16 Ocak 2020 Perşembe

Kırzıoğlu Mehmet Fahrettin - Lazlar-Çanarlar


Lazlar-Çanarlar

VII. Türk Tarih Kongresi, 25-29 Eylül 1970, Kongreye Sunulan Bildiriler (I. Cilt, s. 420-445), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 1972

Ruslar, öteden beri, Türkiye üzerindeki istilâ ülkülerini gerçekleştirmek için, her türlü vasıtaya başvururken, esaretleri altına aldıkları İslâm ve Hıristiyan kavimlerden de çok faydalanmışlardır. Bu arada, elleri altındaki her kavmin kendi tarihlerini anlayışına da yön vermeyi bilhassa gözetmişler (…) yayın ve propagandalar ile onları, Eski Tarih ve Etnik Hakların vârisi ve iddiacıları haline getirmeye çalışmışlardır.
…Çarlığın, bir ân önce İskenderun ve Adana üzerinden “Akdeniz'e çıkma” projesini gerçekleştirme uğrunda, eski Petersburg’daki İmparatorluk İlimler Akademisi ile, Tiflis’teki Kafkas Ordusu Kurmaylığında tezgâhlanan, Eski-Gürcistan ile, Kilikya’yı da içine alan Büyük-Armenyayı kurtarma hayalleri ağına aldıkları Gürcü ve Ermeni unsurlarından faydalanma uğrunda, şimdiki Sovyet Rusya’sı, daha sistemli ve yaygın olarak çalışmaktadır.

Kırzıoğlu bu makalesinde sözünü ettiği Rus propagandalarının bir parçası olan Lazlar, Müslüman-Gürcüdür iddiasını tetkik etmiştir.  

Birinci Dünya Savaşında patlak veren devrim sonucunda Rusya’da çarlık rejimi yıkıldı. Devrim hükumeti savaştan çekilmek üzere antlaşma masasına oturdu.   3 Mart 1918’de imzalanan Brest-Litovsk Antlaşmasına göre Ruslar savaştan çekildi. Antlaşmanın maddeleri arasında Kars-Ardahan ve Batum’un Osmanlı İmparatorluğuna bırakılması da yer alıyordu.
Mondros Mütarekesi sonrasında Bolşevik hükumeti Brest-Litovsk Antlaşmasındaki hükümleri tanımadığını ilan etti. 5 Kasım 1918’de Kars’ta müdafaayı hukuk cemiyeti mahiyetinde Millî İslâm Şurası adıyla bir hükumet kuruldu.
Bu hükumet 131 kişilik Büyük Kongrenin 17/18 Ocak 1919 gecesi Kars’ta verdiği kararla, Cenubi-garbî Kafkas Hükümeti adını almış olup, Hilâfet-i Mu’azzama ile Osmanlı-Türklüğüne bağlılığını da ilân etmiştir.
Kars’ı hile ile işgal edip, Hükümet erkânını Malta’ya süren İngilizler, bu Sancağı Ermenilere bağışlarmış, 20 Nisan 1919’da Gürcü ordusuna Ardahan’ı işgal ettirmiş ve ordumuz Üç-Sancak’tan çekilmiş, İngilizler de Batum’a yerleşmiştir.
Sovyet Hariciye Komiseri Çiçerin, Ankara’da yeni kurulan Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ni resmen tanıdıklarım bildiren 3 Haziran 1920 tarihli mektubunda Batum’u Türklere vermeyeceğini ifade etmiştir.
Ruslar, 16 Mart 1921 Moskova Muahedesi ile Batum’un merkez olduğu Acaristan Muhtar Cumhuriyeti’ni de, Anayurttan koparıp, Tiflis’e tâbi kıldılar ve bugünkü Türk-Sovyet sınırları kesildi.

İslâmlığın çıkışından beri yazılı kaynaklar, “Laz” adlı boyun, şimdiki Çoruh ırmağı ağzının batısında ve Karadeniz kıyısındaki ormanlık ve balkanlık dar bir bölgede yaşadığım gösterir, İslâmlık çıkmadan 150 yıl Önceleri bunlar, Çoruh ağzı ile, Abaza-Megrel sınırını ayıran Engür-Suyu arasındaki kıyılarda ve içeride Faş-Riyon ırmağı boylarında, Roma İmparatorluğu’na bağlı bir “Lazik Kırallığı" kurmuş olarak yaşıyorlardı.

Doğu’da, 1921 Martından beri yansı Muhtar Acaristan Sovyet Cumhuriyetinde kalan Türk-Sovyet sınırının ikiye böldüğü Sarp köyünden, batıda Rize doğusundaki Çayeli (Eski: Mapavri) ile Pazar ilçelerinin kıyıda ayrıldığı Kemer Burnu'na değin uzayan kıyı köyleriyle kasabalarında otururlar.
…Hemşenliler ile komşu olarak otururlar. Anadilleri Türkçe olan ‘Hemşenliler' ile Rizeliler (çoğu: Akkoyunlu oymaklarındandır), yaşama ve âdetler (folklor) bakımından, Lazlardan ayrılırlar.

Lazlar'ın Kartelli (Katvel-Gürcü) olmadığını gösteren kaynaklar:
Kartlis-Çkhovreba’da, ilk bölüm olarak, Karadeniz-Hazar denizi ve Azak denizi ile Van gölü arasındaki ülkelerde yaşıyan sekiz ayrı kavmin her birinin, Nuh-Nebi oğlu Yafes oğlu Targam'os adlı uluatadan türedikleri anlatılıyor.

İşte bu “ Targam’os’tan türeme 8 ayrı kavimden biri olarak anılan Egr’os’a, V. yüzyıldan beri Ermenice kaynaklarda Eker'k=Ekerler, Eker-açi =Ekerli denilmiş ve yerleri Kolkhis/Kolkid’de gösterilmiştir.

Yine bu destanî ilk Kartel tarihinde belirtiliyor ki, Atası Targam’os’un Karadeniz’e doğru gönderdiği oğlu Eger'os, doğuda (Kür ve Faş/Riyon suları boyunu ayıran) Likh adlı küçük dağdan, batıda Deniz (Karadeniz) ile, (kuzeyde) Küçük-Khazarya (Koban) ırmağına değin uzayan bölgeye yerleşti. Bunun kurduğu şehre Egr'is deniyor ki, şimdi onun yerinde (Sokhum’un doğusunda ve dağ eteğindeki) Bedia bulunuyor.

Romalı müellif Plinius (MS. 23 - 79), Tabiî Tarih’inde (IV, 4), ilk defa Laz-oi / Lazlardan bahsederek, bunların Karadeniz kıyısında ve Phasis (Faş/Riyon) ırmağı boyunda yaşadıklarını bildirir.

Trabzon ile Doğu Karadeniz ve Kırım kıyılarını MS. 131 yıllarında dolaşan Arrianos, “ Karadeniz Çevresinde Seyahat” adlı kitabında, Kür boyundaki İber (Kartel/Gürcü)lerden ayrı ve Romalılara tâbi Lazlar Kralı Malassustan bahseder.

Ptolemeus (V, 9,5), Karadeniz kıyısındaki Lazların, (Phasis/Riyon boyundaki)  Kolkhianların güneybatı komşuları olduğunu (Doğu-Abkaz ve Yukarı-Megrel’den güneye çekildiklerini) bildiriyor.

552 - 558 yılları vak’alarını yazan Bizanslı Agathias (I,3), 554’te (…) İran Şahı I. Khosrov Anuşirvan(ın Karadeniz kıyılarına ulaşmak için) Bizans’a tâbi Lazika Krallığı topraklarını işgal ediyordu.

558 - 582 vak’alarını yazan Bizanslı Menandros (…) (doğudan Göktürkler’in ilerlemesi karşısında barışa yanaşan İranlılar ile) 562’de Elli-Yıllık Barış imzalayan Bizanslıların, büyük meblâğ ve yıllık haraç verdikleri İranlılardan Lazikayı boşaltarak, Karadeniz kıyılarından büsbütün çekilmelerini sağladığını, belirtir.

Gerek 527 - 532, gerekse 549 - 562 yıllarındaki İran-Bizans savaşları, Lazlar ülkesi Kolkid'ı yakıp yıkarak ıssızlaştırmış olduğundan, kalan Laz ahalisi, Bizans elindeki bozulup yıkılmayan Çoruk ırmağı soluna göçmeye başlamıştı.

Bizansh Theophanes, Choronographia’sının ilk cildinde, 689 yılında Lazların Bizans’a tâbi olup, son kralları Barnuk oğlu Sergi’den bahseder.

Yazılı belgelerin hiçbirinde, Milâdın ilk asrından İslâm fetihlerine değin geçen 650 yıl içinde, Kür boyundaki İber/Karteli kavminin batı komşusu ve Faş Riyon boyundaki Lazika / Eker-Egris ülkesi ve kavmi ile hiçbir yakınlık ve bağlılığı görülmüyor. Bugün bile, Kür ırmağı boyundaki eski İber / Kartel soyundan Gürcüler - Kartvelliler ile, Faş/Riyon boyları ve Karadeniz kıyısındaki Megrel / Mingrel, Suvanetli / Suvan ve Laz dilleri, birbirinden ayrıdır.

Lazlar, kendilerine hep Laz derler ve başkaca ad kullanmazlar.
Kartelli/Gürcüler ise bunlara Çan, Çan-ni (=Çan-lar) ve yurtlarına Çan-et/Can-et (Çan/Can-Yurdu) derler.
…eski Ermenice kaynaklarda da Laz karşılığında Eker-açi (Eker-li) veya doğruca Eker denilmektedir.

Laz adı, Kafkaslar bölgesindeki birçok coğrafya ve kavim hatta kişi adları başındaki seslinin yutulmuş biçimiyle söylenen “Alaz” (Alas) idi.

Bunu, Kartel doğusunda ve Albanlar’ın ikiz boyu Çanar ile birlikte yaşayıp, iki ırmağa da adını veren Alazlar anlamındaki Alazan’dan öğreniyoruz.
Çanar ve Alazan boylarının her ikisi de, eskiden Kaspi ve MÖ. V. yüzyıldan sonra Alban (Alplar) diye tanınan Saka-İskit uruğunun, Kür ırmağı solunda ve İber sınırında yaşayan ikiz boyu idi (Herodotos, Arrianos ve Strabon’dan deliller veriliyor).

Destanı Kartel tarihinin de gösterdiği gibi, Yor-Alazan/İki-Alazan arası, Makedonyalı İskender'den çok öncesinden (Sakalar’ın gelişinden) beri, Türklük bölgesi idi.

Bütün yukarıda arzedilen kaynak haberleri, Lazlar/Lazik/Alazan/Alazon ve Çan/Çanik/Caniv/Zanar/Çanar/Çanar'k, Arapçadan da Sanariyye denilen ikiz boyun, hem batıda Karadeniz kıyısı ile Faş / Riyon boylarında, hem de doğuda Yor-Alazan çayları ve Kür boylarında dahi birlikte yaşadıklarını gösteriyor.

…arzedilen tarih belgeleri ve dil delilleri, Laz/Alazon/Alazan ve Çan/Çanik/Çanar boylarının, Kartel/Gürcüler den apayrı ve Saka/Khazar urukları kolundan Türk soyuna mensup olduklarını ortaya koymuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder