10 Eylül 2022 Cumartesi

Niteliksiz Adam

Robert Musil - Niteliksiz Adam

 


Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph’in saltanatının 70. Yılı… Kutlamalarda ülkenin dünya siyasetinde üstünlüğünü ortaya koymaya yönelik fikirler araştırılıyor / tartışılıyor…

Roman, I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesine katkıda bulunan siyasi ve kültürel süreçlerin bir analizini/eleştirisini sunuyor.

Modern yaşama dair analizler ve eleştiriler rasyonel modern tiplerin hayatından kesitler, tartıştıkları fikirler/düşünceler aracılığıyla sergileniyor. Anlatıların bütünü dikkate alındığında modernitenin insanların kendilerini güvende hissettikleri maneviyattan yoksun yapısına vurgu yapıldığı ortaya çıkıyor. Romanda modern yaşama “entegre” olamayan kişi modeli Ulrich’tir (Moosbrugger de böyle biridir). Yetenekli biridir fakat iş bulamayacak kadar niteliksizdir.

 

Romanda dişe dokunur bir olay akışı yok, bir şey olmuyor; olay anlatısı değil bu.

 

Ulrich, 32 yaşında, matematikçi, kafası karışık, sürekli olarak olayların akışına dair düşüncelerle meşgul, gerçekliğe iltifat etmiyor fakat iltifat etmediği gerçekliğe bağımlı olduğunu reddetmiyor, bu ikilem “niteliksiz adam” ile formüle ediliyor.

 

Moosbrugger, bir fahişeyi öldürdüğü için mahkum edilmiş; Diotima, Ulrich’in kuzeni, verdiği davetlere katılan kişileri fikirleriyle etkiliyor; General Stumm von Bordwehr, son asrın düşünce ürünlerini kataloglamakla meşgul; Fischel, mutlu, huzurlu burjuva ve tabii ki liberal; Ulrich’in okul yıllarından arkadaşı Walther ve akli dengesi yerinde olmayan karısı Clarisse, entelektüel Paul Arnheim, aristokrat Kont Leinsdorf romandaki diğer bazı tipler…

 

Giriş (Ernst Fischer)

Ölümsüzlük, ipotek değildir (Musil) 1942’de sürgünde, yoksul biri olarak öldü,

 

Ben ve dış dünya… uyum oluşturmaktan uzaktır…

 

Yazar kimdir? Zamanın bilgisiyle ve o zamanın yararları doğrultusunda yaratan kişi… Zamanın iyi egosu… Zamanın zamana karşı çalışan avukatı…

 

Edebiyatın görevi olanı değil, olması gerekeni anlatmaktır.

Gerçeklik edebiyat için malzemedir.

Prometheus ilkesi; ruhun savaşma güçlerini gereksiz olandan ayırıp asıl önem taşıyanın hizmetine veren bir ilke… Büyüklük ilkesi.

 

Tasvir ettiği, çökmekte olan burjuva dünyasıdır.

Boş sözler ve yalan, edebiyatın ölümcül günahları…

 

Okyanusları ve kıtaları oyun oynarcasına aşan modern ruh için hiçbir şey, bir sonraki köşeyi dönünce karşılaşılabilecek ruhlarla bağlantı kurmak kadar olanaksız değildir (s. 373-374).

İnsanlık için önem taşıyan sorular, akılcılığa ve akılcılık karşıtlığına ilişkin kalem tartışmaları yüzünden yalnızca bir kargaşaya sürüklenebilir.

 

Ahlaki tutarlılığın olmadığı yerde mutluluk yoktur. İnancı temel almayan mutluluk da yoktur.

 

Her şeyi pazara götüren bu dünyada kadın, yalnızca bir mal değil, fakat birçok bakımdan aynı zamanda erkeğin bir yaratıcısıdır.

 

Düşünen bilincin iki durumu; biri dünya, insanlar ve kendimizle olan ilişkilerin normal durumu…

İkincisi aşk durumu, iyilik durumu, dünyaya sırtını dönme durumu…

 

Toplumsal düzenin dışında var olmak / bu olanaksızdır.

 

Niteliksiz Adam

1 – Ki, İlginç ama, Buradan Bir Sonuç Çıkmayacak

Atlantiğin üzerinde barometrik bir minimum vardı…

1913 yılının güzel bir Ağustos günüydü…

 

Yıllar sürmüş bir ayrılığın ardından geri dönen biri,

Fren… kamyon… kaza… adam kendi dikkatsizliği yüzünden zarar görmüştü.

 

Niteliksiz adam, bağımsızlığı severdi. Kendisi 32, babası ise 69 yaşındaydı.

Aristokratların evlerinde özel ders veren bir öğretmen olarak hayata atılmıştı.

Soylu sınıfın hukuk danışmanlığına yükselmişti.

 

Modern insan klinikte doğuyor ve klinikte ölüyor: O halde aynı zamanda bir klinikte yaşamalıydı (s. 92).

 

Her istediğini gerçekleştirebilen kişi, kısa süre sonra artık ne istemesi gerektiğini bilemez olur.

 

İnsan evini barkını kurunca bir de eş bulmalıdır.

 

Ulrich 32 yaşında, bu yaşta düşmanlığın ve aşkın biraz daha zamana ihtiyacı vardır.

 

Güçlerin egemenliğindeki bir ortak yaşamda, insan fazla duraklamadığı ve düşünmediği taktirde, her yol iyi bir hedefe götürür. Hedefler kısa vadelidir ama yaşamın kendisi de kısadır.

Erişilen, ruhu biçimlerken, erişilemeyecek olanı istemek ruhu yalnızca çarpıtır; mutluluk açısından insanın ne istediği çok az önem taşır, tek önemli olan istenene ulaşmaktır (s. 109).

 

Önemli bir olmak isteği… Ulrich sanki içinde bu istekle doğmuştu (kim bunun dışındadır?)

Okul döneminde Napolyon’u böyle bir saymıştı.

Bunun sonucunda okuldan kurtulur kurtulmaz bir süvari alayında sancaktar olmuştu.

Daha sonra mühendis oldu. Sonra da matematik okudu.

 

Herkes, ruhun matematik tarafından yıkıldığına ve matematiğin insanı bir yandan yeryüzünün efendisi kılarken öte yandan da makinenin kölesi yapan kötü bir aklın kaynağı oluğuna tanıklık ediyor (s. 120).

 

Bonadea, büyük düşüncelerin peşindeydi. …tanınmış bir adamın karısı ve iki güzel oğlan çocuğunun sevecen annesiydi.

 

(Ulrich) yeteneklerine uygun bir kullanım bulabilmek amacıyla yaşamından bir yıl izin almaya karar verdi.

 

Moosbrugger, bir kadını öldürmüştü… yoksuldu… sadece bakmakla yetinirdi…

(Öldürme nedenine dair) …yalnızca tiksintiden ve nefretten söz edilebilirdi.

 

Bir adam nereye gittiğini ne kadar bilmiyorsa o kadar ilerler.

 

Diotima yahut Ermelinda yahut Hermine… Kocası bakanlıkta önemli bir mevkide

 

…yalan söylediğinde hep bir adım ilerliyor…

 

İnsan şairleri ve yazarları okuyabilir, filozofları inceleyebilir, resim satın alabilir ve geceler boyu sohbetlere dalabilir: ama bütün bunlardan kazandığı, düşünen bilinç midir? Diyelim ki kazandı: Ama sahip midir artık ona? Çünkü bu bilinç, ortaya çıktığı rastlantısal biçime öylesine sıkı bağlıdır ki! Onu kendine mal etmek isteyen insanın içinden geçip gider ve geride yalnızca bir parça sarsıntı bırakır (s. 277).

 

(tartışılan öneriler) …çeşitlenen insani yararlar nedeniyle yitip gitmiş olan insani bütünlüğü yeniden bulabilmek…

Bu önerilerden hiçbiri asıl önemli olan o birleştirici güce sahip değildi!

 

Devlet, halkların kavgasında kendini ayakta tutabilme gücüydü.

 

Ruh / en tuhafı, genç insanların bu sözcüğü gülmeden söyleyememeleridir.

…insan doğrudan benim ruhum demeyi göze alamaz.

 

Gençlikte ruh / güvensizlik duygusudur.

Yaşlılıkta şaşkınlık…

Sevilen insan, başka zamanlarda hep bir şeyin eksik olduğu noktada durur gibidir.

 

İdealler ve Ahlak, Ruh Diye Adlandırılan Büyük Deliği Doldurmanın En İyi Aracıdır

 

(Arnheim) Tanrı, modern olmaktan son derece uzaktır.

Peki dinden başka ne var? Ulus mu? Devlet mi?

Geriye yalnızca sanat kalıyor.

Ama bugün sanatın nasıl görünüm sergilediğini biliyoruz. Genel bir parçalanmışlık; herhangi bir bağlamdan yoksun aşırı uçlar.

Ama nihayet yaşıyoruz ve bir şeyler uğruna yaşamak zorundayız.

 

Kendini yaşama isteğinden özgür kılmış olan bir adamın ötekilere üstünlüğü çok fazladır.

 

Okyanusları ve kıtaları oyun oynarcasına aşan modern ruh için hiçbir şey, bir sonraki köşeyi dönünce karşılaşılabilecek ruhlarla bağlantı kurmak kadar olanaksız değildir (s. 373-374).

 

Eylem, dünyanın yüreğine işlemeli.

 

(Moosbrugger) …hiçbir şey tek başına ele alınamazdı, çünkü her şey birbiriyle ilintiliydi. Ve yaşamında bir kıza şöyle dediği olmuştu: “bir güle benzeyen dudaklarınız!”, ama ansızın sözcüğün dikişleri sökülmüştü ve ortaya çok kötü bir şey çıkmıştı (s. 401).

 

…insanı bir ahlakı bulunan insan düzeyine ancak cezalandırılabilme niteliği yükseltti…

 

…bütünüyle kavranmış bir şey bir çırpıda kapsamını yitirir ve bir kavramın kalıbında eriyip gider.

 

Filozoflar, emirlerinde orduları bulunmayan, bu nedenle de dünyayı bir sistemin içine hapsederek onun üzerinde egemenlik kuran zorbalardır.

 

(Kadın hakkında konuşuluyor) …eşi, kadının bedeninden uçup gidiyor, geriye yalnızca yastıklarıyla, yatağıyla ve düş görmekte olanla birlikte, dünyada sevecenliğiyle yapayalnız kalmış beyaz bir buluta dönüşen bir düşü andıran bu beden kalıyor.

 

…büyün mesleki ideolojiler soyludur ve örneğin avcılar, kendilerini ormanların kasapları diye nitelendirmeyi akıllarının ucundan bile geçirmezler…

Demek ki bir uğraşın o uğraşı uygulayanlar çevresindeki tanımlanışının pek bir değeri yoktur (s. 486).

 

İnsanlık yeryüzüne oturmuş… neresiyle oturuyorsa orasıyla temas etmiş…

 

…artık bilimden vazgeçeceğim. Yani yeni kuşaktan yana saf değiştiriyorum. Bilginin kazanç hırsıyla akraba olduğu, acınası bir tasarruf eylemini temsil ettiği, burnu kaf dağında bir iç kapitalizmden başka bir şey olmadığı konusunda size yemin edersem, bana inanır mısınız? / s. 498

 

…bütün nitelikli insanların çocuklarıyla ya da hizmetçileriyle konuştuklarında birer idealist kesilmeleri…

 

Türkçeleştiren: Ahmet Cemal

Yapı Kredi Yayınları, 1. Basım, Kasım 1999

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder