20 Haziran 2013 Perşembe

David E. Stannard – Amerika’nın Soykırım Tarihi


David E. Stannard – Amerika’nın Soykırım Tarihi
Beyaz Adamın Akıl Almaz Vahşeti

İlk atom bombasının çölde denenmesinden tam 21 gün sonra Japonya’nın sanayi şehri Hiroşima nükleer patlamayla yerle bir edildi. (s. 12)

Amerika Kızılderililerinin imhası, dünya tarihinde kıyas kabul etmeyecek en büyük çaptaki soykırım girişimidir. (s. 13)

Asya’dan Kuzey Amerika’ya göçün (veya göçlerin) bir zamanlar iki kıtayı günümüzdeki Bering ve Çukçe denizleri üzerinden bağlayan bir arazi köprüsü vasıtasıyla gerçekleştiği söylenegelen bir şeydir.

MÖ. 80 binden 10 bin dolaylarına kadar geçen zamanın çoğu,
Buzul çağı döneminin kıtayı kaplayan devasa buzulları dünyadaki okyanus sularının büyük bölümüne sahip olduğundan deniz seviyesinin epey üstündeydi. Bunun etkisi…
Asya ve Kuzey Amerika’nın birbirlerine…
Berengia adını verdikleri çok büyük bir kara parçasıyla bağlanan tek bir kara kütlesi halinde tamamen birleşmesi olmuştu. (s. 32)

1492’de kuzeyden güneye Amerika kıtasının tamamının nüfusu için… 145 milyon dolayları, Meksika’nın kuzeyindeki bölge içinse 18 milyon rakamları öne sürülüyor. (s. 34-35)

(Amerika’nın hegemonya programının bir göstergesi olarak kullanılan) Mercator izdüşümü yöntemine göre yapılan dünya haritaları
Afrika’nın gerçek büyüklüğünü doğru şekilde yansıtmamakta. (s. 36)

Antik Yunan’ın Roma İmparatorluğu’nun kontrolü altına girdiği sıralarda, Kuzey Amerika’da Adene kültürü bin yıllık gelişimini sürdürmekteydi.
Merkezleri günümüzdeki Ohio idi. (s. 41)
Avcılık ve balıkçılık başlıca geçim kaynaklarıydı.
Kronolojik olarak Adene halkıyla çakışan Hopewell kültürü, kuzeydeki büyük göllerden Meksika Körfezi’ne, Kansas’tan New York’a kadar uzanan bir alanı kapsayacak kadar gelişmişti. (s. 42)

Kızılderililer, İngilizleri sadece yalnız bırakmakla bitirebilirlerdi.  
(Kıtaya ayak basan ilk yerleşimcilere yiyecek bağışlayan, onlara avcılık, balıkçılık ve çiftçilik gibi konularda yardım eden yerlilerden söz ediyor). (s. 88)

15 ve 16. Yüzyıllarda Avrupa şehirleri
Yol kenarında suyla dolu hendekler, on beşinci yüzyıl şehirlerinde umumi lağım görevi görüyordu.
Kesilen hayvanların artıkları sokaklarda çürümeye bırakılırdı.
Yoksul mezarlıkları,
Yoksulların cesetleri yan yana, üst üste geniş çukurlara istiflenirdi. Çukur tamamen cesetle dolduktan sonra üzeri toprakla kapatılırdı. (s. 113) Çukurun dolması için geçen süre zarfında açıkta çürümeye bırakılan cesetlerle birlikte yaşayabilmeleri pek manidar.
İnsanların çoğu hayatı boyunca bir kez bile yıkanmazdı.
Çiçekten mustarip insanların bir kısmı kısmen kör diğerleri çiçek lekeliydi. Çürük diş ve mide hastalıklarından kaynaklı kötü nefes kokusu olağandı.
Cerahatli yaralar, çıbanlar ve başka mide bulandırıcı hastalıklar son derece yaygındı.
Suç, hemen her köşe başını tutmuştu.
Ağır taş parçalarının üst kat penceresinden yoldan geçenin başına atılması ve bu yolla soyulması sık rastlanan bir suçtu.
Yaz dönümü şenliklerinde 10-20 kedinin canlı canlı yakılması bir eğlence geleneğiydi (Norbert Elias).
Avrupa’da bu dönemde doğan çocukların yarıya yakını 10 yaşını göremeden ölüyordu.
Columbus böyle bir Avrupa’dan yola çıkmıştı.

Avrupalıların Amerika’yı asıl istilası Columbus’un ikici seyahatiyle başlamıştır.
Sefere 1200’den fazla asker taşıyan 17 gemi katıldı. (s. 125)

“zalim olmak İspanyollar arasında genel bir kaide idi.”
İspanyol misyonerlerinden Bartolome de Las Casas
Tek aradıkları altındı. (s. 130)

1496’da Hispaniola’nın nüfusu 8 milyondan 4-5 milyona düşmüştü.
1535’te yerli halkın soyu tükenmişti.
İspanyollar bundan sonra gözlerini Meksika ve Orta Amerika’ya çevirdiler. (s. 135)

Bütün orta Meksika’nın nüfusu 1519’da 25 milyonken 1595’te 1,3 milyona düşüyor. (s. 149)

İnkaların sayısı, Avrupalılar buraya ayak basmadan önce 9 ile 14 milyon arasındaydı. (s. 151)

On altıncı yüzyıl sona erdiğinde Amerika kıtasındaki 60-80 milyon yerli ölmüştü. (s. 161)

Lope de Aguirre
1561’de Peru’dan Andlara ve Venezüella sahillerine yaptığı sefer, sansasyonel bir korku olarak nam salmıştır.
Bu kadar çok anılmasına neden olan, Kızılderililer gibi İspanyolları da öldürme eğilimiydi. (s. 164)

Yakalandığında, vatandaşları İspanyollar onun başını kesmiş ve demir bir kafes içine koyarak teşhir etmişlerdir. (s. 164)

Pasifikteki savaş çılgınlığına rağmen 1940-1950 arasında Japon nüfusu % 14 oranında arttı. Güneydoğu Asya nüfusu da 1960-70 arasında B-52’ler gökten ölüm yağdırırken ve kara savaşı devam ederken her yıl ortalama % 2,5 oranında arttı. (s. 192)

Avrupalıların saldırısı esnasında Karayipler’de Orta ve Güney Amerika’da veya şimdiki Birleşik Devletler ve Kanada olarak bilinen yerlerdeki yerli halklar için böyle olmadı. (s. 193)

“Köleliğin hatıraları ırkı aşağılar, ırksa köleliğin hatıralarını devam ettirir.”
Alexis de Tocqueville

American Holocaust
Türkçeleştiren: Şaban Bıyık
Gelenek Yayınları
2. Baskı, Şubat 2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder