5 Temmuz 2013 Cuma

Belgesel Sinema


Paul Rotha – Belgesel Sinema


Filmlerin ani duyum yaratma gücü, onların asıl işlevinin bu olduğunu düşünmemize sebep oluyor ve bu yanlış.

Belgeseller zamanın keskin bir eleştirisini yapmak zorundadırlar. Sadece bugünü değil, geçmişin ürünlerinin değerlendirmesini yapmak da belgeselin işidir.

Toplum zenginleştikçe kültürel etkinlikler (sanat) zengin sınıfların tekeli altına girer.
Sanatçılar, toplumun azınlık ancak buna rağmen egemen sınıfının temsilcileri konumundadırlar.

Belgeselin en önemli özelliği toplumsal çözümlemeler barındırmasıdır.

Belgeseller var olan sorunları ve gerçeklikleri yansıtmalıdır. Bunu yaparken geçmişten, düşmanlık duymamalı ve gelecek hakkında kehanetten kaçınmalıdır.

Belgesellerde hayali bireyler ve durumlarla kurgusal olaylar ön plana çıkabilmektedir. Belli bir amacı vurgulayan kurgusal öykülerden kaçınılır. İzleyicinin dikkatinin bu yönde yoğunlaşması genel olarak istenilen bir durum değildir. Bireysel olaylar ve duyumlar her şeyden daha önemlidir.

Son dönemlerde belgesellerde bireyselleştirilmiş öyküler yoktur.
İnsan olgusu ikinci planda tutulmaktadır.
Belgeselin konusu olabildiğince açık ve kısa sunulmalıdır.
Belgesel içerisindeki her nokta çabucak kavranabilecek niteliğe sahip olamlıdır.

“Doğa, sanatçı için bir sözlüktür.”
Delacroix

Hareket, sinemada izleyici üzerinde en fazla duyum yaratan unsurdur.

Duyumdan yoksun film = Entelektüel film

Belgesel için güzellik ciddi tehlikeler arz eder.
Görüntü konusunda dikkat edilmesi gereken, konunun doğasına uygunluktur. Bireysel çekimlerin güzelliği, kapsamın anlamlı ifadesi için zararlıdır.

Türkçeleştiren: İbrahim Şener
İzdüşüm Yayınları, Haziran 2000

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder