24 Ağustos 2024 Cumartesi

David Harvey - “Dinle Anarşist!” Simon Springer’ın “Radikal Bir Coğrafya Neden Anarşist Olmak Zorundadır?” Makalesine Kişisel Bir Yanıt / Notlar - özet

Cogito 84 - Mekan ve Siyaset

Cogito, Üç aylık düşünce dergisi, Sayı: 84, Güz 2016

 

David Harvey - “Dinle Anarşist!” Simon Springer’ın “Radikal Bir Coğrafya Neden Anarşist Olmak Zorundadır?” Makalesine Kişisel Bir Yanıt

 

David Harvey, Simon Springer'ın radikal coğrafyanın Marksist yerine anarşist bir yaklaşımı benimsemesi gerektiğini savunan makalesine bir yanıt sunmaktadır.

Devrimci geleneğin -Marksizm ve anarşizmin- en iyi yönlerini, bugün karşı karşıya olduğumuz türden sorunlara değinen yollar ve biçimlerde bir araya getirebilecek yaklaşımı tanımlamamız gerekiyor.

 

Yazar, Springer'ın Marksizm ve anarşizm arasındaki ilişkiyi kutuplaştırmaya çalıştığını, bunun "anlamsız bir çaba" olduğunu belirtiyor.

…iki gelenek arasında çatışmadan çok diyalogun -buna karşılıklı yardım diyelim- çok daha verimli bir yol olduğunu düşünüyorum.

 

Coğrafyacılar, iki gelenek arasında karşılıklı yardım olasılığını araştırmada özel bir konuma sahiptir.

 

Sosyal anarşistler mekân, yer ve çevre sorunlarına Marksist gelenekten çok daha fazla ilgi göstermiştir.

 

1960'larda çoğu ortodoks Marksist, çevre meselelerini küçük burjuva romantiklerin derdi sayardı

 

Coğrafyaya Marksist perspektifler getirmek, mekân, mekân üretimi ve çevre temalarını alıp Marx'ın “sermayenin hareket yasaları" yorumunu temel alan genel anlayış içine yerleştirmek demekti.

 

Bir makale tufanı yaratmaya daha en başından kararlıydım ve öğrencilerime, çevremde konuşabildiğim herkese, kapıyı açık tutmanın (belki de tek) yolunun bu olduğunu üstüne basa basa söyledim.

 

Toplumsal anarşistler temelde gündelik yaşamın karmaşıklığıyla ilgilenirler; David Graeber'e göre nihai emel, “bütün gündelik yaşamı yeniden icat etmek”tir. Marksistler ise emek süreçleri ve üretkenlikle o kadar meşgul olmuşlardır ki, gündelik yaşamla ilgili meseleleri olumsal veya ikincil görmüşlerdir. Harvey, bu duruma karşı çıkarak, kentin bir "bütün” olarak hem sınıf mücadelesinin hem diğer toplumsal mücadelelerin başta gelen bir alanı olduğunu savunur.

 

Gündelik yaşam perspektifleriyle hiçbir sorunum yok ve bu konudaki toplumsal anarşist duruşu alkışlıyorum.

 

Şehirdeki kent yaşamını bir bütün olarak nasıl düzenlenmeli ki insanların gündelik yaşamı pis, hayvanca ve kısa olmasın? Bu, biz radikal coğrafyacıların üzerinde durması gereken bir soru.

 

Barselona'daki anarşist hareket (1898-1937)

Anarşistlerin devlet erkini ideolojik nedenlerle almayı reddetmesi, devleti burjuva cumhuriyetçilerin ve Stalinci müttefiklerinin ellerine bıraktı.

 

Anarşistlerin ve otonomistlerin iktidarı konsolide etmekteki gönülsüzlüğünün kökleri, "özgür birey" kavramında yatmaktadır.

 

Marksistlerle anarşistler arasındaki devasa uçurumun oluşumunda, Paris Komünü'nü kimin "kaybettiği" konusundaki suçlamalar kritik rol oynamıştır. Anarşistler, gönüllü itfaiye ekiplerinden konut kooperatiflerine kadar, hiyerarşik olmayan örgütlenme biçimlerini savunurlar.

 

Çoğu anarşist ve pek çok gayri-anarşiste göre, devlete karşıtlık ve devleti de çevresindeki destekleyici (parlamenter demokrasi ve siyasi partiler gibi) hiyerarşik kurumları da reddetmek, müzakere edilemez bir ideolojik konum.

 

Bookchin, devleti reddetse de, toplumsal sorunların çözümü için tasarlanan "yönetim" (governance) kurumlarına karşı çıkılmaması gerektiğini savunur.

 

…asıl şikâyetim, “bütün bir sol[un], bütün bünyesini saran 'örgütsel biçim fetişizmi'nden mustarip” olmasıdır.

 

Harvey, farklı çizgiden anarşistlerin benimsediği "zengin ve büyüyen bir örgütsel araçlar gösterisi’ne" evet dediğini, ancak tutarlı bir anti-kapitalist politika peşinde koşmak için mevcut anarşist ve otonomistlerin kendilerini hapsettiği örgütlenme biçimlerinin ötesine geçilmesi gerektiğini savunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder