Lev Braun & Brain
Master – Düşüşün Tanıklığı
Albert Camus’nun Yapıtları Üzerine Bir İnceleme
Onun törebilimi
Evrensel bir geçerlilik iddiasında bulunan özel bir deneyim
türü üzerine temellenmiştir.
O, bu deneyimi absurdity (saçmalık) sözcüğü ile özetler.
Arzulanan ruh ve düş kırıklığı yaratan dünya arasındaki
uyumsuzluk.
Saçmalık duygusu başkaldırıyı doğurur
…kendisini Lamartin idealizmi içinde güvenli bir yere
yerleştirir. (s. 13)
1937’de yayınlanan L’Envers et l’Endroit (Tersi ve Yüzü) ve
1938’de yayınlanan Noces (Düğün)…
…babasının Marne savaşında ölümünden sonra, annesi geçimini
temzilikçi olarak çalışıp kazanmıştır.
Belcourt’ta Cezayirlilerin yaşadığı bir kenar semtte
yetişmiştir. (s. 19)
…halkım, sessizliği, çekingenliği, doğal ölçülü gururu ile
bana en değerli ve kalıcı dersler öğretmiştir.
Saygınlığın bir biçimi olarak sessizlik, Camus’nun Tersi ve
Yüzü adlı yapıtında vurgulamayı seçtiği çocukluk deneyimindeki öğedir. (s. 20)
Camus’nun dünyasındaki tüm karakterler, ince bir sessizlik
ve hiçbirşeylik zarıyla sarmalanmış, onun tarafından tecrit edilmekten çok
soyutlanmış olarak görülmektedir. (s. 22/23)
Bu garip uzaklık onlara bir tür şeffaflık ve masumluk katar.
Bu yoksulun kutsanması değil midir? (s. 23)
Nesneler arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. (s. 26)
Camus, Fransa’nın entelektüel ve politik yaşantısına, bu
ülkenin en karanlık dönemlerinden birinde girmiştir.
Eğer bir zaman dilimi, evrenin saçma izlenimi yaratacaksa,
bu gerçekten de bu dönem için söylenebilecek bir saptamadır. (s. 33)
1938 yılında Camus’nun etiği tamamlanmıştı: Noces’de yaşama
ve mutluluğa karşı saygı; Asturies’de onur çağrısı; Kabylia üzerine yazılan
makalelerde adalet ve kardeşlik etiği işlenmektedir. Bu ilkelere olan bağlılık
Komünist Partiye katılmasıyla, gazeteci etkinlikleriyle kanıtlanmıştır.
…savaştan sonraki bütün politik yazıları bu ilkelere olan
bağlılığını ortaya koymaktadır. (s. 44)
Caligula, İspanya’da cumhuriyetçilerin yenilgisini izleyen
entelektüel atmosfer içinde düşünülmüş ve büyük ölçüde bu dönemde yazılmıştır.
(s. 47)
Tanrı ölmüştür, her şey serbesttir. (s. 48)
Yazgı, doğa değil, Camus’nun anlık mitolojisinde uğursuz bir
partnerdir. Onun başkaldırısı )
doğaya karşı değil, yazgıya karşıdır. (s. 57)
Camus, yirmili yılların sonlarında çok sayıda
şanssızlıklarla boğuşmuştur: yıkılan bir evlilik, bir çocuğun ölümü, başka bir
tüberkuloz krizi ve bir sürü yaratıcılıktan yoksun iş. Tek hoşnutluk dönemi,
deniz kıyısında bir apartman dairesinde dostlarıyla birlikte geçirdiği bir
yıldır. (s. 65)
…eleştirilerin bir sonucu olarak Soir Republicain’den
ayrılmak zorunda kalacaktır. Paris’te Pascal Pia ile birlikte, Haziran 1940
istilasına kadar Paris Soir gazetesini çıkaracaklardır. (s. 66/67)
…bu dönemdeki çalışmaları Sisyphe Efsanesi ve Yabancı’dır. (s.
67)
“Burada zeka, İtalya’da olduğu gibi önemli bir yer tutmaz.
Bu ırk zekaya karşı kayıtsızdır. Bedene tapınılır ve hayran olunulur.”
(Nuptails) (s. 73)
…hepimiz eninde sonunda öleceksek, bir annenin ölümü ya da
bir adamın vurulmasının ne önemi vardır? Eğer hepimiz ölüme mahkum edilmişsek bir kadın için arzu
duymanın anlamı nedir? (s. 79)
Eğer biz dünyanın saçma olduğu düşüncesinden ve ne Tanrının
ne de herhangi bir aşkın ilkenin bizim davranışlarımızı belirlemediğinden
hareket edersek, bizim edimlerimin ahlaksal olarak farksız olduğundan ve bu
durumda herşeyin yapılabileceği sonucundan nasıl kaçabiliriz? (s. 90)
Combat, Camus’nun Direniş döneminde çalıştığı yasadışı
gazetenin başlığıdır. (s. 97)
Tarih, insanoğlunun belasıdır. O, vebadır. (s. 104)
Camus’nun veba salgınına karşı yani tarihin insan yapımı
kötülüklerine karşı çözümü, insanların kendilerini ortaya koyduğu alanlarda
yaratım güçlerini olumlu bir şekilde kullanmalarıdır. (s. 116)
Camus, Başkaldıran İnsan kitabının kendi düşüncelerini açıklamayı
deneyen bir yazarın kişisel bir itirafı olarak değerlendirilmesi gerektiğini
vurgular. (s. 127)
Sisyphe Efsanesi ve Başkaldıran İnsan arsındaki farklılık,
Camus’nun kendisi tarafından açık bir şekilde ortaya konmuştur. İlk kitabın bir
yokluk dönemine, ikincisinin ise ideolojiler dönemine ait olduğunu söyler.
Bunların ilki intihar, ikincisi ise cinayet ile ilgilidir. Bu konuda
zamandizinsel kesinliğin fazla bir önemi yoktur. (s. 135/136)
Camus’nun ilk yazı denemsi, Mutlu Ölüm… (Önce, ölmek
lazımmış…) (s. 163)
Meursault da dahil
olmak üzere öyküde yer alan insanlar merak etmemekte, soru sormamakta ve
düşünmemektedirler. Onların varlıkları içsel olarak ve dışsal olarak
alışkanlıkları ile belirlenmektedir. (s. 170/171)
Çeviren: İbrahim Şener
İzdüşüm Yayınları, Ocak 2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder