1 Mart 2025 Cumartesi

İbn Arabi - Allah'ın İsimlerinin Sırları ve Manalarının Keşfi - Notlar

İbn Arabi - Allah'ın İsimlerinin Sırları ve Manalarının Keşfi

Keşfü'l-Ma'na an Sırrı Esmaillahi'l-Hüsna

Mütercim: Prof. Dr. Ramazan Biçer, Ehil Yayınları, 2017


 

Giriş

Kur’ân-ı Kerîm’de dört yerde geçen ve “isim” kelimesinin çoğulu olan “esmâ” ile, “güzel, en güzel” anlamlarına gelen “hüsnâ” kelimesinden oluşan esmâ-i hüsnâ terkibi, naslarda Allah’a nispet edilen bütün ilâhî isimleri ifade etmek için kullanılan bir terimdir.

Bilginin değeri, bilinenin yüceliğine bağlı olduğuna, bilinenlerin en şereflisinin de Allah Teâlâ olduğunun bilindiğine göre, “esmâ-i hüsnâ” konusunda mârifet sahibi olanlara bu mârifet, üstünlük ve şeref kazandırır.

 

Sıfat, Allah’ın zâtına nispet edilen yetkinlik ve aşkınlık ifade eden bir mânadır. Kur’ân-ı Kerîm’de “sıfat” kelimesi geçmemekle birlikte “isim" ve “esmâ” kelimeleri yer almaktadır.

 

İbn Arabî, zâtın bir olmasıyla birlikte çok sayıda isimlere sahip olabileceğini, ancak bu isimlerin, zâtın tâbiri olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydeder.

 

İsm-i Âzam

Bir kısım İslam âlimi, İsm-i Âzam’ı doksan dokuz meşhur isim içinde ararken; bir kısmı da bu ismin, söz konusu listenin dışında olduğu kanaatindedir.

 

Tirmizî ve İbn Mâce rivâyetinde bulunan müşterek isimlerin sayısı 73’dür.

Buna mukabil Buhârî, Müslim, Nesâî ve Ahmed b. Hanbel bu listeyi kaydetmemişlerdir.

Tirmizî’de yer alan yirmi beş isim, İbn Mâce’de bulunmamaktadır. İbn Mâce’de bulunan yüz isimden yirmi altısı ise Tirmizî’de yer almamaktadır. İki listenin müştereklerinin toplamı ise yüz yirmi beştir.

el-Maksadü’l-esnâ’da isimlerin iştikakıyla alâkalı görüşler serdeden İmâm Gazzâlî, geleneğe tâbi olarak, sadece doksan dokuz meşhur ismi şerhetmiştir. İbn Berrecân ise Şerhu esmâ’illâhi’l-hüsnâ adlı eserinde yüz otuzdan fazla; Kurtubî el-Esnâ’da ikiyüz civarında ismin açıklamasını yapmışlardır. Ebû Bekir İbn Arabî de el-Emedü’l-aksâ’da, isimleri yüz kırk altı başlık altında incelemiştir.

 

Allah’ın isimlerinin alem ve özellikle insanlar üzerindeki tecellileri konusu üzerinde durulmaktadır. Nitekim Kurtubî de, el-Esnâ îşerhi esmâ’illâhi’l-hüsnâ adlı eserinde, bu isimlerin bâtınî yorumları üzerinde uzunca durmuştur.

Ancak bu yöntemle yapılmış çalışmaların özellikle büyü, muska gibi tevhidi zedeleyen alanlarda kullanılması dolayısıyla, esmâ-i hüsnânın gerçek amacından uzaklaşılması ihtimali çok yüksektir.

 

Muhyiddin îbn Arabî, Keşfü’l-Ma’nâ an Sırrı Esmâillâhi’l-Hüsnâ adlı çalışmasını, İmam GazzâlFnin el-Maksadü’l-Esnâ fi Şerhi Esmâillâhi’l-Hüsnâ adlı eserin üzerinden şekillendirmiştir. Her iki yazar da O’nun isimlerini, Allah, âlem ve insan ilişkisi boyutunda ela almışlardır.

Yazar, tasavvufi görüşlerini daha ziyade, her ismin tahalluk bölümünde yansıtmıştır.

İbn Arabî, bu eserinde Allah’ın isimlerinin sırlı boyutlarına dolaylı olarak değinmiştir. Bu tür ifadeleri perdelidir.

 

Taalluk: Kulun mukaddes zâta delaletleri açısından Allah’ın isimlerine muhtaç olması.

Tahakkuk: Hakkı isimlerinde görmek. Hakka ve kula nispetle isimlerini bilmek.

Tahalluk: Kulluğa yaraşır tarzda isimlerle ahlaklanması.

 

Muhyiddin îbn Arabi'ye göre insan ve genel olarak kâinat ilâhî isimlerin bilinmesi ve tecelli etmesine vesile olmuştur. Kulun, çeşitli halleri ilâhî isimlerin farklı tecellileriyle bağlantılıdır. “Her kulun hâline uygun düşen ilâhî bir isim vardır ki onun rabbi o isim sayılır;  kul bir bedendir, ona tekabül eden ilâhî isim ise onun kalbi gibidir”.  Müellif eserini, bu temel anlayış ekseninde oluşturmuştur.

 

KEŞFÜ'L-MÂ'NÂ an SIRRI ESMÂİLLÂHİ'L-HÜSNÂ

MUKADDİME

Hamd, inâyet ehli kullarını Esmâ-i Hüsnâ’nın sırlarıyla büründürmekle, onları en yüce tecellî makâmlarına ulaştıran Allah’a aittir.

 

Allah’ın isimleri ancak sahîh haberlerden oluşan nakil yoluyla tespit edilebilir. Allah’ın isimleri iki kategoride ele alınabilir:

Allah’ın insanlara bildirdiği ve kutsal kitapta geçen isimler.

İnsanlara bildirmediği ve gayb bilgisinde sakladığı isimler.

 

Allah’ın bütün isimleriyle tahakkuk ve tahalluk mümkündür. Ancak Allah adı, O yüce varlığa “âlem” olması nedeniyle bunun dışındadır.

 

TAALLUK, TAHAKKUK, TAHALLUK VE ALLAH’IN İSİMLERİ

1.      Allah

Bu isim diğer isim ve sıfatlan cem eden zâtî isimdir.

Tahakkuk: Bu ismin delalet ettiği anlamları bilmek veya ulaşılamaz olarak belirttiği hususların sadece Zât-ı İlahiye ait olduğunu idrak etmek gerekir.

 

2.      Rahmân

Taalluk: Kul, emir âleminin (âlem-i emir/yaratılmış alem) dışında kalıp, insanlar tarafından algılanamayan varlıklara ulaşmak için Rahmân ismine ihtiyaç duyar.

Allah bu isimle nitelenebilir ama onunla insanlar nitelenemez.

 

3.      Rahîm

Mü’min bu isme, ebedi saadete ulaştıran özel bir rahmete ulaşmak amacıyla ihtiyaç duymaktadır.

 

Rahîm ismi, tamamen hayırla alakalı olup, hiçbir zaman zararı içermez.

 

Tahalluk: Bu isimle ahlaklanmış bir kul, Allah’ın merhamet edilmesini emrettiklerine merhamet eden, intikam alınmasını emrettiklerine de öfke duyan kimsedir.

 

4.      Melik

Taalluk: Kul bu isme, Allah’ın insanı yeryüzünde halife kıldığı alanda kendisini desteklemesi için ihtiyaç duyar.

 

Tahalluk: İnsanın iradesi, Allah’ın iradesine uygunluk arz ederse, arzu ettiği durum gerçekleşir. Bu durumda o kimse de melik olarak adlandırılır. Nitekim bu oluşum bir kutsal hadîste “Kul nafile ibadetlerle o dereceye ulaşır ki, Ben onun, gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum” şeklinde vurgulanmıştır.

 

5.      Kuddûs

Taalluk: Bir mü’min, hem zihinsel anlamda safiyete ermede, hem eylem haline dönüşen bazı olumsuz fiillerini düzeltmede hem de nefsini kötülüklerden arındırmakta bu isme ihtiyaç duyar.

 

6.      Selâm

Taalluk: Kul kendini yanlışlıklara düşmekten korumak amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.

 

Tahalluk: Bu isim ile Kuddûs ismi arasındaki farka gelince, Kuddûs, arındırmayı gerektirecek bir husus olduktan sonra gerçekleşir. Selâm ise, arındırmayı gerektirecek bir eylem gerçekleşsin veya gerçekleşmesin devreye girer.

 

7.      Mü’min

Taalluk: Allah’tan gelen buyrukları ve O'nun gönderdiklerini tasdik etmek amacıyla bu isme gerek duyulmaktadır.

 

Tahakkuk: Mü’min, peygamber derecesinde bir tasdike ulaşırsa, ancak bu makamda o “musaddık” olabilir.

Tahalluk: Eğer kul, âlemle ilgili bütün haberleri tasdik ederse, ancak o zaman mü’min olur.

 

8.      Müheymin

Tahakkuk: Müheyminiyyet, varlığa şahitlik yapıp ve onlar hakkında değerlendirmede bulunmak demektir. Eğer evrendeki hareket ve sükûneti gözlemlemek ve onlar- daki hafiziyeti müşahede etmek istenirse, bu ismin tahakkuku gerekir. Mühey- min’de, hafîz ve rakîb isimlerinin anlamı da bulunmaktadır.

 

9.      Aziz

Taalluk: Mü’min Aziz ismine, kulak ve gözünün hak hükmüyle muamele etmesi için ihtiyaç duyar.

 

10.    Cebbâr

Taalluk: Kulun iç ve dış (zahirî ve bâtını) bütün organları ve duyularının kendi isteği doğrultusunda hareket ederek, iradesinin taalluk ettiği bütün alanlarda ona boyun eğmesi amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.

 

11.    Mütekebbir

Taalluk: Büyüklenmenin (tekebbür) hakikatinin kul da gerçekleşmesi, diğer varlıklar yanında kulun maddî ve manevî büyük olması amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.

 

12.    Hâlik

Hâlik ismine kul, kararlarında isabet amacıyla ihtiyaç duyar. Ayrıca, yapılması gereken işleri ve kulluk görevini yerli yerinde ve gereği gibi yapmak amacıyla bu isme muhtaç olur.

 

13.    Bâri

Örneği kendine ait Yaratıcı

 

Allah’ın mahlûkata yönelik genel kanunu şöyledir: Bir şey yaratıldığında (ihtira), daha önceden onun gibisi var değildir. Burada temel mesele, her mevcut mükemmel yaratılmıştır. Ortaya çıkartılan varlık, kendisine özgü, kendisiyle uyumlu bir oluşum içerisindedir. Hak Teâlâ benzer oluşumları oluşturmaktan münezzehtir.

 

Mü’min kul, bu isim sayesinde bütün varlıkların kendisine etki etmesinden uzak kalır. O, Rabbinin iradesi istikâmetinde başkalarını yönlendirir.

 

14.    Musavvir

(Şekil ve suret veren)

 

Taalluk: Kalp ve zihne doğan manaların anlaşılması ve tasavvur edilmesi amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.

 

Tahalluk: Kul da, sorumlu olmakla birlikte saadet kaynakları olan ibâdet ve mârifetullah alanlarında oluşan özel suretlerin belirginleşmesi, bu ismin tahalluk alanıdır.

 

15.    Gaffâr

Taalluk: Kul kendini, ebedi huzursuzluğa götürecek her türlü düşünce ve hareketten korumak ve korunmak amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.

 

16.    Kahhâr

Tahakkuk: Bu isim, kullar arasında Rabblik iddiasında bulunan kimselerin, öyle olmadıklarını göstermek amacıyla tahakkuk eder.

 

Tahalluk: Kul, nefsinin arzuları ve düşmanlarının kendisini kuşatması karşısında kendisini korumak zorundadır. Böyle bir durumda olan kimse, bu ismin gerekleri doğrultusunda dâhili ve harici düşmanlara karşı koyma ve üstünlük gücü kazanır. Kul böyle bir durumda, çatıştığı kimse ve nesnelere karşı koymak için, Kahhar ismiyle ahlâklandığı nisbette “Kahr’ı” (üstünlük) artacaktır.

 

17.    Vehhâb

Bol bol hibede bulunan

 

18.    Rezzâk

Tahakkuk: Rezzâk, varlıkların bekaları için, ihtiyaçlarını onlara ulaştıran demektir. Bu geniş anlamıyla rızık verme, ruhların ve bedenin gıdası şeklinde gerçekleşir.

 

19.    Fettâh

Hayır kapılarını açan

 

Tahakkuk: Görünen âlem olan âlem-i şehadet’in ötesindeki kapalı boyutlara ulaştıran hissî ve manevî mertebeler doğrultusunda, o dünya ötesi boyutlara ulaşmak ancak kalp gözünün açılmasıyla gerçekleşir. Bu ise Fettâh ismiyle tahakkuk eder.

 

20.    Alîm

Taalluk: Kul, bilgiye yönelik bütün alanlarda, doğru ve yanlışa müteallik tüm hususları elde etmek için, bu isme ihtiyaç duyar.

 

21.    Kâbiz/Kâbıd

Taalluk: Allah tarafından lütfedilen maddî, manevî ve hissî, ahlakî ve edebî niteliklere ulaşmak, onları yerli yerince kullanmak, kendi hayatında hakîm kılmak ve başkalarına sunmak amacıyla Kâbiz adına ihtiyaç duyulur.

 

22.    Bâsit

Taalluk: Kul bu isme, meşru hürmetin ötesinde maddî ve manevî bir saygınlık beklemeksizin, insanlara huzur ve mutluluk verecek bir konuma gelmek amacıyla ihtiyaç duyar.

 

23-24. Hâfid Râfi'

(İstediğini Alçaltan ve Yücelten)

 

Hâfiz ve Râfi’ isimlerinden Hâfiz, yüceler yücesi bir makâma yükseltmek amacıyla bahtiyar kimselerin ağırlık ölçülerini düşüren demektir. Râfi ise, isyan¬kâr insanların ağırlıklarını aşağı çekerek, onların aşağıların aşağısına alçalmasını sağlar.

 

25. 26. Muizz ve Müzill

(Aziz ve Zelil kılan)

 

27. 28. Semi’  ve Basîr

(Her şeyi işiten ve Her şeyi gören)

 

Bir kimseyi Allah severse, sahîh hadîste geçtiği üzre onun gören gö¬zü ve işiten kulağı olur. Hakkı gören ve duyan bir kimse de, o alanlarda korku duymaz.

 

29.    Hakem

Tahakkuk: Hakem, mutlak anlamda hüküm, kaza ve kader alanında yetkinliğe sahip olmak demektir. Kaza, hükmün ezelde yürüklükte olmasıdır. Kader ise, hükmün yürüklüğe girmesi zamanıdır.  Hakem de, kazanın mahallinde gerçekleşmesidir.

 

30.    Adl

Adl, hüküm ve hikmet açısından hakka yönelmek demektir.

 

31.    Latif

(En ince noktalara kadar ihtiyaçları gören gözeten)

 

Taalluk: Kul, âlemde şükredilen veya kaçınılan önemli ama gizli hallere muttali olmak için, bu isme ihtiyaç duyar.

 

Tahalluk: Kul, gizli zikrin ve ibâdetin sırrını kendisinde saklı tutmamalı. Yine kendisinden geldiği fark edilmeksizin, hissî, manevî, halk ve hakka yönelik faydalı hal ve bilgileri, yetkililere sunması gerekir, ancak böylece Latîf isminin tahalluku yerine getirilmiş olur.

 

32.    Habîr

Tahalluk: Kul, mahlûkatın oluşumunun bir amaç doğrultusunda gerçekleştiğini bilmesi gerekir. Bu durumda kul ihtibarını (bilgisini), evrenin yaratılış gayesinde değerlendirmelidir. Böyle bir ihtibar sonucu elde edilen bilgi sahibi, Habîr olur.

 

33.    Halîm

Tahakkuk: Özellikle güç ve iktidara sahip olunduğunda, zillete düşürecek bir sorguya çekilmekten uzak kalmak demektir.

 

34.    Azîm

Tahakkuk: Yücelik, mutlak anlamda ulûhiyet niteliğini elde edene yakışır.

 

 

35.    Gafûr

Taalluk: Kul, maddî ve manevî olarak kendisine zarar verebilecek şeylerin kendisi ile arasında güçlü engellerin oluşması için bu isme ihtiyaç duyar.

 

36.    Şekûr

Taalluk: Allah’ın kendi rü'yetiyle seni nimetlendireceği günde seni mahcup etmemesi için bu isme ihtiyaç duyulur.

 

Tahakkuk: Şekûr isminin tahakkuku, Allah’ın ilminde bulunup da gizli kapaklı kalmış nimetlerin ortaya çıkmasıyla gerçekleşir. Nitekim Kur’ân’da “Eğer şükrederseniz nimetimi ziyadeleştiririm” (14:7) ifadesi doğrultusunda şükür, genel anlamda bir Hamd’i kastetmeyen, özel bir övgüye yönelik bir eylemdir. Zira şükür, bireysel olarak yapılan ihsana karşılık bir yüceltme olup, şükürle ifade edilir. Bu Allah’ın nimetinin bollaştığı bir sırlı alan olup, gizlenmesini emretmiştir.

 

37.    Aliy

Taalluk: Daha ötesi olmayan yüksek makamlara ulaşmak ve en üstün manevî dereceleri elde etmek için bu isme ihtiyaç duyulur.

 

38.    Kebîr

Tahakkuk: Arap Dilbilgisi kuralları açısından “fa’îl” vezni, bir üstünlük karşılaştırmasını gerektirmez. Zira bu dilbilgisi kalıbının yüklediği anlamın üzerinde bir üst mertebe yoktur.

 

39.    Hafîz

Taalluk: Kendini maddi ve manevi bütün boyutlarıyla kontrol altında tutmak ve senin dışındakileri koruma konusunda destek almak amacıyla bu isme muhtaç olursun.

 

40.    Mukît

(Gıda veren, bakıp koruyan)

 

Tahakkuk: Mukît, kuvvet veren demektir. Bu özel bir rızık olup, bünyeni güçlendirir. Ancak bu rızık, Rezzâk isminin tecellisiyle ortaya çıkan rızık değildir. Mukît, vakitleri ve güçleri takdir eden, bilen demektir.

 

Tahalluk: Gerektiği kadarıyla, zaman, zemin ve ölçüsünü ayarlayarak, ihtiyaç sahiplerinin, hissî ve manevî gereksinimlerini karşılamak, bu ismin tahallukudur.

 

41.    Hasîb

(Her şeye yeten)

Taalluk: Kul, nefeslerinin hesabını vermek ve yeterli derecede rızıklanmak amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.

 

42.    Celîl

Taalluk: İnsanların imrendiği bir makama ulaşmak için, bu isme muhtaçsın. Yine insanların sana büyük saygı göstereceği bir tevazua sahip olmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyarsın.

 

43.    Kerîm

Taalluk: Kendini ahlakî güzelliklerle donatmak ve olumsuzluklardan uzak tutmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyarsın.

 

Vermek, seçkin bir niteliktir. Bunun için, var olmaya ve takdire ihtiyaç du¬yulur. Vâhib ise, insanları nimetlendirmek için verendir. Bu tür farklı kavramlar ıstılah açısından değerlendirilmelidir, içerik ve anlam açısından değil.

 

44.    Rakîb

(Gözetleyip kontrol eden)

Taalluk: Hareket ve düşüncelerde herhangi bir yanlışlık yapmamak, ilahî buyrukların sınırları doğrultusunda davranmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.

 

45.    Mücîb

(Dualarına icabet eden)

 

Taalluk: Duaların kabul edilmesi, Allah’ın yasakladığı alanlarda yapılan duaların kabul olmaması, O'nun tensip buyurduğu konularda yapılan dua ve arzulara icabet edilmesi için bu isme ihtiyaç duyulmaktadır.

 

46.    Vâsi'

(İlim ve rahmetiyle her şeyi kuşatan)

 

Taalluk: Allah’ın rahmetine sınırlı bir şekilde ulaşmak ve evrendeki her şeyin sana açılmasını istemek için bu isme muhtaçsın.

 

Bu ismin gereği olarak bir kul, bütün bela ve sıkıntılara katlanır ve gerçekleşen her olay ve oluşumda Allah’a yönelik bir bağlantı kurar.

 

47.    Hakîm

(Her şeyi yerli yerinde vaz' eden)

 

Taalluk: Allah, bütün varlıkları yerli yerinde belli bir düzen, zaman ve mekân içerisinde oluşturduğu ve konumlandırdığı gibi, seni de bu özelliklerle nasiplendirmesi için bu isme ihtiyaç duyarsın.

 

48.    Vedûd

(Seven ve sevilen)

 

Taalluk: Allah sevgisinin sende devamlılığı ve O’nun sevdiği niteliklerin hayatında yeşermesi için bu isme ihtiyaç duyarsın.

 

49.    Mecîd

(Çok şanlı)

 

50.    Bâis

(Ölümden sonra dirilten)

 

…çaba ile manevî makamlarından istifade edebilecek bir duruma ulaşmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyarsın.

 

51.    Şehîd

(Her şeyi ra’yel ayn bilen)

 

Tahakkuk:

Şehîd, var oluşum sürecinde, senin yanında olan ve gören demektir.

 

“Allah’a, O’nu görüyormuşçasına kulluk et, sen onu göremesen de o seni görüyor ya”.

 

52.    Hakk

Taalluk: Sadece hakkı konuşmak, hakla yürümek, hakkı gerçekleştirmek amacıyla hakça hareket etmek ve durmak için bu isme ihtiyaç duyarsın.

 

53.    Vekîl

Taalluk: Allah’ı vekil olarak edinmek için bu isme ihtiyaç duyarsın.

 

54.    Kaviy

Taalluk: Kişi, kendisinin buyruklarına karşı gelen ve istediklerini yerine getirmekten kaçman kimselere hakim olmak, onlara üstün gelmek amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.

 

Tahalluk: Kavîy, sorumlu tutulduğu ibadetlerin ağırlığına karşı Allah tarafından kuvvet kazandırılan demektir. Bu isim sayesinde bir şahıs himmetiyle gelişmelere sahip olur.

 

Allah'ın en güçlü kulu, sol elinin bilmeyeceği şekilde sağ eliyle sadaka veren mü'mindir”

 

55.    Metîn

Taalluk: Kul, kendi içindeki ve dışındaki olumsuz olgulardan etkilenmemek ve korunmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.

Tahalluk:

Dininde, hevasının etkisinde kalmaksızın dayanıklılık gösteren kimseye metîn denir. Ayrıca varlıklarda Hakk’ı müşahede etmekle kendisinde tecellî eden hakikati nefsin arzuları noktasında kullanmamak, Metîn adının tahallukudur.

 

56.    Velîy

Taalluk: Kişi, Allah dostları arasına katılmak istediğinde bu isme ihtiyaç duyar.

 

57.    Hamîd

 

58.    Muhsî

Tahakkuk: Muhsî, Hakk’ın her şeyi tek tek ve bütün ayrıntılarıyla bilmesi demektir.

Tahalluk: Bu isimle ahlâklanmış kul, hak ve ödevlerini gözetmekle, hâlini değerlendirdiği ölçütü elinden düşürmeyen kuldur; böylece nefeslerini ve vakitlerini kontrol eder.

 

59.    Mübdi’

(İlk yaratan)

 

Taalluk: Amellerdeki niyetin ihlâslı olması ve Allah'a yakınlaştırıcı bir nitelikte bulunması için bu isme ihtiyaç duyulur.

 

Mahlûkatın Allah'ın ilminden, varlıklarının şekillendiği bir boyuta çıkması, İbda' demektir.

 

60.    Mu'îd

(Hayattan sonra ölümü, ölümden sonra da hayatı geri veren)

 

Taalluk: Kul, Allah’ın yapılmasını emrettiği ibadetlerde sürekliliği kazanmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.

 

Tahalluk: Bir eylemin geçmişte olduğu hal üzere yeniden oluşmasına iâde denir.

Sende oluşturulan ve sana nispet edilen fiilin iâdesi, Allah’a aittir. Mu’îd ismiyle tahalluk bu şekliyle gerçekleşir. Bu ise, ibadetin ruhudur. Kul ibâdetinde Hakkı müşâhede etmekten habersiz kalmaz ve Rab Teâlâ’nın kulluğunu yerine getirir.

 

61.    Muhyî

Taalluk: Kişi, kalbinin ilimle hayat bulması ve uzuvlarının ibadetle dirilmesi için bu isme ihtiyaç duyar.

 

62.    Mümît

(Ölümü yaratan)

 

Taalluk: Gaflet ile Allah’ı anmaktan uzaklaşarak kalbinin ölümünden kurtulmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.

 

63.    Hayy

Taalluk: Kul, yaşamını ahiret hayatıyla bağlantılı olarak sürdürmek için bu isme ihtiyaç duyar.

 

64.    Kayyûm

(Kendi kendine kaim olan)

 

65.    Vâcid

(Dilediği her şeyi bulan)

Taalluk: Kul, herhangi bir ihtiyaç belirtmeksizin, bütün isteklerinin karşılanabildiği bir hali kesbetmek amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.

 

66.    Mâcid

(Şanlı, namlı)

 

Taalluk: Ku isme olan ihtiyaç, Allah katındaki bütün şerefli makamlara ulaşmak adına duyulan bir ihtiyaçtır.

 

67.    Vâhid

 

Taalluk: Kişi, Allah’ın kendisini kendi zamanının ve zemininin biricik kimsesi yapması için bu isme ihtiyacını hisseder.

 

68.    Samed

Tahakkuk: Samed, bilinen ve bilinmeyen, gizli âşikar bütün durumlarda kendisine sığınılan demektir.

 

Tahalluk: Kul, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak konumuna gelir ve tüm ahlaki güzelliklerle bezenirse, mahlûkatın iyi-kötü, Rahmânî-insanî bütün arzu ve isteklerinin karşılanacağı bir konum olan Allah’ın nazarının tecelli ettiği makama ulaşır.

 

69.    Kâdir

Taalluk: Kul, Allah’ın uygulanmasını emrettiği hususlara güç kazandırması ve kendisini rızıklandırması amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.

 

70.    Muktedir

 

71.    72. Mukaddim, Muahhir

Tahakkuk: Mukaddim ve Muahhir, emredilen hususlarda kendisini veya başkasını öne çıkaran, bazı konularda ise geri çekilen demektir.

 

73. 74. Evvel,  Âhir

“Allah’ı neyle tanıdın?” diye sorulduğunda o, “İki zıt değeri kendisinde birleştirmesiyle” cevabını vermiş

 

75. 76. Zâhir,  Bâtın

Taalluk: Kişi kendisini, Allah’ın razı olduğu mekân ve makamlarda ortaya çıkarması, hoşlanmadığı ortamlarda ise, gizlemesi açısından bu isimlere ihtiyaç duyulur.

 

77.    Birr

(İyilik eden)

 

Taalluk: Kul, ibadetlerini yerli yerince en güzel bir surette yerine getirmek için bu isme ihtiyaç duyar.

 

78.    Tevvâb

Taalluk: Bu mübârek isme, her hal ve zamanda ihtiyaç duyulur.

 

Tahakkuk: Tevvâb, her halükarda olumsuzluklardan olumlu hale dönmek veya adem (yok) hükmünde olan terke yönelmek demektir.

 

Tahalluk: Tevvâb ismi, her türlü durumda kulun kendisini veya bir başkasını Rabbine yöneltmek şeklinde ortaya çıkar.

 

79.    Müntakim

(Suçluları tecziye eden)

 

Taalluk: İnsan nefsine hoş da gelse, Allah’ın yasakladığı durumlardan kendini korumak amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.

 

Tahalluk: Mü’min olsun kâfir olsun bütün insanlara izin verilen ölçüler içerisinde dinin kurallarını uygulamak, bu ismin tahallukunu oluşturmaktadır.

 

80.    Afüv

Taalluk: Allah’ın her halükarda bağışlaması için bu isme ihtiyaç duyulmaktadır.

 

81.    Raûf

Taalluk: Kendine ve başkalarına merhametli olmak (rahmet) ve şefkatte bulunmak (re’fet) amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.

 

82.    Mâlikü'l-Mülk

Taalluk: Allah’ın rububiyeti karşısında, ubudiyete yönelmek amacıyla bu isme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu O’nun mülkü olmanın ötesindedir.

 

Tahalluk: Bir kul, kendi nefsini Allah’ın mülkü olarak görürse, kendisi aleyhinde hiçbir şey ileri sürülemez ve hiçbir gün özgürlükle vasıllanamaz. Zira hiç bir şey, onu kendisinden uzaklaştırmaz.

 

83.    Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm

Taalluk: Bir kul kendisini saygı duyulan ve önemsenen bir konuma getirmek için bu isme ihtiyaç duyar.

 

84.    Vâlî

Taalluk: Kul, velâyeti ve emri altına verilenler konusunda fazilet ve adaleti uygulamak amacıyla bu isme ihtiyaç hisseder.

 

85.    Müteâlî

Taalluk: Kişi, Allah’ın, alçakgönüllükle kendisini rızıklandırması için bu isme ihtiyaç duyar. Zira bir kutlu hadîste “Allah rızasını kazanmak için tevazu gösteren kimseyi O, yüceltir”. Buyrulmuştur.

 

86.    Muksit

(Adaletle hükmeden)

 

87.    Câmi’

Taalluk: Allah’a yönelmekten uzaklaşan kul, Allah’ın Kendisine yönlendirmesi ve Kendisine kavuşturması için bu isme ihtiyacını hisseder.

 

88.    89. Gani, Muğnî

Taalluk: Kul güzel isimlerle, karşılığını vermesine beklemeden, Allah'a dua ve niyâzda bulunmak maksadıyla ihtiyaç duyulur. Yine kulun kendi vasıtasıyla diğerlerine ihsanda bulunmak için bu isme ihtiyacı olacaktır. Bu o şerefli kulu başkalarına muhtaç olmaktan da alıkoyacaktır.

 

90.    Mâni’

(İstemediği şeyleri vermeyen)

 

Taalluk: Dininde ve sahip olduğu değerleri bozacak ve fesada uğratacak her şeyden uzak kalmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.

 

91. 92. Dârr, Nâfi'

(Zararları yaratan- Faideli şeyler veren)

 

Tahakkuk: Dârr, elem veren veya acı ve ızdırap sebeplerini yaratan demektir. Elemi so¬nuç veren etken, zevk verici veya zevksiz olabilir. Nâfi ise, lezzet ve zevk sebep¬lerini veren demektir. Bu hissî ve manevî bütün alanlarda söz konusudur.

 

93.    Nûr

Taalluk: Her türlü konuda doğruya ulaştıracak bir nura kavuşmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.

 

Tahakkuk:

Nur, Zât-ı İlahiye uygunluk demektir.

 

94.    Hâdî

Taalluk: Kişi, kendisini saâdete kavuşturacak olan Allah katındaki hidâyet yollarına ulaşmak amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.

 

95.    Bedi'

Taalluk: Kişi, Allah katında insanların ulaşabileceği yüce makamlardaki benzerliği aşmak için bu isme muhtaçtır.

 

96.    Bâkî

Taalluk: Hakkın bekasını gösterdiği kul, Hakkın dışında hiç kimsenin kalıcı olmadı¬ğını görür; yok oluşun her şeyi kapsadığını anlar. Böylelikle her şey helak olup gidicidir O’na bakan yüzü müstesna âyet-i çelilesi kendisine açılır. Her daim varlığın helâk olmayan yüzünü arar.

 

97.    Vâris

Taalluk: Kişi kendisini âlemlere rahmet olan Hz. Peygamberin sünnetine bilniyet, bilkasd ve bilfiil muvaffak kılması için bu isme ihtiyacını hisseder.

 

98.    Reşîd

(Doğru noktaya ulaştıran)

 

Taalluk: Kişi kendisini saâdete erdirecek her türlü vasıtaların kendisine nasip kılınması için bu isme ihtiyaç duyar.

 

99.    Sabûr

Taalluk: Kul, Allah Teâlâ’nın dünya ve ahret işlerinde kendisine yararlı olacak nimetleri kendisinden uzak tutmaması için bu isme ihtiyaç duyar.

 

SONUÇ

Salât ve Selâm efendimiz ve “Hâtemü'n-nebî” Muhammed'e, kutlu ailesine ve arkadaşlarına olsun. Yardım Allah'tandır.

… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder