Hemşin
Kültürel Kimliğinin Müziksel Dinamikleri
Birinci bölümde Hemşinlilerin geçmişle
kurdukları tarihsel bağların anlaşılması ve onların “geleneklerini icat”
edişleri sırasında faydalandıkları tarihsel gereçlerin anlaşılmasına
çalışılmıştır.
İkinci bölümde (…) kültürel kimliğin birlik
ve farklılık diyalektiği içerisinde inşa edilme süreçleri (tartışılıyor).
Çalışmanın üçüncü ve dördüncü bölümleri alan
çalışmasına dayalı olarak iki bölge üzerinde odaklanmıştır. ‘Yuvada’ ve
‘gurbette’
1. BÖLÜM
(Çamlıhemşin) Bölgenin yüksek kesimlerinde
hala hayvancılık ve bununla bağlantılı yaylacılık faaliyetleri görülse de,
bölgede hayvancılık sektörü yerini hızlı bir şekilde turizm sektörüne
bırakmaktadır. (s. 6)
Hemşin tarihini ele almak için en anlamlı görünen
başlangıç tarihi 8. yüzyılın son çeyreği gibi görünmektedir (çünkü ancak bu dönem başlangıç kabul edilir
ve öncesi (hatta sonrası!) yok sayılırsa, bölge tarihiyle Ermeniler
ilişkilendirilebilir). (s. 10)
“789-790 yıllarında Araplar tarafından uygulanan
ağır vergilerden kaçmak için 12,000 kişi ve aileleri hükümdarları Shapuh Amatuni
ve oğlu Hamam önderliğinde anayurtları Aragatsotn bölgesinden ayrıldılar ve
kuzeybatı Ermenistan’a, Karadeniz bölgesinin Bizans egemenliği altındaki bölgesine
sığındılar. (s. 13-14)
93 harbi
Bölgedeki Müslüman ve Hıristiyan nüfusu benzer
şekillerde etkileyen bu savaşların Hemşinliler için diğer adı gurbet olmuştur. Birbirine
zıt yönlerde batının Sakarya, Adapazarı Bolu gibi kentlerine doğru yapılan gurbet
yolculuğunun, bir de Rusya üzerine doğru yapılan versiyonu vardır. Günümüzde
özellikle büyük kentlerdeki pastacılık faaliyetinin kaynağını işte bu Rusya’ya
doğru yapılan gurbet yolculuğu sonunda elde edilen pastacılık mesleği oluşturmaktadır.
İzmir’de Sevinç, Lozan, Flamingo ve Şortan gibi pastanelerin sahipleri Hemşinli
ailelerdir.
Doğudaki Hopa Hemşinlileriyle (Homsetsi),
batıdaki Hemşinlilerin (Baş Hemşin) arasında gerçekleştiği düşünülen tarihsel
kırılma için yukarıda anlatılan 1900’lü yıllardaki bu tarihsel etmenler gerekçe
gösterilmektedir. (s. 17)
2. BÖLÜM
…kimlik, öncelikle bir bilinç ve farkındalık durumudur.
(s. 23)
…otantisite “genel olarak geçmişle
ilişkilidir ve geçmişteki bir şeyin aslına uygunluğuna ilişkin bir iddiadır.
Durkheim’ın endüstriyalizm Weber’in
bürokratik biçimde örgütlenmiş rasyonalleşme ve pek tabi ki Marx’ın kapitalizm
olarak tanımladıkları süreç, modernliğin önemli bileşenleri olarak karşımızda
duruyorlar. (s. 25)
Giddens, modernliğin yukarıdaki
bileşenlerinin gerçekleşebilmesi için üç temel kaynak belirler “…zaman ve
uzamın ayrılması.
Yerinden çıkarma düzeneklerinin gelişimi.
Bilginin düşünümsel temellükü (endüstrinin ürettiği şeyi satabilmesi için
bunu ihtiyaç haline dönüştürmesi gerekir, ihtiyaç üretimi için geleneksel
yaşamın ortadan kaldırılması gerekir). (s. 26)
3.BÖLÜM
Karadenizlilik ile ilgili en yaygın stereotip
Karadenizlilerin Laz olduğuna ilişkin olandır. (s. 23)
(Türkiye’de
yaygın olarak görülen kültür İslam’dır (çoğu yerde pratikte görüntüden ibaret
olsa da), ve de hâlâ güçlüdür, buna karşın belli kesimler kendilerini farklı
şekilde tanımlamak suretiyle İslam’a karşı olan mesafelerini ortaya koyarlar,
kişiye kimliği/hüviyeti sorulduğunda verdiği cevabın hülasası budur, hal
böyleyken sürekli eşelenen; alt kimlik - üst kimlik, etnisite, kültürel
çeşitlilik, öteki / ötekileştirmeler vs. tüm bunlar ortak hedefi İslam
olan çabalardır).
…etnik bir grup olan Hemşinliler kendilerine
Hemşinli demektedirler. En yakın komşuları Lazlar tarafından Hemşinli olarak
tanınmaktadırlar ve Hemşinliliklerini sergiledikleri sayısız kültürel pratiğe sahiptirler.
(s. 31)
Müziğin toplumsal sınırları simgelediği
düşüncesi müziğe antropolojik yaklaşım için oldukça açık bir çıkış noktası gibi
görünüyor… (s. 34)
Hemşinli-Laz karşıtlığı söz konusu
olmadığında bu kez Hemşin toplumu içinde iç içe mikro kimlik karşıtlıkları
(örneğin Halalı, Sırtlı, Tecinalı gibi) başat hale gelir ki, aralarında hayli
ciddi rekabet örnekleri gözlemlenebilmektedir.
Türkiye’de belki de içerisinde en çok farklılık
dinamiği barındıran kültürel atmosfer olan Çamlıhemşin’de Hemşinlilik, bu farklılıklarını
diğer pek çok kültürel gösterenin yanında daha çok horon icrasında sergilemektedir.
(s. 35-36)
Horon icrası kendi içerisinde tulumcu,
horoncu, oyuncu, değnekçi ve hatta horonu izleyenlerin(audience) aktif
katılımıyla gerçekleşen bir performanstır. Bu öğelerden birisinin olmaması
durumunda icranın estetik zevkinde bir azalma meydana gelir.
Horon performansının kuşkusuz en önemli
aktörü horoncudur. (s. 38)
…tulumcuya verdiği talimatlarla da oynanacak
horonun türünü belirler… (s. 39)
Kadınlar Tulumsuz horon oynamalarına rağmen
müziksiz değillerdir. Özellikle türkü kaidelerini söyleyerek yani horonların
fora bölümlerinde söylenen kimi zaman atma kimi zaman da tekrara dayalı
sözlerle horon oynamaktadırlar. Kuşkusuz bu çok severek yaptıkları bir şey
değildir. (s. 43)
(Bülent Bekar) Dilliklerin içine yerleştirildiği
malzeme olarak kamış yerine metal boru kullanan Bekar, bu yolla bütün
tulumcular için en önemli husus olan entonasyon problemlerini en aza indirger.
Ürettiği tulumlardan neredeyse homojen bir malzeme olan metal borular kullanması
sebebiyle aynı perdeli (unison) sesler elde eder. (s. 54)
4.BÖLÜM
Türkiye’nin en çok dış göç veren bölgesi olan
Çamlıhemşin kışın adeta boşalmaktadır. (s. 59)
Horon bağlamında gurbetin başlıca ayırıcı
unsuru icranın daha çok izleyenlerin göz zevkini baz almasıdır. Kentsel
ortamlarda horonların izler kitlesi halka şeklindeki horonların ortasına
sandalyelerini atıp oturmazlar. Bunun yerine oturdukları yerden icracıların
kendilerine dönük bir şekil almasını isterler. (s. 63)
Sonuç
…kendimize ilişkin deneyimlerimizin görünürlük
kazanması için kültürel pratiklere ihtiyaç duyarız. Bu anlamıyla kültürel kimliğin
inşası dinamik bir yeniden üretim süreci olarak işleyen kültürel performanslarla
görünürlük kazanır. (s. 65)
Mutlu, Kubilay. Hemşin Kültürel Kimliğinin Müziksel Dinamikleri. Dokuz Eylül
Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir
2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder