Sofistler
Tarihsel süreç içerisinde giderek gelişen
ve 4. yüzyılda tüm Yunan dünyasının siyasi ve kültürel merkezi olarak yükselen
Atina, sadece beyaz, erkek ve Yunan soylu kişileri kapsasa da ileri bir
demokrasi düzeninin beşiği olmuştu. Bu demokratik mücadele düzeninde,
bireylerin, çıkarlarına sahip olabilmeleri için gereken sosyal ve siyasi
becerileri edinmeleri büyük bir önem taşıyordu.
Bu siyasi mücadele ortamında bireylerin
yegâne silahı sözdü ve sözün etkili kılınması esasına dayanan retorik sanatı, demokratik
düzenin temel mücadele aracı haline gelmişti. Sözü süslemek ve ikna edici kılmak,
yurttaşlara sosyal ve siyasi yaşamın her sahasında üstünlük sağlamaktaydı. Bu
siyasi ve kültürel ortam, sofistlerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Sofistler,
retoriği, bireyi sitede başarılı ve mutlu kılacak olan pratik yaşam becerilerinin
başlıcası olarak görmekte ve onu politik erdem (politike arete) olarak
nitelemekteydiler.
Sofistler, Atina kentine başka Yunan
sitelerinden göç ederek gelmiş, yabancı menşeli insanlardı. İşleri, kent kent
gezmek ve insanlara başta konuşma sanatı olmak üzere hayatta başarılı olmayı sağlayacak
pratik beceriler kazandırmaktı.
Kendisini bizzat Sofist olarak tanımlayan
ilk kişinin, en önemli sofistlerden biri olan Protagoras olduğu sanılmaktadır.
“Sofist” sözcüğünün köken anlamı ne olursa
olsun, sofistlik Atina’da başından beri bir tür öğretmenlik olarak anlaşılmıştır
(retorik öğretmeni). Sofistler sözcüklerin taşıdıkları çok anlamlık sayesinde
türlü konuşma hileleri ve oyunlar geliştirmekte, bu yolla muhataplarını şaşkına
çevirmekteydiler. Sofistler insan-merkezciydiler. Onlara göre insan her şeyin
ölçüsüydü. Varlık veya hakikat gibi soruları insan kendi düşünsel çerçevesi
içinde bulur ve ortaya koyar.
Yunan düşüncesine yaptıkları en önemli katkılardan
biri, insanın yapıp etmelerinin oluşturduğu düzen ile yani sitedeki yasa düzeni
(nomoi) ile doğa düzenini (physei) birbirlerinden tamamen ayırmış olmalarıdır. Bu
ayrımı formüle eden ilk kişi olduğu sanılan Sofist Arkhelaos, haklı-haksız, güzel-çirkin gibi değerlendirmelerin
physis düzeninde değil, nomoi düzeninde ortaya çıkan olgular olduklarını
savunmaktaydı.
Protagoras, saygınlığın (aidos) ve
adaletin (dike) insanlara eşit biçimde pay
edildiğini, bu yüzden yönetim sanatında herkesin konuşmaya eşit biçimde hakkı
olduğunu savunarak siyasi eşitlik ilkesini formüle eden ilk kişi oldu. Sofistlerden
sonra hakikat artık büyük ölçüde insani durumlarımızla ilgilidir.
Protagoras’a göre her bilgi, bir bilenin
ürünüdür. İnsanların sayısınca bilgi ve doğru vardır. Tartışma sanatında üstün
olan kendi doğrusunu kabul ettirir ve bu yolla diğerlerine üstünlük kurar. Sofistlerin
ortaya koydukları bu bilgi anlayışının ahlaki boyutları çokça tartışılmış,
sofizm, birçoklarınca Yunan sitelerindeki ahlaki çöküşün sebebi olarak
gösterilmiştir.
Sofistlerin sözcükleri kullanırken
gösterdikleri hoyratlık, Platon ve Aristoteles gibi düşünürleri sözcüklerin
anlamları ve akıl yürütme yöntemleri üzerine düşünmeye sevk etmiştir.
---
İLKÇAĞ FELSEFESİ
Yard. Doç. Dr. Serdar Uslu
Anadolu Üniversitesi Yayını No: 1944
Ağustos 2009, Eskişehir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder