Organize Suçlar
Organize
Suç ve Mafya Kavramı
Organize suç, devamlı suç işlemek üzere
gizli bir şekilde örgütlenen üç veya daha fazla kişinin ekonomik kazanç elde
etmek amacıyla bir araya gelmek suretiyle suç işlemesidir.
Uyuşturucu, silah ve tarihi eser kaçakçılığı,
insan ticareti, ihaleye fesat karıştırma, haraç toplama, çek senet tahsilâtı,
organ kaçakçılığı, organize oto hırsızlığı, organize dolandırıcılık, hepsi
birer organize suçtur.
Mafya, Sicilya kaynaklı suç örgütleri
geleneğini yansıtır ve ilk başta ortaya çıkışında gizli bir suç örgütü olma
amacı yoktur, organize suçlarda ise yasa dışılık bu tür örgütlenmelerin başından
itibaren mevcuttur.
Beyaz
yakalı suç, şirket çalışanlarının
görevlerini kötüye kullanmak suretiyle, görevleriyle ilgili konularda işlemiş
oldukları suçtur. Bu suç türleri rüşvet, irtikâp, zimmet ve görevi kötüye
kullanma gibi suçları içermektedir.
Şirket
suçları, şirket yetkililerinin
bireysel çıkarları dışında, mensubu oldukları şirketin kurumsal çıkarları için
gerçekleştirdikleri yasadışı işlemlerdir.
Mafioso, devlet otoritesinin ve yasaların cezalandıramadığı,
kendisine zorla hiçbir şeyin yaptırılamadığı kişidir. İçinde bulunduğu toplum hayatını
ve sosyal düzeni benimseyen Mafioso, düzenin yaptırım gücü işlevini görür. Bu
gibi tiplerin ortaya çıkmasına imkân veren, devlet organizasyonu yozlaşmış
durumlar Mafios toplum diye
tanımlanır.
Mafya, bilimsel olarak “merkezi otoriteye karşı
yerel gücün direnişini temsil etmektedir.” Mafya devletle, devletin kurumlarıyla
çatışma ve savaş içerinde değildir, olmak da istemez. Mafya bu kurumları kontrol
altına almaya çalışır.
TÜRKİYE’DE
ORGANİZE SUÇLAR
Türkiye’deki organize suç yapılanmalarının
kökeninde içinde bulunulan dönemlerin siyasal, sosyo-kültürel, ekonomik ve
hukuksal koşullarının oluşturduğu “elverişli ortamların” varlığı bulunmaktadır.
Kervanlara saldıran eşkıyalar ile
denizlerde ticari gemilere saldıran korsanlar hiyerarşik bir yapıya dayalı olarak,
ekonomik çıkar elde etmek amacıyla tehdit, korkutma ve şiddet yöntemini esas
alan ve sürekli suç işlemek üzere bir araya gelerek mafya tipi suç örgütü kurmuşlardır.
İsyancılar
ve Eşkıyalar
“Köroğlu Ruşen” bu konu bağlamında üzerinde
konuşulması gereken güzel bir örnektir. Köroğlu, başkaldırışın, zayıfların ve
mazlumların sesi oluşun simgesi ve mimarıdır. Köroğlu, adamlarıyla birlikte,
mevcut idarenin hukuk, yönetim ve yaptırım kodlarının dışına çıkarak
kendilerine ait ikinci ve yazılı olmayan bir hukuk ve yaşam şeklini ortaya
koymak suretiyle tanınmış, sevilmiş, sayılmış ve etkinlik kurmuştur.
16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun
toplumsal yaşamına şekil veren büyük olaylardan biri olan Celali İsyanları, diğer
yasa dışı unsurlarla birlikte, merkezi otoriteye karşı örgütlü bir başkaldırışın
önemli bir adı ve sembolüdür.
Genelde kırsal kesimlerde meydana gelen
isyanlar 15. Yüzyıldan itibaren kentlere doğru kaymaya başlamıştır.
Medreselerde okuyan öğrencilerin (suhteler)
başlattığı “suhteyan hareketi” ilk organize olmuş örgütleşmeye dayalı protesto
eylemlerinden biridir. Eylemciler sadece
isteklerini dile getirmekle yetinmemiş, sokaklarda küçük gruplar oluşturmuşlar,
cadde ve sokakları, evleri ve işyerlerini tahrip etmişler ve yağmalamışlardır.
Bunlarla da yetinmeyen eylemciler o dönem için pek görülmemiş şekilde kendileri
için hedef oluşturan birçok kişiyi de öldürmüşlerdir.
Tulumbacılar
Tulumbacılık, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın
ürünü olan sosyal bir kurumdur. Tulumbacılar sadece gönüllü itfaiyecilik yapmazlar,
aynı zamanda ferdi oldukları mahallenin “namus bekçisi,” mahallelinin de “koruyucusu”
rolünü yerine getirirlerdi.
Külhanbeyleri
İstanbul’un fethinden sonra inşa edilen ilk
hamam olan Gedik Paşa Hamamı’nın külhanı çok sayıda insanın barınabileceği
kadar büyüktü. Özellikle kış aylarında evsiz insanlar burada toplanıyorlardı.
Aralarında bileği bükülmeyen birisi ön plana çıkıp lider oluyordu. İşi-gücü
olmayan insanlar külhanbeyi etrafında toplanıyorlardı. Çevresindeki insan
sayısı arttıkça külhanbeyinin gücü de artıyordu. Bulunduğu muhitte yiyip-içiyor
ücret isteyenleri dövüp dükkâna zarar veriyorlardı.
İkinci Abdülhamit döneminde toplum ve
devlet için ciddi sorun teşkil etmeye başlayan külhanbeyleri, maaş bağlanmak
veya iş vermek suretiyle kontrol altında tutulmaya çalışılmıştır. Devlet, bu şekilde
kontrol edilemeyen külhanbeylerinin karşısına başka bir grup veya külhanbeyini
çıkararak güçleri dengelemeye, bu yolla da toplumsal yapının zarar görmesini
engellemeye çalışmıştır.
Sorun başa çıkılmaz hale gelince “Cihan
Ser-Askeri” olarak anılan Rıza Paşa İstanbul’da sayıları 600-700 kişiyi bulan
külhanbeylerinin hepsini birden askere alarak Anadolu’nun değişik
bölgelerindeki birliklere göndermiş ve böylece bu sorunu kökten çözmüştür.
Kabadayılar
Kabadayılık biraz da tulumbacılığa dayanır.
Bileğine güvenen ve nam yapmak merakındaki delikanlılar bu yola
meyletmişlerdir.
Kabadayı, toplumun içinde yetişmiş, toplumla
iç içe olmuş, özü sözü bir, güvenilir, hakkın ve haklının yanında olan, güce ve
haksıza boyun eğmeyen özellikleriyle toplumda saygın bir konuma sahip olmuştur.
Kişilik değerleri o kadar sağlamdı ki, bırakın dedikodu yapmayı hasımlarının bile
arkasından konuşmayı kendileri için bir zül olarak görüyorlardı. Silah
kullanmak yaygınlaştıktan sonra kabadayılığın da suyu çıktı. 1950’li yıllardan
itibaren kabadayılar tamamen yasadışı suç aktivitelerine yönelmiştir.
Babalar
ve Şefler
Türkiye’de 1960’lı yıllardan sonra yaşanan
iç göçlerin mafya gruplarının oluşumu üzerinde önemli bir etkisi olmuştur.
Büyük şehirlere göç eden taşralı kabadayılar,
özellikle aile veya hemşerilik esasına dayalı mafya yapılanmasına öncülük etmişlerdir.
Bu şekilde kendilerine yer edinen, nam salan kabadayılar ya kendi adları ya da
geldikleri yerin veya etnik kökenin, isimlerinin başına eklenmesiyle anılmaya
başlamışlardır: Kürt İdris, Oflu Hasan, Laz Ziya gibi. Bu dönem kabadayılarında, zengin veya haksızdan alıp haklıya
veya ihtiyacı olana verme gibi bir tarz vardır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası uyuşturucu
kullanımında yayılma olmuştur. Uyuşturucuyla birlikte mafya yapılanmaları hemen
bütün suçlara bulaşmış ve kanun karşıtı bir konuma geçmiştir.
Ağabeyler
(Abiler) ve Reisler
12 Eylül 1980 darbesinden sonra
cezaevlerinde işkencelerden geçirilen ülkücülerin bazıları serbest kaldıktan
sonra organize olarak suç grupları oluşturdular. Motivasyonları arasında,
devletin zaafa düştüğü alanlarda inisiyatif almak da vardı. Liberal ekonomiye
geçiş sancıları çeken Türkiye’deki yapısal eksikliklerin birçoğu bu gurupların
güçlenmesi için fırsat oldu. 1990’lı yıllardan itibaren ekonomik güçleri iyice
arttı, artık girişimci olarak da kendilerinden söz ettirmeye başladılar.
1996 yılında yaşanan Susurluk Kazası
devlet, hükümet ve mafyayı bir arada görmemize imkân sağladı. Önemli bir olaydı
bu, ama geçip gitti…
ORGANİZE
SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1. Ekonomik kazanç amacını taşırlar.
2. Hiyerarşik bir yapı gösterirler.
3. Sınırlı üyelik sistemi vardır.
4. Devamlılık gösterir ve zamanla sınırlı
değildir.
5. Yöntem olarak şiddet ve rüşveti ağırlıklı
olarak kullanırlar.
6. Faaliyetlerinde uzmanlaşma ve iş bölümü vardır.
7. Tekelci zihniyet taşırlar.
8. Açık ve belirgin kurallara sahiptir.
Organize suç örgütlerinin en önemli amacı
ekonomik kazanç elde etmektir. Siyasilere yakın olmalarının nedeni de ekonomik
menfaattir.
Faaliyet alanı dar ve yerel olan örgütlerde
hiyerarşik yapı oldukça katıdır. Uluslararası faaliyetlerde bulunan örgütlerde
ise yapılanma daha esnektir.
Organize suç örgütleri üslendikleri ülke ve
bölgelerde başta yasama organı üyeleri olmak üzere devletin önemli kurumlarının
üst düzey yetkilileriyle yakın ilişkiler kurmak suretiyle ve gerektiğinde rüşvet
vererek onları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isterler. Bu tür yaklaşım
ve ilişkiler ağına organize suç literatüründe ‘partito
ilişkileri’ denmektedir.
ORGANİZE
SUÇ ÖRGÜTLENMELERİNİN TEMEL ESASLARI
Güven duygusu organize suç yapılanmalarında
önemli bir unsurdur. Organize suç örgütleri güven esasına dayalı bir örgütlenme
sağlayabilmek için özellikle kan bağı, etnik köken, hemşehrilik, arkadaşlık bağları,
ideoloji birlikteliği ve ritüel bağlılığı dikkate almaktadır.
TÜRKİYE’DE
ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ORTAYA ÇIKMASINDA ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
Yabancıların
gizli işbirliği teorisi, organize suçların
Amerika’ya göç eden İtalyanlar tarafından getirilen ve Amerikan toplumuna yabancı
bir olgu olduğunu ileri sürer.
Etnik
miras teorisi, Amerika’ya göç eden yabancıların
suç dünyası içinde yer alan aynı etnik kökene sahip suçlu kişileri örnek alarak
onların organize suç yapıları içinde yer almalarına işaret etmektedir.
Güçlülerin
suçu teorisi, organize suçların güçlüler tarafından
işlenen bir suç türü olduğunu, partito ilişkileri vasıtasıyla güçlü konumların
daha da sağlamlaştırıldığını ve örgüt elemanlarının yasalar karşısında adeta dokunulmazlık
kazandığını ifade eder.
Özel
koruma teorisi ise, mafyanın yasadışı alanda
işletmecilere ve şahıslara özel koruma hizmeti sunan bir yapı olduğunu, belirli
bir ücret karşılığında bu hizmetin sunulduğunu belirtir.
Mafya
Tipi Örgütlenmeye Uygun Toplum Yapısının Bulunması
Az çabayla çok kazanmak isteyen kitlelerin
kalabalıklaştığı toplumlarda, paraya ulaşmak için kestirme yollara öncelik
verilir.
Göçler
ve Çarpık Kentleşme
Göç etmek suretiyle hiç bilmedikleri büyük şehirlere
gelenler, buralara daha önce yerleşmiş olan hemşehrilerinin yardım ve desteğiyle
gecekondulaşmak, devlet arazilerine el koymak, hemşehrileri dışındakileri kendi
bölgelerine sokmamak suretiyle bölgesel hemşeri hâkimiyetinin olduğu yerleşim
alanları kurmuşlardır.
Yasal
Boşluk ve Yetersizlikler
Ceza soruşturma ve yargılamalarının uzun
sürmesi, mağdurların beklentilerine cevap vermemesi adalete, hukuk devletine
olan güvenin ve inancın sarsılması, mağdurların devletten uzaklaşıp farklı
organizasyonlarda çare aramalarına sebep olmaktadır.
Siyasi
Otorite Boşluğu
Türkiye’de siyasi otorite organize suçlarla
mücadelede kararlı ve güçlü bir irade ortaya koyamamıştır (Susurluk Kazası vakıası
bize bunu anlatır).
Ekonomik
Otorite Boşluğu
Türkiye’nin demokrasiye ve piyasa
ekonomisine geçiş çabaları, pusuda fırsat bekleyen organize suç grupları için
kaçırılmayacak elverişli ortamlar sunmuştur.
Bürokrasideki
Yozlaşma
Organize suç grupları yasadışı
aktivitelerini kolaylaştırmak ve risklerini minimize etmek için yozlaşmış kamu
görevlilerine ihtiyaç duyarlar.
Yasaklamalar
Organize suçların ortaya çıkmasında ve gelişmesinde
yasaklayıcı ve sınırlayıcı ekonomi ve hukuk politikalarının önemli bir rolü
bulunmaktadır.
Toplumsal
Özenti
Popüler kültürün empozesi ve reyting endişesi
nedeniyle yazılı ve görsel medyada sık olarak yer alan mafya ile ilgili
haberlerin ve programların organize suç örgütlerinin ve liderlerinin kamuoyunda
meşru bir kimlik kazanmalarında önemli rol oynadığı söylenebilir.
Terörün
Varlığı
Organize suç grupları, devlet
yetkililerinin bütün dikkatlerini ve enerjilerini terörle mücadeleye yöneltmesini
fırsat bilmiş ve kendilerini bu duruma uygun olarak yeniden yapılandırmışlardır.
Eğitim
ve Öğretimin Niteliği
Mafya yapılanmalarında eleman tedarikinde
eğitimsizlere öncelik verilir.
Çok
Çocuklu Aile Yapısı
Fakir ve kalabalık ailelerin içerisinde Kara
Murat olmaya hevesli hayalperestler mafya için insan kaynağıdır.
---Suç Sosyolojisi
Editör: Prof. Dr. Aytekin Geleri
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın no: 2886
Ocak 2013, Eskişehir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder