30 Ocak 2023 Pazartesi

Dışlanmış Kadın - Luigi Pirandello

Luigi Pirandello - Dışlanmış Kadın



Luigi Pirandello'nun yirmi altı yaşında yazdığı ilk romanı

 

1

Antonio Pentagora sanki hiçbir şey olmamış gibi sakin sakin akşam yemeği için sofradaki yerini almıştı bile.

 

"O, aferin Rocco'cuğum, işte hurdasın!"

 

Biz Pentagoralar... / karılarımızdan yana talihsiziz.

 

…herkesin bildiği gibi kadınların mesleği kocalarını aldatmaktır zaten.

 

2

(Rocco düello hakkında bilgi istiyor, karısı onu aldatıyormuş ve o da onurunu kurtarmak telaşında)

 

3

Marta'nın başına gelenler telafi edilebilinirdi. Ancak babasıyla mantıklı bir şekilde konuşmak imkansızdı.

 

Maria hiçbir zaman tercih edilen evlat olmamıştı. Hep Marta'nın gölgesinde

 

4

Onun bütün kabahati, Alvignani'nin mektuplarını olması gerektiği gibi reddetmeyi becerememesinden kaynaklanıyordu.

Her dürüst kadına, çirkin olmadığı takdirde, birilerinin ısrarlı bakışlarla bakması kolaylıkla mümkündü. Kadın aniden bunu fark edince etkilenebilir, güzelliğinin sezilmesinden hoşlanabilirdi. Hiçbir dürüst kadın, vicdanının derinlerinde, o etkilenme ya da hoşlanma anının günah işlemek anlamına geldiğini düşünmezdi. Bir an için başka bir yaşam, başka bir aşk fikrini hayal etmiş, içinde uyanan o bir anlık arzuyu düşlemiş olsa bile... Sonra çevresindeki şeyler, durumunun, görevlerinin bilincine varmasını, toparlanmasını sağlar, aklını başına getirir ve her şey orada sona ererdi... / s. 31

 

Rocco Pentigora'nın düello haberlerini aldılar.

Sonunda düello yapılmış ve Rocco sol yanağında derin bir yara almıştı. Bir hayat kadınıyla kasabaya dönmüş, kadını evine getirmiş, Marta'nın giysilerini giymeye zorlamıştı

 

5 

(Marta hamile)

 

6

Karanlık odada Francesco Ajala, bir kolu öne uzanmış, diğer kolu ise göğsünün üzerinde kıvrılmış, yüzükoyun yerde yatıyordu.

(Bebek ölü doğdu)

 

7

Doğumdan sonra Marta yaklaşık üç ay boyunca yaşamla ölüm arasında gidip geldi.

 

8

(Marta kilisede… Ailenin geçim kaynağı, deri atölyesi iflas etti)

 

9

(kilisenin ritüellerinden birine katılan kalabalık güruh, Marta ve ailesinin yaşadıkları evin önünden geçerken tehlikeli gerilime sebep oluyor)

 

10

(Rocco olanlardan dolayı suçluluk hissiyle mücadele ediyor)

 

11

Eski evi üzüntüyle boşaltıp yenisine yerleştikten sonra

(Marta) Ertesi sabah eski okulunda başlayacak olan meslek sınavları için hazırlanmıştı.

 

12

(Marta sınavı kazandı fakat aleyhindeki dedikodular/entrikalar devam etti)

Namuslu insanların onu engellemek, çıkmak için uğraştığı çamura iyice gömmek için hazırladıkları iftira henüz kulağına gelmemişti daha!

 

(Rocco) Marta'yı tekrar görebilme, daha doğrusu Marta tarafından görülme arzusunun sebebi neydi? Kendi de bilmiyordu.

(Rocco, Anna ile konuştu)

 

13

Marta'yı fikrinden caydırmamı istedi... Sizin ihtiyaçlarınızı o karşılayacakmış insanların kötü konuşmalarına bir son vermek için.

 

Şimşekler çakan gözlerle, "Ne istiyor ben sana söyleyeyim mi?" diye atıldı Marta. "Cesareti kırıldı, bir yandan pişman oldu, öte yandan... ben başımı kaldırmaya yeltendim, değil mi? O zaman o yere serildi! Tekrar başımı öne eğmeye çalışıyor. Aşağı! Aşağı! / s. 93

 

Marta, olanlara boyun eğip, onları kabullenip adaleti zamana bırakmalıydı.

 

(Marta’nın annesi Torchiara’ya kızının uğradığı haksızlığı anlatır)

"Öff!" diye söylendi Torchiara. "Bu rezil meseleden bıktım artık! Zavallı kadıncağıza acıyorum. Ama ben ne yapabilirim ki, eğer kızı... Beni anlıyorsun değil mi?

Blandino'ya Bayan Ajala'nın ziyaretinin sebebini anlatmaya başladı.

"Nasıl yani? Sen de onu böyle gönderdin mi?" diye haykırdı cevap olarak Blandino.

 

14

Yaklaşık üç ay sonra Marta, birdenbire okul müdüründen bir davet aldı.

Küçükhanım! Küçükhanım! Burada çalışacaksınız!

Okulun ilk gününden itibaren savaş yeniden başladı.

Okulun diğer namuslu ve kızkurusu öğretmenleri ona hemen cephe aldılar.

 

Yaklaşık bir ay sonra milletvekili Alvignani'den, biri Marta'ya, diğeri ise müfettiş

Torchiara'ya iki mektup geldi.

 

İkinci Bölüm

1

…dört aydınlık odacığı olan havadar, neşeli bir ev kiraladılar.

 

2

Marta, hem annesine hem de Maria'ya, babasının sağlığında deri atölyesi varken yaşadıkları refahı ve mutluluğu yeniden yaşatmayı arzuluyordu. Bunu başarabilmek için her türlü fedakarlığı göze alıyordu.

 

Bazı akşamlar, Don Fifo ve karısı üç kadına arkadaşlık etmeye geliyordu, rahmetli Doro da sohbetlerin baş malzemesi olmaya devam ediyordu.

Marta, onlardan kayınpederi Pentagora'nın karısı Bayan Fana'nın büyük bir yoksulluk içinde yaşadığını öğrendi.

 

Mormoni, / hindi gibi kabarıyordu. Sanki böyle böbürlenerek Marta'ya, "Haberin var mı şekerim? Sen bana ilgi göstermezsen ben de sana göstermem, boş umutlara kapılma!" der gibiydi. Ancak Marta'ya bal gibi ilgi gösteriyordu işte, hem de nasıl! Kimi zaman neredeyse oracıkta patlayacak gibi oluyordu. Tüm sandalyelerin adeta ona özel bir kaideye dönüştüğü ve otururken, "Büstümü böyle yontun!" der gibi takındığı görkemli pozlarını bile kaybetmişti artık.

 

3

(görevli olduğu okuldaki öğretmenlerden birkaçı Marta’nın cezbine kapıldı)

 

Falcone başını çevirdi ve biraz ileride, sağ kaldırımda, bir şemsiyenin altında durmuş ona ve Marta'ya bakan iki adam gördü

Onlar, Rocco Pentagora ve Bay Madden'den başkası değillerdi.

 

4

Anna Veronica'nın mektubundaki tehdit barizdi.

Yeni bir skandal...

 

5

Kocalan ölünce evlerini birleştiren iki kız kardeş, eski evlerine ait fuzuli yer işgal eden ve işe yaramaz eşyalardan hiçbirini atmak istememişlerdi.

 

"Niye ölmüyorsun?" diye soruyorlardı aynı anda birbirlerine.

Evin iki farklı kanadında birbirlerinden ayrı yaşıyorlardı.

 

6

Gregorio Alvignani gelmişti. Palermo'daydı

 

7

Yaşlı kapıcı parmaklarını şıklatıp özel bir ses çıkararak çağırdı kuşları.

Durun, terası göstermeyi unuttum! Görmelisiniz, enfes bir manzara. Dağlara sanki elinizle dokunacakmışsınız gibi.

 

8

Yanında yürüyen ve ansızın onu alıp götürmeye gelen o gözüpek ve nazik adama ait olduğunu hissediyordu ve Alvignani'nin sanki onun üzerinde doğal bir hakkı, Marta'nın da onun ardı sıra gitme zorunluluğu varmışçasına onun peşinden gidiyordu (s. 152).

 

9

Alvignani'nin kollarının arasından ayrılmak istemediği için değil, orada en derinlere yuvarlanmış, herkesin onu itmek için çaba harcadığı, arkasından aceleyle iteleyerek sürüklediği son noktaya ulaşmış gibi hissediyordu kendini artık. Bu durumdan nasıl kurtulacaktı?

 

10

Vicdan dediğim şey, içimde barındırdığım diğerlerinden başkası değil,

 

11

"Palermo'da ne işin var?"

Blandino. "Şimdi Rocco Pentagora ile karısını yeniden barıştırma zamanı."

Neredeyse ölecekti."

"Pentagora mı? Gerçekten mi?"

"Ya, Rocco, evet, tifodan... Haberin var mı bilmem,

 

12

(Marta) benim için hiçbir kurtuluş yok artık. Haberin olsun! Ölmekten başka çare yok!"

 

13

"Rahmetli babana o akşam dememiş miydim ben? Gerçekler er geç aydınlanacak, kızının masumiyeti kanıtlanacak diye! Bekle demiştim, bekle... Ah, keşke bugünleri görebilseydi! Ağlama, ağlama kızım... Neyin var? Hay Tanrım, Marta, neyin var?"

 

Anne, faydasız! Bana bugüne kadar yaptıklarının, önce o kocam olacak Rocco'nun, sonra babamın yaptıklarının telafisi olabileceğine inanıyor musun gerçekten? Yok, anne, yok, telafisi yok... Ben herkesin gözünde, her daim aynı kalacağım...

(Marta, Alvignani’yle konuştu ve Rocco’ya mektup yazmaya karar verdi)

 

14

Demiryolu istasyonuna gidecekti ve bir trenin altına atacaktı kendini ya da sahilin ıssız bir noktasında kendini denize bırakacaktı.

Odasından çıkarken, "Ne güzel bir gün!" dedi Maria'ya.

 

Ölmek üzere olan kayınvalidesine yaptığı bu ziyaretle Marta'nın kocasının pişmanlığına bir yanıt vermek ve barışmayı kabul etmek istediğini sandı.

Marta ise, karanlık odada şalını ve şapkasını ararken kendi kendine, "O da bir kurban olmalı. Onu görmek, onu tanımak istiyorum... " diye düşünüyordu.

 

Bir elini siper ettiği yanan kibritin ışığı karanlıkta cılız bir ateş gibi kıpırdanıyordu.

 

Oturduğu yerden kalkıyor, ayaklarının ucunda ölü gibi yatan hastaya yanaşıyor, hala nefes alıp almadığına emin olmak için kulağını yaklaştırıyor ve sonra tekrar oturup, "Nasıl da huzurlu!" diye düşünüyordu. "Ölüyor oysa...

 

15

…öğleden sonraya doğru Rocco Pentagora çıkageldi.

 

Babamın bizi yokluk içinde bıraktığını düşün. Annem ve Maria... Günahsız onlar... Senin yüzünden. Tüm kentin dilinde, yolun ortasında yapayalnız, zavallı üç kadın...

 

Artık çok geç, Rocco! Artık olmaz... Daha önce af dilemeliydin benden, bu ses tonuyla, seni reddetmezdim o zaman... Şimdi olmaz, artık mümkün değil!"

"Niçin?"

"Ölmem lazım. Evet... Öleceğim. Ama... Tanrım... Tanrım! Kendimi savunamadım... Öfkem içimde kaldı... Artık ben neyim? Beni görebiliyor musun? Neyim ben? Şimdi senin özrünü kabul etsem bile, senin yüzünden insanların beni sandıkları ve her zaman sanacakları şeyim artık. Artık çok geç. Anlıyor musun? Kaybettim! Bana ne yaptığını görüyor musun? Yalnızdım... Beni canımdan bezdirdiniz... Yalnız ve dayanaksızdım... Artık kaybettim!" / s. 203-204

 

(Rocco) "Bak... Anneme bak... Affediyorum... Affediyorum... Burada kal. Onu birlikte bekleyelim..."

Türkçeleştiren: Esin Gören

Everest Yayınları, Nisan 2011

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder