Alexander Dugin - Platonculuğun Felaketi
Burada, İncil'deki yılanın yeryüzü cennetinde görünmesi
konusuyla paralellik kurabiliriz.
Heidegger'e göre, Platon ve ondan önce Sokrates ve ondan
sonra Aristoteles, en büyük felaketin kesin ismi ve tarihsel
yasallaştırılmasıdır.
Yunan düşüncesinin varlıkların hakikatinden varlığın
hakikatine gerçekleştirdiği o eşsiz ve beklenmedik sıçramayla karşı karşıyayız.
İkame şu şekildedir. Platon'dan önce, Yunanlıların felsefi
düşüncesi hala φύσις/λόγος'u ("physis/logos") varlığın gerçek adı
olarak ele almak ve böylece varlıkla varlıklar olarak ilişki kurmak ile daha
ileri, daha yükseğe ve daha derine hareket etmek ve varlığı kendi içinde
varlıklardan hiçbir şeye sahip olmayan eşsiz bir olay (Ereignis) olarak
"yakalamak" arasında gidip geliyordu; yani Seyn (temel-ontoloji)
olarak.
Platon'un "Devlet" diyaloğundaki
"mağara" anlatımının her seviyesinde, fikirler hakkında gelişmiş
öğretinin ilk kez verildiği yerde, tartışma tam olarak "görüş"
hakkındadır, önce gölge, sonra nesnelerin kendileri ve son olarak fikirler.
Fikirlerin bu tanıtılma prosedüründe, felsefi düşüncenin tam merkezinde,
bilginin temel işlemlerinin açık görüşe, şeylerin ve fenomenlerin göksel
modelleri olan fikirlerin tespitine indirgenmesi meydana gelir. Ancak
fikirlerle temas, onların karşısında olmayı gerektirir, ancak bu şekilde
"görülebilirler". Buradan, aklın hareketinde çok özel bir yönelimin
dönemi başlar, çok özel bir akılcılığın dönemi, Platon ve Aristoteles ile Batı
Avrupa felsefesinin kaderi haline gelir,
Platon'un gelişi ve fikirler hakkındaki öğretisiyle insan
varlıkların önünde durur: artık dünyada değildir, dünyanın önündedir;
vor-gestellt, dünyaya sunulmuştur, onun önünde durmaktadır. Artık varlıklarla,
dünyanın şeyleriyle doğrudan ilişki kuramaz. Dünyanın "gizli olmamasına"
(yani Sokrates öncesi "gerçekliğine") katılamaz.
Platon'un başardığı en korkunç şey, fikri Sein ile
eşitlemesiydi. Fikir, Sein'in yerine konuldu.
(Platon, fikirden açıkça öz, ουσία olarak söz eder).
Tam da bu andan itibaren, varlıkların varlığı düşüncesi hala
parıldarken, varlığın kademeli unutuluşu (Seinsverlassenheit) ve Avrupa
nihilizminin oluşumu süreci başlar.
Bundan sonra ve 20. yüzyılda felsefenin sonuna kadar hakikat
yalnızca referansel olarak, yani bir varlığın diğerine karşılık gelmesi olarak
düşünülür
…
Martin Heidegger Başka Bir Başlangıcın Felsefesi - Alexandr
Dugin
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder