Jedediah
Berry - Hafiyenin El Kitabı
İlk bakışta polisiye bir romana benziyor,
ama sadece benziyor. Kitabı eğlenceli polisiye komedi olarak kategorize ederim
(Robert Rodriguez’in elinde iyi bir filme dönüşebilir). Kitabın atmosferi
fantastik, absürt ve biraz da gotik. Hülasa yazar ortaya karışık bir şeyler
koymuş, böylece her zevke hitap edecek bir roman tasarlamış (olmalı).
Charles Unwin (Win / kazanmak ise unwin
loser demek olsa gerek), romanın esas oğlanı. Sürekli yağmurlarla ıslanan bir
şehirde yaşıyor (ıslak bir şehirdeki dedektif; Blade Runner akla geliyor ama
kurgu bunun çok uzağında). Unwin, teşkilatta uzun yıllar evrak katibi olarak
çalıştıktan sonra günün birinde dedektifliğe terfi eder. Terfiinin nedeni,
efsane dedektif Travis T. Sivart’ın ortadan kaybolmasıdır. Unwin yeni işine
gönüllü değildir (roman boyunca da herhangi bir şeye gönüllü görünmeyecek),
bürokrasiye itiraz edecek hali de yoktur, dolayısıyla zoraki olarak başlar yeni
görevine. Sivart’ın daha evvel çözdüğü dosyalardan dolayı edindiği kabarık
düşman listesi, başlangıç noktasıdır Unwin’in.
Unwin’in asistanı Emily Doppel, diyor ki
“en büyük kusurum beklenmedik anlarda gelebilen uyku nöbetlerim.”
Romanda belirli bir polisiye kurgu yok. Romanın
bir yerinde Unwin, itinayla düş gördüğünden söz ediyor; Unwin abartılı şekilde
düş gören/hayal kuran biri: uykuda olmadığı zamanlarda da kafasının içinde
birtakım olaylar kurguluyor, romanın olay akışı ile Unwin’in hayalleri, düşleri
birbirine giriyor. Bu bir yönüyle eğlenceli (misal, evinin banyosunda, küvetin
içinde tanımadığı birini görüyor, sonra bunu gözleriyle değil zihniyle
gördüğünü anlıyoruz) fakat romanda öncelikle sıkı bir olay akışı görmek
istiyorsak bu gibi düşsel müdahaleler bunu engelliyor. Fakat bu kötü bir şey
değil, bu sadece bir eğlence…
“Kötü
bir düş gördüğümü sandım. Anlaşılan iki tane birden görüyormuşum.”
“Bir
düş, insanı öldürebilir.”
---
The Manual of Detection
Türkçeleştiren: Algan Sezgintüredi
Siren Yayınları
Şubat 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder