22 Ocak 2014 Çarşamba

Cecile Morrisson – Haçlılar

Cecile Morrisson – Haçlılar

Croisade / Haçlı Seferi

Doğuluların gözünde, aslında uzun süre Franklar tarafından yürütülmüş savaşlar olarak kalmıştır.
…hacı olan Franklar, kendilerini (crucesignati) “İsa’nın askerleri” olarak görürler.
Biz burada (Haçlı Seferi sözcüğüyle) İsa’nın Kudüs’teki Kutsal Kabri kurtarmayı amaç edinen papa tarafından kararlaştırılmış askeri bir hac ziyaretini kastedeceğiz. (s. 7-8)

(seferlerin nedenleri) Öncelikle 11. yüzyılın sonundaki toplumsal ve ekonomik koşullara dikkat edilmeli (nüfus artışı, toprak sıkıntısı/yokluğu, para ekonomisi ve mübadelenin artışı vs.). İtalyanların Akdeniz’e yayılmaya başlamaları. Kısmen topraksız soylular ve maddi – manevi daha iyi bir yaşam arayışındaki yoksullar.
Türkler tarafından ezildikleri sanılan Doğu Hıristiyanlarına yardım götürme düşüncesi… (s. 10-11)

Yolculuğun zorlukları, artık haccın tinselliğinin bir parçasıdır.
İsa’nın çilesine ortak olma düşüncesi…

Halife El Hâkim tarafından emredilmiş ve Kutsal Kabrin yıkılmasıyla (1009) sonuçlanmış olan zulüm… Hıristiyan dünyasını etkilemiş.
Uğursuz olayın sorumlusu olarak görülen birkaç Yahudi cemaatinin katliamına tepki gösterir. (s. 12-13)

…kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek…
Silahlara başvurmayı yasaklayan ilkel Hıristiyan geleneğinin aksine
Aziz Paulus’un öğretisine bağlı olan Aziz Augustinus, tinsel silahların ikna edemediği sapkınlarla savaşmanın zorunluluğunu kabul etmek zorunda kalmış ve savunma amaçlı savaşın yasallığını kabul etmişti. (s. 15)

Bizans bilimi Batılılara göre kurnazlıktır.
15. yüzyılın bazı Hıristiyanları, Muhammed’i tensel zevklerin kölesi olmuş bir yalancı peygamber olarak betimleyip, İslamiyet’i kıyamet terimleriyle yorumlarlar; İslam dininin Yunanlılar ve Franklar üzerindeki egemenliğini ve zaferini de, tanrısal bir ceza ve bir kıyamet alameti olarak görürler. (s. 17)

Bizans İmparatorluğu 11. yüzyıldan itibaren Batıdan paralı asker toplama deneyimi edindi. (s. 21)

1085 yılına kadar Bizans şehri olan Antiokeia’nın kuşatılması, I. Haçlı Seferinin seyrinde önemli bir dönüm noktasıdır. Haçlıların ilk toprak tutkuları o zaman açığa çıkar ve Bizans’la olan ilişkileri tamamen bozulur. (s. 32)

Haçlı Seferlerinin ilk başarısı 16. yüzyılın sonunda Yakındoğu’nun bölünmüş olmasıyla açıklanır. (s. 34)

I. Haçlı Seferi / 1099-1125
15 Temmuz 1099’da Haçlılar Kudüs’ü alır.
Öyle bir katliam yapıldı ki, bizimkiler, ayak bileklerine kadar kanların içinde yürüyorlardı.

…dinsel bir coşku içinde dürtülerin serbest bırakılmasının sonu böyle bir katliama varır.
Kudüs’ün kaybı, İslamiyet için Hıristiyan hoşgörüsüzlüğün simgesi olacaktır. (s. 37-38)

Franklar bazı yerel gurupların işbirliğiyle, Halep ya da Şam’ı pek çok kez ele geçirmeye çalışırken, yayılmaları ve bazı şiddet eylemleri, Müslüman Doğunun merkezini Batıya kaydıran askeri ve siyasi bir ayaklanmaya yol açar. (s. 44)

Haçlıların Bizans ordusunun da yardımıyla Dimyat üzerine saldırılarını püskürten Selahaddin, son Fatımi Halifesi Adit’in vezirliğine atanır, onun ölümünden sonra da, Nureddin’in komutanı olarak Fatımi egemenliğine son verip, Mısır’a Sünni geleneğini getirir (1169). (s. 49)

Kudüs Kralı 4. Boudoin’in hastalığı ve ortaya çıkan miras sorunu yönetici sınıfı iki cepheye böler, bu sırada Selahaddin, 1185 yılında Halep ve Musul’un denetimini ele geçirir.

Renaud de Chatillon 1187’de Şam’a giden bir kervanı soyar. Selahaddin’le yapılan barış akdi bozulmuş olur ve savaş ilan edilir.

Gui de Lusignan, kuşatılmış olan Taberiye’yi savunmak için ordusunu Celile Yaylasına sürer. Selahaddin, Frank ordusunu Hattin’de perişan eder. (s. 52)

2 Ekim 1187’de Franklar Kudüs’ü tamamen boşaltırlar.

Kudüs’ün alınmasından sonra Haçlı Seferlerinin anlamı ya da en azından içeriği değişir.
Gerçeklik Haçlı Seferlerini ele geçirir.
(Haçlı Seferi bir kavram olarak ülke içi siyasette etkili biçimde kullanılmaya başlanır. Asker toplamak ve iktidarın tehdit olarak algıladığı unsurları ortadan kaldırmak üzere Haçlı Seferleri sırasında ortaya atılan söylevler kullanılır. Bütün bu siyasi manevralar, Haçlı ruhunun zayıflamasına neden olur diyor bu kitap)

14. yüzyılın sonundan itibaren Haçlı Seferleri, artık Doğu Hıristiyanlarının bir kurtuluş savaşı olarak değil, Türkler tarafından tehdit edilen Avrupa Hıristiyanlarının savunma savaşı olarak görülür. (s. 88)

II. Haçlı Seferi’nden sonra, her başarısızlıkta, kamuoyu bunun suçunu, doğal olarak soyluların günahlarına yükler.
Neuilly Katolik Papazı Foulques,
Yoksullara vaaz verir ve paranın ele geçirdiği bir toplumun iki kötü alışkanlığını kınar: tefecilik ve sefahat. (s. 123)

Les Croisades
Türkçeleştiren: Nermin Acar
Dost Kitabevi

Temmuz 2005, Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder