Cogito 84 - Mekan ve Siyaset
Cogito, Üç aylık düşünce dergisi, Sayı: 84, Güz 2016
Simon Springer - Marx'ın Sınırları: David Harvey ve Postkardeşlik Durumu
David Harvey'nin zamanını ayırıp “Radikal Coğrafya Neden
Anarşist Olmak zorundadır?” başlıklı makaleme cevap vermiş olması gururumu
okşadı doğrusu.
Öte yandan, yazdıklarından çıkan sonucun beni bir hayli
hayal kırıklığına uğratmış olduğunu da peşinen söyleyeyim.
Marksizm ve anarşizm arasında, münhasır olmasa da köklü bir
hısımlık var. Bunu elbette inkâr etmiyorum ve bunun tek sebebi ikisinin de aynı
sosyalist kökten doğmuş olması değil. Gelgelelim kardeşçe denebilecek bir
rekabet var aslında: Anarşistler ve Marksistler karşılıklı olarak dinlemeye ve
eleştiriye hazır olduğu takdirde, birbirlerindeki en kötü yanını ve en
önemlisi, en iyi yanını açığa çıkarabilirler.
Harvey'nin Marksizm yorumunun gayri-ortodoks olduğu
iddiasına karşı çıkarak, örneğin Henri Lefebvre'e ilişkin yorumunun
"devletçilik, merkeziyetçilik ve hiyerarşi gözlükleriyle" okumaya
giriştiğini belirtiyor.
Marksizan "sosyalizm” büyük ölçüde, Marx'ın
kapitalizmin diyalektiğinde öngörmeyi başaramadığı bir devlet kapitalizmine
dönüşüvermiştir. Proletarya, gelişip kapitalizmin bağrında devrimci bir sınıfa
dönüşmek yerine, burjuva toplumunun bedeninde bir organ halini almıştır.
O zaman şu soruyu soralım: Devlette ufak da olsa bir
potansiyel gören her görüş, nihayetinde kapitalizmin temellerinin bozulmadan
kalmasını sağlayan bir fetişleştirme değil midir?
Devletler bize bir şey yapar. İktidar döngülerini öyle bir
düzenlerler ki, bu döngüler tek bir doğrultuda akmaya başlar. Bizi, devamlı
oluşum halinde gerçekleşip gelişen bir sürecin gönüllü ortakları değil, kendi
kendini kopyalayıp çoğaltmaya meyilli sabit bir çarkın dişlileri haline
getirir.
Devlet asla radikal olamaz. Daima bir avuç azınlığa hizmet
eden, çoğunluktan da körü körüne bir itaat talep eden nefret edilesi bir
ucubedir. Bu talep en hafif düzeyde sallanan bayraklarla ve okunan milli
marşlarla, en sert düzeyde ise atılan kurşunlar ve dökülen kanlarla kazanılır.
arvey anarşizm ile Marksizm arasındaki uçurumu ''[elimden
geliyorsa] daha da derinleştirmeye çalıştığımı” dile getiriyor ki, meramımı
böylece tamamen ıskalamış oluyor. Benim tek derdim anarşist fikirleri gün
yüzüne çıkarıp çağdaş coğrafi praksise yeniden dahil etmek. Düello çağrım
Marksistleri dinlemeye (ve beni de kendilerini dinlemem için çağırmaya) zorlama
ve böylelikle yepyeni bir diyalog kurma girişimiydi.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder