4 Nisan 2025 Cuma

Mehmet Azimli - Hz. Ebu Bekir - Notlar

Mehmet Azimli - Hz. Ebu Bekir - Notlar

Ankara Okulu Yayınlan, Ankara, 2013

 


Önsöz

Siyeri Farklı Okumak adlı kitabımla ilgili ciddi bir tenkit yazısı henüz yayımlanmadı. Şifahen yapılan tenkitler ise ge¬nel itibariyle rivayetleri eleştiri metodumla ilgili olmuştur.

 

Bu kitapta anlatacağım olayların sahabe toplumunda vuku bulması, kimi müellifleri her menfi olayı olmadık şekil¬de yorumlayarak savunmaya, her normal olayı da abartılı bir şekilde anlatmaya sevk etmiştir.

 

Giriş

Sahabe Çağı

Sahabi; "arkadaşlık etmek ve bir kimseyle beraber bulun¬mak" kökünden gelmektedir.  Çoğulu ashab ve sahâbe’dir

 

“Halid b. Velid ile Abdurrahman b. AAvf arasında bir kavga olmuştu da Halit ona sövmüştü. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Ashabımdan kimseye sövmeyin.” dedi."

 

…sahabiler, Hz. Peygamber’in yakın arkadaşlarından oluşmaktadır. Onlar da insandırlar, hata ederler, günah işlerler.

 

İyilik yarışında önceliği kazanan Muhacirler ve Ensar ile onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur. Onlar da Allah'tan hoşnutturlar.

 

…sahabe çağı dediğimiz Hz. Peygamber'i gö¬renlerin Hz. Peygamber’siz yaşadıkları dönemde yaptıkla¬rı işlerin, sonraki yıllarda eleştirilere tabi tutulmaması için değişik rivayetler uydurulmuştur. Bundaki hedef, sahabenin korunması ve kollanması olsa da, varılan sonuç onların masumluğuna ve onları sevmenin imanın şartlan arasına sokul¬masına kadar vardırılmıştır.

 

1. Bölüm

İslam Öncesi Hayatı

Hz. Ebu Bekir’in Cahiliye dönemindeki yaşamı hakkında fazla bilgiye sahip değiliz.

 

Künyeleri

Ebu Bekir

Asıl adı Abdu'l-Kabe iken  daha sonra Abdullah b. Osman olan Hz. Ebu Bekir'in Bekir adında bir çocuğu olmadığı hal¬de, kendisine “Ebu Bekir" künyesinin niçin verildiği hakkın¬da kaynaklarda yeterli bilgi yoktur.

 

Atik

Hz. Ebu Bekir’in “Atik” şeklinde ifade edilen bir lakabın¬dan bahsedilmektedir.

 

Sıddık

Kaynaklarda genelde bu lakabın Hz. Ebu Bekir’in Miraç gecesi sonrası müşriklerin alaylarına karşı Hz. Peygamber’in iddialarını desteklemek için, "Şayet o söylüyorsa doğrudur.’’ şeklinde cevap verdiğinden dolayı verildiği belirtilir

 

Ebu Fasil

“Deve yavrusunun babası" anlamına gelen bu lakabı irti- dat edenler, Hz. Ebu Bekir için kullanıyorlardı.

 

Müslüman Oluşu

Şia’nın Hz. Ali’yi yüceltme ve olduğundan büyük gösterip diğer sahabenin fevkine çıkarma gayreti ile Hz. Ali lehine birçok rivayet uydurmasına karşılık, karşı grup da Hz. Ebu Bekir’i ön plana çıkarma gayreti içerisinde olmuş ve onun hakkında birçok abartılı rivayetlerin nakledilmesine sebep olmuştur.

 

Bazı müellifler, Hz. Ebu Bekir’in ilk Müslüman olduğu iddi¬asını yeterli görmeyerek onun İslam gelmeden önce Müslü¬man olduğunu, Hz. Peygamber gelmeden önce ona iman etti¬ğini, hiç putlara tapmadığını belirtirler.

 

"Hz. Ebu Bekir, İslam'ı duyunca Hz. Peygamber'e gelir ve sorar. Hz. Peygamber de onu İslam'a davet edip Kur'an okur. Daha sonra rivayet aynen şöyle devam etmektedir:

Ebu Bekir, ne kabul etti, ne de inkar etti karar veremedi, daha sonra İslam’da karar kıldı.

 

Hz. Ebu Bekir, hicret sırasında Hz. Peygambere arkadaş¬lık etmiştir. Bu noktada anlatılan aktarımlarda birçok müba¬lağa, uydurma mevcuttur.

 

Hz. Ebu Bekir, Medine’de Hz. Peygamber’in kumandanlı¬ğını yaptığı tüm savaşlara katılmıştır.

 

Hz. Ebu Bekir hakkında onu övgü maksatlı rivayetlerin uydurulmasının baş amillerinden biri, Abbasi iktidarıdır.

 

2. Bölüm

Halife Seçilmesi

…dinin temel verileri içinde yönetim biçiminin nasıllığı konusunda detaylı bilgi mevcut değildir.

 

İnsan, vahiyle muhataptır ve vahyin getirdikleri ile sorumludur. Devlet ise böyle bir varlık değildir. Bu yapı, evrensel değerler zemininde (İslam da genel olarak bu değerleri benimsemiştir) toplumsal hayatı düzenle¬yen bir aygıttır.

 

Hz. Peygamber döneminde Hulefa-i Raşidin diye bir kavram, hiçbir zaman kullanılmamıştır.

 

Sakife Toplantısı

Hz. Peygamber’in dünyadan ayrılışı, önemli bir problemi gün yüzüne çıkardı.

Halife seçimi konusunda ilk girişimde bulunanlar Ensar grubuydu. Ensar’ın kalabalık grubunu tem¬sil eden Hazreç lideri Sad b. Ubade'nin halife seçilmesi ke¬sin gibiydi.

Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ebu Ubeyde ile birlikte Sakife’ye giderek Ensar’ın halifelik girişimini engellemiş, Hz. Ebu Bekir’e biat edilmesini sağlamıştır.

 

Sakife'de Hz. Ömer ve Hz. Ebû Ubeyde’nin Hz. Ebu Bekir’e biat etmeleri üzerine Evsliler ve devamında Hazreçliler Hz. Ebu Bekir'e biat ettiler. Burada yapılan biata “özel biat" denil¬di. Ertesi gün Medine halkından alınacak olan biata da "genel biat" denildi.

Hazreç lideri Sad b. Ubade, ne bu toplantıda ne de daha sonra Hz. Ebu Bekir'e biat etti.

Sakife'deki seçimi herkesin Hz. Ebu Bekir'den razı olduğu ve Hz. Peygamberden nasla da bunun sabit olduğu şeklindeki bir anlayışı kabul etmek mümkün değildir.

 

Kureyş Meselesi

İslam tarihi boyunca siyaset bilimcileri arasında, halifenin Kureyş kabilesinden seçilip seçilemeyeceği tartışılsa da, esa¬sen bu sorun Osmanlıların l517’de halifeliği ele geçirmeleri¬ne kadar çok da fiili olarak önem arz etmemiştir.

 

Hilafetin hiçbir grup veya kabilenin tekelinde olma¬ması gerekirken. Hz. Ebu Bekir ile birlikte hilafet kurumu Kureyşîleşmiştir diyebiliriz. Bu seçimden sonra Kureyş dışın¬da hiçbir grubun halifeliğe adaylığı gündeme gelmemiştir.

 

Hz. Ebu Bekir'in seçilmesi ile Kurevş'in eline geçen hilafet, artık bir daha Ensar'ı kucaklayamamıştır. Bu sebeple Ensar’ın Hz. Ebu Bekir'den uzaklaştığını görüyoruz.

 

Hz. Ebu Bekir, halifeliği Hz. Ömer’e bırakmış; Hz. Ömer de vefat ederken “Ebu Ubeyde olsaydı onu halife yapardım” demiştir.

Bu gelişmeler, üçlünün hilafeti sırayla paylaşmak üzere önceden anlaşmış olabileceği yönünde yorumlara yol açmıştır.

 

Hz. Peygamber’in vefatı sonrası toplumda üç ana grup oluşmuştur:

Ensar: Halifeliği ele geçirmek için hızlı hareket etmiş, ancak üçlü tarafından engellenmiştir.

Hz. Ali ve Haşimoğulları: Zübeyr b. Avvam, Ebu Süfyan gibi isimler destek vermiştir.

Muhacirler: Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in etrafında birleşmiştir.

 

Bu üç sahabi, Hz. Peygamber’in danıştığı ve görev verdiği kişilerdi.

Hz. Osman’ın halifeliğiyle Kureyş aristokrasisi güç kazanmış, Ensar gibi gruplar dışlanmıştır.

 

Hz. Peygamber’in açıkça bir halef bırakmadığının en büyük delili Sakife toplantısıdır.

Eğer bir vasiyet olsaydı, bu toplantıya gerek kalmazdı.

Ensar’dan Sabit b. Kays, Hz. Peygamber’in kimseyi halef olarak bırakmadığını sahabe huzurunda söylemiş ve itiraz edilmemiştir.

 

Beyat Etmeyenler

Hz. Ebu Bekir’e biat süreci, toplumsal gruplaşmalar ve itirazlarla doludur.

Hz. Ali ve çevresi birkaç ay boyunca biat etmemiştir.

Sakife’de halifeliğin gasp edildiğini düşünen Sad b. Ubade, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’e ölene kadar biat etmemiştir.

 

Ümeyyeoğulları / Halid b. Said ve Ebu Süfyan, Hz. Ali’yi destekleyerek Hz. Ebu Bekir’e karşı çıkmıştır.

Hz. Ali, hilafetin kendisine verilmesi gerektiğini savunmuş, Hz. Ebu Bekir’e doğrudan muhalefet etmiştir.

 

Hz. Ali’nin biatının ne zaman gerçekleştiği konusunda farklı rivayetler vardır; yaygın görüş 6 ay geciktiği yönündedir.

 

Fedek Arazileri

Hz. Fatıma, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Fedek arazilerini miras olarak istemiştir.

Hz. Ebu Bekir, “Peygamberler miras bırakmaz” hadisini gerekçe göstererek bu talebi reddetmiştir.

Bu malın devlet malı olduğu, mülkiyet değil sadece kullanım hakkı verilebileceği belirtilmiştir.

Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber’in hanımlarına ve kendi kızı Hz. Aişe’ye de bu mallardan vermemiştir.

 

3. BÖLÜM

Merkeze Karşı İsyanlar

Üsame Ordusu

Medine’ye kuzeyden gelebilecek Bizans destekli Gassani saldırılarına karşı teyakkuzda olan Hz. Peygamber, vefatından önce Üsâme b. Zeyd komutasında bir ordu hazırlamıştı.

Sahabe, isyanlar nedeniyle ordunun gönderilmemesini önerdi. Hz. Ebu Bekir, tüm muhalefete rağmen orduyu göndermekte ısrar etti

 

İsyan Hareketleri

Hz. Peygamber’in vefatından sonra Arabistan’da ortaya çıkan ridde (irtidat) hareketleri, sadece dini değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve kabilesel nedenlere dayanan çok katmanlı bir isyan dalgasıydı.

Birçok kabile, Hz. Peygamber’in gücüne sığınarak İslam’a girmişti; imanları zayıftı.

Hz. Peygamber’in vefatıyla bu kabileler İslam’dan kolayca ayrıldılar.

Bazı kabileler, Hz. Ebu Bekir’e biati “Kureyş’in kölesi olmak” şeklinde algılamıştı.

Müseylime gibi yalancı peygamberler, kabile kimliği üzerinden destek buldu.

 

İrtica (Eskiye Dönüş) Savaşları

Hz. Peygamber’in vefatı - sonrası birçok kabile (Esvedü’l-Ansî, Tuleyha, Müseylime), özellikle Mekke, Medine ve Taif dışındakiler, vergi vermemeyi bahane ederek siyasi birlikten ayrıldıklarını ilan etti.

Bu isyanlar sadece dini değil, aynı zamanda siyasi bir kopuşu temsil ediyordu.

Hz. Ebu Bekir, vergi vermemenin devlete karşı bir itaatsizlik olduğunu belirterek savaş kararı aldı.

 

İsyancılar bireysel ibadetlerini sürdürüyorlardı ama siyasi yükümlülükleri reddediyorlardı.

Hz. Ebu Bekir, bu tavrı “irtica” olarak değerlendirdi; İslam öncesi kabile düzenine dönüş çabası olarak gördü.

 

İsyancılar bazı bölgelerde yağma ve işkenceye başvurmuştu. İsyanlar bastırıldı, Arabistan yeniden fethedildi.

 

Fıkıh kitaplarında genellikle mürtedin (dinden dönenin) öldürülmesi gerektiği yazılıdır; bu hüküm kadın ve erkek için geçerli sayılır.

Bu görüş, Hz. Ebu Bekir dönemindeki Ridde savaşlarına dayandırılır; devletin otoritesini reddedenin öldürüleceği vurgulanır.

Kur’an’da “Dinde zorlama yoktur” ayeti, din değiştirme sebebiyle cezalandırmayı reddeder.

Ridde savaşlarında öldürülenler, sadece dinden döndükleri için değil; siyasi ayrılık, isyan ve saldırı gibi eylemler nedeniyle cezalandırılmıştır.

 

Taberî’ye göre Hz. Ebu Bekir’in komutanlara gönderdiği mektupta, “İslam’a dönmeyenleri yakarak öldürün, mallarını ve ailelerini ganimet olarak alın” gibi ifadeler yer alır.

 

Esvedü’l-Ansî

Esved, Hz. Peygamber döneminde peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkmış, Yemen’deki Ebnalar’a karşı yerli halkın desteğini alarak isyan etmiştir. Hz. Peygamber’in temsilcisi Şehr b. Bazan’ı öldürüp karısıyla evlenmiştir.

Hz. Peygamber’in vefat ettiği esnada ortadan kaldırılmıştır.

 

Tuleyha

Asıl adı Talha olmasına rağmen Müslümanlar onu küçümsemek için Tuleyha (Talhacık) ismini takmışlardı. Tuleyha b. Huveylid Hendek Savaşı’nda Medine’yi kuşatan Esedoğulları’nın komutanıydı.

 

Hz. Peygamber’in vefatından önce peygamberlik iddiasında bulundu.

Kureyş karşıtlığı ve zekât vermeme motivasyonuyla kabileleri etrafında topladı.

Halid b. Velid’in Buzaha’daki saldırısıyla yenildi, Şam’a kaçtı, sonra tekrar Müslüman oldu.

Hz. Ömer döneminde Irak’ın fethinde ve Nihavend Savaşı’nda başarılar gösterdi.

 

Ümmü Ziml, annesi Ümmü Kırfe’nin vahşice öldürülmesinin intikamı için kabileleri örgütledi. Hz. Aişe tarafından azad edildikten sonra irtidat etti. Halid b. Velid’in sert müdahalesiyle öldürüldü.

 

Fucae, Müslüman olduğunu söyleyip Hz. Ebu Bekir’den asker ve silah aldı, sonra Müslümanlara saldırdı. Fucae, Medine’de odunlarla yakılarak öldürüldü.

 

Ateşle yakılarak öldürme örnekleri:

Ebû Hureyre’nin aktardığı rivayette Hz. Peygamber önce “ateşle yakınız” der, sonra “ateşle ancak Allah azap eder” diyerek emrinden vazgeçer.

Hz. Ebu Bekir döneminde Fucae’nin yakılması emredilir. Halid b. Velid, mürtedleri yakar, ahırlara doldurup ateşe verir.

Hz. Ali ve Muaviye döneminde  Hz. Ali’nin komutanı Muaviye’nin görevlisini yakar. Hz. Ali, kendi katilinin yakılmasını emreder. Muaviye’nin valisi, Hz. Ebu Bekir’in oğlunu eşek derisi içinde yaktırır.

 

Secah binti Haris

Secah, Temim kabilesinden Hristiyan ve kahin bir kadındır. Hz. Ebu Bekir’e karşı savaşmak için Malik b. Nüveyre ile ittifak kurar. Secah, Hz. Peygamber’in vefatı sonrası oluşan otorite boşluğunda kahinlik ve şairlik üzerinden iktidar arayışına girer. Rebab kabilesiyle savaşta yenilir, gücü zayıflar. Dava gücünü kaybedince kabilesine dönerek Müslüman olur.

 

Malik b . Nuveyre'nin Öldürülmesi

Malik, Secah’a tabi olduktan sonra pişmanlık duyar ve Butah’ta konaklar.

Müslümanlarla çatışmaktan kaçınır, askerlerine dağılmalarını söyler. Ebu Katade komutasındaki birlikle karşılaşır, silahlarını bırakıp teslim olur. Ezan okuduğu ve namaz kıldığına şahitlik edilir.

Halid b. Velid, zekât vermeyeceğini söyleyen Malik’i sorgular ve “İslam’dan döndün” diyerek öldürülmesini emreder. Sahabelerin itirazlarına rağmen Malik öldürülür.

Malik’in öldürülmesi, sahabe arasında ciddi tartışmalara yol açmıştır. Halid’in uygulaması, hem hukuki hem vicdani açıdan sorgulanmıştır.

 

Müseylime

Müseylime, Beni Hanife kabilesinden, bazı Hristiyan unsurların da bulunduğu büyük bir topluluğun lideriydi.

Hz. Peygamber’in peygamberliğini inkâr etmez, ortaklık iddia eder. “Müslümancık” lakabını Hz. Peygamber takmıştır.

Namazı üç vakte indirir, kendi kabilesi için “harem” ilan eder.

Müslüman ordusu ile Müseylime’nin kuvvetleri arasında şiddetli çatışmalar oldu.

Müslümanlar 1200–1700 arası kayıp verdi; 700 kadar hafızın şehit olduğu rivayet edilir.

Hz. Ebu Bekir, Benî Hanife’den ergenlik çağına gelen herkesin öldürülmesini emretti; Halid bu emri uygulamadı çünkü barış yapmıştı.

 

Reccal b. Unfuva, Hz. Peygamber’in görevlendirdiği bir öğretmenken Müseylime’ye tabi olur. Bu ihanet, rivayet üretimini tetikler

Bir rivayette Müseylime’nin bir “şeytanı” olduğu, Halid’in bunu bildiği ve saldırıyı bu bilgiyle yaptığı aktarılır.

 

Sasanilerin zayıflamasıyla Bahreyn’deki siyasi boşluk Müslümanlarla teması kolaylaştırdı. Bazı halklar Müslüman oldu, Mecusiler ve Yahudiler cizye vermeyi kabul etti. Hz. Peygamber’in vefatından sonra Münzir b. Sava’nın ölümüyle irtidat hareketleri başladı.

 

Bekr b. Vail kabilesi Kisra’dan destek alarak Müslümanlara saldırdı. Müslümanlar kuşatma altında açlıktan ölme noktasına geldi.

 

Ezd kabilesinden Lakit, peygamberlik iddiasıyla Umman’ı ele geçirdi. Müslümanlar zafer kazandı, binlerce kişi öldürüldü, kadın ve çocuklar esir alındı.

 

Ziyad b. Lebid’in haksızlıklarına karşı Eş’as kabileleri örgütledi. Hz. Ebu Bekir’e karşı koyamayacağını anlayınca eman istedi. Eş’as bağışlandı ve Hz. Ebu Bekir’in kız kardeşiyle evlendirildi.

 

Kur’an’ın Toplanması

Ridde savaşlarında çok sayıda hafızın şehit olması, Kur’an’ın kaybolma endişesini doğurdu. Hz. Ömer’in önerisiyle Hz. Ebu Bekir ve Zeyd b. Sabit komisyon kurdu. Sahabeler yazılı belgeleri getirerek mushaf oluşturuldu.

 

Abdullah b. Mesud, Muavvizeteyn (Felak ve Nas) surelerinin Kur’an’dan olmadığını, sadece dua olduğunu savunmuş ve mushafına eklememiştir.

Zeyd b. Sabit’in komisyon başkanlığına karşı çıkmış, onun mushafını reddetmiş, kendi mushafını korumaları için öğrencilerine tavsiyede bulunmuştur.

Hz. Ali, mushafını nüzul sırasına göre tertip etmiştir.

 

Ebu Musa el-Eş’ari, Basralı hafızlara “Biz bir zamanlar Tevbe suresine benzeyen bir sure okurduk, sonra unutturuldu” demiştir.

Yalnız ben ondan şunları ezberimde tutabildim: “Ademoğlunun iki vadi dolu malı olsa, mutlaka bir üçüncüsünü daha ister. Ademoğlunun karnını ancak toprak doldurur." Bir sure daha okurduk, onu müsebbihat denilen surelerden birine benzetirdik. Bana o da unutturuldu. Ancak o sureden şu ayet ezberimdedir: "Ey îmân edenler! Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Sonra bunlar boyunlarınıza bir şehadet olarak yazılır da, kıyamet gününde onlardan mesul olursunuz."

 

Enes b. Malik’e göre, Bi’ru Maune’de şehit olanlar hakkında nazil olan ayetler bir süre Kur’an olarak okunmuş, sonra nesh edilmiştir.

Tevbe Suresi: Başında besmele olmaması, bazı ayetlerinin eksik olduğu yönündeki rivayetlerle açıklanır. Ahzab Suresi: Hz. Aişe’ye göre 200 ayet kadardı; mushafa sadece 73 ayet geçmiştir. Recm ayetinin Ahzab Suresi’nde yer aldığı, ancak lafzının kaldırıldığı aktarılır.

 

Klasik ulemanın çoğunluğu Kur’an’da bazı ayetlerin nesh edildiğini, metinden çıkarıldığını kabul eder.

 

4. Bölüm

Fetihler

Hz. Peygamber’in vefatından sonraki 20 yıl içinde Müslümanlar Arabistan, Suriye, Mısır, Irak ve İran’ı fethetti.

İlk hedef: Kuzeydeki Arap kabileleri.

Bizans ve Sasani tehdidiyle birlikte fetihler uluslararası boyut kazandı.

Müslümanlar, kendilerine tehdit oluşturmayan toplumlara savaş açmadı.

 

(Bizans) Hz. Peygamber’in elçisini öldürdü. Gassaniler aracılığıyla Müslümanlara karşı tahrik politikası yürüttü.

 

(Sasaniler) Kisra, Hz. Peygamber’in mektubunu yırtarak diplomatik teamülleri hiçe saydı. Medine’ye elçi göndererek Hz. Peygamber’i tutuklatmak istedi.

 

İlk fetihler, sadece yayılmacı bir cihat değil; siyasi, ekonomik ve insani gerekçelere dayalı stratejik müdahalelerdir.

 

(Bizans ve Sasani) Her iki imparatorluk, Müslüman akınları ciddiye almadı; fark ettiklerinde çok geçti.

Süryaniler, Nesturiler, Aramiler gibi mezhep dışı Hristiyanlar Müslümanları kurtarıcı olarak karşıladı.

Şam kuşatmasında Hristiyan papazlar yardım etti.

Hama’da zurnalarla karşılandılar; Kuzey Irak’taki Nesturiler İslam’a geçti.

 

Bazı tarihçiler, fetihleri “açlıkla motive olmuş yağmacı akınlar” olarak yorumlamıştır.

Eğer hedef sadece açlık olsaydı, fetihler ganimetle son bulur, ilerleme dururdu.

 

Ridde savaşları sonrası oluşan büyük savaşçı kitle, içe dönük çatışmalara sebep olabilirdi. Tarım yapamayan, işsiz ve savaş kültürüne alışkın bedeviler, disiplinli fetihlere yönlendirildi.

 

Ebu Ubeyde’nin cizye iadesi örneği, ahde vefa ve savaş ahlakının zirvesidir: Şam bölgesi fetihleri sırasında Bizans’tan bir ordu geldiğini haber alan Ebu Ubeyde b. Cerrah, Hıristiyan halktan topladığı cizyeleri, paranın en fazla lazım olduğu bir savaş döneminde, "onları koruma karşılığı bu parayı topladıklarını, şu anda ise buna güçleri yetmediği için çekileceklerini" belirterek geri dağıtmak istemişti.

 

Fethedilen halklara üç seçenek sunuldu: Müslüman olma, cizye verme, savaş.

 

Kur’an, zulme karşı savaş izni verir; sadece Müslümanlar için değil, tüm ezilenler için.

 

Hz. Ömer’in toprak politikası: Haşr suresi 10. ayet temel alınarak fethedilen topraklar yerli halkta bırakıldı.

 

Hz. Ebu Bekir Döneminde Yapılan (Yürütülen) Fetihler

Ridde savaşları sonrası Arabistan’da istikrar sağlanınca Hz. Ebu Bekir kuzeye yöneldi.

Müsenna b. Harise, Zukâr Savaşı’nın mirasını taşıyan ilk düzenli saldırıları başlattı. Halid b. Velid, Müsenna’ya destek için gönderildi; bu ikili Irak fetihlerinin öncüsü oldu.

 

“Zatu’s-Selasil” (Zincirler Savaşı): Savaş meydanında çok sayıda zincir bulunması nedeniyle bu isim verildi.

 

“Ben ölümü yaşamaktan daha çok seven bir toplulukla geliyorum” diyen Halid, Hire’ye mektuplar göndererek üç seçenek sunar: Müslüman olma, cizye ödeme, savaş.

Hireliler yıllık 90.000 dirhem cizye ödemeyi kabul etti.

Hire bundan sonra Irak seferleri için askeri üs haline geldi. Halid, Şam’a gitmeden önce burada bir yıl kaldı; savaşsız geçen bu yıla “kadınlar yılı” denildi.

 

Anbar’ın Fethi: Halid, okçularına düşmanın gözlerine nişan almalarını emretti; bu yüzden “Zatu’l-Uyun” (Gözler Olayı) adı verildi.

Düşman güçler bulundukları şehrin etrafına hendek kazmışlardı. Halid güçsüz develeri boğazlayıp hendeği doldurdu ve askerlerin geçmesini sağladı.

 

Halid, Suriye’ye çölden gidebilmek için bir miktar semiz ve büyük gövdeli deve edindi. Develeri iyice susayınca- ya kadar susuz bıraktı; sonra develere kanıncaya kadar su içirdi. Daha sonra geviş getirip susamasınlar diye develerin dudaklarını kesti ve ağızlarını bağladı. Böylece beş gün devam edecek olan çetin bir çöl yolculuğuna çıktılar. Susadıkları zaman bu develeri kesip işkembelerinde bulunan suyu kullandılar.

 

Halid b. Velid’in bazı sert uygulamaları tartışmalı olsa da, savaş disiplini ve taktik zekâsı belirleyicidir.

 

Yermuk Savaşı

Bizans ordusu 100 bin kişiydi; Müslümanlar 46 bin kişiydi.

Bizans askerleri kaçmasın diye birbirlerine zincirle bağlandı.

Halid b. Velid İslam ordusunu küçük birliklere böldü.

Rivayetlere göre 120 bin Bizans askeri öldü (muhtemelen abartılı); Müslümanlar 3 bin şehit verdi.

 

Hz. Ömer'i Hilafet İçin Vasiyeti

Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber’in vefatında yaşanan Sakife gerginliğinin tekrarını önlemek istiyordu.

Ashabın bir kısmı Hz. Ömer’in sert mizacından çekiniyordu.

Hz. Ebu Bekir, “insanlara insanların en iyisini bıraktım” diyerek Hz. Ömer’in liyakatini vurguladı.

 

“Size akrabam olmayan birini tayin ediyorum” ifadesi, nepotizme karşı duruşun göstergesidir.

Halife seçildikten sonra pazara gitmesi, maaş bağlanması, koyun sağmaya devam etmesi gibi örnekler mütevaziliğini gösterir.

Ebu Sufyan’ı herkesin önünde azarlaması, adalet ve otoriteyi kişisel ilişkilerin önüne koyduğunu gösterir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder