26 Nisan 2015 Pazar

Sofistler

Sofistler
Tarihsel süreç içerisinde giderek gelişen ve 4. yüzyılda tüm Yunan dünyasının siyasi ve kültürel merkezi olarak yükselen Atina, sadece beyaz, erkek ve Yunan soylu kişileri kapsasa da ileri bir demokrasi düzeninin beşiği olmuştu. Bu demokratik mücadele düzeninde, bireylerin, çıkarlarına sahip olabilmeleri için gereken sosyal ve siyasi becerileri edinmeleri büyük bir önem taşıyordu.
Bu siyasi mücadele ortamında bireylerin yegâne silahı sözdü ve sözün etkili kılınması esasına dayanan retorik sanatı, demokratik düzenin temel mücadele aracı haline gelmişti. Sözü süslemek ve ikna edici kılmak, yurttaşlara sosyal ve siyasi yaşamın her sahasında üstünlük sağlamaktaydı. Bu siyasi ve kültürel ortam, sofistlerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Sofistler, retoriği, bireyi sitede başarılı ve mutlu kılacak olan pratik yaşam becerilerinin başlıcası olarak görmekte ve onu politik erdem (politike arete) olarak nitelemekteydiler.

Sofistler, Atina kentine başka Yunan sitelerinden göç ederek gelmiş, yabancı menşeli insanlardı. İşleri, kent kent gezmek ve insanlara başta konuşma sanatı olmak üzere hayatta başarılı olmayı sağlayacak pratik beceriler kazandırmaktı.
Kendisini bizzat Sofist olarak tanımlayan ilk kişinin, en önemli sofistlerden biri olan Protagoras olduğu sanılmaktadır.

“Sofist” sözcüğünün köken anlamı ne olursa olsun, sofistlik Atina’da başından beri bir tür öğretmenlik olarak anlaşılmıştır (retorik öğretmeni). Sofistler sözcüklerin taşıdıkları çok anlamlık sayesinde türlü konuşma hileleri ve oyunlar geliştirmekte, bu yolla muhataplarını şaşkına çevirmekteydiler. Sofistler insan-merkezciydiler. Onlara göre insan her şeyin ölçüsüydü. Varlık veya hakikat gibi soruları insan kendi düşünsel çerçevesi içinde bulur ve ortaya koyar.

Yunan düşüncesine yaptıkları en önemli katkılardan biri, insanın yapıp etmelerinin oluşturduğu düzen ile yani sitedeki yasa düzeni (nomoi) ile doğa düzenini (physei) birbirlerinden tamamen ayırmış olmalarıdır. Bu ayrımı formüle eden ilk kişi olduğu sanılan Sofist Arkhelaos, haklı-haksız, güzel-çirkin gibi değerlendirmelerin physis düzeninde değil, nomoi düzeninde ortaya çıkan olgular olduklarını savunmaktaydı.

Protagoras, saygınlığın (aidos) ve adaletin (dike) insanlara eşit biçimde pay edildiğini, bu yüzden yönetim sanatında herkesin konuşmaya eşit biçimde hakkı olduğunu savunarak siyasi eşitlik ilkesini formüle eden ilk kişi oldu. Sofistlerden sonra hakikat artık büyük ölçüde insani durumlarımızla ilgilidir.

Protagoras’a göre her bilgi, bir bilenin ürünüdür. İnsanların sayısınca bilgi ve doğru vardır. Tartışma sanatında üstün olan kendi doğrusunu kabul ettirir ve bu yolla diğerlerine üstünlük kurar. Sofistlerin ortaya koydukları bu bilgi anlayışının ahlaki boyutları çokça tartışılmış, sofizm, birçoklarınca Yunan sitelerindeki ahlaki çöküşün sebebi olarak gösterilmiştir.

Sofistlerin sözcükleri kullanırken gösterdikleri hoyratlık, Platon ve Aristoteles gibi düşünürleri sözcüklerin anlamları ve akıl yürütme yöntemleri üzerine düşünmeye sevk etmiştir.

---
İLKÇAĞ FELSEFESİ
Yard. Doç. Dr. Serdar Uslu
Anadolu Üniversitesi Yayını No: 1944
Ağustos 2009, Eskişehir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder