20 Şubat 2013 Çarşamba

Kant, Schopenhauer, Heidegger - Düşüncenin Çağrısı


Kant, Schopenhauer, Heidegger  - Düşüncenin Çağrısı

Düşünmenin tek derdi hakikattir. (s. 17)

Schopenhauer – Kendi Kendine Düşünmesini Öğrenmek

…bir insan, ancak dört bir taraftan topladığı bilgiyi bir araya getirip bildiği şeyleri, bir doğruyu diğeriyle karşılaştırarak bir araya getirdiği zaman ona tamamen hâkim olur ve onu kendi gücüne – melekesine dönüştürür. (s. 27)

Okumak bir kimsenin kendi düşüncelerinin yerine bir ikameden başka bir şey değildir. Bir insan böylelikle düşüncelerinin dizginini, çekmesi için başkalarının eline verir. (s. 29)

Okumak kişinin kendi kafası yerine başka birisinin kafasıyla düşünmesidir. (s. 32)

Düşünceler de insanlar gibidir; onları canımız istediği zaman çağıramayız, teşrif edip gelinceye kadar onları beklememiz gerekir. (s. 34)

Hakiki değere sahip olan tek şey bir insanın doğrudan kendi kendisine düşündüğüdür. (s. 39)

Eğer bu dünya gerçekten düşünen insanlarla dolu olsaydı, her türden gürültü bu denli evrensel biçimde tahammül görmezdi. (s. 43)

Heidegger – Düşünmek Ne Demektir

…düşünüyorken düşünmenin ne demek olduğunu öğrenmeye başlarız.
Akıl, ratio, düşünmeyle açılır. (s. 47)

Üzerine düşünülecek ne ise ona kulak kesilerek düşünmeyi öğreniriz. (s. 48)

En çok düşünce uyandıran henüz düşünmediğimizdir. (s. 49)

Bilhassa biz bugünün insanları, ancak (öğrendiklerimizi) aynı zamanda ve daima unutursak öğrenebiliriz. (s. 54)

Mitos demek söyleyen sözcük demektir. Grekler için söylemek, açık ve yalın hale getirmek ve görünmesine izin vermektir.
Λόγος da aynısını söyler; μύτηος ve λόγος mevcut felsefe tarihçilerinin iddia ettikleri gibi felsefece karşı karşıya getirilmiş değildir; tersine erken dönem Grek düşünürleri (Parmenides, fragman VIII) μύτηος ve λόγος’u kesinlikle aynı anlamda kullanırlardı.
Modern akılcılığın Platon’dan beri benimsediği önyargıyla μύτηος’un λόγος tarafından ortadan kaldırıldığını düşünürler. Fakat dini olan hiçbir şey hiçbir zaman logosa özgü olan tarafından yok edilmemiştir; o ancak tanrının geri çekilmesiyle yok olmuştur. (s. 57)

Hafıza her yerde her şeyden önce düşünülmeyi talep edenin üzerine düşüncenin toplanmasıdır. Hafıza, hatırlamanın toplanmasıdır. (s. 58)

Öğrenmek demek, yaptığımız her şeyin bizi özsel olarak çağıran neyse ona cevap vermesini sağlamaktır. (s. 63)

Sokrates
Batı’nın en saf düşünürüdür. Bunun için bir şey yazmamıştır. Çünkü düşünce doluluğunu yazıya dökmeye başlayan birisi kaçınılmaz olarak kendileri için çok güçlü olan çekimden (cereyandan) sığınak aramak için koşup duran insanlara benzer. (s. 67)

Heidegger – Düşünmeye Çağıran Nedir?

“Düşünmek ne demektir” ilk olarak ve öncelikle şunu söyler: “düşünme” dediğimiz nedir.
İkinci olarak,
Geleneksel öğreti bizim düşünme adını verdiğimiz şeyi nasıl anlar ve tanımlar. (s. 69)

Üçüncü olarak
Tam hakkıyla düşünebiliyor olmamız için ihtiyaç duyduğumuz (ön koşullar) nelerdir?
Son olarak
Bizi düşünmeye çağıran / emreden nedir? (s. 70)

İçerisinde hakiki anlamda barınılan dilin ve onun alışıldık sözcüklerinin yeri alelade (basmakalıp) tabirler tarafından gasp edilir. Basmakalıp konuşma yaygın konuşma haline gelir. Onunla her yerde karşılaşırız.
…onu yegâne standart olarak kabul ederiz. Dilin eski alışılmış, asli konuşmasına yerleşmek için bu müştereklikten (basmakalıplıktan) ayrılan her şey derhal standarda bir saldırı olarak değerlendirilir. Boş ve saçma bir heves olarak damgalanır. (s. 77)

Kant – Kişinin Düşünerek Yönünü Tayin Etmesi Ne Anlama Gelir
(çok sıkıcıdır bu)

Schopenhauer – Düşünmenin Gereksindiği: Sükûnet

Eğer büyük bir elmas küçük küçük parçalar halinde kesilse, derhal bütün olarak sahip olduğu değeri kaybeder; yahut bir ordu birliklere parçalansa veya bölünse bütün gücünü kaybeder. (s. 107)


Çeviren ve Hazırlayan: Ahmet Aydoğan
Say Yayınları, 2008



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder