6 Kasım 2020 Cuma

Roald Dahl - Matilda

Seslendirilmiş şekli şu linkte: https://www.youtube.com/watch?v=b0-CY3QgfNg&list=PLBCjrAT-FHTqjcFDGadjDw6G8wn4RsPek




Roald Dahl - Matilda

Kitap Kurdu

Anneler ve babalar ilginçtir. Kendi çocukları akla gelebilecek en berbat kişi olsa bile, onun harika biri olduğuna inanırlar.

Dünya böyledir.

 

Ara sıra, bunun tam tersine davranan, çocuklarına hiç ilgi göstermeyen ana-babalarla da karşılaşılır. Tabii ki bunlar, çocuklarına tapanlardan çok daha kötüdür. Bay ve Bayan Wormwood, böyle bir ana-babaydı. Michael adında bir oğulları ve Matilda adında bir kızları vardı ve ana-baba özellikle Matilda'yı bir kabuk gibi görüyorlardı.

 

Matilda üç yaşına geldiğinde, evde sağda solda duran gazeteleri ve dergileri inceleyerek, okumayı kendi kendine öğrendi.

 

Babasının ona kitap almayı reddettiği günün öğleden sonrasında, Matilda kendi başına köyün kitaplığına doğru yürüdü.

 

Kendi küçük yatak odası bir okuma odasına dönüşmüştü


 

Bay Wormwood: Büyük Otomobil Komisyoncusu

"Kimse dürüstlükle zengin olmaz," dedi baba.

"Müşteriler aldatmaya yarar."

Bay Wormwood küçük, sıçan suratlı biriydi.

 

Şapka ve Süper Yapışkan

Matilda, yapışkanı özenle şapkanın iç kenarına sürdü.

O akşam eve döndüğünde şapkayı hâlâ kafasından çıkaramamıştı.

 

Hayalet

Süper yapışkan hikâyesinden sonra Wormwood'ların evinde bir hafta kadar sükûnet hüküm sürdü.

 

Birden, ürkütücü bir hareketle kitabın sayfalarını yırtmaya ve onları avuç avuç çöp sepetine atmaya başladı.

Matilda dehşetten donakalmıştı.

 

Saldırıya uğradığınızda, yapılacak en akıllıca iş, Napolyon'un vaktiyle söylemiş olduğu gibi, karşı saldırıya geçmektir. Matilda'nın son derece ince zekâsı, zehir saçan babaya uygun yeni bir cezayı saptamak için çalışmaya başlamıştı.

 

Aritmetik

Matilda, ana-babasının iyi, sevecen, anlayışlı, dürüst ve zeki insanlar olmasını o kadar çok isterdi ki. Ancak, ana-babanın bu özelliklerden hiçbirini taşımadıkları bir gerçekti

 

Platin Saçlı Adam

Bay Wormwood saçlarını parlak ve canlı tutar umuduyla her sabah Menekşe Yağı Saç Toniği adlı bir losyonla bol bol ovuşturuyordu.

 

Matilda sabah saatlerindeki banyo mahremiyetinden yararlanarak, babasının Menekşe Yağı'nın kapağını açtı, içindeki maddenin dörtte üçünü tuvalete boşalttı. Sonra şişeyi annesinin Platin Sarı, Saç Boyası, Extra Güçlü'süyle ağzına kadar doldurdu.

 

"Sen...sen ...sen ... saçlarını boyamışsın!" diye tiz bir sesle bağırdı anne

 

Bayan Honey

Matilda okula başlamakta biraz geç kalmıştı.

Okula başladığında beş buçuk yaşındaydı.

Köyün okulu, Crunchem Hall İlkokulu adlı soğuk bir tuğla binaydı.

Bu kurumun başöğretmeni, patronu, başkomutanı Bayan Trunchbull adlı orta yaşlı korkunç bir kadındı.

Öğretmenlerinin adı Bayan Honey'di

 

Matilda. "Çocuklar yetişkinler kadar ciddi değillerdir ve gülmeye bayılırlar."

Bayan Honey bu minnacık kızın bilgeliği karşısında şaşkına dönmüştü.

 

Trunchbull

Bir zamanlar ünlü bir sporcuymuş, adaleleri şimdi bile açıkça seçilebiliyordu.

Onu gören biri, demir çubukları eğebilecek ya da telefon direklerini yerinden sökebilecek kadar güçlü bir kişi olduğu duygusuna kapılabilirdi. Yüzünde bir güzellik ya da bir neşe belirtisinden eser yoktu.

 

Bütün çocuklar, yetenekleri ne olursa olsun, kendi yaş grupları içinde kalacaklar.

 


Ana-Babalar

"Seni ilerde çok daha ileri bir sınıfa alacağımıza eminim," dedi Bayan Honey, "fakat başöğretmen senin şimdilik olduğun yerde kalmanı istiyor."

 

Bayan Honey, dokuzdan kısa süre sonra evinden çıkarak Wormwood'ların evine yürüdü.

“…Birkaç dakikalığına içeri girip sizinle Matilda hakkında konuşabilir miyim?"

"Tam da en sevdiğimiz programın ortasındayız," dedi Bay Wormwood. "Çok uygunsuz bir zaman. Bakın, neden daha sonra gelmiyorsunuz?"

 

Çekiç Atmak

Matilda'nın en hoş yanı / Parlak zekâsını dışa vuran herhangi bir belirti yoktu ve asla gösteriş yapmazdı.

 

(Hortensia anlatıyor Tranchbull’la ilgili pek çok şey)

Bayan Tranchbull'un özel yatak odasında Tabutluk denen bir dolabın olduğundan haberiniz vardır herhalde.

 

Trunchbull'un bir zamanlar İngiltere Olimpiyat takımında çekiç atmış olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız.

Trunchbull kolunu formda tutabilmek için çevresindeki her şeyi fırlatıp atabilir, özellikle çocukları."

 

Trunchbull'un hayatta tahammül edemediği bir tek şey varsa, o da örgülü saçlardır,

 

Bruce Bogtrotter ve Pasta

Bruce Bogtrotter!" diye birden havladı Trunchbull.

 

Dün sabah, teneffüs sırasında bir yılan gibi mutfağa süzüldün ve çay tepsimdeki çikolatalı pastamdan bir dilim çaldın.

 

Lavender

Bayan Honey. "Ders başlamadan önce mutfağa gidip bir sürahi bulmak, sürahiyi doldurmak ve bunu temiz, boş bir su bardağıyla masanın üzerine koymak, senin görevin olacak."

 

O akşam Lavender bir su kertenkelesi yakalamayı kafasına koymuş…

 

Haftalık Sınav

"Bayan nunchbull, bırakın onu, lütfen," diye yalvardı Bayan Honey. "Ona zarar verebilirsiniz, gerçekten! Kulaklarını koparabilirsiniz!"

"Kulaklar asla kopmaz!" diye bağırdı Trunchbull

 

İlk Mucize

…su kertenkelesi de bardağın içine şap diye düşüverdi.

"Sen yaptın!" diye kükredi Trunchbull.

"Size ben yapmadım diyorum!" diye çığlık attı Matilda.

 

Matilda'nın gözleri de bardağın üzerinde kalakalmıştı. Ve şimdi, olağanüstü ve garip bir duygu Matilda'yı yavaş yavaş sarmaya başladı.

"Devir onu!" diye fısıldadı Matilda.

 

İkinci Mucize

"Başıma çok garip bir şey geldi, Bayan Honey."

 

"Gözlerimle yaptım," dedi Matilda. "Gözlerimi bardağa dikmiştim ve devrilmesini istiyordum, sonra gözlerim iyice ısındı, bir tuhaf oldu ve içlerinden bir tür güç fışkırdı, bardak da devriliverdi."

 

"Tekrar yapabilir misin?" diye sordu.

"Bilmiyorum," dedi Matilda, "ama sanırım yapabilirim."

 

Bayan Honey'in Kulübesi

"Siz yoksul musunuz, Bayan Honey?"

"Evet," dedi Bayan Honey.

 

Bayan Honey'in Hikâyesi

"size okulda çok az mı para veriyorlar?"

Bayan Honey birden başını kaldırıp baktı. "Çok kötü sayılmaz," dedi. "Ötekilerle yaklaşık aynı parayı alıyorum."

"Bu kadar feci bir yoksulluk çektiğinize göre, yine de çok az olmalı," dedi Matilda.

 

"Yirmi üç yaşındayım," dedi Bayan Honey, "doğduğumda babam bu köyde doktordu. Güzel, hayli büyük, kırmızı tuğladan bir evimiz vardı…

İki yaşındayken annem öldü.

(Teyzesi bakıcı olarak eve geldi)

Ben beş yaşındayken, babam aniden öldü. Böylece teyzemle baş başa yaşamak zorunda kaldım. Benim yasal velim oldu,

"Onu teyzenin öldürdüğünü ve intihar süsü verdiğini düşünüyorsunuz."

 

"Babamın vasiyeti bulunamadı," dedi Bayan Honey. "Anlaşılan, biri onu yok etmiş."

 

(Teyze: Bayan Trunchbull)

 

İsimler

"Korkmanıza şaşmamak gerek öyleyse," diye bağırdı Matilda. "Geçen gün küçük bir kızı örgülerinden yakalayıp, bahçe duvarından dışarı fırlattığını gözlerimizle gördük.

 

"Evde, Bayan Trunchbull babanıza ne derdi?"

"Magnus dediğinden eminim," dedi Bayan Honey. "Adı buydu çünkü."

"Peki babanız Bayan Trunchbull'a ne derdi?"

"Adı Agatha'dır,"

 

"Babanız ve Bayan Trunchbull evde size ne derlerdi?"

"Jenny derlerdi," dedi Bayan Honey.

 

İdman

Matilda evi, her zamanki gibi boş buldu.

Şimdi sıra idman yapmaya geldi,

 

…Bir cismi itme gücüm varsa, mutlaka kaldırma gücüm de olmalı.

 

Üçüncü Mucize

"Üçlü çarpım tablosunu tersten ezbere söyle!" diye havladı Trunchbull.

"Tersten mi?" diye kekeledi Wilfred. "Ama tersten öğrenmedim ki."

"İşte buyrun bakalım!" diye çığlığı kopardı Trunchbull, zafer kazanmış bir edayla.

 

"Tebeşir! Tebeşir! Tebeşire bakın! Kendi başına hareket ediyor!"

 

"Bayan Trunchbull düştü! Bayan Trunchbull yerde!"

 

Yeni Bir Ev

Bayan Honey ikinci günün sabahı, yerel bir avukattan taahhütlü bir mektup aldı. Avukat, babası merhum Dr. Honey'in son isteğinin ve vasiyetinin bir anda ve esrarlı bir biçimde ortaya çıktığını bildiriyordu. Bu belgeye göre, Bayan Honey, babasının ölümünden beri köyün ucundaki, Kırmızı Ev olarak bilinen ve kısa süre öncesine kadar Bayan Agatha Trunchbull'un oturduğu evin yasal mirasçısıydı.

 

"Bu sabah," dedi Matilda, "sırf eğlenmek için bir şeyi gözlerimle itmeye çalıştım, ama yapamadım. Hiçbir şey kıpırdamadı. Gözlerimin gerisinde oluşan sıcaklığı bile hissetmedim. Güç yok olup gitti. Sanıyorum onu tümüyle yitirdim."

 

"Gidiyorlar!" diye bağırdı. "Hepsi aklını kaçırmış, bavullarını topluyorlar, yarım saat sonra İspanya'ya doğru yola çıkacaklarmış."

"Yola çıkan kim?" diye sordu sakin sakin Bayan Honey.

"Annem, babam, ağabeyim Mike. Benim de onlarla birlikte gitmem gerektiğini söylüyorlar."

"Yani tatile mi demek istiyorsun?"

 

"Hadi Harry," dedi anne bir çantayı arka koltuğa iterken. "Eğer kalmayı istiyorsa, niye bırakmıyoruz ki? Bir boğaz eksik olur."

 

Türkçeleştiren: Lale Akalın

Can Yayınları

21. Baskı, 2015

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder