Gaston Bachelard - Sürenin
Diyalektiği
…geçmişten kalan nedir, süren nedir…
Ruh her zaman, dünyadaki tüm mutlu insanlar
gibi, elindeki şey tarafından ele geçirilmiş durumdadır.
Hareketsizleşmek ölmektir.
Saf düşünce, yaşamı reddederek başlamalıdır.
İlk açık düşünce, yokluğun düşüncesidir.
Kavramlarımızın temelinde sezgiler vardır.
Kavramlarımızın birbiriyle ilişkiye
sokulmasında sezgiler rol oynar…
Varlık, oluşun bir unsuru olmalıdır.
Madde hayal kırıklıklarımızın, yanlış
hesaplarımızın tözüdür. Maddeyle başarısızlıktan sonra karşılaşırız, asla önce
değil. Madde, gerçek bir denge üzerine kurulu incelikli bir durmayı değil,
yorgunluktan sonraki durmayı tözselleştirir.
Bergson’a göre ancak eşyayı düşünmek için
kendimizi düşünmeyi bırakırız ve aynı şekilde eşyayı bırakmak kaçınılmaz olarak
kendimize dönmek demektir.
Zaman bilgisi dolaysız ve sezgisel olamaz,
aksi takdirde kendini yoksul ve kısır kalmaya mahkûm etmekten başka bir şey
yapamaz. Zenginleşmek için, bu bilgi de, diğerleri gibi, kendini sergilemelidir.
Beklenti, geçmişi hissetmek için bize bir
bahanedir. Elbette beklenti boşa çıkmış bir arzudur, öfke ve güçsüzlük
duygusudur, fakat yitip giden zamandan daha acıdır. Beklentiyle geçen anların
her biri üzüntü kaynağıdır. Yaşayan geçmişle gelecek arasında ölü bir yaşam
bölgesi uzanır ve tamir edilemez olanın üzüntüsü ve hissi hiçbir yerde daha
güçlü değildir. Böylece zaman bizim için hissedilir hale gelir.
…karanlıklar görülemediği gibi, cahillik de
yaşanamaz.
Eylem (…) süreyi de beraberinde getirir.
Beklenti, öngörülenden öngörülemez olanı
yaratır. Randevunun sarhoş eden neşesi ne güzeldir! Geç kalanın birdenbire daha
güzel, daha kesin, daha sevecen görünmesi için, yeterince sevmek, her şeyden
kaygılanmak ve çılgın bir endişe içinde beklemek yeterlidir. Beklenti, zamanı
oyarak aşkı daha derin kılar.
İnsanlığı yaratan şey, ezberden okuma değil,
anlatmadır.
Filozof, aletlerin zamanının fenomenlerin
zamanının yerini bu kadar kolay alması üstüne uzun uzun düşünmelidir.
Bir fenomenin zamanla ilgili özellikleri ile
mekânla ilgili özelliklerini birleştirmeyi biliyorsak, maddi aracılar üstünden,
bir şekilde zaman fenomenlerini çerçevelemeyi başarırız.
Zamanı düşünmek, yaşamı çerçeveye almaktır.
…her gerçeklik, tek bir sıranın düzenli
terimleri olarak algılanan ve aralarında her zaman rastgele olayların
doldurduğu boşluklar olan, birbirini izleyen ya da beraber bulunan bir olaylar
dizisi olarak gerçekliktir.
…sürekli bir değişim asla deneyimlenemez.
Zaman ancak belirli bir derinlikte,
birbirinden bağımsız birçok zamanın üst üste konmasıyla sürekliymiş gibi
görünür.
Pragmatist (…) eylemi fayda kategorisine
tabi kılar, ya da daha ziyade ki bu da aslında aynı şeydir, kişiyi basitçe
canlılığa indirger. Bu açıdan, insan ve hayvan arasında özünde hiçbir ayrım
konulamaz.
Duyumlar birbirine bağlı değildir, onları
bağlayan bizim ruhumuzdur.
Eğer bir parçacık, titreşmeyi bırakırsa,
varolmayı da bırakacaktı…
O halde, titreşim enerjisinin, varoluş
enerjisi olduğunu söyleyebiliriz.
---
La dialectique de la durée
Türkçeleştiren: Emine Sarıkartal
İthaki Yayınları
Ekim 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder