12 Mayıs 2016 Perşembe

Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik: Geç Kapitalistleşme Sürecinde Türkiye’de Toplumsal Dönüşüm ve Sınıfların Oluşumu

Geç Kapitalistleşme Sürecinde Türkiye’de Toplumsal Dönüşüm ve Sınıfların Oluşumu

Mesele doğru konulmazsa, somut olaylar üzerinde araştırmalar ne kadar geniş ve ayrıntılı da olsa doğru sonuçlara varılamaz.
Toplumsala ilişkin her analiz mutlaka sınıfsal dinamikleri göz önüne alması gerekiyor. Sınıf analizi toplumu oluşturan farklılıkları açığa çıkarmak topluma ait temel bilgilere ulaşmamıza olanak sağlar.

GEÇ KAPİTALİSTLEŞME
Kapitalist sanayileşme sürecine daha erken giren toplumlara erken kapitalistleşmiş toplumlar; daha geç ve dolayısıyla daha donanımsız eklenen toplumlara geç kapitalistleşmiş toplumlar diyoruz.
Sermaye birikim süreci aynı zamanda yeni sınıfların (kapitalist-işçi gibi) oluşum sürecidir. Bu mekanizma sadece zenginliğin yeni bir tarzda yaratılmasına neden olmamış (sanayileşme), yaratılan zenginliğin devamlılığı için tarım toplumlarıyla ilişkiye girmelerini zorunlu kılmıştır.

Sınıf Analizlerinden Kaçış I: Devlet-Toplum Gerilimi
K.Marx ve M.Weber erken kapitalist toplumları incelerken toplumsal yapıyı, sınıfsal konumları da içeren dinamik bir çerçevede geliştirmiş olmalarına rağmen, geç kapitalistleşen toplumları incelerken bu teorik çerçeveyi kullanmamışlar. K.Marx ve M.Weber hayranı analistler Türkiye üzerine atıp tutarlarken sınıf analizlerinde devlete merkezi bir konum verdiler.
Şerif Mardin, Doğu’ya despot der ve Türkiye’de, iktidarın tarihsel gelişiminde doğu despotluğunun bir örneği olarak ele aldığı “Osmanlı” etkisinin içselleştirilmiş olduğuna atıf yapar (Şerif Mardin, Batı’nın lehinde, Türkiye’nin aleyhinde yazdığı için, ismine çok itibar edilir).
Ahmet İnsel Türkiye’de iktidarın, devleti merkez, diğer unsurları buna bağlaşık olarak düzenlemeye meyyal olarak şekillendiğini söyler.

Sınıf Analizlerinden Kaçış II: Dışsal Dinamiklerin Belirleyiciliği ve Kalkınma
Kapitalistleşen toplum, tarım toplumuyla temas kurar. Bu ilişki eşitsiz bir ilişkidir. Kapitalist sistemin sağlığı için, merkezin güçlü, çevrenin ise zayıf/bağımlı kalması elzemdir. Geç kapitalistleşen toplumlar aslında kapitalist toplumların arpalığı olarak kalması gereken toplumlardır.
Türkiye’de dışsal değişkenlere vurgu yapan guruplardan Kadro hareketinin kuramcılarından Ş. S. Aydemir, İstiklal savaşının sömürenlere karşı yapıldığına vurgu yapar.
Yön hareketinin kuramcılarından Doğan Avcıoğlu, Türkiye’de gelişmekte olan burjuvaziyi uluslararası sermayenin basit bir aktörü olarak tanımlar.
İktisadi kalkınmanın gelişmekte olan ülkeler için bir olanaktır. Bu olanağın önündeki engel ise dışsal dinamiklerdir. Azgelişmiş ülkelerin kalkınmasını engelleyen dışsal güç artık küreselleşme olarak tanımlanır. Küresel ekonomide, devlet, kapitalist sistemin alt yapı hizmetlerine bakan bir eleman durumundadır.

Sınıf Analizlerinden Kaçış III: Sosyal Bilimlerin Egemen Mantığı
Sosyal gerçekliğe ilişkin hiç bir açıklama tarafız/nötr değildir. Her analiz gerçekliğe yönelik bir müdahaledir.

Geç kapitalistleşen toplumlarda sınıf analizi yapılırken temel problem, bu toplumların kendine özgü dinamiklerine gereken önemin verilmemesidir.

Türkiye gibi geç-ulus devletlerde sınıf analizlerinde karşılaşılan en önemli problemler; devlet merkezli analizler ve dışsal dinamiklere öncelik veren kalkınmacı analizlerdir.

Sınıf olgusu toplumsal gerçekliğin içinde biçimlenir. Sosyal olguyu mutlaka zaman içinde ve ilişkide olduğu toplumsal gerçeklik içinde ele almamız ve analiz etmemiz gerekir. Toplumsal gerçeklik, sosyal olgunun toplumda gözlemlenmesi sonucunda belirginleşir.

TOPLUMSALIN BİLEŞENLERİ
Toplumsal gerçekliğin temel bileşenleri;
a) Maddi yeniden üretim (eşitsizlik bu bağlamda kendini köle-efendi ilişkisinde gösterir),
b) İktidarın yeniden üretimi (eşitsizlik burada baskı ve tahakkümle gösterir kendini) ve
c) Sembolik yeniden üretimdir (din, dil, etnik, etik, ahlak, ideoloji ve gelenekler).
Sınıf olgusu da bu bileşenler üzerinden analiz edilir. Sınıfların ayrımına bağlı olarak köle ve efendi ilişkileri belirginleşir. Bütün bu toplumsal olgular bize kapitalist sistemin organizasyonlarını göstermekten başka bir fayda sağlamaz ve bu da bir çeşit tahakküm mekanizmasıdır.

Mülkiyet hakkı birilerini sahip olunan şeyi kullanma ve üzerinde söz sahibi olma hakkını verirken, birilerinin de bu olanağa ulaşamamasına, dışarıda kalmasına neden olur.
Kapitalist toplumda özellikle sanayileşmenin de etkisi ile mülkiyet oldukça farklı biçimler almıştır.
Weber’e göre ‘mülk’ sahipliği ve ‘mülksüzlük’ toplumsal alanda sınıfsal konumları belirleyen temel değişkendir.
Toprak askeri, yasal, idari ve siyasal sistemin temelini oluşturur.
Sanayi toplumunda üretim süreci üretime sokulan girdilerin biçim değiştirerek ihtiyaçlarımızı karşılayan ürünlere dönüşür.
Tarım toplumundan farklı olarak kapitalist toplumda zenginlik sanayileşme sürecinde yaratılır.
Az gelişmiş ülkeler sisteme entegre olmaya çalışırken, ekonomisi ilerlemiş olan ülkenin hep bir adım gerisinde kalır, teknoloji ithal ederek yetişmeye çalışır, makine ithalatı, işin işçinin elinde gelişimine engel teşkil eder, ipin ucu hiçbir zaman elimizde olmadığı için, özellikle işçi sınıfı kendini gerçekleştirme imkânını hiçbir zaman bulamaz.
Maddi yeniden üretim sürecinde gözlemlenen değişimler, değerler dünyasını da hızla değiştirmektedir.

GENEL OLARAK SINIF VE EŞİTSİZLİKLER
Toplumsal işleyiş üretim, iktidar ve değer olguları dikkate alınarak, bu üç bileşen birlikte düşünülerek anlaşılabilir. Toplumsal sınıfların oluşumu ve eşitsizlikle bu bağlamda incelenmelidir. 

TÜRKİYE’DE SINIFSAL İLİŞKİLER
Türkiye’de sermaye birikimine bağlı olarak sektörel bir dönüşüm yaşandığını söyleyebiliriz. Bu dönüşüm emek yoğun sektörlerden sermaye yoğun üretime/sektörlere geçiliyor.

İş ve işsizlik artık kapitalist sanayileşme mantığı içinde biçimleniyor. 
---
Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik
Editörler: Prof.Dr. Mehmet C. Ecevit & Yrd.Doç.Dr. Fatime Güneş
Anadolu Üniversitesi Yayın No: 2415
Kasım 2011, Eskişehir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder