İbn Arabi - Allah'ın İsimlerinin Sırları ve Manalarının Keşfi
Keşfü'l-Ma'na an Sırrı Esmaillahi'l-Hüsna
Mütercim: Prof. Dr. Ramazan Biçer, Ehil Yayınları, 2017
Giriş
Kur’ân-ı Kerîm’de dört yerde geçen ve “isim” kelimesinin
çoğulu olan “esmâ” ile, “güzel, en güzel” anlamlarına gelen “hüsnâ”
kelimesinden oluşan esmâ-i hüsnâ terkibi, naslarda Allah’a nispet edilen bütün
ilâhî isimleri ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
Bilginin değeri, bilinenin yüceliğine bağlı olduğuna,
bilinenlerin en şereflisinin de Allah Teâlâ olduğunun bilindiğine göre, “esmâ-i
hüsnâ” konusunda mârifet sahibi olanlara bu mârifet, üstünlük ve şeref
kazandırır.
Sıfat, Allah’ın zâtına nispet edilen yetkinlik ve aşkınlık
ifade eden bir mânadır. Kur’ân-ı Kerîm’de “sıfat” kelimesi geçmemekle birlikte
“isim" ve “esmâ” kelimeleri yer almaktadır.
İbn Arabî, zâtın bir olmasıyla birlikte çok sayıda isimlere
sahip olabileceğini, ancak bu isimlerin, zâtın tâbiri olarak değerlendirilmesi
gerektiğini kaydeder.
İsm-i Âzam
Bir kısım İslam âlimi, İsm-i Âzam’ı doksan dokuz meşhur isim
içinde ararken; bir kısmı da bu ismin, söz konusu listenin dışında olduğu
kanaatindedir.
Tirmizî ve İbn Mâce rivâyetinde bulunan müşterek isimlerin
sayısı 73’dür.
Buna mukabil Buhârî, Müslim, Nesâî ve Ahmed b. Hanbel bu
listeyi kaydetmemişlerdir.
Tirmizî’de yer alan yirmi beş isim, İbn Mâce’de
bulunmamaktadır. İbn Mâce’de bulunan yüz isimden yirmi altısı ise Tirmizî’de
yer almamaktadır. İki listenin müştereklerinin toplamı ise yüz yirmi beştir.
el-Maksadü’l-esnâ’da isimlerin iştikakıyla alâkalı görüşler
serdeden İmâm Gazzâlî, geleneğe tâbi olarak, sadece doksan dokuz meşhur ismi
şerhetmiştir. İbn Berrecân ise Şerhu esmâ’illâhi’l-hüsnâ adlı eserinde yüz
otuzdan fazla; Kurtubî el-Esnâ’da ikiyüz civarında ismin açıklamasını
yapmışlardır. Ebû Bekir İbn Arabî de el-Emedü’l-aksâ’da, isimleri yüz kırk altı
başlık altında incelemiştir.
Allah’ın isimlerinin alem ve özellikle insanlar üzerindeki
tecellileri konusu üzerinde durulmaktadır. Nitekim Kurtubî de, el-Esnâ îşerhi
esmâ’illâhi’l-hüsnâ adlı eserinde, bu isimlerin bâtınî yorumları üzerinde
uzunca durmuştur.
Ancak bu yöntemle yapılmış çalışmaların özellikle büyü,
muska gibi tevhidi zedeleyen alanlarda kullanılması dolayısıyla, esmâ-i
hüsnânın gerçek amacından uzaklaşılması ihtimali çok yüksektir.
Muhyiddin îbn Arabî, Keşfü’l-Ma’nâ an Sırrı
Esmâillâhi’l-Hüsnâ adlı çalışmasını, İmam GazzâlFnin el-Maksadü’l-Esnâ fi Şerhi
Esmâillâhi’l-Hüsnâ adlı eserin üzerinden şekillendirmiştir. Her iki yazar da
O’nun isimlerini, Allah, âlem ve insan ilişkisi boyutunda ela almışlardır.
Yazar, tasavvufi görüşlerini daha ziyade, her ismin tahalluk
bölümünde yansıtmıştır.
İbn Arabî, bu eserinde Allah’ın isimlerinin sırlı
boyutlarına dolaylı olarak değinmiştir. Bu tür ifadeleri perdelidir.
Taalluk: Kulun mukaddes zâta
delaletleri açısından Allah’ın isimlerine muhtaç olması.
Tahakkuk: Hakkı isimlerinde
görmek. Hakka ve kula nispetle isimlerini bilmek.
Tahalluk: Kulluğa yaraşır
tarzda isimlerle ahlaklanması.
Muhyiddin îbn Arabi'ye göre insan ve genel olarak kâinat
ilâhî isimlerin bilinmesi ve tecelli etmesine vesile olmuştur. Kulun, çeşitli
halleri ilâhî isimlerin farklı tecellileriyle bağlantılıdır. “Her kulun hâline
uygun düşen ilâhî bir isim vardır ki onun rabbi o isim sayılır; kul bir bedendir, ona tekabül eden ilâhî isim
ise onun kalbi gibidir”. Müellif eserini,
bu temel anlayış ekseninde oluşturmuştur.
KEŞFÜ'L-MÂ'NÂ an SIRRI ESMÂİLLÂHİ'L-HÜSNÂ
MUKADDİME
Hamd, inâyet ehli kullarını Esmâ-i Hüsnâ’nın sırlarıyla
büründürmekle, onları en yüce tecellî makâmlarına ulaştıran Allah’a aittir.
Allah’ın isimleri ancak sahîh haberlerden oluşan nakil
yoluyla tespit edilebilir. Allah’ın isimleri iki kategoride ele alınabilir:
Allah’ın insanlara bildirdiği ve kutsal kitapta geçen
isimler.
İnsanlara bildirmediği ve gayb bilgisinde sakladığı isimler.
Allah’ın bütün isimleriyle tahakkuk ve tahalluk mümkündür.
Ancak Allah adı, O yüce varlığa “âlem” olması nedeniyle bunun dışındadır.
TAALLUK, TAHAKKUK, TAHALLUK VE ALLAH’IN İSİMLERİ
1. Allah
Bu isim diğer isim ve sıfatlan cem eden zâtî isimdir.
Tahakkuk: Bu ismin delalet ettiği anlamları bilmek veya
ulaşılamaz olarak belirttiği hususların sadece Zât-ı İlahiye ait olduğunu idrak
etmek gerekir.
2. Rahmân
Taalluk: Kul, emir âleminin (âlem-i emir/yaratılmış alem)
dışında kalıp, insanlar tarafından algılanamayan varlıklara ulaşmak için Rahmân
ismine ihtiyaç duyar.
Allah bu isimle nitelenebilir ama onunla insanlar
nitelenemez.
3. Rahîm
Mü’min bu isme, ebedi saadete ulaştıran özel bir rahmete
ulaşmak amacıyla ihtiyaç duymaktadır.
Rahîm ismi, tamamen hayırla alakalı olup, hiçbir zaman
zararı içermez.
Tahalluk: Bu isimle ahlaklanmış bir kul, Allah’ın merhamet
edilmesini emrettiklerine merhamet eden, intikam alınmasını emrettiklerine de
öfke duyan kimsedir.
4. Melik
Taalluk: Kul bu isme, Allah’ın insanı yeryüzünde halife
kıldığı alanda kendisini desteklemesi için ihtiyaç duyar.
Tahalluk: İnsanın iradesi, Allah’ın iradesine uygunluk arz
ederse, arzu ettiği durum gerçekleşir. Bu durumda o kimse de melik olarak
adlandırılır. Nitekim bu oluşum bir kutsal hadîste “Kul nafile ibadetlerle o
dereceye ulaşır ki, Ben onun, gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve yürüyen
ayağı olurum” şeklinde vurgulanmıştır.
5. Kuddûs
Taalluk: Bir mü’min, hem zihinsel anlamda safiyete ermede,
hem eylem haline dönüşen bazı olumsuz fiillerini düzeltmede hem de nefsini
kötülüklerden arındırmakta bu isme ihtiyaç duyar.
6. Selâm
Taalluk: Kul kendini yanlışlıklara düşmekten korumak
amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.
Tahalluk: Bu isim ile Kuddûs ismi arasındaki farka gelince,
Kuddûs, arındırmayı gerektirecek bir husus olduktan sonra gerçekleşir. Selâm
ise, arındırmayı gerektirecek bir eylem gerçekleşsin veya gerçekleşmesin
devreye girer.
7. Mü’min
Taalluk: Allah’tan gelen buyrukları ve O'nun gönderdiklerini
tasdik etmek amacıyla bu isme gerek duyulmaktadır.
Tahakkuk: Mü’min, peygamber derecesinde bir tasdike
ulaşırsa, ancak bu makamda o “musaddık” olabilir.
Tahalluk: Eğer kul, âlemle ilgili bütün haberleri tasdik
ederse, ancak o zaman mü’min olur.
8. Müheymin
Tahakkuk: Müheyminiyyet, varlığa şahitlik yapıp ve onlar
hakkında değerlendirmede bulunmak demektir. Eğer evrendeki hareket ve sükûneti
gözlemlemek ve onlar- daki hafiziyeti müşahede etmek istenirse, bu ismin
tahakkuku gerekir. Mühey- min’de, hafîz ve rakîb isimlerinin anlamı da
bulunmaktadır.
9. Aziz
Taalluk: Mü’min Aziz ismine, kulak ve gözünün hak hükmüyle
muamele etmesi için ihtiyaç duyar.
10. Cebbâr
Taalluk: Kulun iç ve dış (zahirî ve bâtını) bütün organları
ve duyularının kendi isteği doğrultusunda hareket ederek, iradesinin taalluk
ettiği bütün alanlarda ona boyun eğmesi amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.
11. Mütekebbir
Taalluk: Büyüklenmenin (tekebbür) hakikatinin kul da
gerçekleşmesi, diğer varlıklar yanında kulun maddî ve manevî büyük olması
amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.
12. Hâlik
Hâlik ismine kul, kararlarında isabet amacıyla ihtiyaç
duyar. Ayrıca, yapılması gereken işleri ve kulluk görevini yerli yerinde ve
gereği gibi yapmak amacıyla bu isme muhtaç olur.
13. Bâri
Örneği kendine ait Yaratıcı
Allah’ın mahlûkata yönelik genel kanunu şöyledir: Bir şey
yaratıldığında (ihtira), daha önceden onun gibisi var değildir. Burada temel
mesele, her mevcut mükemmel yaratılmıştır. Ortaya çıkartılan varlık, kendisine
özgü, kendisiyle uyumlu bir oluşum içerisindedir. Hak Teâlâ benzer oluşumları
oluşturmaktan münezzehtir.
Mü’min kul, bu isim sayesinde bütün varlıkların kendisine
etki etmesinden uzak kalır. O, Rabbinin iradesi istikâmetinde başkalarını
yönlendirir.
14. Musavvir
(Şekil ve suret veren)
Taalluk: Kalp ve zihne doğan manaların anlaşılması ve
tasavvur edilmesi amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.
Tahalluk: Kul da, sorumlu olmakla birlikte saadet kaynakları
olan ibâdet ve mârifetullah alanlarında oluşan özel suretlerin belirginleşmesi,
bu ismin tahalluk alanıdır.
15. Gaffâr
Taalluk: Kul kendini, ebedi huzursuzluğa götürecek her türlü
düşünce ve hareketten korumak ve korunmak amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.
16. Kahhâr
Tahakkuk: Bu isim, kullar arasında Rabblik iddiasında
bulunan kimselerin, öyle olmadıklarını göstermek amacıyla tahakkuk eder.
Tahalluk: Kul, nefsinin arzuları ve düşmanlarının kendisini
kuşatması karşısında kendisini korumak zorundadır. Böyle bir durumda olan
kimse, bu ismin gerekleri doğrultusunda dâhili ve harici düşmanlara karşı koyma
ve üstünlük gücü kazanır. Kul böyle bir durumda, çatıştığı kimse ve nesnelere
karşı koymak için, Kahhar ismiyle ahlâklandığı nisbette “Kahr’ı” (üstünlük)
artacaktır.
17. Vehhâb
Bol bol hibede bulunan
18. Rezzâk
Tahakkuk: Rezzâk, varlıkların bekaları için, ihtiyaçlarını
onlara ulaştıran demektir. Bu geniş anlamıyla rızık verme, ruhların ve bedenin
gıdası şeklinde gerçekleşir.
19. Fettâh
Hayır kapılarını açan
Tahakkuk: Görünen âlem olan âlem-i şehadet’in ötesindeki
kapalı boyutlara ulaştıran hissî ve manevî mertebeler doğrultusunda, o dünya
ötesi boyutlara ulaşmak ancak kalp gözünün açılmasıyla gerçekleşir. Bu ise
Fettâh ismiyle tahakkuk eder.
20. Alîm
Taalluk: Kul, bilgiye yönelik bütün alanlarda, doğru ve
yanlışa müteallik tüm hususları elde etmek için, bu isme ihtiyaç duyar.
21. Kâbiz/Kâbıd
Taalluk: Allah tarafından lütfedilen maddî, manevî ve hissî,
ahlakî ve edebî niteliklere ulaşmak, onları yerli yerince kullanmak, kendi
hayatında hakîm kılmak ve başkalarına sunmak amacıyla Kâbiz adına ihtiyaç
duyulur.
22. Bâsit
Taalluk: Kul bu isme, meşru hürmetin ötesinde maddî ve
manevî bir saygınlık beklemeksizin, insanlara huzur ve mutluluk verecek bir
konuma gelmek amacıyla ihtiyaç duyar.
23-24. Hâfid Râfi'
(İstediğini Alçaltan ve Yücelten)
Hâfiz ve Râfi’ isimlerinden Hâfiz, yüceler yücesi bir makâma
yükseltmek amacıyla bahtiyar kimselerin ağırlık ölçülerini düşüren demektir.
Râfi ise, isyan¬kâr insanların ağırlıklarını aşağı çekerek, onların aşağıların
aşağısına alçalmasını sağlar.
25. 26. Muizz ve Müzill
(Aziz ve Zelil kılan)
27. 28. Semi’ ve Basîr
(Her şeyi işiten ve Her şeyi gören)
Bir kimseyi Allah severse, sahîh hadîste geçtiği üzre onun
gören gö¬zü ve işiten kulağı olur. Hakkı gören ve duyan bir kimse de, o
alanlarda korku duymaz.
29. Hakem
Tahakkuk: Hakem, mutlak anlamda hüküm, kaza ve kader
alanında yetkinliğe sahip olmak demektir. Kaza, hükmün ezelde yürüklükte
olmasıdır. Kader ise, hükmün yürüklüğe girmesi zamanıdır. Hakem de, kazanın mahallinde
gerçekleşmesidir.
30. Adl
Adl, hüküm ve hikmet açısından hakka yönelmek demektir.
31. Latif
(En ince noktalara kadar ihtiyaçları gören gözeten)
Taalluk: Kul, âlemde şükredilen veya kaçınılan önemli ama
gizli hallere muttali olmak için, bu isme ihtiyaç duyar.
Tahalluk: Kul, gizli zikrin ve ibâdetin sırrını kendisinde
saklı tutmamalı. Yine kendisinden geldiği fark edilmeksizin, hissî, manevî,
halk ve hakka yönelik faydalı hal ve bilgileri, yetkililere sunması gerekir,
ancak böylece Latîf isminin tahalluku yerine getirilmiş olur.
32. Habîr
Tahalluk: Kul, mahlûkatın oluşumunun bir amaç doğrultusunda
gerçekleştiğini bilmesi gerekir. Bu durumda kul ihtibarını (bilgisini), evrenin
yaratılış gayesinde değerlendirmelidir. Böyle bir ihtibar sonucu elde edilen
bilgi sahibi, Habîr olur.
33. Halîm
Tahakkuk: Özellikle güç ve iktidara sahip olunduğunda,
zillete düşürecek bir sorguya çekilmekten uzak kalmak demektir.
34. Azîm
Tahakkuk: Yücelik, mutlak anlamda ulûhiyet niteliğini elde
edene yakışır.
35. Gafûr
Taalluk: Kul, maddî ve manevî olarak kendisine zarar
verebilecek şeylerin kendisi ile arasında güçlü engellerin oluşması için bu
isme ihtiyaç duyar.
36. Şekûr
Taalluk: Allah’ın kendi rü'yetiyle seni nimetlendireceği
günde seni mahcup etmemesi için bu isme ihtiyaç duyulur.
Tahakkuk: Şekûr isminin tahakkuku, Allah’ın ilminde bulunup da
gizli kapaklı kalmış nimetlerin ortaya çıkmasıyla gerçekleşir. Nitekim
Kur’ân’da “Eğer şükrederseniz nimetimi ziyadeleştiririm” (14:7) ifadesi
doğrultusunda şükür, genel anlamda bir Hamd’i kastetmeyen, özel bir övgüye
yönelik bir eylemdir. Zira şükür, bireysel olarak yapılan ihsana karşılık bir
yüceltme olup, şükürle ifade edilir. Bu Allah’ın nimetinin bollaştığı bir sırlı
alan olup, gizlenmesini emretmiştir.
37. Aliy
Taalluk: Daha ötesi olmayan yüksek makamlara ulaşmak ve en
üstün manevî dereceleri elde etmek için bu isme ihtiyaç duyulur.
38. Kebîr
Tahakkuk: Arap Dilbilgisi kuralları açısından “fa’îl” vezni,
bir üstünlük karşılaştırmasını gerektirmez. Zira bu dilbilgisi kalıbının
yüklediği anlamın üzerinde bir üst mertebe yoktur.
39. Hafîz
Taalluk: Kendini maddi ve manevi bütün boyutlarıyla kontrol
altında tutmak ve senin dışındakileri koruma konusunda destek almak amacıyla bu
isme muhtaç olursun.
40. Mukît
(Gıda veren, bakıp koruyan)
Tahakkuk: Mukît, kuvvet veren demektir. Bu özel bir rızık
olup, bünyeni güçlendirir. Ancak bu rızık, Rezzâk isminin tecellisiyle ortaya
çıkan rızık değildir. Mukît, vakitleri ve güçleri takdir eden, bilen demektir.
Tahalluk: Gerektiği kadarıyla, zaman, zemin ve ölçüsünü
ayarlayarak, ihtiyaç sahiplerinin, hissî ve manevî gereksinimlerini karşılamak,
bu ismin tahallukudur.
41. Hasîb
(Her şeye yeten)
Taalluk: Kul, nefeslerinin hesabını vermek ve yeterli
derecede rızıklanmak amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.
42. Celîl
Taalluk: İnsanların imrendiği bir makama ulaşmak için, bu
isme muhtaçsın. Yine insanların sana büyük saygı göstereceği bir tevazua sahip
olmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyarsın.
43. Kerîm
Taalluk: Kendini ahlakî güzelliklerle donatmak ve
olumsuzluklardan uzak tutmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyarsın.
Vermek, seçkin bir niteliktir. Bunun için, var olmaya ve
takdire ihtiyaç du¬yulur. Vâhib ise, insanları nimetlendirmek için verendir. Bu
tür farklı kavramlar ıstılah açısından değerlendirilmelidir, içerik ve anlam
açısından değil.
44. Rakîb
(Gözetleyip kontrol eden)
Taalluk: Hareket ve düşüncelerde herhangi bir yanlışlık
yapmamak, ilahî buyrukların sınırları doğrultusunda davranmak amacıyla bu isme
ihtiyaç duyulur.
45. Mücîb
(Dualarına icabet eden)
Taalluk: Duaların kabul edilmesi, Allah’ın yasakladığı
alanlarda yapılan duaların kabul olmaması, O'nun tensip buyurduğu konularda
yapılan dua ve arzulara icabet edilmesi için bu isme ihtiyaç duyulmaktadır.
46. Vâsi'
(İlim ve rahmetiyle her şeyi kuşatan)
Taalluk: Allah’ın rahmetine sınırlı bir şekilde ulaşmak ve
evrendeki her şeyin sana açılmasını istemek için bu isme muhtaçsın.
Bu ismin gereği olarak bir kul, bütün bela ve sıkıntılara
katlanır ve gerçekleşen her olay ve oluşumda Allah’a yönelik bir bağlantı
kurar.
47. Hakîm
(Her şeyi yerli yerinde vaz' eden)
Taalluk: Allah, bütün varlıkları yerli yerinde belli bir
düzen, zaman ve mekân içerisinde oluşturduğu ve konumlandırdığı gibi, seni de
bu özelliklerle nasiplendirmesi için bu isme ihtiyaç duyarsın.
48. Vedûd
(Seven ve sevilen)
Taalluk: Allah sevgisinin sende devamlılığı ve O’nun sevdiği
niteliklerin hayatında yeşermesi için bu isme ihtiyaç duyarsın.
49. Mecîd
(Çok şanlı)
50. Bâis
(Ölümden sonra dirilten)
…çaba ile manevî makamlarından istifade edebilecek bir
duruma ulaşmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyarsın.
51. Şehîd
(Her şeyi ra’yel ayn bilen)
Tahakkuk:
Şehîd, var oluşum sürecinde, senin yanında olan ve gören
demektir.
“Allah’a, O’nu görüyormuşçasına kulluk et, sen onu göremesen
de o seni görüyor ya”.
52. Hakk
Taalluk: Sadece hakkı konuşmak, hakla yürümek, hakkı
gerçekleştirmek amacıyla hakça hareket etmek ve durmak için bu isme ihtiyaç
duyarsın.
53. Vekîl
Taalluk: Allah’ı vekil olarak edinmek için bu isme ihtiyaç
duyarsın.
54. Kaviy
Taalluk: Kişi, kendisinin buyruklarına karşı gelen ve
istediklerini yerine getirmekten kaçman kimselere hakim olmak, onlara üstün
gelmek amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.
Tahalluk: Kavîy, sorumlu tutulduğu ibadetlerin ağırlığına
karşı Allah tarafından kuvvet kazandırılan demektir. Bu isim sayesinde bir
şahıs himmetiyle gelişmelere sahip olur.
Allah'ın en güçlü kulu, sol elinin bilmeyeceği şekilde sağ
eliyle sadaka veren mü'mindir”
55. Metîn
Taalluk: Kul, kendi içindeki ve dışındaki olumsuz olgulardan
etkilenmemek ve korunmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.
Tahalluk:
Dininde, hevasının etkisinde kalmaksızın dayanıklılık
gösteren kimseye metîn denir. Ayrıca varlıklarda Hakk’ı müşahede etmekle
kendisinde tecellî eden hakikati nefsin arzuları noktasında kullanmamak, Metîn
adının tahallukudur.
56. Velîy
Taalluk: Kişi, Allah dostları arasına katılmak istediğinde
bu isme ihtiyaç duyar.
57. Hamîd
58. Muhsî
Tahakkuk: Muhsî, Hakk’ın her şeyi tek tek ve bütün
ayrıntılarıyla bilmesi demektir.
Tahalluk: Bu isimle ahlâklanmış kul, hak ve ödevlerini
gözetmekle, hâlini değerlendirdiği ölçütü elinden düşürmeyen kuldur; böylece
nefeslerini ve vakitlerini kontrol eder.
59. Mübdi’
(İlk yaratan)
Taalluk: Amellerdeki niyetin ihlâslı olması ve Allah'a
yakınlaştırıcı bir nitelikte bulunması için bu isme ihtiyaç duyulur.
Mahlûkatın Allah'ın ilminden, varlıklarının şekillendiği bir
boyuta çıkması, İbda' demektir.
60. Mu'îd
(Hayattan sonra ölümü, ölümden sonra da hayatı geri veren)
Taalluk: Kul, Allah’ın yapılmasını emrettiği ibadetlerde
sürekliliği kazanmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.
Tahalluk: Bir eylemin geçmişte olduğu hal üzere yeniden
oluşmasına iâde denir.
Sende oluşturulan ve sana nispet edilen fiilin iâdesi,
Allah’a aittir. Mu’îd ismiyle tahalluk bu şekliyle gerçekleşir. Bu ise,
ibadetin ruhudur. Kul ibâdetinde Hakkı müşâhede etmekten habersiz kalmaz ve Rab
Teâlâ’nın kulluğunu yerine getirir.
61. Muhyî
Taalluk: Kişi, kalbinin ilimle hayat bulması ve uzuvlarının
ibadetle dirilmesi için bu isme ihtiyaç duyar.
62. Mümît
(Ölümü yaratan)
Taalluk: Gaflet ile Allah’ı anmaktan uzaklaşarak kalbinin
ölümünden kurtulmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.
63. Hayy
Taalluk: Kul, yaşamını ahiret hayatıyla bağlantılı olarak
sürdürmek için bu isme ihtiyaç duyar.
64. Kayyûm
(Kendi kendine kaim olan)
65. Vâcid
(Dilediği her şeyi bulan)
Taalluk: Kul, herhangi bir ihtiyaç belirtmeksizin, bütün
isteklerinin karşılanabildiği bir hali kesbetmek amacıyla bu isme ihtiyacını
hisseder.
66. Mâcid
(Şanlı, namlı)
Taalluk: Ku isme olan ihtiyaç, Allah katındaki bütün şerefli
makamlara ulaşmak adına duyulan bir ihtiyaçtır.
67. Vâhid
Taalluk: Kişi, Allah’ın kendisini kendi zamanının ve
zemininin biricik kimsesi yapması için bu isme ihtiyacını hisseder.
68. Samed
Tahakkuk: Samed, bilinen ve bilinmeyen, gizli âşikar bütün
durumlarda kendisine sığınılan demektir.
Tahalluk: Kul, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak konumuna gelir
ve tüm ahlaki güzelliklerle bezenirse, mahlûkatın iyi-kötü, Rahmânî-insanî
bütün arzu ve isteklerinin karşılanacağı bir konum olan Allah’ın nazarının
tecelli ettiği makama ulaşır.
69. Kâdir
Taalluk: Kul, Allah’ın uygulanmasını emrettiği hususlara güç
kazandırması ve kendisini rızıklandırması amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.
70. Muktedir
71. 72. Mukaddim, Muahhir
Tahakkuk: Mukaddim ve Muahhir, emredilen hususlarda kendisini
veya başkasını öne çıkaran, bazı konularda ise geri çekilen demektir.
73. 74. Evvel, Âhir
“Allah’ı neyle tanıdın?” diye sorulduğunda o, “İki zıt
değeri kendisinde birleştirmesiyle” cevabını vermiş
75. 76. Zâhir, Bâtın
Taalluk: Kişi kendisini, Allah’ın razı olduğu mekân ve
makamlarda ortaya çıkarması, hoşlanmadığı ortamlarda ise, gizlemesi açısından
bu isimlere ihtiyaç duyulur.
77. Birr
(İyilik eden)
Taalluk: Kul, ibadetlerini yerli yerince en güzel bir
surette yerine getirmek için bu isme ihtiyaç duyar.
78. Tevvâb
Taalluk: Bu mübârek isme, her hal ve zamanda ihtiyaç
duyulur.
Tahakkuk: Tevvâb, her halükarda olumsuzluklardan olumlu hale
dönmek veya adem (yok) hükmünde olan terke yönelmek demektir.
Tahalluk: Tevvâb ismi, her türlü durumda kulun kendisini
veya bir başkasını Rabbine yöneltmek şeklinde ortaya çıkar.
79. Müntakim
(Suçluları tecziye eden)
Taalluk: İnsan nefsine hoş da gelse, Allah’ın yasakladığı
durumlardan kendini korumak amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.
Tahalluk: Mü’min olsun kâfir olsun bütün insanlara izin
verilen ölçüler içerisinde dinin kurallarını uygulamak, bu ismin tahallukunu
oluşturmaktadır.
80. Afüv
Taalluk: Allah’ın her halükarda bağışlaması için bu isme
ihtiyaç duyulmaktadır.
81. Raûf
Taalluk: Kendine ve başkalarına merhametli olmak (rahmet) ve
şefkatte bulunmak (re’fet) amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.
82. Mâlikü'l-Mülk
Taalluk: Allah’ın rububiyeti karşısında, ubudiyete yönelmek
amacıyla bu isme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu O’nun mülkü olmanın ötesindedir.
Tahalluk: Bir kul, kendi nefsini Allah’ın mülkü olarak
görürse, kendisi aleyhinde hiçbir şey ileri sürülemez ve hiçbir gün özgürlükle
vasıllanamaz. Zira hiç bir şey, onu kendisinden uzaklaştırmaz.
83. Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm
Taalluk: Bir kul kendisini saygı duyulan ve önemsenen bir
konuma getirmek için bu isme ihtiyaç duyar.
84. Vâlî
Taalluk: Kul, velâyeti ve emri altına verilenler konusunda
fazilet ve adaleti uygulamak amacıyla bu isme ihtiyaç hisseder.
85. Müteâlî
Taalluk: Kişi, Allah’ın, alçakgönüllükle kendisini
rızıklandırması için bu isme ihtiyaç duyar. Zira bir kutlu hadîste “Allah
rızasını kazanmak için tevazu gösteren kimseyi O, yüceltir”. Buyrulmuştur.
86. Muksit
(Adaletle hükmeden)
87. Câmi’
Taalluk: Allah’a yönelmekten uzaklaşan kul, Allah’ın Kendisine
yönlendirmesi ve Kendisine kavuşturması için bu isme ihtiyacını hisseder.
88. 89. Gani, Muğnî
Taalluk: Kul güzel isimlerle, karşılığını vermesine
beklemeden, Allah'a dua ve niyâzda bulunmak maksadıyla ihtiyaç duyulur. Yine
kulun kendi vasıtasıyla diğerlerine ihsanda bulunmak için bu isme ihtiyacı
olacaktır. Bu o şerefli kulu başkalarına muhtaç olmaktan da alıkoyacaktır.
90. Mâni’
(İstemediği şeyleri vermeyen)
Taalluk: Dininde ve sahip olduğu değerleri bozacak ve fesada
uğratacak her şeyden uzak kalmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.
91. 92. Dârr, Nâfi'
(Zararları yaratan- Faideli şeyler veren)
Tahakkuk: Dârr, elem veren veya acı ve ızdırap sebeplerini
yaratan demektir. Elemi so¬nuç veren etken, zevk verici veya zevksiz olabilir.
Nâfi ise, lezzet ve zevk sebep¬lerini veren demektir. Bu hissî ve manevî bütün
alanlarda söz konusudur.
93. Nûr
Taalluk: Her türlü konuda doğruya ulaştıracak bir nura
kavuşmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyulur.
Tahakkuk:
Nur, Zât-ı İlahiye uygunluk demektir.
94. Hâdî
Taalluk: Kişi, kendisini saâdete kavuşturacak olan Allah
katındaki hidâyet yollarına ulaşmak amacıyla bu isme ihtiyacını hisseder.
95. Bedi'
Taalluk: Kişi, Allah katında insanların ulaşabileceği yüce
makamlardaki benzerliği aşmak için bu isme muhtaçtır.
96. Bâkî
Taalluk: Hakkın bekasını gösterdiği kul, Hakkın dışında hiç
kimsenin kalıcı olmadı¬ğını görür; yok oluşun her şeyi kapsadığını anlar.
Böylelikle her şey helak olup gidicidir O’na bakan yüzü müstesna âyet-i
çelilesi kendisine açılır. Her daim varlığın helâk olmayan yüzünü arar.
97. Vâris
Taalluk: Kişi kendisini âlemlere rahmet olan Hz. Peygamberin
sünnetine bilniyet, bilkasd ve bilfiil muvaffak kılması için bu isme ihtiyacını
hisseder.
98. Reşîd
(Doğru noktaya ulaştıran)
Taalluk: Kişi kendisini saâdete erdirecek her türlü
vasıtaların kendisine nasip kılınması için bu isme ihtiyaç duyar.
99. Sabûr
Taalluk: Kul, Allah Teâlâ’nın dünya ve ahret işlerinde
kendisine yararlı olacak nimetleri kendisinden uzak tutmaması için bu isme
ihtiyaç duyar.
SONUÇ
Salât ve Selâm efendimiz ve “Hâtemü'n-nebî” Muhammed'e,
kutlu ailesine ve arkadaşlarına olsun. Yardım Allah'tandır.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder