Barış Hareketleri
Diğer toplumsal hareketler gibi barış
hareketleri de moderniteyle beraber ortaya çıkmış, modern siyaset yapma
biçimlerinden biridir.
Son dönem barış hareketleri ulus ötesi
ilişkiler kurarak yerel ve ulusal özelliklerinin yanı sıra ulus ötesi
özellikler de kazanmıştır.
BARIŞ
HAREKETİNİN TARİHÇESİ
Savaş, modern ulus devletin oluşmasında çok
önemli bir rol oynamıştır.
Merkezî pozisyonunu güçlendiren modern ulus
devlet, bu pozisyonun devamını sağlamak için sık sık savaşmak zorundaydı. Savaşların
yüksek maliyeti ve insan kaynağı ihtiyacı ise, halktan toplanan vergi ve
vatandaşların askere alınmasıyla karşılanıyordu. Kaynak
aktarımına karşı duruş, ulus devletin vatandaşlık haklarını genişletme ve demokratikleşme
yönünde tavizler vermesine yol açtı.
Toplumsal hareketler, ilk olarak Avrupa’da
moderniteyle beraber meydana gelmiş bir olgudur. Otoritenin tek merkezde
toplanmaya başlamasıyla daha önceleri, parçalanmış ve kopuk hâlde yaşayan
topluluklar birleş(tiril)erek, ulusal topluluklara dönüşmüştür.
Savaşın devlet tekeline geçmesinden sonra
savaş/şiddet karşıtı eylemler ortaya çıkmaya başlamıştır.
19. yüzyıla kadar savaş karşıtı
hareketlerde dinî içerik dikkat çeker (öldürmek inanca aykırıdır). 19.
yüzyıldan sonra ise modern anlamda savaş karşıtı eylemler görülür.
Protesto döngüsünün/protesto dalgasının en
dip noktasında toplumsal hareket grupları bekleme konumuna geçer. Barış hareketi
eylemsizlik sürecinde de aktiftir.
Nükleer
Silahlanma Karşıtı Girişimler
Amerikan barış hareketinin ilk kapsamlı
kampanyası 1936-1937 yılları arasında Acil Barış Kampanyası (EPC) adı altında
gerçekleşmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarına kadar
pasif konumda kalan barış hareketi, nükleer silahlanma karşıtı faaliyetlerle
tekrar harekete geçmiştir. Atom bombasının kullanılmasından sonra Amerikan Atom
Bilim Adamları (FAS) (daha sonra Amerikan Bilim Adamları) adlı örgüt altında
toplanmış ve nükleer çağın getirdiği tehlikeler hakkında kamuoyun iktidar sahiplerine
uyarılarda bulunmuştur.
Soğuk
Savaş Dönemi
Soğuk Savaş dönemi boyunca, barış
hareketlerinin üzerinde seferber olduğu 2 ana konu Vietnam Savaşı ve nükleer
savaş tehdidi olmuştur.
ABD, 1954 yılı Mart ayının ilk günü ilk kez
hidrojen bombası denemeleri yapmıştır. Bu bombaya tepki 1957 yılında kurulan
New York merkezli Makul Nükleer Politikalar Komitesi’nden (Committee for a Sane
Nuclear Policy, SANE) gelmiştir. Bir yıl sonra, 1958 yılında da Londra merkezli
Nükleer Silahsızlanma Kampanyası (Campaign for Nuclear Disarmament, CND) ilk
toplantısını yapmıştır.
1957 yılında konularında uzman 22 bilim
insanının katıldığı ve nükleer denemelerin dünya çapında yasaklanması talebinde
bulunulduğu Pugwash Konferansı’nın temelinde de “Russell-Einstein Manifestosu”
vardır.
Kamuoyu baskısı sonucunda ABD, Sovyetler
Birliği ve Bileşik Krallık 5 Ağustos 1963 tarihinde Sınırlandırılmış Nükleer
Denemeleri Yasaklama Antlaşmasını imzalamıştır.
Vietnam
Savaşı Karşıtı Hareket
Savaş zayiatlarının artmasıyla birlikte
savaş karşıtı hareket sesini yükseltmeye başladı. Üniversite kampüsleri Vietnam
savaşına karşıt hareketin üssü haline geldi. 1972 yılında, Amerikan
Kongresi’nin kararıyla Vietnam Savaşı sona ermiştir. Vietnam Savaşı karşıtı
hareket, barış hareketi tarihinin en başarılı kampanyalarından biridir.
1970’lerde
Savaş Karşıtı Kampanyalar
ABD ve Sovyetler Birliği, yayılan Vietnam
Savaşı karşıtı gösterilerin de etkisiyle 1969-1972 yılları arasında stratejik
silahların sınırlandırılması müzakerelerini yürütmüştür.
Nükleer silahlanmaya ve anti-balistik füze
sistemlerine karşı oluşan tepkilerin sonucunda, Birinci Stratejik Silahları Sınırlama
Antlaşması (SALT I) ve Anti-Balistic Füze Sistemleri Antlaşması (ABM) 1972 yılında
imzalanmıştır.
1980’li
Yıllarda Nükleer Silahsızlanma Hareketleri
1979 yılında Three Mile Island ve 1986 yılında
Çernobil nükleer enerji santrallerinde meydana gelen kazalar da 1980’ler boyunca
olası bir nükleer savaş hakkında kamuoylarının duyduğu kaygıları arttırmıştır.
12 Haziran 1982 tarihinde New York’ta
toplanan yaklaşık 1 milyon kişi tarihteki en büyük gösterilerden birini
yaparak, nükleer silahların dondurulması taleplerini hükümetlerine duyurmuştur.
İki kutuplu Soğuk Savaş döneminde, nükleer
silahlar ve nükleer savaş olasılığı, tüm barış hareketi grupları tarafından
dünya genelinde en büyük tehlike olarak algılanmıştır.
Soğuk
Savaş Sonrası Dönem
Soğuk savaş dönemi sonrası barış hareketleri
ulus ötesi özellikler kazandı.
Birinci
Körfez Savaşı Karşıtı Eylemler
Birinci Körfez Savaşı, önceki dönem savaşlara
göre iki farklı özellik sergiler. Birincisi, BM’de 28 ülkenin onayıyla alınan
karar doğrultusunda açılan bu savaş, ilk küresel savaş olma niteliğini taşır. İkinci
olarak, Birinci Körfez Savaşı televizyondan yayınlanan ilk savaş olmuştur. Bu
süreçte savaş karşıtı gösteriler ve barış hareketi de ulus ötesileşme sürecine girmiştir.
Irak
Savaşı Karşıtı Kampanya
11 Eylül, Soğuk Savaş sonrası dönemin
miladı olmuştur. ABD bu tarihten sonra silah kullanma, savaş çıkarma
keyfiyetini en üst seviyeye çıkarmıştır.
15 Şubat 2003 tarihinde dünyanın 60’tan
fazla ülkesinin 600’den fazla şehrinde milyonlarca savaş karşıtı insan aynı
tarihte bir araya gelerek aynı amaç, yöntem ve hatta sloganlarla harekete geçmiştir.
Yeni elektronik iletişim olanakları ilk olarak bu eylemlerde etkin biçimde
kullanılmıştır.
15 Şubat eylemi sonrasında da barış
eylemcileri devam eden Irak Savaşı’nı durdurmak için çeşitli gösteriler, imza
kampanyaları ve engelleyici eylemlerle baskı yapmaya devam etmiştir. Ancak,
seferberliğin yaygınlığı ve sayısal çokluğu kampanyanın hedeflerine ulaşma başarısını
beraberinde getirmemiştir.
Uluslararası
Anti-Personel Mayınların Yasaklanması Kampanyası
1992 yılında, birçok Amerika ve Avrupa
merkezli grup ve STK bir araya gelerek Uluslararası Anti-Personel Mayınların
Yasaklanması Kampanyası’nı (International Campaign to Ban Landmines, ICBL) başlatmıştır.
1997 yılında, Ottawa’da toplanan 122 ülke,
Anti-personel Mayınlarının Kullanımı, Depolanması, Üretimi ve Transferinin
Yasaklanması ve İmhası Sözleşmesi’ni imzaladı.
Eski
Yugoslavya Cumhuriyetleri’nde Savaş Karşıtı Hareketler
Soğuk Savaş sonrası Yugoslavya topraklarında
meydana gelen etnik-milliyetçilik üzerinden yürütülen savaşlarda milyonlarca
insan topraklarından sürülmüş, yaralanmış ya da hayatını kaybetmiştir. Savaş
boyunca düzenlenen barışçı gösteriler katliamların önüne geçememiştir.
TÜRKİYE’DE
BARIŞ HAREKETLERİ
Türkiye’de ilk barış ve anti militarizm
girişimlerine 1950’lerde Türkiye’nin de dâhil olduğu Kore Savaşı sırasında rastlanır
(Türkiye’nin Kore Savaşı’na katılmasına karşı çıkan Barışperverler Cemiyeti’dir.
15 Temmuz 1968 yılında ABD Altıncı
Filosu’na ait savaş gemilerinin İstanbul’u ziyareti sırasında, sol öğrenci
gruplarının yaptıkları eylemlerle bu ziyareti protesto etmesi en bilinen
anti-militarist (benzeri) eylemlerdendir.
Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) genel başkanı
Mehmet Ali Aybar, bu dönemin önde gelen barışseverlerindendir.
1977 yılında kurulan Barış Derneği nükleer
silahların yasaklanması ve tüm askerî ittifakların kaldırılması talepleri ile
faaliyetlerde bulunmuştur.
Türkiye’deki barış hareketleri iki ana
eksende incelenebilir. Birinci eksende olarak Türkiye’nin çatışma dışında
kalması ve Türkiye’deki Amerikan üslerinin kapatılması yönünde talepleri olan
eylemler dikkat çeker. İkinci eksen PKK saldırılarını Kürt etnisitesiyle
ilişkilendirmeye çalışarak çatışmanın bitirilmesi yönünde söylemleri diline
dolar.
Irak Savaşı sırasında yazar, gazeteci,
akademisyen ve entelektüeller tarafından Barış Girişimi platformu kurulmuştur
(2002). Varlığından ancak kendileri haberdar olan bu gurup kısa süre içinde
dağılmıştır. İlerleyen süreçte yeniden sesini duyurmaya çalışan gurup, Irak
Savaşı karşıtı kampanyaların önemli aktörlerinden biri olmuştur. 20 meslek
gurubundan 100’er temsilcinin katılımıyla oluşturulan 100’ler Meclisi’ni de
Barış Girişimi tesis etmiştir.
Irak Savaşı karşıtı kampanyaların esas
aktörü ise Savaşa Hayır Platformu’dur. Çok sayıda STK’nın katılımıyla kurulan
gurup, ulus ötesi ilişkiler geliştirmiştir. Koordinasyon grubunun yoğun çalışmaları
sonucunda, 1 Aralık 2002 tarihinde İstanbul’da ve 22 Aralık 2002 tarihinde
Ankara’da iki büyük barış mitingi düzenlenmiştir.
BARIŞ
HAREKETİNİN GENEL DEĞERLENDİRMESİ
Barış Hareketi 1960’lardan itibaren ortaya
çıkan yeni toplumsal hareketlerin ana kollarından biri olmuştur.
Barış hareketinin kullandığı eylem biçimleri
iki ana gruba ayrılır: alışılagelmiş eylemler ve engelleyici eylemler.
Alışılagelmiş eylem biçimleri arasında
lobicilik, kamusal bilinçlendirme, bilimsel bulguları kullanma ve imza toplama
yer almaktadır.
Kullanılan engelleyici eylemler arasında,
gösteri, yürüyüş ve oturma eylemleri en çok görülen eylem tarzlarıdır.
Alışılagelmiş eylemlere göre engelleyici
eylemler, daha riskli eylem biçimleridir.
Yenilikçi eylemlerde amaç, alışık olunmayan
protesto biçimleriyle karşıtlarını şaşırtmaktır. İlk defa yapılan bu
eylemlerle, medyanın ve dolayısıyla kamuoyunun ilgisi de kolaylıkla
çekilebilmektedir. Barış hareketinin “yenilikçi” eylem biçimlerine en iyi örnek
savaş karşıtlarının özellikle askerî üslerin yanında kurdukları “barış kampları”dır.
Bir başka yenilikçi eylem ise, “canlı
kalkanlar”dır.
Barış koalisyonları katılımcılarının birçoğu
diğer yeni toplumsal hareketlerde de yer almıştır. Özellikle, feminist
hareketle barış hareketi arasındaki bu tip geçişler oldukça fazladır.
---
Yeni Toplumsal Hareketler
Editör: Prof. Dr. Bilhan Kartal & Prof. Dr. Belkıs Kümbetoğlu
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2345
Eylül, 2011 Eskişehir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder