6 Ekim 2024 Pazar

Zayıf Düşünme

 

Gianni Vattimo - Zayıf Düşünme

 

Gianni Vattimo 1936'da Torino'da doğdu. Heidelberg’de Gadamer’in yanında felsefe okudu.

Felsefi bağlılığı her zaman siyasi faaliyetle birleştirdi

 

Zayıf düşünme

Bu düşünce biçiminin altında yatan fikir, düşüncenin herhangi bir sabit ya da kesin hakikati tasdik etme ya da ona ulaşma imkânının olmadığıdır.

 

Felsefe geçmişte gerçeğin özgün anlamının araştırılması olarak yapılandırılmıştı

 

Vattimo'ya göre söz konusu felsefi düşünce macerasının sonuna ulaşmıştı.

 

…felsefenin gelecekte izlemek zorunda kalacağı yol, mutlak gerçeğin arayışı değil, bunun yerine Farklı gerçeklerin olduğu gerçeğine uyum sağlamak

 

Vattimo bunun için zayıf bir düşüncenin / kendini gerçeğin kesin ve tartışılmaz bir açıklaması olarak sunmayan bir düşünce biçiminin (yani inkâr edilemeyecek güçlü bir düşüncenin) ortaya çıkmasını umuyor.

 

Nietzsche’den sonra bilindiği gibi, her kesin anlam çürüyor, her temel krize giriyor.

Heidegger'in düşüncesi temelsiz bir gerçeklik hakkında iyi bir fikir verir

Gadamer geleneğin geri kazanılmasını zayıf anlamda kabul etti

 

Şiddetin bir biçimi olarak güçlü düşünce, farklılık duygusu

 

…güçlü ahlak ve ideolojiler oluşturma eğilimi bir tür şiddet…

 

…gerçeklik, en özgün ve özgün haliyle özgürlük ve kaostur, sürekli harekettir, bakış açılarının çoğulluğudur.

 

Tarihsel olarak zayıf düşünce hermeneutik bir perspektife oturtulmuştur. Tarih, geleneğin değerlerini içerir, ancak bu gelenekler, belirli bir geleneğin diğerleri üzerindeki üstünlüğünü haklı çıkarmaz

 

…şiddetin kökeni / kendi amaçlarını empoze etme çabalarında kaçınılmaz olarak çatışma üreten güçlü ideolojiler üreten güçlü iktidar yapılarının kalıntılarında bulunacaktır.

…şiddetin ortadan kalkması, ancak her güçlü ideolojinin ortadan kalkması ve yerini, birbirine üstünlük kurmak istemeyen, ancak kendi konumlarına saygı duyma niyetinde olan çok sayıda "zayıf kültür"ün almasıyla mümkün olabilir.

3 Ekim 2024 Perşembe

Piero Polidoro - Umberto Eco ve İkonizm Üzerine Tartışma

Piero Polidoro - Umberto Eco ve İkonizm Üzerine Tartışma

 


Giriş

1960'ların sonu ile 1970'lerin ortaları arasında gelişen "ikonizm tartışması"

…tartışmanın amacı ikonik göstergelerin semiyotik statüsüydü, yani gösterenin temsil edilen anlamla bir miktar "benzerlik" gösterdiği göstergeler.

 

Eco'nun / ikonizm tartışmalarındaki tutumu Kant ve ornitorenk (1997), burada konuya daha eksiksiz ve kesin bir şekilde geri dönecektir.

 

İkinci Dünya Savaşı sonrasında / Renkli fotoğrafların ve çizimlerin kalitesi sürekli olarak arttı / görüntüler sinema ve televizyonda da canlandı ve seslendi.

 

Göstergebilim, her şeyden önce sosyal ve kültürel eleştirinin bir aracı ve hem sanatsal metinlerin yapısının karmaşıklığını hem de kitle iletişim araçlarının dilinin işleyişini açıklayabilen bir disiplin olmayı istiyordu.

 

1 Altmışlı ve yetmişli yıllar

…ikonik dilin doğası öyledir ki bunlar yalnızca parçası oldukları tohumun içinde tanınabilir: tek başına ele alındığında, siyah daire onu temsil eder.

…göz anlamını kaybeder ve basit siyah bir daireye dönüşür.

 

İkonik göstergelerin göndergelerine benzediğini söylemek saçmalıktır.

 

…sadece bir efsane: «Tarafsız gerçekçilik diye bir şey yoktur. Yazar gibi sanatçının da gerçekliği kopyalamaya başlamadan önce bir kelime dağarcığına ihtiyacı vardır" / Gombrich

 

İlk sorun bizi çevreleyen gerçekliğin algılanmasıyla ilgilidir. Dünyadaki nesneleri zihinsel kalıplar sayesinde tanıyoruz.

Tanıma kodları, algılamayı sağlayan zihinsel kalıpların ayrılmaz bir parçasıdır.

 

Eco temel olarak belirli bir kültürde kullanılan ikonik kodların zihinsel şemamızı etkilediğini ve bunun da bizi olaylara başka bir şekilde değil, belirli bir şekilde görmemize yol açtığını söylüyor.

 

Yetmişli yılların başında ikonizm üzerine olan tartışma göstergebilim alanında en hararetli tartışmalardan biri olmaya devam etti.

 

2. Kant ve ornitorenk

Eco Kant ve ornitorenk’i yazdığında İkonizm hakkındaki tartışmanın bağlamı derinden değişti.

Bir şeyin bir türün oluşumu olarak tanınması, bir şey sayesinde gerçekleşir: Bilişsel tip.

 

Bağlam görsel algıda da merkezi bir öneme sahiptir.

 

3. Alfa ve Beta modları

Alfa ve Beta / bir çift algılama yöntemi.

 

Eco / (tanımamıza izin veren) bilişsel türün yapısının esas olarak algısal uyaranlara ("dış gerçekliğe") bağlı olduğunu da hatırlatır.

 

Alfa modunda bir tabloyu veya fotoğrafı sanki sahnenin kendisiymiş gibi görüyorum.

Ancak bir işaretle karşı karşıya olduğumuzu fark edersek Beta moduna geçer

 

Sonuçlar

Sözde "ikonik gösterge" ve özellikle de görsel ikonik gösterge hakkındaki tartışma esas olarak gösteren ile gösterilen arasındaki ilişkiyle ilgiliydi

 

…ikonizm hakkındaki tartışmanın ana teması, gördüğümüz gibi, gösteren ile gösterilen arasındaki ilişkiydi.

 

Umberto Eco e il dibattito sull'iconismo

Aracne, Roma, 2012


2 Ekim 2024 Çarşamba

Michele Cogo - Umberto Eco Fenomenolojisi

 

Michele Cogo - Umberto Eco Fenomenolojisi

Çağdaş Bir Entelektüel Mitin Kökenlerine Yönelik Araştırma

 


Umberto Eco nasıl oldu da herkes için bir efsane oldu?

O kültürün vücut bulmuş hali mi?

Kesinlikle önemli makaleler ve romanlar yazdı ve dünya çapında başarılı, ancak bunlar efsane olmak için yeterli?

Hikâyesi nasıl başladı?

O bir kod kırıcı.

Faaliyetleri İtalyan ve uluslararası kültür içinde tektonik hareketler gibi. (Mesela bilgiyi yeniden düzenledi) epistemolojik kopuşlara sebep olmadı, onu epistemolojiyi dönüştürdü, kıvrımlar, bükülmeler ve kaymalar çıkardı ortaya. Hiyerarşileri değiştirdi, tabuları yıktı veya dönüştürdü, geleneksel kriterleri yeniden yazdı, kültürel hâkimiyet üzerindeki vurguları ortadan kaldırdı.

 

Bu kitap bizi entelektüelin ilk çıkışına (1958'den 1964'e) götürüyor.

 

Eco Kim ve Ne İçin

Adam ne kadar gizemli bir gizem!

(Sherlock Holmes)

 

İtalya'nın en tanınmış küresel entelektüeli

 

1950-1960'ların ortaları… / Eco'nun yeni doğmakta olan kültür endüstrisinde, önce Devlet Televizyonunda, sonra da Bompiani yayınevinde çalışmaya başladığı yıllar

 

Baudrillard'ın da belirttiği gibi günümüzde ironik olmak daha zordur çünkü olaylar ve insanlar ironik hale gelmiştir.

 

Eco'nun / çabuk kazandığı şöhret ve prestij şuradan görülebilir: Açık iş

 

Kışkırtıcı konuşması, artık bu genç denemecinin tipik özelliği…

 

Cimatti'ye göre Minimal Günlük Umberto Eco'nun "neşeli, küstah, çok neşeli, en paradoksal hipotezlerde bile bulaşıcı bir şekilde ikna edici, [...] kendini alt üst ediyor gibi göründüğü, tam olarak en çok inandığı, en çok savunduğu ve sevdiği şeye öncülük ediyor gibi göründüğü [...] bir anda okunabilecek zihnin maceralarını içeren bir kitap" olduğu "geniş ve tutarlı bir çalışmadır".

 

Porta Lodovica paradoksu / Milano'nun o antik mahallesinde dairesel bir çizgide seyahat eden sürücü, tüm mantığa aykırı olarak, başlangıç ​​noktasına asla geri dönemeyecektir. Karmaşık yol işaretleri er ya da geç onun dördüncü boyutta kaybolmasına neden olacak.

 

Parodi onun en güçlü yönüdür…

 

Efsane Antik çağda küresel ölçekte ortaya çıkan bir olgudur; insanın kozmolojik, sosyal, aynı zamanda politik ve maddi açıdan dünyaya yönelik yorumlayıcı bir yapı ve düzen yarattığı sembolik bir dildir.

 

Kaosun kozmosa dönüşmesi mitolojinin temel anlamını oluşturur.

…entropi bilgi ile aşılır…

 

Gerçekte insanın muhtemelen hikâye anlatma yeteneğini geliştirdiğinden beri hikâyeler anlattığını söylemek daha doğru olacaktır. …sembolik olarak ölümü işaretlemek Bir bireyin cesedinin gömülmesi yoluyla.

 

Deliliğini gizleyen, sessizce ölür.

 

Fenomenologia di Umberto Eco

Indagine sulle origini di un mito intellettuale contemporaneo

Baskerville, Bologna, 2012

Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler / Eco

Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler

Jean-Claude Carriere, Jean Delumeau, Umberto Eco, Stephen Jay Gould

s.194-241

 Umberto Eco - Her Derde Deva

Milano'daki apartman dairesinde, bilgisayarının önüne rahatça kurulmuş olan bu 66 yaşındaki bilim adamı, gece olur olmaz, Web'in girilemez yollarına düşüyor ve gezegenimizin zihinsel sağlık durumunu zamanın bu koridorlarından izliyor.

 

"kuramsal skeçler” tarzı

 

- Batılıların bu geri sayım duygusuna sahip olduklarını düşünüyor musunuz?

…Hayır, toplumda 2000 yılı ile ilgili olarak özel bir kaygı yaşandığına ilişkin bir izlenim taşımıyorum.

Dünyanın sonunu bekleyen insanlar her zaman vardı ve var olacak.

 

Binyılın sonunun yaklaşması, tarihimiz üzerine düşünmemiz için bir fırsat. Eğer bir insan yaşlandığını hissederse vasiyetini yazmayı ve yaşamının bir dökümünü yapmayı düşünür.

 

Amerika'da blurb diye adlandırılan, kapağın dördüncü sayfasına konulan küçük bir övgü metninin ne anlama geldiğini sorarak kitabın provalarını bana göndermişlerdi. Yardımımı isteyerek bu provaları bana gönderen yayımcı, Foucault Sarkacımın bu tür kitaplarla ve her yerde bağlantılar arayan insanlarla alay ettiğini anlamadığını ortaya koymuştu. Kaldı ki, kısa bir süre önce, birisinin aynı kodu uyguladığını, aynı şaşırtıcı sonuçlara ulaştığını okumuştum. Rakamlara istediğinizi söyletebilirsiniz.

 

Dinin kusuru, özellikle günümüzde, öğretilerini izleme ya da izlememe konusunda genellikle sorumluğu size bırakmasıdır. Dolayısıyla, ilginç bir biçimde yaşamınızın her anını düzenleyen Nazizm, Stalinci ya da Maocu Marksizm gibi bir ideolojiden daha az korumacıdır.

Tersine, bir tarikat, bir gurununkine boyun eğmek üzere kendi iradenizden el çekmenize, kendi egonuzu onunkiyle değiştirmenize olanak tanır. Ve daha çok da bu çevrelerde zamanların sonundan ya da yeni bir çağdan söz edilir.

 

—        Vahiy / Fani Kudüs'ü değil, İlahi Kudüs'ü anlatır.

 

…zamanların sonu, zamanın sonu demek değildir.

 

Çağdaş bilim, Yahudi-Hıristiyan bir dünya görüşünün ürünüdür.

Yahudi Mesihçilik / Hıristiyan düşünceyi tarihi bulmaya itti.

Aziz Yuhanna olmaksızın Hegel ve Marx'ı düşünmek olanaksızdır. Tersine, Rönesans'ın ardından ortaya çıkan içrekçi düşünce, bir sonsuz geri dönüş düşüncesidir. Bu düşünceye göre, söylenebilecek her şey, Antik Çağ'ın daha başlarında söylenmişti ve artık yok olmuş bir bilgeliği yeniden bulgulamaktan başka bir şey söz konusu değildi.

 

…belleğin yitmesi…

Uygarlıkların tarihi, tonlarca bilginin yok olduğu, birbirini izleyen bir dizi uçurumdur! Yunanlılar, Mısırlıların matematik bilgilerini anlayabilecek yeterlikte değildi; bu da, yitik eski bilgilere yeniden ulaşılmasına dayalı gizlicilik anlayışlarının serpilmesine yol açtı. Daha sonra, Orta Çağ, bütün Yunan bilimini, bir diyalog dışında bütün Eflatun'u ve Aristoteles'in yarısını yitirdi... Bunu böylece uzun uzun sürdürürsek, çağlar boyunca, her dönemde bilginin bir bölümünün yitirilmesine göz yumulduğunu görürüz.

Söylemek istediğim, toplumsal ve kültürel belleğin işlevinin, her şeyi korumak değil, bir eleme yapmak olduğudur.

 

—        Demek oluyor ki kültür, yalnızca belleğin değil, aynı zamanda unutmanın da ürünüdür...

Bellek olmaksızın yaşam sürdürülemez.

Toplumlar da aynı gerekçelerle belleğin korunmasına bel bağlamıştır.

Her uygarlık, büyük bir ozanın kurucu söyleni oluşturmasıyla kimliğini bulur. Ve bir toplumda herhangi bir sansür belleğin bir bölümünü silerse, toplum kimlik bunalımına düşer.

 

Belleğin aktarımına belirgin niteliğini kazandıran, süzme işlemidir.

 

Süzebilmede yetersiz olmak, ayrım yapabilmenin olanaksızlaşması demektir.

 

(Digital çağ) Bellekte biriktirme gücümüzü artırdık, ama henüz yeni bir süzme parametresi bulamadık.

…bilinçli bir biçimde unutmak olanaksızdır.

Aşırı bilgi, unutmayı kolaylaştırabilir.

 

—        Belleğin küreselleşmesi karşısında nasıl çözümler öneriyorsunuz?

—        insanlara ayıklama yapmayı öğretebilmek, verilebilecek ilk çözüm olabilir.

 

Dünyadaki beş milyar insan, beş milyar ideolojik ayıklama demektir.

 

Bilgiyi seçip ayıklamak için herkes kendi ölçütünü üretebilir. Bu, alakart tarihtir... Tarihsel ve bilimsel olayları herkes kendi yöntemine göre okuyabileceği için, bütün ortak ilkelerin kaybolacağı gün, ortak toplu serüvenimizi gerçekleştirebileceğimiz hiçbir ortak temelimiz kalmayacak...

 

Gazetelerin ilk sayfasında bugün iki intihar olayıyla karşılaşmışsak, bunun yarın üçe çıkacağını herkes bilir.

Televizyonda şiddet, belli bir öykünmeci şiddeti çekebilir ve üretebilir.

 

…kitle iletişimine mal olmak…

 

İnsanlığın, gerçek beklentilerinin ne olduğu konusunda bilinçlendiğini sanmıyorum. Simgesel hedefler dışında.

 

…sorunumuz, yeryüzüyle barış yapmaktır.

 

1938' de satın aldığı eski Telefunken radyoyu hâlâ bir yerlerde saklıyorum: Demek ki, altmış yıl çalışabilen radyolar üretmek olanaklı. Neden bugünkü radyolar bir iki yıl içinde bozuluyorlar, neden parçaları unufak oluyor?

 

…dünyadan söz etmek için dili kullanış biçimimiz bile bir uzlaşma üzerine kurulu.

 

…yüzyılımızın büyük devrimi teknolojik değil, toplumsaldır. Yüzyılımızla birlikte insanlar arasında yeni bir ilişki biçimi ortaya çıktı.

 

Voltaire son derece hoşgörülü birisiydi, ama servetini köle ticaretine yatırmıştı.

 

Marksizm, Doğu'da yalnızca -ve yalnızca- iyi uygulanmadığı için değil, savunduğu haklar artık Batı'yı sarsamadığı için bunalıma girmiştir.

 

Toplumumuz / ideolojisiz yaşayamaz. Yüzyılımız, toplumun oluşturulmasına belli bir katılımı içeren büyük ideolojilerin çöküşüne tanık oldu.

 

(Bu söyleşi, 16 Kasım 1997 ve 8 Haziran 1998 tarihlerinde Paris ve Milano'da gerçekleştirilmiştir.)

Türkçeleştiren: Necmettin Kamil Sevil

2. Basım, 2001, Yapı Kredi Yayınları

  

1 Ekim 2024 Salı

Umberto Eco - Yorum ve Aşırı Yorum

Umberto Eco - Yorum ve Aşırı Yorum

 


Tümel, bütüncül düşünce üretimine karşı olarak, düşüncenin minimal, parçalara odaklanarak “ilerlemesi,” modernler tarafından istenen ve desteklenen ana akımdır. Yani derler ki Heidegger’in Varlık ve varoluşu “keşfetme” çabaları anlamsız ve boş işlerdir önemli olan temel kavramları temellendirmek değil, farklı anlamları ve anlam bağlamlarını kapsayan, kabul eden yorumlardır. Modernlerin son asırdaki başlıca savunucularından biri olan Eco, gerek edebiyat gerekse popüler kültür okumalarında benzer bir tavrı sahiplenir (zaten göstergebilim bununla ilgilidir; yorum ve yeniden yorum). Edebi metinlerin sürekli yeniden yorumlanması, anlamlarının sürekli yeniden inşa edilmesi ne kadar mümkün ve ne kadar doğru?

Bu bağlamda Eco’nun eşelediği sorular, metnin anlamının bir sınırı var mıdır? Eco diyor ki metnin anlamının sınırını metin belirler. Yani bir şey demiyor.

 

GİRİŞ (Stefan Collini)

 

YORUM VE TARİH (Umberto Eco)

Açık Yapıt / estetik değeri olan metinlerin okunmasında yorumcunun etkin rolünü savunuyordum.

(okurlarım) önerdiğim açık uçlu okumanın, yapıtın meydana çıkardığı (ve onu yorumlamaya yönelik) bir etkinlik olduğu gerçeğine gereken önemi vermediler.

 

Her düşünme tarzı, kendini rasyonel olarak değerlendiren bir başka düşünme tarzının tarihsel modeli tarafından irrasyonel olarak görülmüştür.

 

Felsefi kavramları anlamanın bir yolu, çoğunlukla sözlüklerin sağduyusuna başvurmaktır.

 

Yunan filozoflarına uzanan Yunan rasyonalizminde bilgi, nedenleri anlamak anlamına geliyordu.

Dünyayı nedenler açısından tanımlayabilmek için doğrusal bir zincir fikri geliştirmek zorunludur

 

Gnostik kendisini dünyada bir sürgün olarak, bir mezar ve bir hapishane olarak tanımladığı kendi bedeninin bir kurbanı olarak değerlendirir.

Dünyaya fırlatılıp atılmıştır ve oradan bir çıkış yolu bulmak zorundadır.

 

Güç, başkalarını, insanın siyasal bir gizi olduğuna inandırmaktan geçer. Georg Simmel şöyle düşünür:

Giz insana ayrıcalıklı bir konum sağlar; giz salt olarak toplumca belirlenmiş bir çekim gücü oluşturur.

 

METİNLERİ AŞIRI YORUMLAMA (Umberto Eco)

…iki şey bazen tutumları, bazen şekilleri, bazen belli bir bağlamda birlikte belirdikleri için benzerdirler. Bir tür ilişki belirlenebildiği sürece, ölçütün önemi yoktur.

 

Benzerlikten semiosis’e böylesi bir geçiş otomatik olarak gerçekleşmez.

Bu kalem şu kalemin benzeridir; ancak bundan, ilkini göstermek üzere ikinci kalemi kullanabileceğim sonucunu çıkaramam

Köpek sözcüğü köpeğe benzemez.

 

Hermetik düşünce, bir yanlış geçişlilik ilkesinden yararlanmıştır; bu ilkeye göre, eğer A’nın B’yle bir x ilişkisi, B’nin de C’yle bir y ilişkisi varsa, o zaman A’nın C’yle bir ilişkisi olması gerekir.

Corpus Hermeticum un çok eski bir metin olmadığına inanmamızın makul bir nedeni var: Corpus’un MS onuncu yüzyılın sonundan önceki elyazmalarının varlığına ilişkin herhangi bir filolojik kanıt yok elimizde.

 

Şiirinin, harfi anlamın ötesinde ("sotto il velame delli versi strani”) aranması gereken harfi olmayan bir anlamı ilettiğini söyleyen ilk kişinin Dante olduğunu unutmayalım.

 

…gül hemen hemen bütün mistik geleneklerde, tazeliğin, gençliğin, kadın zarafetinin ve genel olarak güzelliğin bir simgesi, eğretilemesi, alegorisi ya da teşbihi olarak belirir.

 

YAZAR İLE METİN ARASINDA (Umberto Eco)

İtalyan romantizminin en güzel ve en ünlü şiirlerinden biri, Leopardi’nin “A Silvia” sıdır.

Şiirde ilginç olan nokta, ilk kıtanın Silvia ile başlayıp salivi ile bitmesidir ve salivi, Silvia’ nın kusursuz bir anagramıdır.

 

Kitabına Gülün Adı başlığını koyan bir yazar, bu başlığın çok çeşitli yorumlarıyla karşılaşmaya hazır olmalıdır.

"Gül öylesine anlam yüklü, simgesel bir nesnedir ki, neredeyse artık hiçbir anlamı yoktur

 

 

…ampirik yazarların özel yaşamı metinlerinden daha anlaşılmaz

 

 

PRAGMATİSTİN YOLCULUĞU (Richard Rorty)

 

AŞIRI YORUMUN SAVUNUSU (Jonathan Culler)

…edebiyat yapıtlarının yorumlarının üretilişi, edebiyat çalışmalarının en yüce hedefi olarak düşünülmemelidir, hele tek hedefi olarak hiç düşünülmemelidir

 

PALİMPSEST TARİH (Christine Brooke-Rose)

 

YANIT (Umberto Eco)

Bir metnin nasıl işlediğine karar vermek, metnin çeşitli yönlerinden hangisinin onun tutarlı bir yorumu için ilintili ya da ilişkili olduğuna ya da olabileceğine, hangilerinin marjinal kaldığına ve tutarlı bir okumayı desteklemediğine karar vermek demektir.

 

…kuramsal bilinç daha sonraki okumalarımın zevkini ve özgürlüğünü azalttı mı? Hiç de değil.

Interpretation and Overinterpretation

Türkçeleştiren: Kemal Atakay

6. basım, 2012, Can Yayınları 

Umberto Eco - Yengeç Adımlarıyla, Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm

Umberto Eco - Yengeç Adımlarıyla

Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm



 

Bu kitap 2000-2005 yılları arasında yazılmış çok sayıda makale ve konferans metninden oluşmaktadır.

 

…üçüncü binyılın başlangıcında pek çok yengeç yürüyüşüne tanık oluruz. Örnek olarak, elli yıllık Soğuk Savaş’tan sonra Afganistan ve Irak ile, gerçek savaşa ya da sıcak savaşa görkemli dönüşü, hatta 19. yüzyılda “zeki Afganlar”ın Hayber Geçidi’ne unutulmaz saldırılarının yeniden ortaya çıkmasını, İslamiyet ile Hıristiyanlık arasındaki çatışmayla Şeyhülcebel’in Haşhaşileri, ayrıca ihtişamlı İnebahtı Savaşı da dahil olmak üzere, yeni bir Haçlı Seferleri mevsiminin başlamasını sayabiliriz

 

Savaş, barış ve başka konular

Körfez Savaşı’nın patlak vermesinden sonra, savaş üzerine birçok yazı yazdım, ama geriye dönüp baktığımda savaş kavramı üzerine düşüncelerimi yeniden gözden geçirmem gerektiğini anlıyorum.

…savaş kavramı, son on yıl göz önüne alınarak, yeniden ve derinliğine incelenmelidir.

(eskiden) Beklenmedik bir anda düşmanın karşısına çıkıp isteklerimizi gerçekleştirmek için savaşıyorduk,

Oyun iki rakip arasında oynanıyordu.

…bir koşul daha vardı: Düşmanın kim olduğunu ve nerede bulunduğunu bilmek. Onun için de çatışma, genelde, göğüs göğüse ve bilinen iki ya da daha fazla alanda gerçekleşiyordu.

“dünya savaşı” kavramı, savaşanlar ile tarafsızlar arasındaki farkı ortadan kaldırmıştır. Atom enerjisi, savaşan taraflar hangi ülkelerden olursa olsunlar, tüm dünyanın zarar görmesine neden olmaktadır.

Soğuk Savaş, doğrudan savaşı ya da barışçıl bir savaş durumunu düşündüren bir gerilim, ortada önemli bir istikrar sağlayan korku dengesi yaratıyordu,

Sovyet imparatorluğunun yıkılmasının ardından Soğuk Savaş koşullan geçerliliğini yitirince, Üçüncü Dünya’da asla bitmeyen savaşların doğurduğu sorunlar tek tek su yüzüne çıktı. Kuveyt’in işgaliyle yeniden, geleneksel savaşa geri dönülmesi gerektiği anlaşıldı

 

Yeni Savaş çokuluslu kapitalizmin doğası nedeniyle artık göğüs göğüse gerçekleşemezdi.

Ülkelerin denetiminden kurtulan olgun kapitalizmin mantığı işte budur. (iki tarafa da silah satmak)

 

Yeni Savaş ile / Enformasyon kuruluşları sürekli olarak rakibe söz hakkı veriyor

Enformasyon düşmanı geriye alır. Körfez Savaşı ile birlikte, günümüz savaşlarında düşmanın aramızda olduğu saptanıyordu.

 

Savaş sahnesindeki güçlerin artışı / nedeniyle, Yeni Savaş’ta beklenmeyen olaylarla da karşı karşıya kalınabiliyordu.

…savaş başka araçlarla siyasetin devamı olursa, bir sona ulaşılabilir, bu nedenle savaş ancak, siyasete dönüş yapmaya izin veren bir dengeye ulaşıldığında biter.

Batılı güçler Kuveyt’i işgalden kurtardılar, ama sonra durdular, çünkü düşmanı tamamen yok edemezlerdi.

Eski Savaşların amacı, çok kişi kaybetmek pahasına, mümkün olduğunca çok sayıda düşman yok etmekti.

Körfez Savaşı’yla birlikte iki ilke belirlenmiştir: (1) Bizden kimse ölmesin ve (2) mümkün olduğunca az düşman öldürülsün.

Baudrillard, savaşın gerçek olmadığını yalnızca televizyonda temsil edildiğini işte bu nedenle söyleyebildi. Medya acı değil mutluluk sattığı için, savaş mantığına büyük mutluluk ilkesi ya da çok az özveri ilkesi eklemek zorundaydılar.

 

Gazeteciler Belgrad’da kalıyor, İtalya Sırbistan’a uçak yolluyor ama Yugoslavya ile diplomatik ve ticari ilişkilerini de sürdürüyordu

 

11 Eylül ile birlikte savaş mantığı yeniden altüst oldu.

Küresel enformasyon kanalı, Pentagon’dan daha güçlüydü

 

Kesin bir fetihle sonuçlanan tek Haçlı Seferi, Ortadoğu’da Batı Krallıklarının kurulmasını sağlayan ilk seferdir. Daha sonra, bir yüzyıldan daha az bir süre içinde Kudüs yeniden Müslümanların eline geçmiştir ve yüz elli yıl boyunca hiçbir çözüme ulaştırmayan başka Haçlı Seferleri yapılmıştır.

 

Haçlı Seferleri sırasında Hıristiyanların kılıçları için Arap çeliğine, Müslümanların da Hıristiyan çeliğine gereksinimi yoktu. Bugün ise en ileri teknoloji bile petrole bağımlı yaşıyor ama petrol kimde

 

Batı tüm teknolojisini petrol kullanımına gerek olmayacak bir şekilde yeniden düzenlemek zorundadır.

 

Büyük Paces [Barışlar] bir askeri gücün sonucudur.

Amerika’nın bilimsel gelişimi artık Avrupalı değil, Asyalı beyinlerin -Hindistan’dan Çin’e ve Japonya’ya kadar- ithaliyle sağlanacaktır.

Bu da Amerikalıların tüm dikkatlerini Atlantik’ten Pasifik’e kaydırması demektir.

 

…yalnız bırakılan Avrupa / ya Avrupalı olacaktır ya da parçalanacaktır.

Parçalanma varsayımı gerçekdışı görünmektedir ama ne olacağını da belirtmek gerekir: Avrupa Balkanlaşacak ya da Güney Amerikalılaşacak.

 

Captatio malevolentiae / dinleyiciyi rahatsız edip konuşmacıya karşı olumsuz bir tavır takınmasını sağlamak.

 

polygenesis mi (aynı düşünce aynı anda farklı yerlerde farklı insanların akına geldiğinde ortaya çıkar)

 

Retorik bir ikna yöntemidir

Retorik onay ister; onun için de anında fikir ayrılığına yol açacak başlangıçlardan hoşlanmaz.

Eğer bir şeyi güç kullanarak kabul ettireceksem, onay beklemem: Hırsızlar, ırza tecavüz eden kişiler, yağmacılar, Auschwitz’teki hapishane çavuşları kapo’lar asla retorik teknikler kullanmaya gereksinim duymamışlardır.

Baskı yapan önce kendini temize çıkarmaya çalışır.

 

Neyse ki elli milyon insanın yaşamını yitirdiği İkinci Dünya Savaşı oldu da, Birinci Dünya Savaşı, Tarihe en korkunç çılgınlık olarak geçmedi.

 

Peloponnesos Savaşı’na başlamak üzereyken Perikles’in yaptığı konuşma

Bu söylev, yüzyıllar boyunca demokrasinin bir methiyesi olarak kabul edilmiştir,

 

Genellikle insan hoşuna giden her şeye sahip olmak ister. Bunun için de, o arzuladığı şeyi, aynı şeyden hoşlanan birinin elinden almak zorundadır. O başkası önce davranıp istediğini elinden almasın diye izlenecek en kolay yol, o kişiyi öldürmektir. Homo komini lupus, insan insanın kurdudur, iyi olan kazansın. Ama bu yasa genelleştirilemez; çünkü herkesi öldürmeye kalkarsan sonunda tek başına kalırsın, oysa insan sosyal bir hayvandır.

 

Bir gazete, aniden “Manzoni’nin Nişanlılar adlı başyapıtını okumak gerekir” diyemez. Kitabın yeni bir basımının yapılmasını beklemek zorundadır

 

İçinde yaşadığımız uygarlığın özelliklerinden biri, yaşamı tamamen Karnaval haline getirmesidir.

 

İnsanların dünyanın başka yerlerinde az eğlenip açlıktan öldüklerini keşfedince de, sahte vicdanımızı, zenci çocuklara, paraplejik ve bir deri bir kemik kalmış insanlara para toplamak için düzenlenen eğlenceli bir yardım gösterisiyle rahatlatırız.

 

Gizliliğin Kaybı

Çağımızın sosyal trajedilerinden biri, genellikle yararlı bir rahatlama aracı olan dedikodunun değişime uğramış olmasıdır.

Köyde, evlerin önünde ya da meyhanede yapılan klasik dedikodu sosyal bir bağlantı öğesiydi. Dedikodu sağlıklı, şanslı ve mutlu bir insan hakkında yapılmazdı; bir kusur, bir yanlış, bir talihsizlik üzerine konuşulurdu.

Dedikodu konusu olmak, yavaş yavaş sosyal statü simgesine dönüşmektedir.

Eskiden özel yaşam o kadar gizliydi ki

 

Günümüz küresel televizyon köyünün zavallısı, ekrana çıkıp karısını sadakatsızlıkla suçlayan eş gibi sıradan bir insan değildir. Sıradanın da altındadır.

 

Bu teşhircilik, kamuoyunu, hiçbir şeyin, en utanılacak uğursuzlukların bile gizli kalmaması gerektiğini ve çirkinliğin teşhirinin ödüllendirildiği gerçeğini kabul ettirir.

Televizyon zavallısı gururla şunu ileri sürer: Ego sum. [Ben varım.]

Buna benzer bir olay internette de yaşanmaktadır. Ana- sayfa [homepage] araştırmaları, bir site kurmaktaki amacın, yalnızca insanın kendi iğrenç normalliğini -anormallik değilse- sergilemek olduğunu göstermektedir.

 

Gizliliğe saldırı, herkesi gizlilik diye bir olayın olmaması düşüncesine alıştırır. Bir sırrın gizli kalması için onu herkese açıklamak gerektiğine inanlar çoğalmaya başlamışlardır

…gizleyecek bir olay kalmadığında da, hiçbir davranış ayıp olarak nitelendirilemez.

 

Benzerlerimizi üzecek terimleri dilimizden çıkarmanın insancıl ve uygar bir davranış olduğu ilkesini unutmamak gerekir diye düşünüyorum.

 

Pitigrilli (Dino Segre), bir zamanlar, ne düşünmesi gerektiğine karar verebilmek için her sabah çalıştığı gazetenin başmakalesini okuduğunu yazmıştı.

 

Bilim, teknoloji ve sihir

…teknoloji bilimin bir uygulaması ve bir sonucudur, asla özü olamaz.

Teknoloji size her şeyi hemen verir, oysa bilim ağır ilerler.

 

…televizyonlarımız sihirli bir biçimde bereketli topraklan gösteriyor, böylece çaresiz insanlar, tıpkı bir zamanlar Eldorado’nun vaatlerini duyup koşan denizciler gibi sahillerimize ve çirkin kenar semtlerimize koşuyorlar.

 

Bir rejimin kronikleri

Ülkesinin tüm enformasyon kaynaklarını denetimi altına alma olanağına sahip olan her insan, kim olursa olsun, ermiş bile olsa, o sistemin mantığına göre ülkeyi yönetme isteğinden kendini alamaz

 

…demokratik rejim (en iyi yönetim biçimi olmasa da, diğer tüm yönetimlerden daha iyidir) vatandaş oylarının çoğunluğunu elde edenin ülkeyi yöneteceğini belirtir. Söz konusu olan halkın değil, vatandaşların çoğunluğunun oylarıdır

 

…vaatlerini simgeleyen övüngenlikle çelişen zulüm kurbanı rolü oynamak önemli bir tekniktir.

…kurban rolü oynamak popülizmin tipik bir özelliğidir.

 

Hitler, Avrupa’yı fethetmek için işe koyulduğunda, başkalarının Alman toplumunun elinden yaşamsal alanı almak istediklerini iddia etmişti. Bu kurdun kuzuya uyguladığı bir taktiktir. Her baskı, sana karşı yapılan bir haksızlığın bildirilmesiyle kanıtlanmalıdır.

Üçüncü Dünya ülkelerinin dışında, bir hükümeti düşürmek için artık askeri tankların sıralanmasının gerekli olmadığı, radyo televizyon istasyonlarının işgal edilmesinin yeterli olduğu ileri sürülüyordu

 

Bir yasa tartışılıyorsa, bu açıklanır ve söz, görüşlerini bildirmesi için hemen muhalefete verilir. Ardından hükümet yanlıları itiraz eder. Sonuç bellidir: Son konuşan haklıdır. Tüm televizyon haberlerini dikkatle izleyin, şu stratejiyi fark edersiniz: Bir plan açıklandığında, hiçbir zaman hükümet yanlılarının görüşleri önce, muhalefetin itirazları sonra verilmez. Hep tersi olur.

 

Seçmenlerin sesinin, popülist hareketin ortaya koymak istediği “halkın isteği” ile hiçbir ilgisi olmadığını belirtmek gerekir. Popülizm, yöneticilerin insanlara doğrudan seslenişidir (ya da halk isteğinin olası yorumudur); meydan gösterileri insanların genel sesini değil, grupların, partilerin ve vatandaş derneklerinin özgür ifadesini yansıtır.

 

Birçok ilkel toplumda, hükümdar, belli bir yaşa geldiğinde, bir ormana götürülür ve orada tanrılara kurban edilirdi.

 

Büyük Oyun’a geri dönüş

Diktatörlükler onay üretirler ve o onaya dayanırlar.

Tarihin bize verdiği ikinci ders, bir diktatörlükte, muhalifler olsa da, yabancı bir düşmanla karşı karşıya gelindiğinde, ülkeyle özdeşleşme dürtüsünün devreye girdiğidir.

Savaş insanı katılaştırır, sağduyusunu yok eder.

 

Haçlı Seferleri’ne geri dönüş

Pazarlık ilkesi

 

Hepimiz her şeyin en iyisini isteriz, ama bazen her şeyin en iyisi, iyinin düşmanıdır, onu için bir pazarlık yapıp en az kötü olan seçilmelidir.

 

Summa ve gerisi

Avrupa yalnızca Hıristiyan kültürüyle mi gelişmiştir?

Yahudi tektanrıcılığı olmadan bir Hıristiyan geleneği düşünülemez.

Avrupa kültürünün dayandığı metin, ilk matbaacının basmayı düşündüğü ilk yapıt, Luther’in tercüme ettiği ve Alman dilinin ortaya çıkışını kolaylaştıran metin, Protestan dünyasının en önemli metni Kitabı Mukaddes’tir.

Hıristiyan Avrupa, ilahiler söyleyerek, peygamberlerin çalışmalarını okuyarak, Eyüp ve İbrahim üzerine düşünerek doğmuş ve gelişmiştir.

 

Tommaso’ya göre hayatın ilk düzeyindeki bitkiler, bitkisel ruha sahiptir, bitkilerin üzerinde hayvan yaşamı yer alır ve duyu algısıyla belirlenir, insanlarda ise bu iki işlev akıl sahibi ruh tarafından özümsenir.

 

Tapınak Şövalyeleri üzerine kitap bulmaktan daha kolay bir şey yoktur. Tek sorun bu kitapların yüzde doksanının (düzeltiyorum, yüzde doksan dokuzunun) uydurmaca olmasıdır

…edebiyatı kötü bir biçimde kopya edip yeniden sunan Da Vinci Şifresi için de geçerlidir.

Tapınak Şövalyeleri üzerine yazılan bir kitabın ciddi olup olmadığını anlamak için yapılacak tek şey, bu topluluğun 1314 tarihinde kesin olarak ortadan kalkıp kalkmadığını anlayabilmektir. Bu, Büyük Liderlerinin yakılarak öldürüldüğü tarihtir.

 

Bu kitap, içeriği çürütülse de, neden kendi kendini üret-meye devam ediyor? Çünkü insanlar gizemlere (ve komplolara) açtır, onlara düşünecekleri bir gizem daha sunduğunda (bazı kurnazların uydurması olduğunu söylesen bile) hemen inanıverirler.

 

Bugün bildiğimiz entelektüel antisemitizm, modern dünyada doğmuştur.

Siyon Bilgelerinin Protokolleri'nden başlayarak yavaş yavaş şekillenmiştir.

Protokoller, roman malzemelerinin yeniden işlenip kullanılmalarıyla oluşmuştur, bu nedenle de güvenilmez oldukları kendiliğinden ortaya çıkar; çünkü “kötüler”in korkunç planlarını böyle utanmadan dile getirmiş olmalarına inanmak pek mümkün değildir.

Siyon bilginleri çalışan sınıfı sersemletmek için spor ve görsel iletişimi teşvik edeceklerini bile açıklamaktadırlar

 

Yeni binyılın çöküşü

Devlerin omzunda…

 

Ölümün sakıncaları ve yararları…

Ben gençliğini özleyen insanlardan değilim (gençliğimi yaşamış olmaktan memnunum, ama baştan başlamak istemem) çünkü bugün kendimi eskisinden daha zengin hissediyorum. Tüm bu birikimimin öldüğüm anda yok olacağı düşüncesi, üzülmeme ve korkmama neden oluyor.

Bu hüzünü yenmenin yolu çalışmaktır.

 

A Passo di Gambero / Guerre calde e populismo mediatico

Türkçeleştiren: Şemsa Gezgin

Doğan Yayınları, 2012


Umberto Eco - Yanlış Okumalar

Umberto Eco - Yanlış Okumalar


 

Umberto Eco'nun 1963 yılında yayımlanan kısa yazılarından oluşan bir derlemedir.

 

Önsöz

Parodi, bütün komik yazı türleri gibi, uzamla ve zamanla ilintilidir.

Bir esprinin açıklanması onun etkisini çaresiz öldürür

 

“Granita”, Nabokov’un Lolitasının bir yansılaması olma amacını taşıyordu

 

“Parçalar’da, açıkça, İtalyan popüler şarkılarından sözcükler kullandım

 

“Cennetten Son Haberler” günün politik jargonuyla öteki dünyadan haberler veriyor.

"Son Yakındır”, Adorno’nun ve Frankfurt Okulu’nun toplumsal eleştirisinden esinlendi.

 

GRANITA

Bu elyazması bana Piemonte’de küçük bir kasabanın yerel hapishane müdürü tarafından verildi.

Umberto Umberto denen adam / Hovarda kılığı altında daha yüksek bir ahlak yatar.

Karşılaştığım genç kızlar beni / arzu ederlerdi.

 

Birkaç gün sonra, Umberto Umberto ev sahibesinin büyükannesini bisikletinin gidonuna bindirerek Piemonte’ye kaçırır. Onu önce bir yaşlı yoksullar evine götürür, aynı gece orada ona sahip olur,

 

PARÇALAR

Aziz meslektaşlarım, hepimiz biliyoruz ki, "şarkı” sözcüğü, Britannica Ansiklopedisinin de doğruladığı gibi, eskil ondördüncü yüzyılda belli şiirsel kompozisyonları işaret eden bir terim olan İtalyanca canzone ya da canzona'yı karşılamaktadır; "çarpıcı” sözcüğünün tıpkı (başka bir yerde bulunan) "vuruş” sözcüğü gibi, müziğin matematik ve genetik bilimlerle paylaştığı bir özellik olan ritimle ilişkili olması gerektiğini düşünüyoruz.

 

SOKRATES USULÜ SOYUNMA

Lily Niagara, siyah fileden bir örtüye sarılı olarak Crazy Horse’un ufak sahnesinde göründüğünde zaten çıplaktır.

 

Ruhbilimsel yönden konuşursak, striptiz ilişkisi sadomazoşisttir, toplumsal olarak bu sadomazoşizm, gerçekleştirilen eğitsel tören için esastır. Striptiz, sinirliliği arayan ve kabul eden seyirciye, üretim araçlarını elinde tutmadığını bilinçdışı olarak öğretir.

 

 

KİTABINIZI ÜZÜLEREK İADE EDİYORUZ...

Anonim, İncil

Bu metnin ilk birkaç yüz sayfasını gerçekten de soluk soluğa okuduğumu söylemeliyim. Olaylar yerli yerinde, günümüz okurunun iyi bir öyküden bekleyeceği her şey var. Seks (zina, livata, ensest ilişkiler de içinde bol miktarda), aynı zamanda cinayet, savaş, kıyımlar ve benzeri şeyler.

 

Homeros, Odysseia

Şahsen, sevdim bu kitabı. Heyecanlı, serüvenlerle dolu iyi bir gemici masalı.

(Kalypso büyük bir karakter, gerçek bir yamyam); genç kız Nausikaa’nın öyküsünde Lolita’ya benzer bir yan bile var,

 

Merakla okunuyor, tamam, yazarın ilk kitabına benzemiyor, çok durağandı o, mekân birliğiyle bozmuştu aklını ve can sıkacak derecede fazla olay vardı.

Akhilleus-Patroklos öyküsü, o kadar da gizlenmemiş eş-cinsellik damarıyla başımızı nasıl derde sokmuştu…

 

Dante Alighieri, İlahi Komedya

Alighieri sizin tipik Fiato yazarı (günlük yaşamda eczacılar loncasının etkin bir üyesi). Buna karşın, eseri yadsınamaz bir teknik sağlamlık ve önemli bir öyküleme sezgisi gösteriyor. Floransa lehçesinde yazılmış olan kitap, yaklaşık yüz manzum bölümden oluşuyor,

 

Torquato Tasso, Kurtarılmış Kudüs

Kurtarılmış Kudüs, "modern” bir şövalye destanı ola-rak fena değil.

 

Denis Diderot, Les bijoux indiscrets ve Rahibe

…yayıncısını iflasa sürükleyeceğinden hiç kuşkum yok. Adam uyuşuğun biri, roman alanında hoşa gidecek bir şey yazabileceğini hiç sanmıyorum

 

D.A. François de Sade, Justine

Günümüz alıcısı seks, seks ve daha çok seks istiyor.

 

Miguel Cervantes, Don Quijote

Don Quijote denilen bu adam biraz kaçık (karakter eksiksiz işlenmiş,

 

Alessandro Manzoni, Nişanlılar

Manzoni / romanını kötü bir dönüm noktası olan onyedinci yüzyılla başlatıyor. Ayrıca,ne balık,ne tavuk olan bir tür Milano- Floransa dili icat ederek çok kuşkulu bir dilbilimsel deneye girişiyor.

…yazarımız sıradan bir öykü kuruyor: Bazı yerel derebeylerinin işbirliğiyle evlenmeleri engellenen yoksul bir nişanlı çiftin masalı. Sonunda evleniyorlar ve herkes mutlu oluyor.

 

Marcel Proust, Kayıp Zamanın İzinde

Bu haliyle kitap çok, çok -Ne demeli?- çok tıknefes.

 

Immanuel Kant, Pratik Aklın Eleştirisi

Ahlak üzerine oldukça kısa bir kitap

 

Franz Kafka, Dava

Küçük, güzel bir kitap. Hitchcock izleri taşıyan, heyecanlı bir şey.

Gerçek yazma sanatı, gazetecinin eski beş soru­sunu akılda tutmak zorundadır: Kim? Ne? Ne zaman? Nerede? Niçin?

 

James Joyce, Finnegans Wake

 

ESQUISSE D’UN NOUVEAU CHAT

Bir kedinin öyküsü…

 

CENNETTEN SON HABERLER

Aşağıdaki bölümler, cansız bedeni Ağrı Dağı’nın yamaçlarında bulunmuş olan gazeteci John Smith’in not defterinden alındı.

 

Bu metin, not defterinin başka hiçbir yerinde adı geçmeyen belirsiz bir kaynaktan, Smith’e birtakım şeyler söylendiğini açıkça gösteriyor.

 

ŞEY

Bu taş insanoğlunun ne zamandır düşlediği gücü, bir milyon insan gücü Enerjinin gizini içeriyor.

 

BİR PO VADİSİ TOPLUMUNDA SANAYİ VE CİNSEL BASKI

Dobulu (Dobu) Dr. Dobu’nun varsayımı

La Pensee Sauvage (Alan araştırması üzerine bir rapor)

Ludovica Limanı Paradoksu (Bir topografya olayı üzerine bir deneme)

Soyutlamaları kavrayabilecek zekâ düzeyine ulaşmış bir Milanolu yerli varsayacağız. Kendi habitatıyla ilgili en basit hipotezi şöyle formülleştiriyor: Milano'nun yuvarlak, sarmal bir yapısı var. Tabii, hiçbir Milanolu böyle etkin bir zekâ düzeyine ulaşamazdı,

 

Kilise ve Sanayi (Tarihsel- sosyoekonomik bir yorum önerisi)

 

SON YAKINDIR

"Herakleitos, kitabı Artemis Tapınağı’na emanet etti, bazıları da onun kitaba ancak onu okuyabilenlerin yaklaşabilmesi için bilerek kapalı bir dille ve kendisini kara kalabalığın nefretine uğratacak hiç de hafif olmayan bir tonda yazdığını söylüyor.” Herakleitos’un kendisi ise, "Niye beni şuraya buraya çekiştirip duruyorsunuz kara cahiller? Sizin için yazmadım ben, beni anlayabilenler için yazdım. Bir insan benim için yüz bin insan değerindedir; güruhsa, hiç,”  demiştir.

 

Demokrasi denen şeyin özü bu- dur, ilk buyruğu da şu galiba: Başkaları nasıl yapıyorsa sen de öyle yap ve çoğunluğun yasasına boyun eğ.

 

…bir çamaşır listesinden tarihsel bir belge çıkarabilme sanatının ustası Ksenophon

 

(Platon, Phaidros) "Tere batar, olağandışı bir sıcaklık sarar onu; böylece gözlerinden onun içine inerken bir güzellik seli, yeni bir sıcaklık yayılır... Her şey şişer, kabarır, her şey kökünden yukarı doğru büyür ve büyüme bütün ruhun altına uzanır... ve kanat şişmeye başlar.”

İnceden inceye gizlenmiş açık saçıklık: Son hediyedir bu, felsefe diye satılan kitle-erotiği.

 

Sophokles, Aiskhylos’un dinsel nevrozlarını reddettiği, Euripides’in zarif boulevardier kuşkuculuğundan uzaklaştığı halde eserlerindeki ılımlılık uygulaması ahlaki uzlaşmanın simyası haline gelir.

 

OĞLUMA MEKTUP

 

ALIŞILMAMIŞ KİTAP ELEŞTİRİLERİ

 

AMERİKA’NIN KEŞFİ

İyi akşamlar, millet. Bugün, günlerden 11 Ekim 1492, saat öğleden sonra 7

Kolomb keşif seferinin amiral gemisiyle doğrudan bağlantıdayız.

 

KENDİ SİNEMANI KENDİN YAP

 

 

MIKE BONGIORNO OLGUBİLİMİ

…gerçek kültür hayranlığı, ancak kültür yoluyla para kazanıldığında görülür. Kültür, o zaman yararlı bir şey olduğunu kanıtlamış olur. Sıradan insan, öğrenmeyi reddeder fakat oğlunu okutmaya kararlıdır.

 

BENİM ABARTI-YORUMUM

Nişanlılar, Finnegan’ın bittiği yerde, Finnegan’ın üzerinde sona erdiği sıvı öğesi izleğini seçerek başlar

Nişanlılar nasıl başlıyor? Bir alıntı yapmama izin verin: "Como Gölü’nün kesintisiz iki dağ zincirinin arasında ve aynı dağların çıkıntı ve girinti yapışı gibi giriş çıkışlar yaparak uzanan bu kolu, bir nehrin akıcılığını ve şeklini alarak birden daralır: bir yanda bir dağlık burun, öte yanda geniş bir kıyı...”

Finnegan ın açılışı da buna benzer.

Diario minimo

Türkçeleştiren: Mehmet H. Doğan

4 Basım, 2012, Can Yayınları 

Umberto Eco - Tez Nasıl Yazılır

Umberto Eco - Tez Nasıl Yazılır

 

…kitabın ilk baskısı İtalya'da 1977 yılında okurla buluşmuştu ve o tarihten itibaren de hedef kitlesi olan mezun adayı okurların elinden hiç düşmedi diyebiliriz.

 

O zamanlar daktilolarda italik yazı karakteri olmadığından kitap ve dergi isimlerinin altı çiziliyordu ve tez savunulduktan sonra kitap olarak yayımlanırsa altı çizili bölümler dizgide italik hale getiriliyordu.

 

Bir tez yazmak “altı aydan az üç yıldan fazla" zaman almamalı diyor.

 

Tezi, kavramların derlendiği bir çalışma olarak değil, bir deneyimin eleştirel bir biçimde özenle sunulması, / bir yetkinliğin edinilmesi olarak algılamanız gerekir

 

Kitap size şunları söyleyecek: (l) Mezuniyet tezi dendiğinde ne kastediyoruz? (2) Konuyu nasıl seçeriz ve çalışma zamanını nasıl kullanırız? (3) Bir bibliyografik araştırma nasıl yapılır? (4) Araştırıp bulduğumuz malzemeyi nasıl düzenleriz? (5) Çalışmamızı somut olarak nasıl düzenleyip sunabiliriz?

 

BİR MEZUNİYET TEZİ NEDİR VE NE İŞE YARAR?

Neden bir tez yazmak gerekir ve tez nedir?

Bir mezuniyet tezi, uzunluğu 100 ile 400 sayfa arasında değişebilen, daktiloyla yazılmış özenli bir çalışmadır

 

…doktora derecesini / PhD kısaltmasıyla anacağız. Bu kısaltmanın anlamı Philosophy Doctor yani felsefe doktorudur,

Lisans çok çeşitli biçimleriyle, profesyonellik gerektiren bir işe başlamaya olanak sağlarken PhD akademik faaliyete başlamaktır,

 

Ya bir derleme tezi yaparsınız ya bir araştırma tezi,

Bir araştırma tezi her zaman daha uzun, daha yorucu ve daha uğraştırıcıdır

 

Mezuniyetten sonra da işe yarayacak bir tez yazmanın iki yolu

İlki, isteğiniz ve yapacak haliniz olması kaydıyla tezi daha sonraki yıllarda da sürdürülecek daha geniş bir araştırmanın başlangıcı olarak ele almaktır.

 

Yani bir tez yazmak kendi düşüncelerinizi ve verileri düzene koymayı öğrenmek anlamına gelir: Yöntemsel bir çalışma deneyimidir; ilkesel olarak başkalarına da yarayacak bir "nesne" oluşturmak anlamına gelir.

 

…bildiğiniz şeyler hakkında nasıl çalışacağınız daima bilmedikleriniz hakkında nasıl araştırma yapmaya başladığınıza bağlı olarak sürüp gidiyor.

 

…hoşumuza giden bir konu hakkında bir tez yazmak iyi bir şey olsa da konu, çalışma yöntemimiz ve bu işten elde edeceğimiz deneyime oranla ikincildir.

…konu seçimi için dört kural

Konu mezun adayının ilgilerine yanıt vermelidir.

Başvurulacak kaynaklar elinin altında olmalıdır

Başvurulacak kaynaklar başa çıkılabilecek düzeyde olmalıdır, yani adayın kültürel düzeyine uygun olmalıdır

Araştırmanın yöntemsel çerçevesi adayın deneyiminin kaldırabileceği, düzeyde olmalıdır.

 

KONU SEÇİMİ

Öğrenci başlangıçta pek çok şeyden söz eden bir tez yazma eğilimi ve girişimindedir.

Bunlar çok tehlikeli tezlerdir.

Ortaya ya sıkıcı bir isimler listesi ve yaygın fikirleri derleyen bir inceleme çıkar

 

Dante'nin kötü bir şair olduğu da söylenebilir: Ama bunu, Dante’nin yazdığı metinlerin titiz bir analizini yapan en az 300 sayfa yazdıktan sonra söylemek gerekir.

 

Kuramsal bir tezde, başka düşünümlerin daha önce konusu olmuş ya da olmamış soyut bir sorunun ele alınması önerilir

 

Antikçağ yazarlarının otoritesine abartılı bir saygı duyan Ortaçağ bilginleri ve Yeniçağ düşünürleri, onların karşısında “cüce" olduklarından, büyük yazarlara dayanarak “devlerin omuzlarındaki cücelere" dönüşüyorlardı ve böylece öncüllerinden daha ileriyi görebiliyorlardı.

 

Tarihyazımsal tezin alternatifi daha ziyade deneysel tezdir: “Bir Grup Engelli Çocukta Renklerin Algılanması" gibi.

 

…tavsiye şu: Çağdaş bir yazar üzerine sanki klasik bir yazan ele alıyormuş gibi, klasik bir yazarı da sanki çağdaş bir yazarı ele alıyormuş gibi çalışın. Daha fazla eğlenir ve daha ciddi bir çalışma ortaya çıkarmış olursunuz.

 

Konu mümkünse güncel olmalıdır, böylece Yunan uygarlığına kadar giden bir bibliyografya araştırması yapmanız gerekmez; ya da hakkında çok az şey yazılmış kıyıda köşede kalmış bir konu olmalıdır.

 

Eğer bir yazarı özgün dilinde okuyamıyorsanız; o yabancı yazar üzerine tez yazamazsınız.

 

Almanca bilmeden Yunan filolojisinde bir tez vermeyi aklınızdan bile geçiremezsiniz çünkü Almancada konuyla ilgili bir sürü önemli çalışma var.

 

bağımsız radyo istasyonları olgusu…

 

MALZEMENİN ARAŞTIRILMASI

Bir çeviri, kaynak değildir: Protez, takma diş ya da gözlük gibi erişimimizin mümkün olmadığı bir şeye sınırlı bir şekilde erişmemizi sağlayan bir araçtır.

Bir antoloji, kaynak değildir: Küçük bir kaynak parçasıdır, konuya yaklaşırken başlangıçta yararlı olabilir; ama bir yazar üzerine tez yazmak, başkalarının görmediği bir şeyi göreceğimiz konusunda bir iddiamız olduğu anlamına gelir, bir antoloji ise bize ancak bir başkasının gördüğü şeyi aktarır.

Başka yazarların bilimsel makaleleri çok geniş alıntı ve referanslara da sahip olsa, kaynak değildir

 

…bir kitabın başlığı asla tırnak içinde verilmez, çünkü evrensel bir kural ve alışkanlık olarak dergi makaleleri ya da diğer makalelerin başlıkları tırnak içinde yazılır.

Bir kitabın nerede yayımlandığını söyleyip kimin tarafından yayımlandığını söylememek kadar tahammül edilmez bir şey yoktur.

 

(Atıflar hakkında)

(a) Kitapların makalelerden ya da başka kitapların bölümlerinden ayırt edilmesi sağlanmalıdır. (b) Hem yazarın adı hem de kitabın başlığı yanlış anlamaya mahal vermeyecek bir biçimde belirtilmelidir. (c) Yayın yeri, yayınevi, kaçıncı baskı olduğu belirtilmelidir. (d) Kitabın hacmi ve büyüklüğü belirtilmelidir.

 

Özgün metinler ve çeviriler - Bir kitap söz konusu olduğunda, o kitaba daima özgün dilde başvurulması ve atıf yapılması gerekir.

 

BİBLİYOGRAFİK ATIF KURALLARININ ÖZETİ

Bir yıldızla işaretlenmiş olanlar asla atlanmaması gereken temel bilgiyi oluşturuyor.

Yayın yeri: eğer kitapta bu bilgi yoksa şöyle yazın: y.y. (basım yeri yok),

Yayın tarihi: eğer kitapta yoksa, şöyle yazın: t.y. (tarih yok),

 

Kitaptan okumak gerekiyor mu?

Bu soruya verilebilecek en makul yanıt bence şöyle: En genel olanlar arasından iki ya da üç metne hemen biraz dalmak (böylece ne tür bir artalan üzerinde hareket edildiği konusunda bir fikir elde edilebilir); sonra doğrudan özgün yazarı ele almak, ne söylediğini anlamaya çalışmak; ondan sonra da eleştirel literatürün kalan kısmını kontrol edip yeni edinilen fikirlerin ışığında incelenen yazarı detaylı olarak incelemeye girişmek daha iyi olur.

 

ÇALIŞMA PLANI VE BİLGİ FİŞLERİ

Bir tez üzerine çalışırken yapılacak ilk şeylerden biri başlığı, “Giriş” bölümünü ve “içindekiler”i yazmaktır

"İçindekileri çalışma hipotezi olarak ele alıp yazmak, tezin alanını tanımlamaya yarar.

 

Bir tez için en ideal durum, ister eski ister yeni olsunlar işe yarayan bütün kitapların evde elinizin altında olmasıdır

 

YAZMA AŞAMASI

Bir terimi ilk kez kullandığınızda daima tanımlayın. Tanımlamayı beceremiyorsanız kullanmaktan kaçının.

Teze kendi fikirlerimizi birinci tekil kişi ağzından mı dahil etmeliyiz?

“Biz" demenin nedeni ifade edilen şeyin okurlar tarafından da paylaşılabilecek bir olumlama olmasının varsayılmasıdır. Yazmak toplumsal bir eylemdir: Ben yazdıklarımı okuyan kişi olarak senin, sana önerdiğim şeyi kabul etmen için yazıyorum.

 

Dipnotlar

…yaygın bir kanaat, bu tür çalışmaların ne çok şey bildiğini göstermeye yarayan bir züppelik örneği ve sıklıkla da bir göz boyama girişimi olduğu yönündedir.

Dipnotlar alıntıların kaynağını göstermeye yarar.

Dipnotlar, metne dahil etmeniz halinde bütünlüğü bozacak destekleyici bir atıf ya da alıntı yapmanıza yardımcı olur.

Notlar borçların ödenmesine yararlar. İçinden bir cümlenin alındığı bir kitaba atıfta bulunmak bir borç ödemektir.

 

Eğer metinde herhangi bir yazardan söz ediliyor ya da o yazardan pasajlar alıntılanıyorsa, bu bilgilere denk düşen dipnot uygun bibliyografik referansı sağlar.

…notta atıfta bulunduğunuz eserler daha sonra nihai bibliyografyada da bulunmak zorundadır

 

NİHAİ REDAKSİYON

Daktiloda italik karakter yoktur. Bu nedenle bir kitapta italik yazılan bir şeyin tezlerde altı çizilir.

Yaygın kullanıma sahip olmayan yabancı sözcüklerin altı çizilir

bilimsel adlandırmaların altı çizilir

Vurgulanmak istenen teknik terimlerin altı çizilir

Bir tezin en önemli sözcesini ya da sonuç niteliği taşıyan bir saptamasını oluşturan bir tümcenin» çok uzun olmadıkça» altı çizilir

Kitap başlıklarının altı çizilir

Şiir, tiyatro eseri, tablo ve heykel adlarının altı çizilir

Gazete ve dergi adlarının altı çizilir

 

Genelde hiçbir şekilde vurgulama yapmayın. Ünlem işareti ve bir alıntıda belli bir metin parçasının atlandığını göstermek dışında üç nokta kullanmayın. Ünlem işaretleri, üç noktalar, teknik olmayan terimler için büyük harfle yazımlar acemi yazarlara özgü şeylerdir

 

SONUÇ

Daha önce hiç araştırma yapmamış, tez korkusuna kapılmış ve ne yapacağını bilemeyen biri bu kitabı okuduğunda dehşete kapılabilir. Ne kadar çok kural, ne de çok yönerge, ömrüm yetmez diye düşünebilir...

Mühim olan, yaptığımız işi keyifle yapmaktır.

Tezi bir meydan okuma gibi yaşamalısınız.

 

Come si fa una tesi di laurea

Türkçeleştiren: Betül Parlak

3. basım, 2018, Can Yayınları 

Umberto Eco - Somon Balığıyla Yolculuk

Umberto Eco - Somon Balığıyla Yolculuk

 


Somonbalığıyla Yolculuk

Stockholm’de bir gün, / bir füme somonbalığı satın aldım, (balığı muhafaza edebilmek için minibarı kullandı, otelden ayrılırken mini bar faturası aşırı yüksek geldi)

 

Kaybolan Sürücü Belgesinin Yenisi Nasıl Çıkarılır

Araba kullanmadan yaşayamam

 

…sürücü belgesi veren büro

Şunu unutmayın ki, büronun öğrenmek isteyebileceği her şey zaten bildiği şeydir, üzerinde ne kadar düşünürlerse düşünsünler başka bir şey öğrenmeyi başaramayacaklardır.

 

Sıradan bir teröristin birkaç saat içinde düzinelerce sahte sürücü belgesi hazırlayabileceğini hepimiz biliyoruz; hem unutmayın, sahte bir belgeyi hazırlamak, gerçeğini hazırlamaktan daha uzun sürer.

 

Uçakta Nasıl Yemek Yenir

Bütün uluslararası uçuşlarda yemek servisi yapılması, övgüye değer bir usul.

 

…tilkinin bardaktan su içmesini önlemek için ona uzun ve dar bir bardak vermelisiniz. Uçaktaki bardaklar ise kısa ve geniştirler, tıpkı havuz gibi. Bu yüzden hava boşluğu olmasa bile fizik kurallarına uyan bütün sıvılar bardaktan dökülür.

 

Gümrükten Nasıl Geçilir

…görevini yapmış olma duygusu kadar insanı dinlendiren bir başka şey yoktur.

 

Amerika’daki Trenlerde Nasıl Yolculuk Edilir

Amerikan trenleri, bir atom savaşından sonra dün-yanın alacağı halin imgesidirler. Sorun trenlerin hareket etmemesi değil, sorun onların çoğunlukla, yolda bozulup kaldıkları için, gidecekleri yere varmaması

 

Trenler, Weber’in Protestan etiği ve kapitalizmin ruhu üzerine söylediklerini okumayı ihmal edip yoksul kalma hatasını işlediğiniz için karşılaştığınız bir cezadır.

 

Zekice Tatil Yapmanın Yolları

…lüks tatillere çıkmaya gücü yetmeyenler, heyecanlı olduğu kadar rahatsız edici de olan deneyimlere girişmeyi göze alırlar.

 

Bir yolculuktayken yolculuk kitapları okumak, gerçekten adamakıllı heyecan verici bir deneyimdir.

 

Taksi Sürücüsünden Nasıl Yararlanılır

Bir taksinin koltuğuna oturur oturmaz, sürücüyle uygun etkileşimde bulunma sorununuz başlar. Taksi sürücüsü bütün gününü kent içi trafikte araba kullanarak geçiren biridir (böyle bir çalışma ya kalp krizine neden olur ya da sayıklamalara), bunu yaparken de öteki sürücülerle durmadan uyuşmazlığa düşer. Bunun sonucu olarak sinirlidir ve insan biçimine girmiş her yaratıktan nefret eder.

 

Futboldan Söz Etmemenin Yolları

Futbol hastalarından hoşlanmıyorum, çünkü bu adamların tuhaf bir kusurları var; karşısındakinin neden futbol düşkünü olmadığını bir türlü anlayamaz ve sanki siz de futbola meraklıymışsınız gibi konuşur da konuşur.

 

Önemli olan, bu sürücünün dünyada futbolu umursamayan birinin var olabileceğini aklı almamasıdır.

 

Şeytan İşi Kahvelik Nasıl Kullanılır

Amerikan kahvesi, plastik termos fincanlarda sunulan 100 derece sıcaklıkta sulu bir sıvı olabildiği gibi (özellikle tren istasyonlarında, soykırım amacıyla zorla içirilir bu sıvı),

 

Tanıdık Yüzler Görünce Nasıl Tepki Verilir

New York’ta gezinirken, uzaktan, çok iyi tanıdığım bir adamın bana doğru geldiğini gördüm. Ne var ki adamın ne adını ne de onunla nerede tanıştığımı hatırlayabilmiştim.

 

Anthony Quinn’di.

Elbette ki onunla hayatımda hiç karşılaşmamıştım, o da benimle karşılaşmamıştı. Bir saniyenin binde biri kadar bir zamanda kendimi kontrol altına aldım, gözlerimi boşluğa dikip yanından geçtim.

…beyazperdeye bakarken bu insanlarla o kadar çok baş başa oluruz ki, onların yüzleri bize akrabalarımızınki kadar, hatta daha da tanıdık gelir.

 

Televizyon Sunucusu Olmanın Yolları

Bilim Akademisi beni, Svalbard Adaları’nda Bonga ulusunu incelemem için birkaç yıllığına oraya davet etmişti.

 

Bongalıların açıklama saplantısı…

 

Vakit Nasıl Bilinmez

 

Yıldızlar ve Yıldızcıklar

Tarih boyunca orduları denetim altında tutmak hep güç olagelmiştir

 

Babil’de Konuşma

(Fırat’la Dicle arasında, Asma Bahçeleri’nin gölgesinde, sadece birkaç bin yıl önce)

URUK: Bu çivi yazısı harfleri hoşuna gitti mi? Yeni köle yazıcım, Hammurabi yasalarının bütün başlangıcını yaklaşık on saatte düzenledi.

 

İmparatorluğun 1’e 1 Ölçeğinde Haritasını Çizmenin Olanaksızlığı Üzerine

 

Dondurma Yemenin Usulleri

Ben küçükken çocuklara, gümüşsü bir metalden tenteleri olan beyaz el arabalarında satılan iki türlü don-durma alınırdı: Ya iki sentlik külah ya da dört sentlik dondurma pastası.

 

Eski günlerin ahlakı hepimizi güçlüklere dayanan kişiler yaptı, bugünün ahlakı ise hepimizin birer lüks ve zevk düşkünü olmamızı istiyor.

 

Nasıl Başlar, Nasıl Biter

O dört yıl boyunca, yaz tatilleri ve pazar günleri dışında tam 1920 öğün tonbalığı içeren yemekler yedim. Ama benim sözünü ettiğim dokunaklı olay bu değil.

 

Özel Bir Kitaplığı Haklı Göstermenin Yolları

Çocukluk yıllarım boyunca, tanıştığım bütün insanların, kaderin bir oyunu olarak, ahmak olduğuna inanmıştım.

İnsanın aklına gelen ilk düşünce en akla yakın düşüncedir

 

Eco’nun Ekosundan "Ekolar Kitabı”

 

Envanter Nasıl Çıkarılır

İtalyan üniversiteleri Ortaçağ’da özerktiler, bugünkünden daha iyi işlev görüyorlardı. Kusursuzlukları Avrupalıların gözünde bir efsaneye dönüşmüş olan Amerikan üniversiteleriyse özerktirler. Alman üniversiteleri, bölgesel yetkililerin yetkisi altındadırlar

 

Vakit Geçirmenin Yolları

Makine Nasıl Alınır

Kültür, doğayı düzeltmekte ve geliştirmekte kullanıldığı ölçüde ilginç olur. Doğa sert ve acımasızdır; kültürse tam tersine insanların yaptıklarını daha az çabayla yapmalarını, zamandan kazanmalarını sağlar. Kültür, bedeni çalışmaya tutsak olmaktan kurtarır ve düşünmenin yolunu açar.

 

Bavulunuz patlayıncaya kadar doldurulursa ne olur? Budalalar koşup süet ya da domuz derisinden bir bavul daha alırlar. Ancak bu çözüm, daha sonra iki elinizin birden dolu olmasına neden olacaktır.

 

Kullanım Kılavuzu Nasıl Kullanılır

Birkaç yıl boyunca birçok bakımdan mükemmel olan bir araba kullanmıştım; tek kusuru, sürücünün kullanacağı kül tablasının sol kapının içine yerleştirilmiş olmasıydı. Herkesin bildiği gibi, sürücü direksiyonu sol eliyle tutar, sağ elini de vites ve çeşitli düğmeler ve gösterge tuşlarıyla uğraşmak için serbest bırakır. Sigaranızı da sağ elinizle tutuyorsanız, sigaranın külünü sol omzunuzun solundaki bir küllüğe dökmek oldukça karmaşık bir işleme dönüşebilir

 

Malta Şövalyesi Nasıl Olunur

Mektup beni Malta Şövalyesi olmaya davet ediyordu. Doğrudan doğruya Şarlman’dan gelen bir mektup almayı yeğlerdim doğrusu; olayı hemen gidip çocuklarıma anlattım, amacım babalarının sıradan bir yaşlı adam olmadığını onlara göstermekti.

 

…Ama şunun farkına vardım ki, eğer kendinizi bir hiç olarak hissetmek istemiyorsanız bir yere ait olmanız gerekir.

 

 

Telgraflar Ne Yapılır

 

Faks Makinesini Kullanmamanın Yolları

…teknolojinin bir tek amansız kuralı vardır, o da şudur: Devrim yaratan icatlar herkesin kullanımına açılınca kullanılabilir olmaktan çıkarlar. Herkese aynı hizmeti sunduğu için teknolojinin mayasında vardır demokrasi; ne var ki varlıklılar tek başlarına kullanırsa işler bu teknoloji. Yoksullar da teknolojiyi kullanmaya başlarlarsa işlemez olur.

 

Cep Telefonu Kullanmamanın Yolları

 

Yazı İşlerindeki Düzeltmeler

Eliot’un Çorak Ülke adlı eserinin ilk taslağı şöyle başlıyordu: "Nisan, ayların en acımasızıdır. Mart da ondan aşağı kalmaz.” Hava durumunun üzerinde böyle huysuzca durmak ifadenin etkisini azalttığından ilk metin, Nisan ayıyla bitkilerin düzeni arasında herhangi bir bağ olduğunu ortaya koymaktan uzaktı.

 

Diziler

 

Üç Nokta Nasıl Kullanılır

Yazar, dili sınırları dışına taşırmakta kararlı olan kişidir,

 

Yazar, yazarlar için yazar; yazar olmayansa kapı komşusu için ya da yerel bankanın müdürü için yazar

 

Sunuş Yazısı Nasıl Yazılır

…teşekkür ifadelerini beceriyle sunmak, kültürlü bir bilim adamının kalitesini gösterir.

Kimseye minnet borcu olmadan yürütülen araştırmalar kuşku uyandırıcıdır, bu yüzden ne yapıp edip teşekkür edilecek biri bulunmalıdır.

 

…sabahın 2’sinde, sigara izmariti ve kullanılmış kâğıttan oluşan ne olduğu belirsiz bir çöplüğe dönüşen çalışma odam

 

Bir Sanat Kataloğuna Önsöz Nasıl Yazılır

Ün, şu biçimde hesap edilir: Gösterinin etki alanından daha geniş bir coğrafi bölgeye yayılmalıdır (yetmiş binden az nüfusa sahip kentlerde ün, eyalet düzeyinde olmalıdır, başkentlerde ulusal düzeyde olmalıdır…)

 

Olumlu eleştiride bulunan bir edebiyat eleştirmeni, romanın ancak birkaç yüz tane fazla satılmasını sağlar

 

Haber Nasıl Tekzip Edilir

 

Dullara Dikkat!

 

Halk Kitaplığı Nasıl Düzenlenir

Çeşitli kataloglar birbirlerinden olabildiğince uzakta yerleştirilmelidirler.

Konular, kitaplık görevlisi tarafından belirlenmelidir.

En ideali, okuru kitaplığa sokmamaktır.

 

Hayvanlardan Söz Ederken

Eski zamanların masallarında kötü kalpli kurt abartılarak anlatılırdı, günümüzün masallarında iyi kurtlar abartılıyor.

İnsanların ne kadar kötü olduklarını bu çocuklara unutturmak için onlara ısrarla ayıların iyi olduğunu öğrettik. Oysa insanların ne olduğunu ve ayıların ne olduğunu onlara dürüstçe anlatabilirdik.

 

 

Kızılderilicilik Oynamak

 

Porno Film Nasıl Tanınır

 

Salgın Hastalıklardan Korunmanın Yolları

 

Kazançlı Bir Meslek Sahibi Olmanın Yolları

Örneğin, otoyollara giden yolu göstermek üzere kente konulan yol işaretlerini yerleştirme işi…

…işaret öyle bir yere yerleştirilmelidir ki sürücü bir başka yöne gönderilsin.

 

…ev aletlerinin / kullanım talimatlarını kaleme alma işi

Her şeyden önce, bu talimatlar aletin kurulmasını engellemelidir.

 

…popüler haftalık dergilerin yayımladığı anketleri değerlendirmek

Bir şişe Epsom tuzunu mu, yirmi yıllık bir konyağı mı seçersiniz?

 

San Baudolino Mucizesi

Yıl 1174’tür, Barbaros kapılarına dayanmıştır, Alessandria açlıktan kırılmaktadır, işte tam o sırada (efsane böyle der), kurnaz Gagliaudo çıkagelir.

Gagliaudo, Barbaros’a kentte o kadar çok buğday var ki der, hayvanları onunla besliyoruz.

 

Epifani (burada Joyce’dan bir alıntı yapacağım), "apansız ortaya çıkan bir ruh görüntüsü gibidir, ya sıradan konuşmalarda ya da hareketlerde gösterir kendini, ya da zihnin kendi içinde oluşan çarpıcı bir cümlede.”

Alessandria İstanbul’dan çok Dublin’e benzer.

 

Kuşatma yedi yıl sürer

 

Sis iyidir, kendisini tanıyanları ve sevenleri sadakatle ödüllendirir.

…onu kirletemezsiniz, yok edemezsiniz, sizi sevgiyle sarar ve siz geçtikten sonra eski biçimini alır.

 

Alessandria’nın koruyucu azizi Baudolino’dur

 

Paulus Diaconus’un anlattığı biçimiyle Baudolino’nun öyküsü şöyle:

Liutprand’ın zamanında, Tanaro yakınında, Foro denilen bir yerde şaşılası bir kutsal güce sahip bir adam çıkmış ortaya, bu adam İsa’nın lütfunun yardımıyla birçok mucize yaratmış; geleceği bilirmiş ve çok uzak olaylardan sanki o anda oluyorlarmışçasına söz edermiş. Bir keresinde, Kral Orsba, ormanında avlanmaya geldiğinde, bir erkek geyiğe nişan alan adamlarından biri yanlışlıkla kralın yeğenini vurmuş; kız kardeşinin, adı Anphuso olan küçük oğluymuş vurulan. Çocuğa tapan Liutprand bunu görünce bu talihsizliğe ağlamaya başlamış ve silahşörlerinden birini hemen Tanrı’nın elçisi olan Baudolino’ya gönderip zavallı çocuğun hayatını bağışlaması için İsa’ya yalvarmasını istemiş ondan.

 

Silahşör yola çıktığında çocuk ölmüştü. Silahşörün yaklaştığını gören peygamber şöyle konuşmuş: “Neden buraya geldiğini biliyorum, ama benden isteyeceğin şeyi yapmak olanaksız, çünkü çocuk öldü.” Bu sözleri duyan kral, duaları kabul olmadı diye ne kadar kederli olsa da Baudolino’nun, yani Tanrı’nın elçisinin kehanet yeteneği olduğunu açıkça kabul etmiş.

 

Il secondo diario minimo

Türkçeleştiren: İlknur Özdemir

4. basım, 2011, Can Yayınları