30 Mayıs 2013 Perşembe

Thomas Bernhard'ın Bitik Adam'ı Hakkında

Thomas Bernhard – Bitik Adam

1953 yılında, Salzburg – Mozarteum’da müzik öğrenimine devam eden üç eleman; bunlardan biri dünyaca ünlü Bach yorumcusu Glenn Gould, diğeri Wertheimer (nam-ı diğer bitik adam) sonuncusu da romanı anlatan kişi.
Glenn olağanüstü bir yetenek, o kadar iyi ki, yakın arkadaşı olan diğer ikisi piyano öğrenimine, kariyerlerine devam etseler bile asla Glenn kadar iyi olamayacaklarını bilirler. Hayata bakışları zaten parlak olmayan bu iki eleman piyanodan uzaklaşıp farklı yollarla var olmayı denerler. Ne var ki başarısızlık onların kaderidir. Yaptıkları iş asla içlerine sinmez çünkü gerçekten iyi oldukları piyanoda Glenn’in varlığı ve dehası nedeniyle çuvallamışlardır. Bu gerçeğin ağırlığı her ikisinin de peşini bırakmaz.
Wertheimer’la ilgili anlatılanlar muazzam ve derin bir kıskançlığı yansıtıyor. Kıskançlığı onu içten içe kemiriyor. Bir süre düşünce disiplinleriyle ilgileniyor, notlar tutuyor, pek çok şey hakkında tuttuğu notlarını asla düzenli bir bütün haline getiremiyor. Öyle ki sonunda tek birikimi haline gelmiş olan notlarını sobaya doldurup yakıyor ve bundan zevk aldığına inanmaya çalışıyor.
Kendini tüketmek, yapıp ettikleriyle potansiyel olarak kendisinde var olduğuna inandığı arasındaki uçurum karşısında hissettiği mağlubiyetin ağırlığını, yapıp ettiklerini imha ederek (yok ederek) hafifletmeyi deniyor.
Glenn Gould’un Goldberg Varyasyonları’nın temposu bir hayli hızlı (gerçekte de Gould bu nedenle –çok hızlı çaldığı için- eleştirilmiştir ancak bu eleştiriler dehası karşısında fazla rağbet görmemiştir). Bernhard’ın metninin temposu da oldukça hızlı, metnin yapısının buna göre belirlendiğini düşünüyorum; “Bitik Adam” ilk sayfadaki birer cümlelik iki kısa paragraftan sonra başlayan üçüncü paragrafla sona eriyor. Son paragrafa 107 sayfa boyunca biçimsel olarak ara verilmemiş. Sırf bu nedenle Goldberg Varyasyonları’nın ritmi ile metnin ritmi arasında bağ kurmaya çalışmak zayıf bir önerme, iddia gibi görünebilir bununla beraber metnin ağır olduğu ve zor okunduğu yönündeki yorumlara karşı, kolay okunan, akıcı ve temposu yüksek olduğunu da söyleyeyim. Gould’un Goldberg Varyasyonları’nın temposu nasılsa metnin temposu da öyledir demek istiyorum; Evet, ağır (derinlikli olduğu için) ama akıcı ve içe işleyen (müzik gibi).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder