20 Şubat 2017 Pazartesi

Suç Sosyolojisi: Organize Suçlar

Organize Suçlar
Organize Suç ve Mafya Kavramı
Organize suç, devamlı suç işlemek üzere gizli bir şekilde örgütlenen üç veya daha fazla kişinin ekonomik kazanç elde etmek amacıyla bir araya gelmek suretiyle suç işlemesidir.
Uyuşturucu, silah ve tarihi eser kaçakçılığı, insan ticareti, ihaleye fesat karıştırma, haraç toplama, çek senet tahsilâtı, organ kaçakçılığı, organize oto hırsızlığı, organize dolandırıcılık, hepsi birer organize suçtur.
Mafya, Sicilya kaynaklı suç örgütleri geleneğini yansıtır ve ilk başta ortaya çıkışında gizli bir suç örgütü olma amacı yoktur, organize suçlarda ise yasa dışılık bu tür örgütlenmelerin başından itibaren mevcuttur.

Beyaz yakalı suç, şirket çalışanlarının görevlerini kötüye kullanmak suretiyle, görevleriyle ilgili konularda işlemiş oldukları suçtur. Bu suç türleri rüşvet, irtikâp, zimmet ve görevi kötüye kullanma gibi suçları içermektedir.

Şirket suçları, şirket yetkililerinin bireysel çıkarları dışında, mensubu oldukları şirketin kurumsal çıkarları için gerçekleştirdikleri yasadışı işlemlerdir.

Mafioso, devlet otoritesinin ve yasaların cezalandıramadığı, kendisine zorla hiçbir şeyin yaptırılamadığı kişidir. İçinde bulunduğu toplum hayatını ve sosyal düzeni benimseyen Mafioso, düzenin yaptırım gücü işlevini görür. Bu gibi tiplerin ortaya çıkmasına imkân veren, devlet organizasyonu yozlaşmış durumlar Mafios toplum diye tanımlanır.

Mafya, bilimsel olarak “merkezi otoriteye karşı yerel gücün direnişini temsil etmektedir.” Mafya devletle, devletin kurumlarıyla çatışma ve savaş içerinde değildir, olmak da istemez. Mafya bu kurumları kontrol altına almaya çalışır.

TÜRKİYE’DE ORGANİZE SUÇLAR
Türkiye’deki organize suç yapılanmalarının kökeninde içinde bulunulan dönemlerin siyasal, sosyo-kültürel, ekonomik ve hukuksal koşullarının oluşturduğu “elverişli ortamların” varlığı bulunmaktadır.
Kervanlara saldıran eşkıyalar ile denizlerde ticari gemilere saldıran korsanlar hiyerarşik bir yapıya dayalı olarak, ekonomik çıkar elde etmek amacıyla tehdit, korkutma ve şiddet yöntemini esas alan ve sürekli suç işlemek üzere bir araya gelerek mafya tipi suç örgütü kurmuşlardır.

İsyancılar ve Eşkıyalar
“Köroğlu Ruşen” bu konu bağlamında üzerinde konuşulması gereken güzel bir örnektir. Köroğlu, başkaldırışın, zayıfların ve mazlumların sesi oluşun simgesi ve mimarıdır. Köroğlu, adamlarıyla birlikte, mevcut idarenin hukuk, yönetim ve yaptırım kodlarının dışına çıkarak kendilerine ait ikinci ve yazılı olmayan bir hukuk ve yaşam şeklini ortaya koymak suretiyle tanınmış, sevilmiş, sayılmış ve etkinlik kurmuştur.
16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun toplumsal yaşamına şekil veren büyük olaylardan biri olan Celali İsyanları, diğer yasa dışı unsurlarla birlikte, merkezi otoriteye karşı örgütlü bir başkaldırışın önemli bir adı ve sembolüdür.
Genelde kırsal kesimlerde meydana gelen isyanlar 15. Yüzyıldan itibaren kentlere doğru kaymaya başlamıştır.
Medreselerde okuyan öğrencilerin (suhteler) başlattığı “suhteyan hareketi” ilk organize olmuş örgütleşmeye dayalı protesto eylemlerinden biridir. Eylemciler sadece isteklerini dile getirmekle yetinmemiş, sokaklarda küçük gruplar oluşturmuşlar, cadde ve sokakları, evleri ve işyerlerini tahrip etmişler ve yağmalamışlardır. Bunlarla da yetinmeyen eylemciler o dönem için pek görülmemiş şekilde kendileri için hedef oluşturan birçok kişiyi de öldürmüşlerdir.

Tulumbacılar
Tulumbacılık, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın ürünü olan sosyal bir kurumdur. Tulumbacılar sadece gönüllü itfaiyecilik yapmazlar, aynı zamanda ferdi oldukları mahallenin “namus bekçisi,” mahallelinin de “koruyucusu” rolünü yerine getirirlerdi.

Külhanbeyleri
İstanbul’un fethinden sonra inşa edilen ilk hamam olan Gedik Paşa Hamamı’nın külhanı çok sayıda insanın barınabileceği kadar büyüktü. Özellikle kış aylarında evsiz insanlar burada toplanıyorlardı. Aralarında bileği bükülmeyen birisi ön plana çıkıp lider oluyordu. İşi-gücü olmayan insanlar külhanbeyi etrafında toplanıyorlardı. Çevresindeki insan sayısı arttıkça külhanbeyinin gücü de artıyordu. Bulunduğu muhitte yiyip-içiyor ücret isteyenleri dövüp dükkâna zarar veriyorlardı.
İkinci Abdülhamit döneminde toplum ve devlet için ciddi sorun teşkil etmeye başlayan külhanbeyleri, maaş bağlanmak veya iş vermek suretiyle kontrol altında tutulmaya çalışılmıştır. Devlet, bu şekilde kontrol edilemeyen külhanbeylerinin karşısına başka bir grup veya külhanbeyini çıkararak güçleri dengelemeye, bu yolla da toplumsal yapının zarar görmesini engellemeye çalışmıştır.
Sorun başa çıkılmaz hale gelince “Cihan Ser-Askeri” olarak anılan Rıza Paşa İstanbul’da sayıları 600-700 kişiyi bulan külhanbeylerinin hepsini birden askere alarak Anadolu’nun değişik bölgelerindeki birliklere göndermiş ve böylece bu sorunu kökten çözmüştür.

Kabadayılar
Kabadayılık biraz da tulumbacılığa dayanır. Bileğine güvenen ve nam yapmak merakındaki delikanlılar bu yola meyletmişlerdir.
Kabadayı, toplumun içinde yetişmiş, toplumla iç içe olmuş, özü sözü bir, güvenilir, hakkın ve haklının yanında olan, güce ve haksıza boyun eğmeyen özellikleriyle toplumda saygın bir konuma sahip olmuştur. Kişilik değerleri o kadar sağlamdı ki, bırakın dedikodu yapmayı hasımlarının bile arkasından konuşmayı kendileri için bir zül olarak görüyorlardı. Silah kullanmak yaygınlaştıktan sonra kabadayılığın da suyu çıktı. 1950’li yıllardan itibaren kabadayılar tamamen yasadışı suç aktivitelerine yönelmiştir.

Babalar ve Şefler
Türkiye’de 1960’lı yıllardan sonra yaşanan iç göçlerin mafya gruplarının oluşumu üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Büyük şehirlere göç eden taşralı kabadayılar, özellikle aile veya hemşerilik esasına dayalı mafya yapılanmasına öncülük etmişlerdir. Bu şekilde kendilerine yer edinen, nam salan kabadayılar ya kendi adları ya da geldikleri yerin veya etnik kökenin, isimlerinin başına eklenmesiyle anılmaya başlamışlardır: Kürt İdris, Oflu Hasan, Laz Ziya gibi. Bu dönem kabadayılarında, zengin veya haksızdan alıp haklıya veya ihtiyacı olana verme gibi bir tarz vardır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası uyuşturucu kullanımında yayılma olmuştur. Uyuşturucuyla birlikte mafya yapılanmaları hemen bütün suçlara bulaşmış ve kanun karşıtı bir konuma geçmiştir.

Ağabeyler (Abiler) ve Reisler
12 Eylül 1980 darbesinden sonra cezaevlerinde işkencelerden geçirilen ülkücülerin bazıları serbest kaldıktan sonra organize olarak suç grupları oluşturdular. Motivasyonları arasında, devletin zaafa düştüğü alanlarda inisiyatif almak da vardı. Liberal ekonomiye geçiş sancıları çeken Türkiye’deki yapısal eksikliklerin birçoğu bu gurupların güçlenmesi için fırsat oldu. 1990’lı yıllardan itibaren ekonomik güçleri iyice arttı, artık girişimci olarak da kendilerinden söz ettirmeye başladılar.
1996 yılında yaşanan Susurluk Kazası devlet, hükümet ve mafyayı bir arada görmemize imkân sağladı. Önemli bir olaydı bu, ama geçip gitti…

ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1. Ekonomik kazanç amacını taşırlar.
2. Hiyerarşik bir yapı gösterirler.
3. Sınırlı üyelik sistemi vardır.
4. Devamlılık gösterir ve zamanla sınırlı değildir.
5. Yöntem olarak şiddet ve rüşveti ağırlıklı olarak kullanırlar.
6. Faaliyetlerinde uzmanlaşma ve iş bölümü vardır.
7. Tekelci zihniyet taşırlar.
8. Açık ve belirgin kurallara sahiptir.

Organize suç örgütlerinin en önemli amacı ekonomik kazanç elde etmektir. Siyasilere yakın olmalarının nedeni de ekonomik menfaattir.

Faaliyet alanı dar ve yerel olan örgütlerde hiyerarşik yapı oldukça katıdır. Uluslararası faaliyetlerde bulunan örgütlerde ise yapılanma daha esnektir.

Organize suç örgütleri üslendikleri ülke ve bölgelerde başta yasama organı üyeleri olmak üzere devletin önemli kurumlarının üst düzey yetkilileriyle yakın ilişkiler kurmak suretiyle ve gerektiğinde rüşvet vererek onları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isterler. Bu tür yaklaşım ve ilişkiler ağına organize suç literatüründe ‘partito ilişkileri’ denmektedir.

ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLENMELERİNİN TEMEL ESASLARI
Güven duygusu organize suç yapılanmalarında önemli bir unsurdur. Organize suç örgütleri güven esasına dayalı bir örgütlenme sağlayabilmek için özellikle kan bağı, etnik köken, hemşehrilik, arkadaşlık bağları, ideoloji birlikteliği ve ritüel bağlılığı dikkate almaktadır.

TÜRKİYE’DE ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ORTAYA ÇIKMASINDA ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
Yabancıların gizli işbirliği teorisi, organize suçların Amerika’ya göç eden İtalyanlar tarafından getirilen ve Amerikan toplumuna yabancı bir olgu olduğunu ileri sürer.
Etnik miras teorisi, Amerika’ya göç eden yabancıların suç dünyası içinde yer alan aynı etnik kökene sahip suçlu kişileri örnek alarak onların organize suç yapıları içinde yer almalarına işaret etmektedir.
Güçlülerin suçu teorisi, organize suçların güçlüler tarafından işlenen bir suç türü olduğunu, partito ilişkileri vasıtasıyla güçlü konumların daha da sağlamlaştırıldığını ve örgüt elemanlarının yasalar karşısında adeta dokunulmazlık kazandığını ifade eder.
Özel koruma teorisi ise, mafyanın yasadışı alanda işletmecilere ve şahıslara özel koruma hizmeti sunan bir yapı olduğunu, belirli bir ücret karşılığında bu hizmetin sunulduğunu belirtir.

Mafya Tipi Örgütlenmeye Uygun Toplum Yapısının Bulunması
Az çabayla çok kazanmak isteyen kitlelerin kalabalıklaştığı toplumlarda, paraya ulaşmak için kestirme yollara öncelik verilir.

Göçler ve Çarpık Kentleşme
Göç etmek suretiyle hiç bilmedikleri büyük şehirlere gelenler, buralara daha önce yerleşmiş olan hemşehrilerinin yardım ve desteğiyle gecekondulaşmak, devlet arazilerine el koymak, hemşehrileri dışındakileri kendi bölgelerine sokmamak suretiyle bölgesel hemşeri hâkimiyetinin olduğu yerleşim alanları kurmuşlardır.

Yasal Boşluk ve Yetersizlikler
Ceza soruşturma ve yargılamalarının uzun sürmesi, mağdurların beklentilerine cevap vermemesi adalete, hukuk devletine olan güvenin ve inancın sarsılması, mağdurların devletten uzaklaşıp farklı organizasyonlarda çare aramalarına sebep olmaktadır.

Siyasi Otorite Boşluğu
Türkiye’de siyasi otorite organize suçlarla mücadelede kararlı ve güçlü bir irade ortaya koyamamıştır (Susurluk Kazası vakıası bize bunu anlatır).

Ekonomik Otorite Boşluğu
Türkiye’nin demokrasiye ve piyasa ekonomisine geçiş çabaları, pusuda fırsat bekleyen organize suç grupları için kaçırılmayacak elverişli ortamlar sunmuştur.

Bürokrasideki Yozlaşma
Organize suç grupları yasadışı aktivitelerini kolaylaştırmak ve risklerini minimize etmek için yozlaşmış kamu görevlilerine ihtiyaç duyarlar.

Yasaklamalar
Organize suçların ortaya çıkmasında ve gelişmesinde yasaklayıcı ve sınırlayıcı ekonomi ve hukuk politikalarının önemli bir rolü bulunmaktadır.

Toplumsal Özenti
Popüler kültürün empozesi ve reyting endişesi nedeniyle yazılı ve görsel medyada sık olarak yer alan mafya ile ilgili haberlerin ve programların organize suç örgütlerinin ve liderlerinin kamuoyunda meşru bir kimlik kazanmalarında önemli rol oynadığı söylenebilir.

Terörün Varlığı
Organize suç grupları, devlet yetkililerinin bütün dikkatlerini ve enerjilerini terörle mücadeleye yöneltmesini fırsat bilmiş ve kendilerini bu duruma uygun olarak yeniden yapılandırmışlardır.

Eğitim ve Öğretimin Niteliği
Mafya yapılanmalarında eleman tedarikinde eğitimsizlere öncelik verilir.

Çok Çocuklu Aile Yapısı

Fakir ve kalabalık ailelerin içerisinde Kara Murat olmaya hevesli hayalperestler mafya için insan kaynağıdır. 
---
Suç Sosyolojisi
Editör: Prof. Dr. Aytekin Geleri
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın no: 2886
Ocak 2013, Eskişehir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder