Chun chieh Huang, Erik
Zürcher - Çin Kültüründe Zaman ve Mekan - Notlar
Time and Space in Chinese Culture, E.J. Brill, Leiden, 1995
Kitap Çin kültüründe zaman ve uzay algısının hem felsefi hem
de pratik boyutlarını kapsamlı bir şekilde inceliyor.
Batı’nın soyut ve kuramsal yaklaşımının aksine, Çin
düşüncesinin bu kavramları somut deneyimler, tarihsel anlatılar ve bedensel
bağlamlar üzerinden nasıl anlamlandırdığını ortaya koymaktadır. Yazarlar,
Konfüçyüsçülükten Taoizm'e kadar geniş bir yelpazede, metaforların ve
ritüellerin toplumsal düzeni ve bireysel kaderi şekillendirmedeki rolünü ele
almaktadır.
Genel olarak kitaptaki makaleler Çin medeniyetinin varoluşu
doğrusal bir ilerlemeden ziyade, mekânsal ve zamansal bir denge arayışı olarak
gördüğünü vurgulamaktadır.
Kültürel Kavramlar Çin'de Uzay ve Zaman
Chun-chieh Huang, Erik Zürcher
Bu makale zaman ve mekanın sadece dış dünyayı düzenleyen
zihinsel formlar (Kantçı anlamda) olmadığını, aksine "çeşitli kültürel
düşünme ve davranış tarzlarımız tarafından... somut ve çeşitli şekillerde
şekillendirildiğini" savunuyor.
Çin kültüründe bu kavramlar, Batı'nın soyut anlayışının
aksine son derece somut ve bağlamsaldır.
Çin Düşüncesinde Uzay-Zaman İç içe Geçmesi
Kuang-ming Wu
Wu'ya göre Çin düşüncesi soyut teoriler yerine somut
deneyimlere dayanır. Makalesinde Çin düşüncesinin "metaforik" ve
"tarihsel" yapısını ele alır.
Yaşamak tarihsel bir süreçtir ve Çin tarih bilincinin dehası
bu gerçeğin farkında olmasıdır.
Yaşamak tarihseldir. Bu gerçeğin farkına varmak Çin'in tarih
bilincinin dehasıdır.
Gelecek, beklenmeyen bir beklenti ile beklenen bir
beklenmedikliğin birliğidir. Metafor ise yeniyi ortaya çıkarma ve onu yeni
olana asimile etme mantığıdır.
Böyle metaforik bir yenilenme, hayatın ta kendisi olan
"büyüme"dir. Büyümeyi kolaylaştıran metafor yaşamı kolaylaştırır.
Dünya, özneler ve nesneler arasındaki bir ilişkiler ağıdır.
Bu ilişkiler "bedensel benliğin başka yerlerde yaşama" yeteneği
(hafıza ve hayal gücü) sayesinde genişler.
Dünya, özneler ve nesneler arasındaki bir ilişkiler ağıdır.
Bu ilişkiler bedensel benliğin başka yerlerde yaşama yeteneği (hafıza ve hayal
gücü) sayesinde genişler.
Çin'de ve Batı'da Bazı Zaman ve Tarih Kavramları
Christoph Harbsmeier
Geleneksel Çin düşüncesinde tarih doğrusal mı yoksa döngüsel
mi… Ya da şöyle soralım; Budist öncesi Çinlilerin bir "tarih" kavramı
gerçekten var mıydı?
Yazar, Marcel Granet gibi düşünürlerin "Çinliler soyut
zaman kavramına sahip değildi" iddiasına karşı çıkar. Ssu-ma Ch'ien'in
kronolojik tablolarının (nien-piao), soyut bir evrensel zaman şeması olmadan
yazılamayacağını savunur.
Çin kaynaklarında dünyanın başlangıcına dair şakacı veya
ciddi atıflar olsa da, Batı’daki gibi baskın bir yaratılış miti (özellikle
Budist öncesi dönemde) yoktur.
Chuang-tzu'da rastlanan "insan şeklindeki
yaratıcı" figürü kültürel bir ana akım oluşturmadı.
Antik Çin’de zamanın tanrılaştırılmadı, ancak Mohist
mantıkçılar "süre" (chiu) ve "zamandaki nokta" (shih)
arasında teknik ayrımlar yaptı.
Mohist kanonlarda süre, farklı zamanları (anları) dolduran
şey olarak tanımlanır.
Ünlü tarihçi Ssu-ma Ch'ien zamanın geçişi ile insanın
karşılaştığı "uygun anlar" (kairoi) arasında ayrım yaptı.
Ssu-ma Ch'ien'in farklı eyaletlerdeki olayları aynı zaman
çizelgesinde birleştirmesi / evrensel bir zaman algısını gösterir.
Batı edebiyatında (Cicero ve Virgil örneklerinde) konuşmanın
akışını taklit eden "cümle ortasında susma" sanatı varken, Budist
öncesi Çin metinlerinde bu yoktur.
Çinli yazarlar konuşmayı taklit etmek yerine, düşünceyi en
saf ve yoğun haliyle (özet olarak) sunmayı amaçladılar.
"Zaman uçup gidiyor" veya "Zaman bir ok
gibidir" gibi deyimler, zamanın nesnel bir akış olarak algılandığını
gösterir. Ancak antik Çin'de zamanın kendisinden ziyade, zamanın sunduğu
"fırsatlar" (shih) üzerinde durulur.
Antik Çin'deki hayat anlayışı "canlı olma"
gerçeğine dayanır.
Çin düşüncesinde hayat, insanın "oluşturduğu" bir
ürün değil, beslenen biyolojik bir fonksiyondur.
Budist öncesi Çin'de yaşam, insan eyleminin bir ürünü olarak
görülmüyordu...
Ssu-ma Ch'ien gibi tarihçiler "filozofların
hayatlarını" değil, onların "hesaplarını/kayıtlarını"
(lieh-chuan) yazdılar.
"Tarih" (li-shih) / Geleneksel Çin'de shih
kelimesi "tarihin kendisi" değil, "arşivci" veya "kayıt"
anlamına geliyordu.
Tarihsel gerçeklik (shih-shih) / bu ifade / Japonya'dan
Çin'e aktarıldı. (Oraya da Batılılar tarafından getirildi)
Tarihin dinamik bir "süreç" veya
"gelişim" olarak görülmesi Çin düşüncesi için yeni bir olgudur.
Geleneksel Çin tarihçiliği, gelişmelere veya evrime değil;
eylemlere, etkileşimlere ve somut olaylara odaklanır. "Gelişme"
(fa-chan) kavramı ancak 20. yüzyılın başında edebiyata ve düşünceye girmiştir.
Çin'in tarih anlayışı her halükarda süreçler ve gelişmelerden
değil, olaylardan, eylemlerden ve etkileşimlerden oluşuyordu.
Yunanca historia (araştırma) kavramı ile Çince k'ao-hsin
(gerçeği araştırmak) kavramları arasında paralellikler yok değil fakat tarihin kolektif
insan eyleminin sonucu olduğu düşüncesi Marksizmle birlikte Çin’e ulaşabildi.
Batı'da tarih "hayat öğretmeni" olarak görülürken,
Çin'de öncelikle "hükümet etmeye yardımcı bir araç" (Tzu-chih
t'ung-chien) olarak konumlandırılmıştır.
Klasik Konfucyanizmde Tarihsel Düşünce-Üç Hanedanlıktan Tarihsel Tartışma
Chun-chieh Huang
Konfüçyüsçü tartışmalar her zaman tarihe gömülüdür.
Çinli düşünürler için bir iddiayı kanıtlamanın en güçlü
yolu, onu soyut teorilere değil, yaşanmış ve "gerçeklere dayalı" tarihsel
olaylara dayandırmaktır.
Çin halkı için tarih, davranışları şekillendiren canlı bir
kalıptır. Bu yöntem pasif bir izleme değil, geçmişteki sembollerle kurulan
empatik bir katılımdır.
Çin'in tarihsel argümanına ikna edicilik katan şey, bu
anlamda 'gerçeklere dayalı' olmasıdır.
Çin düşüncesi, geçmişe gidip dersler almak ve bu derslerle
bugüne dönmek şeklinde dinamik bir "mekik" hareketi yapar. Bu, sadece
geçmişi bilmek değil, geçmişle bugün arasında kurulan özneler arası bir
karşılıklılıktır.
Tarih, kişinin kendisini incelediği bir ayna (chien)
gibidir. Geçmiş şimdiye gerçekçilik verirken, şimdiki zaman geçmişe anlam
kazandırır.
Çin Tarihsel
Düşüncesinin Mantığı: Hsing ve Pi
Hsing (Uyandırma): Geçmişteki olaylardan etkilenerek bir
farkındalık yaşamak, dikkatin geçmişteki bir modelle uyanmasıdır.
Pi (Benzetme/Metafor): Bilinen uzak bir tarihsel durumu,
belirsiz olan şimdiki zamana uyarlamak; bilinmeyeni bilinen üzerinden
anlamaktır.
Klasik
Konfüçyüsçülerin tarihsel tartışmalarında kullandıkları dört ana faktör
Altın Geçmiş (Üç Hanedan): Her şeyin mükemmel olduğu Hsia,
Shang ve Chou hanedanları. Bunlar "karşı-olgusal" gerçeklerdir; yani
olmuş olandan ziyade olması gerekeni temsil eden idealize edilmiş geçmişlerdir.
Tarihsel Tao (Yol ve Norm): Tarihin akışındaki ahlaki
bütünlük ve zorunluluktur.
İnsan Katılımı (Homojenlik): Tarihin, insanın yaşaması ve
eylemleriyle üretilen bir süreç olduğu inancıdır. İnsanı yücelten Tao değil,
Tao'yu yücelten insandır.
Bilge Krallar: Tarihsel Tao'yu kendi şahıslarında somutlaştıran
ve ifşa eden devrimci figürlerdir.
Tarihsel derslerin gücü, onların kaba gerçekler olmasından
değil, bilge şahsiyetler tarafından yorumlanmış "ideal gerçekler"
olmasından gelir. Şimdiki nesil, bu zengin kaynakları yorumlayarak kendi
tarihini yaratır.
Değişim Kitabı'nda Zaman ve Konum
Li-chen Lin
Değişim Kitabı (I Ching), soyut uzay yerine
"konum" (statü/rütbe) kavramını kullanır. Zaman, "üretim ve
yeniden üretim ilkesine" dayanan kesintisiz bir döngüdür.
Zaman, takvimsel bir ölçüden ziyade "fırsat",
"uygun an" veya "zamana uygun tepki" gibi insan ilişkileri
içindeki bağlamıyla anlam kazanır.
Soyut bir uzay yerine, bir kişinin veya nesnenin içinde
bulunduğu "yer", "durum" veya "mevki" kavramları
ön plandadır.
Değişim (Büyüme ve Azalma): Mevsimlerin ve gece-gündüzün
akışındaki gibi sürekli bir üretim, yeniden üretim ve dönüşüm süreci.
Bu sistem doğrusal bir ilerleme değil, "sonların yeni
başlangıçları doğurduğu" bir tekerlek gibidir.
Bir heksagramdaki altı çizgi, bir durumun başlangıcından
(ayak parmakları) tamamlanmasına (baş/çene kemiği) kadar geçen aşamaları
gösterir.
Konumlar sadece yer belirtmez; "asillik",
"alçaklık", "hayırlı" veya "uğursuz" gibi ahlaki
ve sosyal değer yargıları taşır. Beşinci çizgi genellikle "kraliyet"
veya "seçkin" konumu temsil ederek en yüksek değeri alır.
Düşüncenin odağı, insanın bu zamansal ve mekansal dinamikler
karşısında nasıl davranması gerektiğidir.
Ne çok aceleci ne de çok yavaş olmak; "tam
zamanında" hareket etmek. Bu, pasif bir uyum sağlama sürecidir (yeni
koşullar yaratmak yerine mevcut duruma en doğru tepkiyi vermek).
Heksagram Nefesi (Kua Ch'i)
Yıllık döngüdeki "nefes" (enerji) değişimlerini
göstermek için dört ana yönü (Doğu, Batı, Güney, Kuzey) dört mevsimle
eşleştirmiştir.
Zamanı, takvimsel bir döngü olarak görür. Yılı 365,25 güne
bölerek heksagramları bu günlerle ilişkilendirmiş, böylece zaman ve konumu
tamamen takvimsel bir sistemde bütünleştirmiştir.
Zamanı, evrensel bir düzenin (Yin ve Yang dengesinin)
matematiksel ve takvimsel bir tezahürü olarak anlamıştır.
Wang Pi, karmaşık sayısal hesaplamaları reddederek
"Ahlak İlkeleri" okulunu yeniden canlandırmıştır.
Wang Pi'ye göre "zaman" konumdan daha önemlidir.
Bir çizginin (konumun) anlamı, içinde bulunduğu "heksagram zamanı" (o
anki genel durum) tarafından belirlenir.
Taocu fikirleri kullanarak, olayların biçimsizlikten
(hiçlikten) doğup tekrar oraya döndüğünü savunur. Bu yüzden heksagramın
başlangıç ve bitiş çizgilerini "sabit bir konumu olmayan" geçiş
evreleri olarak görür.
Kehanet sayıları yerine, durumun ahlaki ve mantıksal
gelişimine odaklanır. Kişi, doğru zamanı bilirse acele etmeden doğru eylemi
gerçekleştirebilir.
Sung Hanedanlığı'nın büyük sentezleyicisi Chu Hsi, zamanı
kesintisiz bir "üretim ve yeniden üretim" süreci olarak görür.
Üretim İlkesi: Zaman, Wang Pi'nin dediği gibi "hiçliğe
dönen" bir süreç değil, sürekli yaşam veren ve yenilenen bir döngüdür.
Doğru Zaman ve Doğru Eylem (Chung): Chu Hsi için en kritik
kavram "hedefi vurmak" veya "tam isabet" (Chung)
sağlamaktır.
Örnek: Açken yemek yemek "doğru" (cheng) bir
eylemdir; ancak aşırı yemek "tam isabet" (chung) değildir.
Ahlaki Esneklik: Sadece kurallara uymak (doğruluk) yetmez;
içinde bulunulan somut durumun gerektirdiği en uygun ölçüyü (zamanındalığı)
bulmak gerekir.
Zamanı anlamak, kozmosun işleyişindeki "ahlaki
ilkeyi" kavramak ve ona göre en dengeli tepkiyi vermektir.
Chu Hsi için bir eylemin sadece "doğru" olması
yetmez; o eylemin o anki duruma tam olarak "isabet" etmesi gerekir.
Chu Hsi, "İsabetli olmak doğru olmaktan daha önemlidir;
çünkü her doğru olan şey o an için en uygun (isabetli) olan olmayabilir,"
der. Bu, katı ahlaki kuralların, zamanın ve durumun gerekliliklerine göre
esnetilmesini (hikmetle uygulanmasını) gerektirir.
Çin düşüncesinin
Batı'nın soyut zaman ve mekan kavramlarından farkı
Öznellik ve İnsan
Odaklılık: Zaman ve konum, fiziksel evreni ölçmek için değil, insan
ilişkilerini ve ahlaki gelişimi düzenlemek için kullanılır.
Pratiklik: Zaman
"uygun an/fırsat" (shih), konum ise "statü/mevki" (wei)
demektir. Amaç, evreni anlamaktan ziyade "konumu nasıl koruyacağını"
ve "zamana nasıl doğru tepki vereceğini" öğrenmektir.
Gök ve İnsan Birliği:
İncelenen üç usta da (Meng Hsi, Wang Pi, Chu Hsi) doğa döngüleri ile insan
ilişkilerini birbirinden ayırmaz; insan, evrenin ritmine ahlaki bir uyum
sağladığı ölçüde başarılıdır.
Matematiksel Değil, Hümanist:
Bu fikirler ne astronomiyi ne de geometriyi geliştirmiştir; bunun yerine derin
bir yaşam felsefesi ve siyasi etik sistemi yaratmıştır.
Lao-tzu Chung-ching'in İç Dünyası
Kristofer Schipper
Taocu gelenekte sıradan tarih ve coğrafyanın önemsiz
olduğunu, asıl olanın "efsanevi zaman ve mekan" olduğunu vurgular.
Beden, bir mikrokozmos olarak tüm evreni içinde barındırır.
17. Yüzyıl Çinlilerin Hıristiyan Yaratılışçılığına Tepkisi
Erik Zurcher
Cizvitlerin "yoktan yaratılış" fikri ile Çin'in
"kozmosun zamansız evrimi" fikrinin çatışmasını inceler.
Zamanı ve Uzayı Ölçmek için Batı Cihazları: Geç Ming'de Saatler ve Öklid
Geometrisi ve Ch'ing Çin
Catherine Jami
Batı'dan getirilen ölçüm cihazlarının Çin'de nasıl
algılandığını ele alır. Saatler genellikle "ustaca oyuncaklar" olarak
görülürken, geometri sivil ve askeri mühendislik için temel bir araç olarak
kabul edilmiştir.
Çin geleneğinde zaman ve uzayın kontrolü, siyasi meşruiyetin
temelidir.
Takvim yapımı ve toprak ölçümü, antik çağlardan beri
(İmparator Yao ve Büyük Yu mitleri) yöneticilerin kutsal görevi olmuştur.
Zamanın ve göksel mekanın ölçümü birbirinden ayrılamazdı; bu
kurum hem astrolojiden hem de toplumsal düzeni sağlayan takvimden sorumluydu.
Cizvit misyonerleri (Matteo Ricci gibi), Çin'in geleneksel
su ve ateş saatlerini "hatalı" bularak Avrupa mekanik saatlerini bir
"üstünlük" kanıtı olarak sunmuşlardır.
Geleneksel yöntemler sadece "nakışı" (sonucu)
gösterirken, Öklid geometrisi "iğnenin nasıl yapılacağını" ve
"madenin nasıl işleneceğini" (temel prensipleri) öğretir.
Hsu'ya göre geometri, sadece bir ölçüm aracı değil;
mühendislik, müzik ve astronomi gibi tüm teknik alanların temelini oluşturan
kavramsal bir "maden"dir.
Hsu, Batı'nın hazır matematiksel araçlarını kullanmaktansa,
bu araçların arkasındaki mantığı (aksiyomatik tümdengelim) anlamanın ve
"kendi başına yapabilmenin" önemini vurgular.
Hsu, bu yeni bilgiyi Çin'in antik (Han öncesi) bilgilerinin
bir devamı veya yeniden keşfi olarak sunarak, yabancı bir bilgiyi yerelleştirme
stratejisi gütmüştür.
Avrupa'da dairenin "ilahi mükemmelliği",
astronominin temel bir kabulüydü. Ancak bu kavram Çin'de farklı tepkilerle
karşılaştı:
Adam Schall, Çin'in geleneksel 100 birimlik gün sistemini
96'ya, 365.24 derecelik daire sistemini 360'a bölmeye çalıştığında büyük
dirençle karşılaştı.
Çinli bilim adamları için 10.000 sayısı ve 100 birimlik
bölümler ağır bir sembolik anlam taşıyordu. Bu durum, zaman ve uzay ölçümünün
sadece teknik bir konu değil, kültürel bir kozmoloji meselesi olduğunu
kanıtlar.
18. yüzyıla gelindiğinde Cizvitler imparatorun özel saat
ustaları ve otomat yapımcıları haline geldiler.
Cizvitler, saat yapımındaki derin teknik bilgiyi (zanaat
sırlarını) uzun süre kendilerine saklamış, Çinli işçileri sadece uygulama
aşamasında kullanmışlardır. Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde Çinli saat ustaları
bu beceriyi edinmişlerdir.
Leibniz’in umduğunun aksine, Çinliler saatlere ve geometriye
hayran kalmış olsalar da, bu hayranlık onları Hristiyanlığa götürmedi.
Çinliler bu araçları kendi iç referans sistemlerine göre
yeniden yorumladılar.
Erken Ch'ing'de Zaman ve Mekan Kavramları: Ku Yen-wu, Hsu Hsia-k'o, Ku
Tsu-yii'nin Yazarları ve Chang Hsiieh-ch'eng
Eduard B. Vermeer
Tarih, coğrafyasının rehberidir! Coğrafya, tarihinin
haritası ve kaydıdır!
Çin Anlatı Resminde Zaman ve Mekan, Han ve Altı Hanedanlığın Hikayeleri
Pao-chen Chen
Han sanatçıları hikayeleri anlatmak için üç temel
kompozisyon türü kullanmıştır. Bu dönemde figürler genellikle boş bir arka
planda, derinlik algısı olmaksızın gösterilir.
Eşzamanlı Kompozisyon (T'ung-shih kou-t'u): Hikayenin farklı
zamanlarda gerçekleşen doruk noktaları tek bir sahnede birleştirilir.
Karakterler sadece bir kez görünür.
Tek Sahneli Kompozisyon (Tan-shih kou-t'u): Hikayenin en
kritik anı, karakterlerin hareketleri dondurularak verilir.
Sürekli Kompozisyon (Lien-hsu shih kou-t'u): Aynı
karakterlerin farklı sahnelerde tekrar tekrar görünmesiyle zaman akışı
sağlanır.
MS 3. yüzyıldan itibaren Budizm'in Çin'e girişi, anlatı
sanatında devrim yaratmıştır. Tun-huang mağaralarındaki duvar resimleri, zaman
ve mekanın nasıl daha spesifik tanımlandığını gösterir.
Zaman ve Mekan Algısındaki Değişim
Ortak bir arka planın kullanımı.
Kıvrımlı (zig-zag) veya yatay (lateral) kronolojik
dizilimler.
Figürlerin mekan içindeki yerleşiminin daha derinlikli hale
gelmesi.
Han dönemindeki basit anlatımların aksine, Altı Hanedanlık
döneminde hikayeler daha karmaşık kompozisyonlarla sunulmuştur
Yazar, Çin resminde manzaranın bir arka plandan öteye
geçişini Neo-Taoculuk ve Doğa Şiiri ile ilişkilendirir:
Felsefi Temel: Konfüçyüsçülüğün sarsılmasıyla
entelektüeller, doğayı "Yol"un (Tao) bir yansıması olarak gören Taocu
"Doğallık" (Ziran) felsefesine yönelmişlerdir.
Edebi Etki: Hsieh Ling-yun gibi şairlerin doğayı kutsayan
şiirleri, ressamların dağı ve suyu insanın karakterini ve içsel huzurunu
yansıtan metaforlar olarak kullanmasına yol açmıştır.
Beş Yüz Soyguncunun Avadana'sı (Mağara 285): Bu eserde
manzara öğeleri sadece dekor değildir; tepeciklerin dalgalı veya düz hatları,
soyguncuların acıdan iç huzura (arhatlığa) geçişini görselleştirmek için
kullanılmıştır.
Uzay Hücresi Sistemi: Anlatıyı bölümlere ayırmak ve sahneler
arasında geçiş sağlamak için kullanılan bu teknik, zamanla daha sofistike hale
gelmiştir.
Budizm'in Çinlileşmesi ve "Senkretik" Tarz: Hint
kökenli Budist hikayeleri, Çin'in yerel Konfüçyüsçü değerlerine (özellikle
Hsiao - evlada saygı ve sadakat) uyum sağlayacak şekilde yeniden
yorumlanmıştır.
Budist tanrılar (Bodhisattvalar), Taocu ölümsüzlerle aynı
sahnelerde resmedilmeye başlanmıştır. Karakterler zamanla Hint kıyafetlerini
bırakıp Çinli soyluların kıyafetlerini giymiş, olaylar ise Çin mimarisi içinde
geçmeye başlamıştır.
Zamanın Ötesinde: Perspektif Oluşturma Cihazları, Yang Ling-yeh'in Şiirleri
Lloyd Haft
Makale modern Çinli şair Yang Ling-yeh’in (1923-1994)
şiirsel dünyasını, özellikle zaman perspektifleri ve bireysel kimliğin inşası
üzerinden derinlemesine analiz ediyor.
Cathay Döngüsü: Zaman Kavramları: Han Çin'de ve Sorunları
Michael Loewe
İmparatorluğun düzeni için zamanın doğru bölünmesi hayati
önem taşıyordu.
Takvim, sadece bir zaman çizelgesi değil, hükümetin
kararlarının evrenin ritmiyle (Wu Hsing - Beş Aşama) uyumlu olmasını sağlayan
kozmik bir araçtı.
Tun-huang ve Chü-yen'de bulunan askeri ve idari belgeler,
nöbet saatlerinin, posta teslimatlarının ve günlük rutinlerin titizlikle
kaydedildiğini gösterir.
Zamanı ölçmek için dairesel diskler (gnomon/güneş saati) ve
dikey ızgaralı su saatleri (clepsydra) kullanılmıştır. Bu iki alet sırasıyla
"dairesel" ve "doğrusal" zaman algılarını yansıtıyordu.
Aile ve hanedan kayıtlarında zaman, nesiller arası ilişkiler
üzerinden tanımlanıyordu.
Chao-mu Sistemi: Tapınakların ve mezarların yerleşimi,
nesiller arasındaki hiyerarşiyi ve sürekliliği koruyacak şekilde
mekansallaştırılmış bir zaman anlayışına dayanıyordu.
Meşruiyet: Bir imparatorun tahta geçişi, kendinden önceki
nesillerle olan doğrudan ve meşru bağına (Cheng T'ung) göre değerlendiriliyordu.
Chou (Döngü). Her şeyin başlangıç noktasına dönmesi.
"Büyük Barış" (T'ai-p'ing)
Bazı yazarlar için bu, geçmişte (örneğin Chou Dükü
döneminde) ulaşılan ve sonradan kaybedilen altın bir çağdır (Gerileme görüşü).
Ölümsüzlük iksirleri ve efsanevi anlatılar (Lieh-tzu gibi),
zamanın fiziksel sınırlamalarından ve ölümden kaçma arzusunu yansıtır.
İlk Çin İmparatoru'nun (Ch'in Shih Huang), hanedanının
"on bin nesil boyunca" sonu gelmeden süreceğine dair övüncü, zamanın
ucu açık ve sonsuz bir çizgi olarak hayal edildiğini gösterir.
Gökbilimciler; 5'li (Beş Aşama), 12'li (Zodyak/Saat), 28'li
(Takımyıldızlar) ve 64'lü (I-Ching heksagramları) döngüleri tek bir yapıya
oturtmaya çalışmıştır.
"Beş"li döngü doğanın yaratılışını açıklarken,
"On iki"li döngü günlük hayatın ve yılın pratik işleyişini temsil
ediyordu.
Zaman kavramı, imparatorların taht üzerindeki iddiasını
güçlendirmek için kullanılan en güçlü propaganda aracıydı: Han hanedanının ömrünün
tükendiği ve "Gökten gelen yetkinin" yenilenmesi gerektiği
tartışmaları, zamanın bir döngü olarak görüldüğünün kanıtıdır. İmparator Ai-ti,
hanedanı "yeniden başlatmak" için takvimde ve unvanlarda radikal
değişiklikler yapmıştır.
Ch'in ve Han imparatorları, rejimlerini Beş Aşama'dan birine
(su, toprak vb.) bağladıklarında, teorik olarak bu aşamanın bir sonu olduğunu
(sırasını devredeceğini) kabul etmiş oluyorlardı. Ancak aynı zamanda "on
bin nesil" sürecek bir ebediyet hayal ederek doğrusal bir sonsuzluk arzusuyla
çelişiyorlardı.
Ölümsüzlük inancı, zamanın yıkıcı etkisinden kaçma
çabasıdır; bu da "sınırsız bir zaman" görüşünün varlığını doğrular.
İki büyük tarihçinin zamanı ele alış biçimi, dönemsel
zihniyet farkını ortaya koyar:
Ssu-ma Ch'ien (Shih-chi): İnsanlık tarihini Sarı İmparator
(Huang-ti) ve Beş Hükümdar döngüsüyle başlatır. Daha çok evrensel döngülere ve
hanedan değişiminin deterministik yapısına odaklanır.
Pan Ku (Han Shu): Tarihi daha geriye, kültür kahramanlarına
(Fu Hsi) götürür. Astronomik ve matematiksel uzmanlığa daha fazla ağırlık
vererek zamanı daha analitik ve doğrusal bir çizgide inceler.
Özetle; antik Çin'de zaman, hem düzenli olarak kendini
tekrar eden bir daire, hem de atalardan geleceğe uzanan kopmaz bir iplik
(doğrusal çizgi) olarak görülmüştür. Bu iki görüşün çelişkisi, dönemin
felsefesini, siyasetini ve sanatını besleyen temel dinamik olmuştur.
Tarihsel Zaman Baskısı: Bir Analiz Min, Pao'ya (1905-1908)
Chang-tze Hu
20. yüzyıl başında Çin'de gelişen "doğrusal
ilerleme" ve "devrimci zaman" anlayışını, geleneksel döngüsel
anlayışla karşılaştırır. Slogan şudur: "Eskiyi ortadan kaldırın ve yeniyi
yayın!"
Sonbahar Ağıtı: Çin Geleneğinde Bir Tür Zaman Uzay Bilinci
Chi-p'eng Ho
Çin edebiyatında sonbaharın, bireysel yaşlanma ve siyasi
başarısızlıkla ilişkilendirilerek nasıl bir ağıt temasına dönüştüğünü inceler:
Yazık sonbaharın nefesine!
Geleneksel Çin Tarihi Kurgusunda Zaman ve Mekan
Wilt L. Idema
Çin düşünce sistemindeki döngüsel sayma yöntemleri
(trigramlar, göksel dallar, yerel gövdeler) "zamanın haritasını çıkarma
veya zamanı mekânsallaştırma" girişimi olarak düşünülebilir.
Batı'da tarih bir ilerleme ve gelişim olarak görülürken,
Çinli tarihçi kronolojik bir takvime bağlı kalsa da, her olayda "zaman
dışı ve ahlaki bir anlam" arar.
Tarih Yazımı
(Historiography) vs. Tarihi Kurgu (Fiction)
Resmi Tarih Yazımı: Olay örgüsü ve anlatıcıdan yoksundur.
Tablolar (piao) ve biyografiler aracılığıyla geçmişi parçalı,
"mekânsallaştırılmış" bir formatta sunar. Amacı, kamuya örnek olacak
ahlaki normlar sunmaktır.
Tarihi Kurgu (Hsiao-shuo): Bir başlangıcı, ortası ve sonu
olan, nedensel bir olay örgüsüne (plot) dayanır. Resmi tarihin dışladığı özel
duyguları ve benzersiz olayları kaydeder.
Tarihi Kurguda Dört Dönem
1 - Erken Kurgu (1550'ye kadar) / Çatışma Odaklı / Rakip
askeri güçler ve değerler arasındaki savaş. Genellikle hanedan inşasını konu
alır.
2 - Geç Ming Kurgusu (1550-1650) / Ters Orantı: Erdem ve
ödül, günah ve ceza arasındaki ahlaki matematik. Tek bir karaktere odaklanma ve
doğrusal kronoloji bilinci artar.
3 - Ch'ing Kurgusu (1650-1875) / İki Kutuplu Tamamlayıcılık:
Karşıt ama eşdeğer çiftler (erkek-kadın, iç-dış, gerçek-kurgu). Aksiyon
yavaşlar, mekan genişler, panoramik bir anlatım gelişir.
4 - Geç Ch'ing Kurgusu (1875-1920) / Birey Odaklı:
Kahramanın bir birey olarak öne çıktığı modernleşme sancıları.
Geleneksel Çin kurgusu için kıyafet veya dilin döneme
uygunluğu (anakronizm) önemsizdir; asıl olan zamansız ahlaki derstir.
Çin Popüler Kültüründe Zaman, Mekan ve Uyum Kavramları
Yih-yuan Li
Çinliliğin Üç Temel Göstergesi
Mutfak Kültürü: "Sıcak" ve "soğuk"
dengesine dayalı beslenme alışkanlıkları.
Aile Etiği: Kişilerarası ilişkilere yayılan, yaşayanlar ve
atalar arasındaki sürekliliği kapsayan etik.
Kozmoloji: Falcılık (kehanet) ve coğrafya (feng shui)
temelli bir dünya görüşü.
Çin kültürünün temel gücü "denge ve uyum arayışı"
Çinliler zamanı doğrusal bir birikimden ziyade, kozmik
döngülerle uyumlanma süreci olarak görürler. Doğum anındaki "Sekiz
Karakter" (Pa-tzu) kaderi (ming) belirler; ancak uygun zamanları (fırsatları)
seçerek bu kaderi aktif olarak manipüle etmek mümkündür.
Mekansal Uyum (Feng Shui): Beş Element ve Sekiz Trigram
üzerinden mekanın enerjisini düzenlemek. Bu sadece köylüler için değil, modern
Tayvanlı iş adamları ve akademisyenler için de geçerli bir "kutsal
coğrafya" anlayışıdır.
Vücudun bir mikrokozmos olarak "sıcak" ve
"soğuk" dengesinde tutulması. Yiyecek ve ilaç arasındaki sınırın
belirsizliği, Çin mutfağının temelidir.
Bir ismin sadece bir etiket değil, dönüştürücü bir gücü
olduğuna inanılır. Kişinin ismindeki karakterlerin "vuruş sayısı"
veya içindeki "element radikalleri", organizmadaki eksik unsurları
dengelemek için kullanılır.
Elitlerde: Denge ve uyum, soyut felsefi bir ideal ve devlet
yönetimi ilkesidir (Ortalama Doktrini).
Halkta: Aynı ideal; falcılık, atalara tapınma ve diyet
kuralları gibi ritüelistik eylemlerle günlük refahı sağlama aracıdır.
Çin kültüründe zaman ve mekan, sabit bir sahneden ziyade,
aktörlerin (insanların) her hareketiyle yeniden örülen ve şekillenen canlı bir
doku gibidir; bu dokuda geçmiş, şimdi ve gelecek sürekli olarak birbirini aynalar..
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder