5 Temmuz 2013 Cuma

Sinemanın Öyküsü


Paul Rotha – Sinemanın Öyküsü

Amerika’da bir filme ne kadar para yatırılmışsa yatırımcı, yapımcı ve halk nezdinde değeri o kadardır.

ABD sinemasında gösterim – görünüş ön plandadır.

Teknik donanım ön plandadır.

ABD için başarılı filmin bileşenleri;
İyi / güçlü konu –cinsel içerik tercih edilir.
Hızlı hareket tekniklerinin kullanılması
Film içinde cinsellik içeren bir öykü
Yıldız oyuncular

Filmlerde nesnelere kıyasla insanlar daha ön plandadır, çünkü insanlar, daha çok ilgilenmektedirler.

Amerikan düşüncesi, kavga ve sahiplik için ilkel bir içgüdü ile doludur.

Canlılık ve dinamizm film işlevinin önemli bir parçasıdır.
Uzam ve hareket önemli olduğu için setlerden ziyade doğal mekânlarda film yapılır.

Kapalı mekânda parlak dekor ve cilalı zemin kullanılarak mekânı sonsuzlaştırmaya çalışırlar.

Sovyetler
1917 devriminden sonra Rusya’da yaşananlar Sovyet sinemasının temel malzemesidir.
Sovyet filmleri toplumsal ve politik içerik bakımından çok zengindirler.

Hükümet kontrolündeki Sovyet sineması yönetmenleri sinemayı heyecan verici görüntüler sergilemek için değil, insan ruhuna seslenebilmek için kullanmaya çalışmışlardır.

Filmin sosyolojik önem arzetmesi, yapımların temel kıstasıdır.
Sinema, halkın eğitimi için kullanılmıştır.

Devlet denetiminde film yapmak birçok yönetmenin bakış açısında kalıplaşmaya neden oldu, bunun istisnaları Eisenstein ve Pudovkin’dir.

Eisenstein (konunun kendisiyle ilgilenir, toplumu ele alır, ayrıntılara girmez),
Pudovkin (Konunun “nasıl”ıyla ilgilenir, bireyleri ele alır, özel durumlara, ayrıntılara özellikle yer verir),
Kozintsev, Trauberg

Almanya
20’li yıllarda Alman sinemasının basitliği, zeka ürünü olması, sanatsal niteliği, düş gücüne ve emeğe önem vermesi onun ayırıcı özelliğiydi.
Filmler ağırlıkla stüdyoda çekilirdi.

Fransa
Deneysel filmin öz-vatanıdır.

İngiltere
Sığ temeller üzerine kurulu İngiliz sineması eleştiri ve hoşgörü temelinde gerçekleşir.
Leon Moussinac’in ifadesiyle “İngiltere hiçbir zaman için tam bir İngiliz filmi üretememiştir.”

30’lu yıllara kadar Japon sineması tiyatro geleneklerinin egemenliği altındadır.

Türkçeleştiren: İbrahim Şener
İzdüşüm Yayınları, Temmuz, 2000

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder