29 Eylül 2017 Cuma

İlimiz Rize

İlimiz Rize


Rize oldukça dağlık bir bölgedir.
Buna rağmen topraklarının büyük bir kısmı tarıma elverişlidir.
Dağlarla deniz arasındaki kısım oldukça yüksektir.
Arazinin meyilli olması sebebiyle akarsuların akışı hızlı ve düzensizdir. (s. 8)

Dağlık kesimde küçük krater gölleri oluşmuştur. Turizm açısından bu göller önemlidir.

Rize’de önemli büyük bir ova yoktur. Sadece akarsuların denize döküldüğü yerlerde küçük ovacıklar görülür. (s. 10)

Yazın çokça esen kuzey rüzgârları Rize’ye bol yağış getirir. (s. 12)

Rize ilinin adı
1-    Rize ismi Rhisos’tan gelir. Pirinç anlamında Yunanca bir sözcüktür.
2-    Dağ eteği manasındaki Rumca “Riza” sözünden gelir.
3-    Osmanlıca bir lügatte “dökülmüş, akmış, kırıntı” manalarına geldiği yazılıdır. (s. 13)

Bölgenin Tarihi
MÖ. 3000-2000 Huriler
MÖ. 1200 Kimmerler, onlardan İskitler bölgeye egemen oldular. Bu iki kavim, kıyı yerleşmeleriyle ilgilenmediler. Bu nedenle Yunan topraklarından gelen Ionlar, bölgede koloni kurmakta zorlanmadılar.
MÖ. 670 Miletoslular
MÖ. 550 Persler (s. 14)

MÖ. 331 Büyük İskender
MÖ. 323 Pers - Selevkoslar
MÖ. 281 Pontus
MÖ. 129 Romalılar
MS. 395 Doğu Roma - Bizans

1204 Trabzon Rum İmparatorluğu (s. 15)

1461 Osmanlılar

1817 Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın isyanı

Rize dolayları 1835 yılına kadar zeamet olarak idare edilmiştir.
1878 Berlin Barışı ile Batum Rusya’ya bırakılınca Lazistan sancağının merkezi Rize olmuştur.

1916 Rus işgali başladı
1918 İşgal sona erdi, Rize düşmandan kurtarıldı.
1924’te Rize vilayet oldu.
1933’te yeni kurulan Çoruh vilayetine bağlandı.
1936’da tekrar Rize adıyla il oldu. (s. 17)

Ekonomi
Rize ekonomisi çay tarımına dayalıdır. Çay dışında kayda değer bir tarım ürünü yoktur.

Çay uzun ömürlü bir bitkidir. Dikildikten 4-5 yıl sonra ürün vermeye başlar. 50 yaşına kadar verim artar, 100 yıllık ömürden sonra verim azalmaya başlar. (s. 24)
Çay bahçeleri eğimli alanlarda düzenli setler yapılarak kurulur. Setlerin kurulması, hasat, bakım, gübreleme gibi işlerin kolaylaşmasını sağlar.
Dikiminden 3 yıl sonra 20 cm yüksekliğe ulaşan fidanların budaması yapılır. 4. yılında 50 cm’yi aşan sürgünlerin 2,5-3 yapraklı uçları kesilerek ilk ürün alınır. (s. 25)

Rize’de çay tarımı gelişmeden önce mısır, tahıl ekim alanlarının %90’ının kaplıyordu. Kalan küçük bölümlerde de buğday ve pirinç ekiliyordu.
İlde genellikle bodur mısır türü ekilir. (s. 30)

Rize’de baklagillerden yalnızca fasulye yetiştirilmektedir.

Rize’de her aile kendi ihtiyacını karşılamak üzere sebze eker. Bu nedenle sebzecilik fazla gelişmemiştir. Küçük alanlarda karalahana, fasulye, kabak ve hıyar az miktarda da domates, biber ve patlıcan yetiştirilir.

Rize’de çok çeşitli meyve yetiştirilir. Bunlardan en önemlileri fındık, mandalina ve elmadır. Fındık ve turunçgiller toplu bahçeler halinde yetiştirilir. Diğer meyve türleri ise mısır ve çay bahçelerinin içinde dağınık olarak dikilmiştir.
En çok “Rize mandalinası” adıyla anılan ince kabuklu, çekirdeksiz, sadsuma cinsinden bir mandalina yetiştirilir.

Rize’de hemen her evin bahçesinde armut yetiştirilir. Genellikle Rus armudu türü yaygındır. (s. 31)

İlin doğal şartları nedeniyle hayvancılık fazla gelişmemiştir. Mısır üretiminin azalmasıyla birlikte hayvancılık önemini yitirmiştir.
Özellikle Çamlıhemşin, Kaptanpaşa ve Ortaköy sığırcılığın önemli olduğu yerlerdir.
Koyun yetiştiren aile sayısı azdır.
Çoğunluğu kılkeçiden oluşan keçi varlığı hızla azalmaktadır.
Tavukçuluk, aile tavukçuluğu şeklinde sürdürülmektedir.
Arıcılık özellikle ilin dağ köylerinde yapılır. Rize’de modern kovan sayısı çok azdır. Anzer adı verilen değişik çiçeklerden elde edilen bal, İkizdere ilçesinde üretilmektedir. Son derece az üretildiği için yüksek fiyata satılmaktadır.

Rize genelinde çay üretimi başlıca geçim kaynağı olduğu için balıkçılıkla yeterince ilgilenilmemektedir.
Balıkçılık, küçük tekneler ve geleneksel yöntemlerle yapıldığı için verim düşüktür.
Kıyı balıkçılığında en çok avlanan türler hamsi, istavrit, kefal, palamut, barbunya, zargana ve kalkandır.
İldeki akarsularda alabalık, kayabalığı, inci kefali gibi türler avlanmaktadır. (s. 34)

Rize dağlarının etekleri sık bitki örtüsü ve ormanlarla kaplıdır. Ormanları oluşturan ağaç türleri ladin, köknar, sarıçam ve kayındır.
Rize ormanlarının ağaç serveti ve artım değerleri ülke ortalamasının çok altındadır. Bunun nedeni ise alanın sarp ve engebeli olmasıdır. Yaşlanmış ağaçlar, arazi koşulları nedeniyle kesilip değerlendirilememekte, genç ağaçların güneşten ve besin maddelerinden yararlanmalarını önlemektedirler. (s. 35)

Sanayi
Rize’de sanayi tarıma dayalıdır ve fazla gelişmemiştir. Çay işletme sanayinin yanı sıra dokumacılık, orman ürünleri ve gıda alanında küçük sanayi işletmeleri vardır. Çayın önem kazanmasından sonra diğer sanayi kolları gerilemiştir. (s. 36)

Çay tarımından sağlanan sermaye birikimi sanayiden çok ticaret ve inşaat dallarında kullanılmıştır.

Madencilik
İlde zaman zaman işletilmiş olan manganez yatakları ile pirit, çinko, kurşun damarları ve daha çok taşa toprağa dayalı sanayinin hammaddesi olan madenler vardır.
Çayeli ilçesinde büyük bir bakır rezervi tespit edilmiştir. (s. 38)

MTA’nın araştırmalarına göre porselen ve fayans yapımına en elverişli kaolin Rize’dedir.
Çayeli’nin 1,5 mil açığında deniz dibinde petrol bulunduğu tespit edilmiştir. (s. 39)

İlin en önemli karayolu bağlantısı Karadeniz kıyı yoludur.
Rize-İspir yolu, ilin tek güney bağlantısıdır. (s. 40)

Eğitim - Kültür
İnsan davranışının büyük bölümü öğrenilmiş davranışlardır. Eskilerden, başkalarından aldığımız bilgi ve görgülere kendimizinkileri katarak bizden sonraki nesillere öğretiriz. Öğrenilen bu bilgi, toplumun kültürünü ortaya koyar. (s. 45)

Rize insanı açık sözlü, hareketli ve ani düşünceleriyle, doğruluğu ve dostlarına karşı sadakati ile milli kültürümüzde yerini almıştır.
Ancak çay ürününün hızlı bir gelişme ile sağladığı büyük ekonomik imkânlar bölge insanının tavır ve davranışlarında bir değişikliğin meydana gelmesine neden olmuştur. Bazı yöre adetleri unutulmaya yüz tutmuştur.

Çaycılık ve gurbetçilikle biçimlenen kıyı hayatından Çayeli ve Pazar ilçeleri farklılık gösterir. Bu ilçelerin köylerinde yaylacılık geleneği vardır. İç kısımlarda kalan ilçelerde ise tarla tarımı ve hayvancılık yapılmaktadır.
Çaycılığın gelişmesi (…) şehirleşme sürecini hızlandırmıştır.
Engebeli arazi nedeniyle köylerde evler çok dağınık olarak serpilmiştir.
Eskiden köy hayatında önemli bir yeri olan imece (evratluk) halkın ekonomik gücü arttıkça önemini yitirmekte ve tarihe karışmaktadır.

Giyim Kuşam
Rize bezi ve keten dokumalar yöreye hastır. Ak ipek veya poplinden yapılan içlik gömleklerin yakası omuzdan yana çekilmektedir. 20. yüzyıl başlarında bu yaka biçimi değişmiş ve önden yakalı gömlekler yaygınlaşmıştır. Karadeniz’e has olan gömlekle yeleğin bir arada kullanılması Rize’de de görülür.
Bazı kesimlerde cepken yaygındır. Bele pamuklu kumaş sarılır. Bu kuşak, ağ kısmı bol, paçaları dar olan zıpkayı bele tutturmaya yarar. İlin değişik yerlerinde zıpka, kösüklü, kaytanlı gibi adlarla anılır. Zangal denilen kıl çorap, fortlu çizme ilin geleneksel giysileridir. Altı ince köseleden çizmelere sabuk denir. (s. 46)
Kadın giyiminde çarşaf kalktıktan sonra bunun yerini atkı ve peştamal almıştır. Rize geleneksel kadın giyiminde, ham ve has takım olmak üzere iki tür giyim vardır. Günlük kullanılan ham takım pamukludan, özel günlerde giyilen has takım ipeklidendir.

Evlenme
Rize’de evlenme daha çok görücü usulüne dayanır.
Rize’de özellikle köylerde akraba evliliği de yaygındır.
Evlenme çağındaki erkek istediği kızı doğrudan veya bir aracı vasıtasıyla anasına bildirir. Kız tarafına eve gelineceği haber verilir. İki tarafın büyükleri kız evinde toplanırlar. Bu görüşmede kız ve erkek babası konuşmaz. Erkek tarafından vekil dileklerini açar. Kız tarafı teklifi uygun görürse, takı, kıyafet ve çeyiz üzerine konuşur. Misafirlere sofra kurulur. Yemek duasında evliliğin hayırlı olması temenni edilir. Yemek ve dua söz kesme anlamına gelir. Yemekten sonra silah atılarak damat adayına müjde verilir.
Nişan töreni pek görülmez.
Söz kesiminden kısa bir süre sonra giysi ve takımlar için çarşıya çıkılır. Genel olarak yatak odası takımını kız tarafı, düğün giderlerini erkek tarafı karşılar. Güvey evi tarafından hazırlanan sandık, düğün evinin haftasında kız evine gönderilir. Sandığın içinde gelin tacı, beşibirlik, bilezik, yüzük ve benzeri takılar, giysiler, terlik, papuç, gelinin yakınları için bohçalar bulunur.
Davetiyeler gönderilerek düğün günü yakınlara duyurulur.
Bu davette lokum adı verilen kurabiye gönderilmesi yöreye has bir gelenektir.
Düğünden önceki akşam kız evinde kına gecesi yapılır. Düğün alayı sabah erken saatlerde yola çıkar. Yol boyunca, kemençe, tulum ve zurna çalınır. Silahlar atılır. Kız evinde yemekler hazırlanır. Gelen düğün alayı karşılanır. Gelin alınacağı zaman kapıda tulumla, gelin çıkarma havası, yola çıkıldığında da yol havası çalınır.
Düğün alayı gelini alıp döndüğünde gelin inmeden güvey çağrılır. Tulum eşliğinde gelinin başı üstünden para ve çerez serpilir. Oyunlar oynanır, horon tutulur. Atma türküler söylenir. Akşam namazından sonra gelin ve damadın vekilleri ve iki şahitle birlikte dini nikâh kıyılır. Düğünden üç gün sonra gelin, damat ve yakınları kız evine yemeğe çağrılır. Bu davetten sonra erkek evi de kız tarafını davet eder. (s. 47)

Yemekler
Yörenin en karakteristik yemeği muhlama ve tavalidir.

Rize’de ağıta “sayı” denir. Eski Türklerde buna “sagu” denirdi.

Yörenin meşhur türküleri:
Bir Türkü Diyeceğim
Kiremite Su Düştü
Ayağına Yemeni
Hey Rizeli
Ha Buranın Ekini
Yenge Kız Şişmanoğlu
Kerez Çiçek Açıyor
Çayeli’nden Öteye
Ufacak Bucağından
Annen Kurdu Sofrayı
Neren Ağrır Neren
Pazar Destanı
Hava Yağıyor (s. 49)

Rize’de maniye “türki” denir. (s. 50)

Mani atışmalarına yörede atma türki, kesme türki, karşıberi denir. (s. 51)

Atasözleri
Eşek, eşeğin gerdanını yalar

Deyimler
Aldı beni yürekten: sonucundan kaygı duyulan
Bacak germek: Bir işin olmaması için inat etmek
Demonu yerinde olmak: İşleri yolunda olmak
Dudaklarından kan patlamak: Çok sıkıntı çekmek
Fesi kızarmak: Çok utanmak (s. 52)

Bilmece
Bir beyaz sarayda
Oturur sarı gelin (elma kurdu) (s. 53)

Efsane
(Rize’nin ismi ile ilgili efsane)
Yıllar önce yörede güzelliği, zenginliği ve yardımseverliğiyle halkın sevgisini kazanmış bir kadın yaşamaktadır. Raziye ya da Roza adlı bu kadın bir gün sevgilisi Ali Reis’i Karadeniz dalgaları arasında yitirir. O günden sonra yamaçtaki ormana yaptırdığı bir köşkte yalnız yaşamaya başlar. Gözleri Ali Reis’in yolunu gözlemektedir. Acılarını türkülere döker. Köylüler de onun bu türküleri ile yasa bürünür. Bir gün Raziye görünmez, türküleri duyulmaz olur. Köylüler köşke koşar fakat bir türlü Raziye’yi bulamaz. Sadece, “bütün varımı yoğumu yoksullara dağıtın, gelip buraya ev bark kurun, beni de aranızda yaşatın” yazılı notu bulurlar.
Kısa sürede köşkün çevresinde bir kent kurulur, adına da Raziye ya da Roza denir. Bu ad zamanla Rize’ye dönüşür. Rize’nin ardı arkası kesilmeyen yağmurları Raziye’nin gözyaşlarıdır.

---
Özgül Yayınları

Isparta (1982)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder