum hayranlık da kısa sürede sönüp gitti. (s. 44)

Chur gerçekten de benim ömrümde gördüğüm en iç karartıcı yerdir.
İnsan Chur’da bir gece bile geçirse, ömür boyu yıkılabilir. (s. 45)

Onu çeken, insanların mutsuzlukları içindeki halleriydi, insanların kendileri değildi. (s. 47)

Bir şey söylüyorum, dedi diye düşündüm ve bambaşka bir şey söylüyorum, böylece tüm yaşamımı yanlış anlamalarla geçirmek zorunda kalıyorum. (s. 50)

Çalışma odama kapanıp pencereden dışarıya diktim gözlerimi, kendi mutsuzluğum dışında başka bir şey görmeden, (s. 53)

Tüm yaşamımız boyunca acemilikten kaçarız, ama o bize hep yetişir ve bizi geçer. (s. 55)

Gülmeyi bilmeyen insan ciddiye alınamaz. (s. 58)

Biz aslında piyano olmak istiyoruz
İyi bir piyano çalıcısı (hiçbir zaman piyanist demezdi!), piyano olmak isteyen biridir ve ben her gün uyandığımda kendime, Steinway olmak istiyorum, Steinway’i çalan insan değil, Steinway’in kendisi olmak istiyorum, diyorum. (s. 59)

Wertheimer’in doğası Glenn’in doğasının tam tersiydi,
Onda o sanat kavrayışı denen şey vardı, Glenn Could’un böyle bir şeye gereksinimi yoktu. (s. 63)

Wertheimer kendisini olağanüstü olarak görmeyi başaramıyordu. (s. 67)

Wertheimer ömür boyu hep kendisini öne çıkartmak istemiş, ama bunu asla başaramamıştı, hiçbir biçimde, hiçbir koşulda. İşte bu yüzden de kendini öldürmek zorunda kalmıştı. (s. 68)

Birçok kişi, mutsuzluğun derinliklerine battığı için aslında mutludur. (s. 74)

Wertheimer mutsuzluğunu yitirmekten korkuyordu ve kendini başka bir nedenden ötürü değil bu nedenle öldürdü. (s. 75)

Wertheimer kız kardeşini ilelebet kendisine bağlamak istedi, dedim, bu bir hataydı. Kız kardeşini delirtti ve bu arada kendi de delirdi, dedim, çünkü insanın kendini öldürmesi deliliktir. (s. 88)

Wertheimer Glenn’in ölümünü bile kıskandı. (s. 103)

Der Untergeher
Türkçeleştiren: Sezer Duru
Yapı Kredi Yayınları
3. Baskı, Eylül 2009


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder